Avrupa Gündemi Bülteni (19 Eylül – 3 Ekim 2024)
Avusturya’da aşırı sağ seçimlerden birinci çıktı. Ama Avusturya Özgürlük Partisi’ni (FPÖ) zafere götüren anlık bir siyasi boşluk değil, yılların getirdiği siyasi düzlemdi.
Gürcistan ise üç hafta sonra yapılacak olan genel seçimlere hazırlanırken iktidar partisi tarafından LGBTİ+ karşıtı yasanın parlamentodan geçirilmesi gündeme oturdu.
Avusturya’da FPÖ’nün Zaferi
Gün geçmiyor ki Avrupa’da başka bir aşırı sağ partinin birinci olmasını konuşmayalım. Geçen Kasım ayından beri Avrupa’da sürmekte olan seçim sezonuna geçtiğimiz Pazar günü Avusturya da katıldı ve tahmin edebileceğiniz gibi Avusturya’nın aşırı sağ partisi olan Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), oyların %28,9’unu alarak genel seçimleri birincilikle bitirdi.
Ancak bu zaten beklenen bir durumdu, zira Avusturya’da uzun süredir merkez sağ düşüşe geçmişti. Ayrıca Almanya’daki AfD (Almanya için Alternatif) veya Fransa’daki RN’den (Ulusal Birlik) farklılık gösteren FPÖ, daha önceden en yakını 2017’de olmak üzere birçok defa hükümet koalisyonlarında bulunmuştu. Bu yüzden FPÖ diğer aşırı sağ partilere göre farklılık gösteriyor. FPÖ’nün 30 Ekim’deki başarısına gelin biraz yakından bakalım.
Nedir Bu FPÖ ve Kimdir Bu FPÖ Liderleri?
FPÖ’nün diğer aşırı sağ partilerden farkını anlamamız için partinin kuruluşuna inmemiz gerekir. Çünkü 1956’da kurulan FPÖ’nün kurucusu olan Anton Reinthaller, Nazi Almanyası döneminde Tarım Bakanlığı yapmış ve eski bir Schutzstaffel (SS) üyesi.
Biraz daha günümüze yakınlaşırsak, başta da dediğim gibi 2017’de merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile FPÖ hükümette beraber yer alıyorlardı. Ancak o zamanki FPÖ lideri ve Şansölye Yardımcısı Heinz-Christian Strache’nin adı 2019’da bir skandala karışınca erken seçime gidilmek zorunda kalındı.
İbizagate diye anılan skandal aslında bir tuzaktı. Ortaya çıkan videoda kendisini Rus bir oligarkın yeğeni olarak tanıtan bir kadın, Strache’ye Rusya’dan bağış ve medya desteği sağlayabileceğini söylüyor, Strache de bunun karşılığında devlet ihalelerini vermede kolaylık sağlama sözü veriyor. Video açığa çıktıktan sonra gidilen erken seçimde ise FPÖ koalisyonda yer alamadı ve ÖVP-Yeşiller koalisyonu kuruldu.
Şimdi ise partinin başında Herbert Kickl var. Kickl özellikle 2024 seçim kampanyasında kendisine “Volkskanzler” (Halkın Şansölyesi) demesiyle gündem olmuştu. Hem dünyadan hem de Avusturya’dan tepki çeken bu sözün nedeni ise tarihsel bağlamından kaynaklanıyor, zira Adolf Hitler’e de Volkskanzler denildiği için bu lakabın tekrar geri gelmesi çoğu insanı tedirgin etti.
Kickl klasik bir popülist gibi halk ve elitler ikiliği kuruyor; diğer partilerin elit olduğunu, kendisinin ve partisinin ise halkı temsil ettiğini söylüyor. Kickl’ın en ilginç yanlarından biri ise kampanya süreci boyunca korona pandemisini önemli bir gündem maddesi olarak ele almasıydı. Her fırsatta pandemi sürecinde hükümetin getirdiği kısıtlamaları eleştiren Kickl aynı zamanda da aşı karşıtı.
FPÖ’nün 2011’den yana kullandığı parti manifestosuna gelirsek göze çarpan üç cümle oluyor: İlki, “Avusturya bir göç ülkesi değildir; ikincisi, “aile, ortak çocuklara sahip kadın ve erkek arasında bir partnerliktir”; üçüncüsü ise “Avrupa, Avrupa Birliği’nin siyasi projesine indirgenemez”. Manifestoda üçüncü cümleden önce ise “dayatılmış” çokkültürlülüğü, küreselleşmeyi ve kitlesel göçü reddettiklerini ifade ediyorlar.
FPÖ’nün Birinci Olmasına Giden Yol
Bir de FPÖ’nün birincisi olmasına giden yolda diğer değişkenlere de bakmamız gerekir. Daha önce bahsettiğim üzere İbiza skandalı sonrasında oluşan ÖVP ve Yeşiller koalisyonu da skandallarla boğuştu. 2021’de o zamanın Şansölyesi ÖVP’li Sebastian Kurz’un da dahil olduğu rüşvet incelemesi sürecinde hem Kurz’un ofisi hem de ÖVP’nin genel merkezi basılmış ve bir soruşturma başlatılmıştı.
Bunun sonucunda Kurz şansölye pozisyonundan istifa etmek zorunda kaldı ve siyaseti bıraktı. Bu skandala bağlı olsa gerek ÖVP, 2024 seçimlerinde %26.3 ile 2. parti oldu. Nitekim koalisyon partnerleri olan Yeşiller de çok iyi bir performans sergileyemediler ve %8.2 ile beşinci parti oldular.
Avusturya İçin Sırada Ne Var?
Seçim de bittiğine göre sırada artık koalisyon görüşmeleri var. Seçim sonuçlarına bakıldığında oy ve ideolojik olarak birbirine en yakın partiler FPÖ ve ÖVP. Zaten 2017-2019 yıllarında hükümet koalisyonunda beraberlerdi, hatta Herbert Kickl o dönemde İçişleri Bakanıydı. Bu açıdan bakıldığında bu iki partinin birbiriyle anlaşması çok olağan gözüküyor; ancak ÖVP lideri ve Avusturya Şansölyesi Karl Nehammer, FPÖ ile koalisyonda bulunmaya karşı.
Bir diğer seçenek ise diğer partilerin FPÖ’nün hükümette yer almaması için koalisyon kurması olabilir. Burada da merkez sağ ÖVP ve %21.1 oy alan merkez sol Avusturya Sosyal Demokrat Partisi (SPÖ) koalisyonu olabilir. Nitekim daha önce bu iki partinin olduğu koalisyon hükümetleri Avusturya tarihinde birçok kez kurulmuştu. Ancak siyasetin ne getireceği belli olmaz. FPÖ’yü hükümetin dışında bırakarak halkın tepkisini çekmek istemeyen ÖVP, günün sonunda FPÖ ile koalisyonda yer almayı kabul edebilir.
Gürcistan’da Seçimler Yaklaşırken LGBTİ+ Karşıtı Yasa
Bu bültende gelin 2023’de AB’ye üye adaylığı statüsü verilen, hem Asya’da hem Avrupa’da olan bir ülkeye gidelim: Gürcistan. Bildiğiniz üzere Gürcistan bu yılın başında “etki ajanı yasasını” protesto etmek için halkın sokağa dökülmesiyle gündeme oturmuştu. Nitekim biz de Daktilo1984 olarak OC Media’nın kurucusu ve yönetici müdürü Mariam Nikuradze ile yaptığımız röportajda bunu değerlendirmiştik. Şimdi ise başka bir yasa tartışması ile Gürcistan tekrar gündem oldu.
OC Media’nın açıklama yazısına göre LGBTİ+ karşıtı olan bu yasa eğitimde ve medyada, bir kişinin doğduğu cinsiyetten başka bir cinsiyete ait olmasını ve eşcinsel ilişkileri popülerleştirmeye yönelik bilgilerin paylaşılmasını yasaklıyor.
2012’den beri hükümette olan Gürcü Rüyası’nın (Georgian Dream) sunduğu yasa parlamentoda onay almıştı, ancak Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili yasayı onaylamadı. Bunun sonucunda Parlamento Başkanı Shalva Papuashvili yasayı 3 Ekim günü onaylayarak geçirdi.
26 Ekimde yapılacak olan genel seçimlerin Gürcistan’ın geleceği için çok önemli olacağı şüphesiz. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de Gürcistan Cumhurbaşkanı ile görüştükten sonra kendi X hesabında, Gürcistan demokrasisi için önümüzdeki seçimlerin kritik bir önem arz ettiğini vurguladı. Gürcistan’ın seçim sonuçlarının veya AB üyeliğine adaylığı yolunun nasıl olacağını ise ancak zaman gösterecek.