Avrupa Gündemi Bülteni (4 – 20 Şubat 2025)
7 Kasım 2024’te Almanya’da koalisyonun çökmesi ile birlikte Almanya erken seçim kararı almıştı ve 28 Eylül 2025’te olması beklenen seçim Şubat 2025’e alınmıştı. Almanya’nın erken seçimi geldi çattı. Bu pazar, 23 Şubat günü Almanya’da sandığa gidilecek. Bu vesile ile seçimden önce biraz bilgilerimizi tazeleyelim.
Bir Seçimin Anatomisi: Almanya Örneği
İlk olarak artık moda olan bir tabir ile başlayalım ve kitabın ortasından konuşalım: Seçimi çok yüksek ihtimalle merkez sağ Hristiyan Demokratlar (CDS/CSU) kazanacak ve Almanya’nın bir sonraki şansölyesi Friedrich Merz olacak.
Sonucun böyle olacağını seçim tarihi kesinleştiğinden beri az buçuk biliyorduk. Zira CDU, Europe Elects’in anket ortalamalarına göre Nisan 2022’den beri birinci parti ve o tarihten itibaren de birinciliği hiçbir partiye kaptırmadı, diğer partilerle arasındaki fark ise giderek açılmaya devam etti. Zaten bu örüntü devam ettiğinden hem YouTube yayınlarımızda hem de bültenlerde Merz’in politikalarını ve ideolojisini konuşmuştuk. Ama gelin Merz’in şansölyeliği neredeyse kapıdayken Hristiyan Demokratların yayınladığı parti manifestosuna bir göz atalım.
CDU Seçim Manifestosu
Hristiyan Demokratların parti manifestosuna bakıldığında üstünde durulan konular genellikle vergi indirimleri oluyor. Düşük ve orta gelirliler için gelir vergisini düşürmeyi vadederken şirketler için de vergileri düşüreceklerini söylüyorlar. Aynı zamanda Hristiyan Demokratlar sosyal yardım konusunda da küçülmeye gidecek. İşsizlik maaşını kaldıracaklarını ve bunun yerine gelir desteği uygulamasını getireceğini söylüyorlar.
Güvenlik konusunda da Hristiyan Demokratlar ceza hukukunu güçlendireceklerini vadediyorlar ve Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller (Grüne) ve liberal çizgideki Hür Demokratlar (FDP) hükümetinin getirdiği esrarı yasallaştıran yasayı da kaldıracaklarının altını çiziyorlar. Göç konusunda da zaten bir önceki bültende konu aldığım gibi Merz ve Hristiyan Demokratlar önemli atılımlar yapmak istiyor. Bunun nedeni de Almanya için Alternatif’in (AfD) hem önünü kesmek hem de seçmen tabanına hitap edebilmek.
Bunun için Alman sınırlarını kontrol etmeyi ve Avrupa Birliği’nin göç ve sığınmayla ilgili yasalarını değiştirmeyi vadediyorlar. Seçim sürecinde Merz’in münazaralarda en çok sıkıştırıldığı yer de burası oldu. Bir önceki bültende de yazdığım gibi Merz’in bir yasa önerisi AfD’nin oyları ile birlikte bir sonraki adıma taşınabilmişti, ancak yasa en nihayetinde meclisten geçememişti. Merz bu yasadan sonra bulduğu her kameraya hem Almanca hem de İngilizce bir şekilde “AfD ile asla işbirliği yapmadığını ve asla da yapmayacağını” dile getirdi.
Daha önce konuştuğumuz ve bir bakıma da bir önceki koalisyonun sonunu hazırlayan borç freni konusunda Hristiyan Demokratlar çok sert. Borç freni kalıyor ve manifestoda diğer AB ülkelerinin borçlarının getirdiği külfeti de reddettikleri yazıyor. Dış ilişkilerde ise NATO’nun önemini vurgulayıp Ukrayna’ya tam desteklerini açıklıyorlar, ki bu vaadin içinde silah yardımı da var.
Altını çizmekte yarar olan iki nokta daha var. Zorunlu askerliği geri getireceklerini ve Olaf Scholz hükümetinin geçirdiği çifte vatandaşlık yasasını iptal edeceklerini söylüyorlar. Bir önceki hükümetin geçirdiği yasa ile sonradan Alman vatandaşı olanlar, asıl ülkelerinin vatandaşları da olabiliyorlardı. Hristiyan Demokratlar ise bunu eski haline döndürüp sonradan vatandaş olanların sadece Alman vatandaşlığında olmasını istiyorlar.
Diğer Partiler Ne Durumda?
İlk önce partilerin şansölye adaylarını kısaca sıralayalım: Hrıstiyan Demokratlar’dan Friedrich Merz, Sosyal Demokratlar’dan eski şansölye Olaf Scholz, Yeşiller’den eski Ekonomi ve İklim Bakanı Robert Habeck, Almanya için Alternatif’den Alice Weidel, Scholz hükümetinin çökmesine sebep olan Hür Demokratlar’dan Christian Lindner, Die Linke’den (sol) Jan van Aken ve Heidi Reichinnek ve Sahra Wagenknecht ittifakı’ndan Sahra Wagenknecht.
Europe Elects’ten kısaca diğer partilere de göz atacak olursak ikinci sırada %21 ile aşırı sağ parti Almanya için Alternatif (AfD) var. AfD şu an hiç olmadığı kadar güçlü, büyük ihtimalle de seçimden ikinci parti olarak çıkacak ve eğer anket sonuçlarından yola çıkarsak o meşhur cordon sanitaire, yani aşırı sağı dışlayarak hükümet kurma yolunu izlemek çok zor olacak. Bunu diğer partilerin oylarına bakınca zaten daha net göreceğiz.
Öte yandan Alman halkı bir önceki hükümeti; Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller (Grüne) ve liberal çizgideki Hür Demokratlar’ı (FDP) cezalandırıyor. Aralarından kötünün iyisi olarak da %15 ile Sosyal Demokratlar (SPD) sıyrılıyor, tam arkalarında ise onları %13 ile Yeşiller takip ediyor. Anketlerde, bütün bu hükümet krizine sebep olan ve halkın da büyük ihtimalle faturayı onlara kestiği Hür Demokratlar %4 olarak gözüküyor. Eğer sonuçlar anketlerdeki gibi gelirse Hür Demokratlar %5 barajını aşamayarak meclise giremeyecek.
Bir de sol partilere bakalım. Die Linke (Sol) %6, Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) ise %5 olarak gözüküyor. Aslında bu seçimlerde en çok merak edilen de Sahra Wagenknecht İttifakı idi. 2024 yılında kurulan ve göçmen karşıtı olan Sahra Wagenknecht İttifakı, Die Linke’den kopan ve aslında tam da adlandırılamayan bir parti. Zira bu ittifak sol bir parti olsa da sosyal ve kültürel olarak muhafazakar ki Die Linke’den kopuşları da bu yüzden olmuştu.
Bu yüzden ideolojilerini tayin ederken aşırı sol ve sol popülist gibi kavramlar kullanılsa da aslında ne oldukları konusunda tam olarak karar kılınamıyor. Cas Mudde gibi popülizm üzerine çalışan akademisyenler Sahra Wagenknecht İttifakı’nı otoriter sol olarak nitelendiriyor. Benzer şekilde Die Linke de sol popülist olarak ve hatta Cas Mudde gibi akademisyenler tarafından aşırı sol olarak adlandırılıyor.
Thüringen, Saksonya ve Brandenburg seçimlerinde BSW daha yeni kurulmuş bir parti olmasına rağmen yüksek oy almıştı ve bunun sonucunda Thüringen ve Brandenburg’da eyalet yönetimi koalisyonunda yer aldı. Ancak son anketlerde yukarıda da bahsettiğim gibi oyları çok yüksek değil, hatta %5’ten düşük alıp baraj altı kalabilme riskleri de var. Ancak şöyle bir detay var. Bir parti baraj altında kalsa da meclise girebilir; şöyle ki, eğer bir parti üç seçim bölgesinde birinci parti olursa baraj altında kalsa bile meclise girebiliyor.
Aslında seçim reformu ile bu uygulama yani “direktmandat” kaldırılmıştı. Ancak Federal Anayasa Mahkemesi kararı bozdu ve en azından bu seçimde hala bu uygulama devam edilecek. Sahra Wagenknecht İttifakı’nın Thüringen, Saksonya ve Brandenburg gibi güney eyaletlerinde güçlü olduğunu varsayarsak Doğu Almanya’daki seçim bölgelerinde en az üç vekil çıkartma şansları oldukça yüksek.
Olmak ya da Olmamak: Koalisyonlar
Almanya siyasetinde koalisyonlar genellikle renkler üzerinden ifade edilir ve 23 Şubat’tan sonra hükümet kurulana kadar bu renk kombinasyonlarını çokça duyacağız, o yüzden bir kopya kağıdı oluşturmakta fayda var: Sosyal Demokratlar (kırmızı), Hristiyan Demokratlar (siyah), liberal Hür Demokratlar (sarı), Yeşiller (yeşil), Almanya için Alternatif (mavi), sol Die Linke (mor), Sahra Wagenknecht İttifakı (bordo). Örnek vermek gerekirse bir önceki hükümet yani Sosyal Demokratlar, Hür Demokratlar ve Yeşiller hükümetindeki partilerin renkleri kırmızı-sarı-yeşil olduğundan trafik lambası koalisyonu olarak adlandırılıyordu.
Bir de Almanya’da Büyük Koalisyon olarak adlandırılan koalisyon var. 1949’dan beri dört defa kurulan bu koalisyon Hristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratlar’dan oluşuyor ve bu seçimlerin sonucunda kurulması en muhtemel koalisyon olarak bakılıyor. Hatırlarsınız geçtiğimiz Eylül’de Almanya eyalet seçimlerinde Saksonya’da Almanya için Alternatif (AfD) ikinci parti olarak bütün batı medyasında manşet olmuştu, ancak Saksonya’da AfD dışarıda bırakılıp Büyük Koalisyon kurulmuştu.
Hazır eyalet seçimlerinden bahsetmişken Almanya için Alternatif’in (AfD) birinci olduğu ve asıl manşet olan yer Thüringen’de nasıl bir koalisyon kuruldu ona bakalım. Burada ise yine AfD dışarıda bırakılmış ve “Böğürtlen koalisyonu” kurulmuştu; yani Hristiyan Demokratlar (Siyah), Sahra Wagenknecht İttifakı (Bordo) ve Sosyal Demokratlar (Kırmızı).
Seçim Sonucunda Nasıl Bir Koalisyon Kurulabilir?
Anketleri baz alarak tahmin edersek seçimlerden Hristiyan Demokratlar birinci, Almanya için Alternatif ikinci, Sosyal Demokratlar üçüncü olarak çıkacak gibi gözüküyor. Ancak Almanya için Alternatif’i dışlayacaklarını zaten merkezde olan her parti dile getirdiğinden AfD’yi dışarıda bırakarak bir koalisyon tahmini yaparsak, Büyük Koalisyonun yani Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ve Sosyal Demokratlar (SPD) koalisyonunun yeni bir formasyonunu görebiliriz.
Bir formasyonu diyorum çünkü anketlere baktığımızda Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ve Sosyal Demokratlar (SPD) birlikte %50’yi geçemiyorlar, yanlarına Yeşilleri de alırlar ise çoğunluğa sahip olabiliyorlar. Bu koalisyon da “Kenya koalisyonu” (Kırmızı, siyah, yeşil) olarak adlandırılıyor. Seçimden sonra koalisyon görüşmelerinde “Kenya”yı çokça duyabiliriz ki Cas Mudde de bu koalisyonun olma ihtimalinden bahsediyor. Ancak şu ana kadar böyle bir koalisyonun federal düzeyde kurulmadığının da altını çizmek gerekir.
Ancak yine de seçim sonuçlarına bağlı olarak belki de sadece Büyük Koalisyonu görebiliriz. YouGov’un projeksiyonlarına bakarsak özellikle BSW ve FDP baraj altı kalırsa, Büyük Koalisyon müstakil bir şekilde iktidara gelebilir. Pazartesi günü Daktilo1984 YouTube kanalında Almanya seçim sonuçlarını değerlendireceğiz.