Şu anda hepimiz Türkiye’yi otokrasi girdabından kurtarabilmek için debelenirken, MHP lideri Bahçeli sayesinde Öcalan’ı aniden “kurucu önder” olarak siyasette tekrar bir aktör olabilecek halde gören DEM’liler, Kürt halkının ihtiyaçları yerine, her zaman olduğu gibi PKK’nın piyonu olarak Atatürk ve Cumhuriyet sevdalılarına kafa tutmaya karar verdiler. Üstelik bundan 10 yıl önce çizmeyi aşıp hendek savaşlarına kalkıştıklarında Kürt halkına yaşattıkları ızdırabı ve kendilerinin hezimete uğradıklarını yine unutarak. Size o dönemdeki PKK hıyanetini Kürtlere aşağıda tadat ettiğim haklarının AKP hükümetleri tarafından daha önce verilmiş olduğunu hatırlatarak göstermek istiyorum.
AKP Döneminde Kürtlere Yönelik Olumlu Hak Genişletmeleri
Kronolojik Zaman Çizelgesi (2007–2024)
| 14 Şubat 2007 | Eğitim – Özel öğretim altyapısı: 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu yürürlüğe girdi. Özel öğretim alanı yeniden düzenlendi; Kürtçe ve diğer yerel dillerde özel eğitim verilmesi tartışmalarının hukuki zemini oluştu. |
| 25 Aralık 2008 | Medya – Kürtçe devlet televizyonu: TRT bünyesinde Kürtçe yayın yapan TRT 6 (TRT Şeş) test yayınına başladı. Kürtçe ilk kez devlet eliyle kamusal yayın dili haline geldi. |
| 1 Ocak 2009 | Medya – Kurumsallaşma: TRT 6 normal yayına başladı. Kürtçe haber, kültür, müzik ve tartışma programları devlet televizyonunda sürekli yayınlanır hale geldi. |
| Temmuz 2009 | Siyasal Çerçeve: Kamuoyunda “demokratik açılım/Kürt açılımı” olarak anılan süreç başlatıldı. Sonraki hak genişletmelerinin siyasal zemini oluştu. |
| 2011 | Eğitim – Yükseköğretim: YÖK onaylarıyla Mardin Artuklu Üniversitesi başta olmak üzere çeşitli üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı ile Kürt Dili ve Kültürü bölümleri açılmaya başlandı. Kürtçe akademik disiplin hâline geldi. |
| 2012–2013 Eğitim Öğretim Yılı | Eğitim – Seçmeli Kürtçe: Ortaokullarda “Yaşayan Diller ve Lehçeler” dersi kapsamında Kürtçe (Kurmancî ve Zazakî) seçmeli ders olarak okutulmaya başlandı. Kürtçe ilk kez devlet okulu müfredatına girdi. |
| 24 Ocak 2013 | Dil / Adalet – Ana Dilde Savunma: Ceza yargılamalarında sanıkların kendilerini daha iyi ifade edecekleri başka bir dilde sözlü savunma yapabilmelerinin önü açıldı. |
| İlkbahar – Yaz 2013 | Hareket Özgürlüğü – Yol Kontrolleri: Hakkâri–Şemdinli–Derecik hattında yol kontrolleri, köyden köye geçişte kimlik kontrolü ve kayıt uygulamalarının kaldırılması talepleri çözüm süreci bağlamında uygulamaya geçirildi. |
| Yaz 2013 | Ekonomi – Yayla ve Mera Erişimi: Uzun yıllardır güvenlik gerekçesiyle yasaklı olan bazı yayla ve meralar yeniden sivillerin kullanımına açıldı. Hayvancılıkla geçinen köylüler için ekonomik rahatlama sağlandı. |
| 30 Eylül 2013 | Dil – Yer Adları: Demokratikleşme paketi kapsamında köy ve yer adlarına ilişkin engellerin kaldırılacağı kamuoyuna duyuruldu. |
| 13 Mart 2014 | Siyasal Katılım – Kürtçe Siyasi Propaganda: Seçim propagandasının Türkçe yanında farklı dil ve lehçelerde de yapılabilmesi yasal güvenceye kavuştu. |
| Kamusal Alan – Kürtçe Pankart ve İlanlar: Kürtçe afiş, pankart ve ilanların önündeki yasal belirsizlikler büyük ölçüde kaldırıldı. | |
| Eğitim – Kürtçe Özel Eğitim: Günlük yaşamda kullanılan farklı dil ve lehçelerle eğitim vermek amacıyla özel okul açılabilmesine imkân tanındı. | |
| Dil – Yazım ve Alfabe: TCK 222. madde yürürlükten kaldırıldı. Kürtçe yazım ve alfabe üzerindeki cezai baskılar sona erdi. | |
| 8 Mart 2014 | Din – Kürtçe Hutbe: Cizre’de bazı camilerde Kürtçe hutbe okundu. Kürtçe, din hizmetlerinde görünür hâle geldi. |
| 16 Temmuz 2014 | Siyaset – Çözüm Süreci Çerçevesi: 6551 sayılı Kanun yürürlüğe girdi. Çözüm süreci hukuki zemine oturtuldu. |
| 10 Ocak 2015 | Medya – TRT Kurdî: TRT 6’nın adı TRT Kurdî olarak değiştirildi. Kürtçe yayıncılık kurumsal olarak güçlendirildi. |
| 2015 (yıl içinde) | Din – Ana Dilde Din Hizmetleri: Vaaz, hutbe ve Alo Fetva gibi din hizmetlerinde Kürtçe ve Zazaca kullanımına dair örnekler çoğaldı. |
| 2016 ve sonrası | Medya (devam eden kamusal Kürtçe yayıncılık): TRT Kurdî’nin (TRT Kurdî/ TRTKurdî) Kürtçe yayıncılığı sürdürmesi; Zazaca haber bülteni “Ajansa Zazaki” gibi içeriklerle Kürtçenin lehçeleriyle kamusal görünürlüğünün devam etmesi. |
| Medya/Çocuk İçerikleri (devam ve çeşitlenme): TRT Kurdî’nin çocuk kuşağı/çizgi film içerikleri yayımlaması (Kürtçe dublaj/çizgi film kuşağı) — Kürtçenin çocuklara yönelik içerikte görünürlüğü. | |
| 21 Ocak 2020 | Eğitim (MEB öğretmen ataması / Kürtçe branş kodları): MEB’in sözleşmeli öğretmen atama duyurusunda “Yaşayan Diller ve Lehçeler (Kürtçe–Kurmancî)” ve “(Kürtçe–Zazakî)” alanları için kontenjan konuldu. |
| 2022 | Yükseköğretim (Kürtçe/Zazaca lisans bölümleri doluluk): Devlet üniversitelerinde “Kürt Dili ve Edebiyatı” ve “Zaza Dili ve Edebiyatı” lisans programlarına ayrılan kontenjanların dolduğuna ilişkin haberler (Mardin Artuklu, Muş Alparslan, Bingöl, Munzur vb.). Bu, bölümlerin sürmesi ve talebin canlı kalması açısından “kamusal/kurumsal devamlılık” göstergesi. |
| 24 Mart 2023 | Eğitim (Kürtçe öğretmen kontenjan artışı): 2023 öğretmen ataması döneminde MEB’in “Yaşayan Diller ve Lehçeler” kapsamında Kürtçe için toplam 50 kontenjan ayrıldı (35 Kurmancî + 15 Zazakî) |
| 2024 | Eğitim (Kürtçe öğretmen kontenjanı): 2024 öğretmen atamalarında Kürtçe (Kurmancî+Zazakî) için toplam 10 kontenjan ayrıldı. |
| Ağustos 2024 | Yükseköğretim (Kürtçe lisans bölümleri ve yeni öğrenci alan bölüm): YKS yerleştirmelerinde Diyarbakır, Mardin, Bingöl, Tunceli ve Muş’taki Kürtçe/Zazaca lisans programlarının kontenjanları doldu; ayrıca Dicle Üniversitesi Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün (2012’de kurulup) 2024’te ilk kez lisans öğrencisi aldı. |
Artık ancak İsrail ve ABD’nin desteğiyle ayakta durabilen, kendini feshetmeye mecbur edilmiş, YPG’ye katılmaktan başka çaresi de an itibariyle bulunmayan PKK’nın; ülkenin ekonomik sorunları nedeniyle dikte edebileceğini sandığı şartları PKK temsilcisi DEM sıralamaktan geri durmuyor. Üstelik dünyadaki şu kaotik ortamda biz Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimize sıkı sıkıya sarılıp kılına zarar gelmemesi gerektiğine tüm kalbimizle inanmışken, onlar siyasal İslam’ın yanında yer alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kimliğini sorgulamaya kalkıyorlar. Üstelik Anayasa’da da değişiklikler isteyerek.
DEM raporu PKK’nın gerçekleştiremediği ve gerçekleştirebilmesi de mümkün olmayan kendi bağımsız Kürdistan hayallerinin altyapısını sağlayacak unsurlar taşıyor. Neden gerçekleştirebilmeleri mümkün değil biliyor musunuz? Çünkü Kürt halkı kendisinde eksik gördüğü hürriyetlerin tamamının ve hatta fazlasının Türklerde de ciddi biçimde eksik olduğunu ve hak ve hürriyetler bakımından Türklerden farkları olmadığını görüyor. Bu ortak kader veya kadersizliği birlikte aşmak gerektiğinin PKK baskısı altında olmayan Kürtlerce benimsendiğine gerçekten inanıyorum. Bunu PKK’lı DEM milletvekillerine “ellerinizi bizden ve çocuklarımızdan çekin, eğer yiyorsa kendiniz veya çocuklarınız dağa çıksın” diyen Kürt kadının feveranından anlıyorum. Biz Kürt halkıyla kardeşlik hisleriyle bağlı olabiliriz de olmayabiliriz de, ama birlikte bu Cumhuriyetin nimetlerinden faydalanarak yaşamak gibi bir amacımız, PKK istese de istemese de var.
Yukarıdaki tabloda gördüğünüz üzere özel okullarda Kürtçe eğitimin verilmesine de izin verilmiş durumda. Ama şunu da hatırlatayım ki PKK açılan özel okulları yakmayı tercih etti. Niçin biliyor musunuz? Çünkü Kürtçe eğitimin devlet okullarında verilmesini istiyorlardı. Yani bütçesi devletten çıkacak. Halbuki AKP devletin ortaokullarında seçmeli ders olarak Kürtçenin yer almasına da izin vermişti.
Şu anda Suriye’de İran’ın nüfuzuna karşı pozisyon alırken PKK’yı da SDG’nin bir unsuru olarak kullanmakta beis görmeyen ABD’nin verdiği destekten başı dönmüş ve yine kendini kaybetmek üzere olan PKK’lı DEM’lilere de şu hususu anlatayım. Eğer kendilerine örnek almayı yeğledikleri ABD’de Hispaniklere uyguladıkları sisteme bakarsanız, ilkokulda “English as a second language” olarak ana dili İspanyolca olan Hispanik çocuklara Amerikancayı iyice öğrenmelerini teminen, yani ”resmi dili” o çocukların tam anlamıyla öğrenmelerini ve hayata atıldıklarında lisan nedeniyle fırsat eşitliğinden faydalanamamalarını önlemek amacıyla İngilizce ders veriyorlar. Bizde de resmi dilimiz olan Türkçeyi iyice öğrenmelerini teminen Kürtçe bilen öğretmenler vasıtasıyla, aileler isterlerse, ilave Kürtçe -Türkçe ders koymamız faydalı olacaktır. Ama ebeveynler çocuklarının illaki fizik, kimya, matematik gibi fen ve edebiyat derslerini Kürtçe öğrenmelerini istiyorlarsa o zaman parasını kendi ceplerinden verip çocuklarını özel okullara gönderirler. Tabii ki müfredat Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanır. Dolayısıyla Türkçeyi bihakkın öğrenebilmek için ilave “Kürtçe -Türkçe öğrenim” gayet tabii olarak sağlanabilir. Ama “eğitimin” Kürtçe olması için Kürt vatandaşlarımızın pamuk ellerinin kendi ceplerine girmesi gerekecek. Umarız ileride Irak ve Suriye’deki Kürtler de bizim ülkemizdeki gibi demokratik haklara ulaşırlar ve bizim ekonomik desteğimizle Irak ve Suriye’deki ticaretimiz ve yatırımlarımız o kadar artar ki belki Türk çocukları da Kürtçe öğrenmeyi arzu ederler.
Bakın, size şimdi uyuşturucu kaçakçılığı işine adalet ve emniyetten yetkililerin karıştığına ilişkin DEM raporunun ilgili bölümünde (sayfa 22) neler yazılmış olduğunu aynen tekrarlamak istiyorum:
“Ayrıca özellikle büyük kentlerde yeni nesil çetelerin artması, uyuşturucu kullanımının 10 milyonu aşan düzeye ulaşması ve Türkiye’nin uyuşturucuya bağlı ölümlerde Avrupa’da birinci olması krizin bir diğer boyutunu göstermektedir. Kadına yönelik şiddetin artışı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, 6284’ün uygulanmaması ve cezasızlık; doğa talanı, altın madenciliği ve orman kesimleri de (Şırnak, Kazdağları, Akbelen gibi bölgelerde) çürümenin diğer alanlarıdır. Türkiye’de çocuklar da toplumsal çürüme halini en yoğun biçimde yaşayanlar arasındadır. Çocuklar temel besinlere erişimde güçlük, derin yoksulluk, erken evlilik, işçileştirilme, iş cinayetleri, istismar, şiddet, ayrımcılık ve anadilinde eğitim hakkına erişememe gibi çok boyutlu sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar.”
Bu paragrafta kriz olarak gösterilenlerin hepsi, “ana dilde eğitim” hariç ki onun da nasıl olabileceğine yukarıda bir örnek verdim, sadece Kürtlerin değil hepimizin ortak olarak çözmemiz gereken sorunlardır. Yani ülkemizin demokratikleşmesi ile ilgili sorunlardır, sadece Güneydoğu’daki bazı illerin sorunları değil.
Gelelim yerel yönetimlerin güçlendirilmesi meselesine. Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı olduğum kısa dönemde, Belediyelere AB tarafından verilen yetkiler bağlamında örnek olarak bir güney Avrupa ülkesi hakkında brifing almaktaydık. Bize söylenen en önemli hususlardan başlıcası yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ile birlikte yerelde ciddi bir yolsuzluk meselesinin ortaya çıktığı, halkın parasının başka muzır işlerde kullanılmaya çalışıldığı, merkezi yönetimdeki yolsuzluklarla birlikte yerelde de çok ciddi denetim mekanizmalarının devreye girmesi gerektiğine ilişkindi. Bugün güneydoğudaki illerden bir kısmına kayyım atanmasının nedeni, alınan rüşvet veya ihaleye fesat karıştırmak suretiyle çalınan paraların PKK’ya yönlendirildiğinin iddia edilmesidir. Bu sorun, başta İBB olmak üzere -orada yolsuzlukla alınan paranın kişisel ikbal için kullanıldığı iddia ediliyor- Belediyelerimizde sorun olmaya devam ediyor. Yani bu da demokrasinin tüm dünyada halledilmesi gereken başlıca sorunu.
Kürtlerin Anayasanın değiştirilemez nitelikteki maddelerinin de değiştirilmesine ilişkin ve sanki bu ülkeyi kuran unsurlar arasında bir tek kendilerinin anılması gerektiğini ileri sürdükleri hususları ise hiç uzatmadan “Ne mutlu ki Türküm” diyen kadim halkımıza havale ediyorum. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin yapısını değiştirmeye kalkışmak bu ülkede hiçbir azınlığın haddi değil. Çok arzu ederlerse gideriz halkımıza ve bir referandumla ağızlarının payını alır otururlar. Bu tür meseleleri Mecliste artık halkı temsil nitelikleri dahi cay-i sual birkaç parti milletvekilinden müteşekkil bir Komisyonun eline bırakacağımızı sanan varsa çok yanılıyor. Abesle iştigal etmeyelim.
Bu yazımda son olarak muhalefet yapan birçok siyasimiz ve gazetecimiz iktidar sayesinde iddianameleri dahi hazırlanmadan ya da suçları sabit olmadan hapishanelerde sürünürken, adam öldürmüş ve diğer suçlara karışmış PKK’lıların ellerini kollarını sallayarak Türkiye’de dolaşmalarını, istihdam edilmelerini isteyen PKK’lı DEM’lilere karşılık Meclis Komisyonunun bugüne kadar lütfedip bir oturumunda ele almadığı “Ne mutlu Türküm” diyen şehit aileleri ve gazilerimiz ile de toplantılar yapıp onların talepleri ile ilgili bir rapor hazırlaması da gereklidir diye düşünüyorum.

