Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Osmanlı’da Okuryazarlık, Bölüm 2: Osmanlı Eğitim Sistemine Bakış
    daktilo2

    Osmanlı’da Okuryazarlık, Bölüm 2: Osmanlı Eğitim Sistemine Bakış

    Alper Yağcı9 Kasım 202511 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Geçen haftaki yazıda, 1894 itibariyle Osmanlı İmparatorluğu nüfusunun %54’ünün ve 10 yaş üzeri nüfusun %66’sının okuma bildiğine yönelik Kemal Karpat’ın meşhur istatistiğini ele almıştım. Muğlak veriye dayalı kusurlu bir hesabın ürünü olan bu istatistiklerin doğru olmadığını anlatmıştım. Peki Osmanlı’nın son döneminde okur yazarlık gerçekte ne kadardı? Cumhuriyetin ilk nüfus sayımı olan 1927’de okuma bilenlerin oranı, 7 yaş üzeri nüfusta %11 olarak belirtiliyor. Fakat bu düşük oran da kimilerinde şüphe uyandırıyor. Harf devriminden hemen önce yapılmış bu sayımla yeni rejimin neyi nasıl ölçtüğü bir tartışma konusu olabiliyor. Bu tartışmaya giriş için bu yazıda geç Osmanlı döneminde ilköğretimin durumunu ele alalım.

    Tanzimat dönemine kadar Osmanlı Müslümanları için genel eğitim, cami hocalarını yetiştiren medreselerden ve onların ders verdiği, ilkokula denk gelebilecek sıbyan (çocuk) mekteplerinden ibaret. Sıbyan mektepleri, devlet değil yerel eşraf tarafından camilerin ekinde kuruluyor. Hocayı, özellikle de vakıftan aylığı yoksa, gücü yeten aileler maddi olarak destekliyor. Çeşitli hatırattan anlaşıldığı kadarıyla, yoksul veya zanaat öğrenen çocukların okula devamlılığı yok ya da zayıf. Standart bir programı ve süresi olmayan bu okullar; erkek ve kız çocuklara daha çok Arapça dini metinler okutup ezberletiyor. Bazı Arapça gramer kitapları da kullanılıyor. Bu ise Osmanlı Türkçesi’ni okuma yetisi anlamına gelmiyor. Sıbyan mekteplerinde Türkçe okumayı ve yazmayı (“Türkçe kıraat”) öğretmekten bir yenilik önerisi olarak bahseden 1846 tarihli bir reform talimnamesinden anlaşıldığı kadarıyla o devir öncesi o pek yok.[1] Eski yazılı binlerce elyazmasının cumhuriyet dönemine aktarılmasında önemli rol oynamış Osman Nuri Ergin, “o zamana kadar biraz okuyup yazma bilenler [mektep öğrencilerinde değil] ancak medrese mensupları arasında” görülürdü diye yazıyor, Abdülhamid dönemi öncesi için.[2]

    Kısacası geleneksel sıbyan mekteplerine katılım yaygın olsa da, Kuran kursu gibi düşünülebilecek bu mekteplerin Osmanlı Türkçesi metinler için fonksiyonel bir okur yazarlık sağlayabildiği şüpheli. Zaten seküler okullar da bu yüzden kuruluyor.

    Sekülerden kastım; geometri, coğrafya, sağlık bilimi gibi dindışı konuların da eğitim programına dahil edilmesi. Modern seküler eğitim, 19. yy başlarında devlet eliyle ve her anlamıyla tepeden başlıyor. İlk seküler eğitim kurumları, orduyu modernleştirmek için kurulan askeri yüksek okullar. Fakat geleneksel mekteplerden çıkan öğrencilerin bu yüksekokullarda öğretilenleri okuyup anlayabilecek nitelikte olmadığı fark edilince, seküler eğitim bu en tepe seviyeden kademe kademe aşağı iniyor. Önce ortaöğretim seviyesinde askeri ve sivil rüşdiyeler ve idadiler kuruluyor. Sonra bunlara gelen öğrencilerin de uygun yetilere sahip olmadığı fark edilince, askeri rüşdiyeler derslerini ilkokul seviyesinden başlatıyor. Sonunda sivil sistem de bunu takip ederek ilkokul seviyesinden itibaren usul-ü cedid (yeni metot) ile eğitim yapan iptidai (ilk) mektepleri yani modern ilkokulları kuruyor. Artık 19. yy’ın ikinci yarısından bahsediyoruz. Bu sırada usul-ü atika (eski metot) ile eğitim yapan geleneksel sıbyan mektepleri de paralel bir sistem olarak varlığını sürdürse de zamanla yeniye çevrilerek yavaş yavaş azalacaklar. Basitçe özetlersek, modern asker olarak yetiştirilecek insan kaynağının niteliğini geliştirmek için, sonunda bütün eğitim sekülerleşmek zorunda kalacak.

    Resim: Bir mahalle mektebi (Tanzimat’tan sonra)[3]

    Peki ortada kaç okul, kaç öğrenci var? Herhangi bir rakam telaffuz etmeden önce bir uyarı lazım. Bu konuda Osmanlı devletinin resmi belgeleri önemli çelişkiler ve eksikler içeriyor. Mesela bir belgenin toplam diye verdiği rakam aynı belgedeki satır toplamlarını tutmuyor. Bir senenin salnamesinde listelenen bir okul, birkaç sene sonraki salnamede ortada yok. Kapanmış mı, başka bir şeye mi dönüşmüş anlamıyoruz. Eğitim, merkezileşmemiş paralel sistemlerden oluşuyor ve başkent dışındaki vilayetlerin durumu hakkında devletin de güvenilir bilgisi yok. O yüzden tek bir yıl için bile Osmanlı’da okur yazarlık veya eğitim sistemi hakkında tek bir kaynaktan veya arşiv belgesinden bir doğru rakam çıkarmak mümkün değil, ancak çeşitli kaynakları kalibre ederek bir muhtemel resim oluşturmak mümkün.

    Bu resmi şöyle özetleyebiliriz. 19. yy’ın son çeyreğinde okur yazarlığı yaygınlaştırmak için devlet eliyle ciddi bir efor ve şehirlerde alınan epey mesafe var. İlköğretimi kız erkek her çocuk için zorunlu hale getirmeye yönelik resmi yazılara II. Mahmud döneminden itibaren rastlanabilir. Bu konudaki ilk ciddi girişim ise Tanzimat bürokratlarının bir ürünü olan 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi.

    Elbette ki bu nizamnamede yazılanlar, hemen veya illa hayata geçmiyor çünkü ilkokulların yine yerel eşraf tarafından kurulup donatılacağı, devlet hazinesinden yalnız daha üst seviyede sultaniler ve idadiler kurulacağı öngörülmüş ama o da pek yapılamamış. Ancak yine de bu çarpıcı bir reform girişimi. Bu şekilde Osmanlı İmparatorluğu, pek çok Batı devletiyle aşağı yukarı aynı dönemde eğitimi zorunlu hale getirmek için somut bir program ortaya koyuyor. Ayrıca 1883’te II. Abdülhamid’in öşür vergisinin bir kısmını Maarif Hisse-i İanesi adıyla bir eğitim fonuna aktarmasıyla okullaşma reformu düzensiz de olsa yeni bir bütçe desteği kazanıyor. Abdülhamid dönemi modern eğitimin özellikle vilayetlerde yaygınlaşmasına yönelik bir atılım dönemi oluyor. Tanzimat döneminde öngörülen, Hıristiyanların yerel eğitim kurullarındaki temsili gibi liberal kaideler bir yana bırakılıyor, ama nicel olarak bir ilerleme var. Hatta kızların eğitiminin ergenlikle bitmesi yönünde ulemadan gelen çağrılara rağmen lise seviyesinde kız idadileri açılıyor.[4] Otoriter ve muhafazakar bir modernleşme çabası.

    Şimdi tekrar soralım: Ortada kaç okul, kaç öğrenci var? Bu sorudan maksat, nüfusun ne kadarının modern bir eğitimden geçtiğine dair fikrimiz oluşsun, bir de erken cumhuriyet dönemi istatistikleriyle bir uyumsuzluk var mı yoklayalım. Cevap için elimizde çelişkili veriler var. Aşağıda aynı yıla ait üç rakamı tartışacağım. Bunlar biraz aklımızı karıştıracak. Rakamlar kayda geçsin, onlar üzerinden varacağımız sonuç önemli.

    Shaw’ların klasikleşmiş eserindeki rakamlarla başlayalım.[5] İmparatorluğun çekirdek (Rumeli, Anadolu, geniş Suriye) bölgesindeki 19 milyonluk nüfus için 1894 yılında 28.615 Müslüman ilkokulda okuyan 902.317 öğrenci var. Bunlara gayrimüslim ilkokulları ve yabancıların kurduğu misyoner okulları dahil edildiğinde toplam ilkokul öğrencisi sayısı 1.236.185’i buluyor. Yazarlar bu sayıyı ilkokul çağında olduğu tahmin edilen nüfusa oranlayarak ilkokul çağındaki erkeklerin %89’unun, kızların %36’sının, tüm çocukların %64’ünün okula gittiğini ileri sürüyor. Özellikle erkekler için inanması güç olan bu oranı değerlendirirken şunu not etmek lazım: Burada sıbyan, usul-ü cedid iptidai, (askeri) rüşdiye gibi çeşitli okulların hepsi ilkokul sayılmış, oysa ki aynı öğrenci bunlara farklı yaşlarda art arda gidebiliyordu, örneğin Mustafa Kemal’in yaptığı gibi.[6] O yüzden net değil brüt olan bu okullaşma oranına çok dikkatli yaklaşmak, tevhid-i tedrisat (paralel eğitim sistemlerinin birleştirilmesi) sonrası ortaya çıkan oranlarla doğrudan karşılaştırmamak gerekir.[7] Her halükarda bu oran, ortalamayı yükseltecek Rumeli’yi ve Gayrimüslim nüfusu içeriyor.

    İkinci olarak geçen yazıda deştiğimiz Karpat’ın eserine bakarsak 1893/94’te tüm imparatorlukta bütün seviyelerdeki toplam okul sayısı 10.915. Rumeli, Anadolu, Suriye çekirdek bölgesinde 9.470 okul ve tüm seviyelerde 1.441.180 öğrenci var. Yalnızca bugünkü Türkiye topraklarına denk gelen vilayetleri saydığımızda ise (fakat Kars ve Hatay’ı dahil edemeden) tüm seviyelerde 6.248 okul ve her dinden 905.980 öğrenci kalıyor.[8]

    Üçüncü olarak, 1894/95 Maarif-i Umumiye yıllığına göre II. Abdülhamid’in tahta çıkışından önce İslam nüfusuna yönelik geleneksel ve modern iptidai mektepler toplamı 18.947. 1894/95 itibariyle bunların arasından 5138’inin yeni usule çevrildiğini, ayrıca 9.649 tane yenisinin kurulduğu belirtiliyor. Yani toplam sayı 28.596 oluyor ve bunlarda okuyan 849.033 öğrenci var. Fakat bu bütün imparatorluk için. Günümüz Türkiye’sine denk gelen vilayet ve sancaklardakini sayarsak ilkokul seviyesinde 24.093 iptidaide okuyan 672.657 öğrenci kalıyor.[9]  

    Cumhuriyete kadar devam eden sonraki dönemde bu sayıların çok kuvvetli bir değişim trendi yakaladığına dair bir emare yok, çelişkili veriler var. Mesela 1900 yılında Maârif Nazırı Ahmet Zühtü Paşa’nın verdiği rakamlara göre, İmparatorluk dahilinde 29.130 ilkokul ve 899.932 öğrencinin bulunduğu anlaşılıyor.[10] 1905-1906 ders yılında imparatorluk genelindeki modern (usûl-ü cedîd) iptidai okulların toplam sayısı 10.347 olarak geçiyor.[11] Rumeli’nin kaybından sonra 1913-14 için imparatorluk genelindeki tüm iptidailerdeki öğrenci sayısı ise 568.486.[12]

    Toparlayacak olursak, kaynaklarda okul sayısı ile ilgili bir karışıklık var. 19. yy sonlarında belki beş binin üzerinde modern ilkokul ve yirmi bin kadar sıbyan mektebi olduğunu, resmi belgelerin de hesaba sıbyan mekteplerini dahil edip etmediklerine bağlı olarak çok farklı rakamlar verebildiğini görüyoruz. Buna rağmen belgeler arasında öğrenci sayıları daha çok tutarlılık gösteriyor. Muhtemelen bugünkü Türkiye topraklarında 5.000-10.000 civarındaki iptidai mektebinde okuyan ve üçte birinden azı kız olmak üzere belki 650 bin ilkokul öğrencisi var. Buna Gayrimüslim okulları ve nispeten az sayıdaki yabancı okullardaki öğrenciler dahil değil fakat cumhuriyet dönemi istatistikleri için bu yine de iyi bir referans çünkü zaten cumhuriyete geçiş sürecinde pek Gayrimüslim nüfus kalmayacak.

    Cumhuriyet dönemine gelelim. 1925/26 eğitim yılı için toplam 5.975 ilkokul ve 406.788 ilkokul öğrencisi karşımıza çıkıyor.[13] Okul sayısı Osmanlı dönemi ile kabaca tutarlı. Öğrenci sayısında ise önemli bir azalma var. 1912 Balkan Savaşı’ndan 1923-24 nüfus mübadelesine kadarki süreçte ülkenin savaşlar ve göçlerle alt üst oluşu bunu büyük ölçüde açıklayabilir. Sırf günümüz Türkiye’sine denk gelen topraklarda bu dönem net nüfus kaybı 3 milyona yakın.[14] Bunun en az yarısı Müslüman ise, dörtte biri okul çağında olsa, bunun da çoğu okullu olsa, öğrenci sayısının 250 bin kadar azalması anlaşılır hale geliyor. Felaketlerle geçen ve mesela pek çok muallimin devletten maaş alamadığı bu dönemde net okullaşmanın gerilemiş olması da ayrıca ihtimal dahilinde.

    Tüm bunlar şunu gösteriyor:

    Geç Osmanlı ve erken cumhuriyet dönemleri arasında eğitim sisteminde okul ve öğrenci sayısı açısından genel bir devamlılık var. İstatistiklerde açıklanamayan bir kırılma yok. 1880’lerden itibaren şehirlerde okul çağındaki erkeklerin belki de çoğu, Osmanlı Türkçesi için fonksiyonel bir okur yazarlık sağlayabilecek modern tedrisattan geçiyor. Kız öğrenci sayısı genellikle erkek öğrenci sayısının üçte biri civarında. Evde eğitim gören kızlar da oluyor.

    Ancak toplam okul sayısına dair en cömert istatistikler bile ülkedeki köy yerleşimlerinin sayısının—Türkiye topraklarında 1927 sayımına göre 39.901 ya da 1935 sayımına göre 34.876—çok gerisinde. Öyleyse köylerin belki de yarısında kayda değer bir sıbyan mektebi dahi yok. Olanların da ne öğretebildiği zaten belli değil. Arapça dini metinler ezberletmeye odaklanmış bu okullar 19. yy ortalarında, hatta kimisi sonra da, “Türkçe kıraat” (okuma ve yazma) bile öğretmiyorlar. Elimizdeki çeşitli tanıklıklara göre çocukların pek çoğu da bir şey öğrenmeden yarıda bırakıyor. 1934’te başbakan İsmet İnönü’ye göre Türkiye Cumhuriyeti, okutması gereken çocuklardan köylerde %25’ini, şehirlerde %75’ini okutabilmekte ve okuttuklarının da ancak üçte birine öğrenimini tamamlatabilmektedir.[15] Bu tablo, Osmanlı döneminde de son kuşaklar için muhtemelen geçerli olan tablodur. Fakat reformlara yetişemeyen önceki kuşaklar için bu da varsayılamaz. Onlar da okur ortalamasını düşürür.

    Peki bu tablo 1927 nüfus sayımından çıkan verilerle çelişiyor mu? Kimilerinin inandırıcı bulmadığı o sayıma ilişkin bugüne dek tarihçilerin yeterince dikkatini çekmemiş bir şeyi paylaşayım: 1927 sayımına göre şehirlerdeki 7 yaş ve üzeri nüfusta eski yazıyla okuma bilenlerin oranı zaten az buz değil, %32. Fakat köyler cahil olduğu ve nüfusun büyük çoğunluğu köyde yaşadığı için genel nüfusta bu değer %11 olarak ortaya çıkıyor. Bu konuyu gelecek yazıda detaylı bir şekilde yine sayılarla ele alacağım.

    Şarkı önerisi: https://open.spotify.com/track/79kQqGkJheGjmieG0qOhpu?si=739696ae2da943d5


    [1] Nafi Atuf, 1930. Türkiye Maarif Tarihi Hakkında Bir Deneme, Birinci Kitap. Muallim Ahmet Halit Kütüphanesi, sf. 100’de aktarılan belge: “Meclisi Maarifi Umumiyenin mazabit ve mizekkerat ve ilamat kayit defteri: Ankara Umumi Kütüphanesinde.”

    [2] Osman Nuri Ergin, 1977 [1943], Türkiye Maarif Tarihi cilt 3, İstanbul: Eser Matbaası, sayfa 880.

    [3] Atıf. a.g.e.

    [4] Somel, Selçuk Akşin, 1990, The Modernization of Public Education in the Ottoman Empire, sf. 185.

    [5] Shaw, Stanford. J. and Shaw, Ezel.K., 1977. History of the Ottoman Empire and Modern Turkey: Reform, revolution, and republic: the rise of modern Turkey, 1808-1975 (Vol. 2). Cambridge University Press, sf. 112-113. Kitabın bu konudaki kaynağı şu arşiv belgesi: “Devlet-i Osmaniye, Nezaret i Umur-u Ticaret ve Nafia, Istatistik-i Umumi Idaresi, Devlet-i Aliye-i Osmaniyenin Bin Üçyüz Onüç Senesine Mahsus Istatistik-i Umumisidir, Istanbul, 1316/1898.”

    [6] Burada bir düzeltme yapmamız gerekiyor. Shaw’lar saydıkları ilkokulları “secular elementary schools” diye adlandırmış. Oysa ki aynı yıla ait istatistiklere doğrudan bakıldığında anlaşılıyor ki bu sıbyan mektepleri dahil tüm ilkokulların sayısı olmalı. Bkz. 9. dipnottaki kaynak.

    [7] Brüt okullaşma, bir eğitim seviyesindeki tüm öğrenci sayısının o eğitim seviyesine uygun yaş grubunun mevcuduna bölünmesiyle elde edilir. Net okullaşmada ise pay yalnızca o yaş grubundaki öğrencileri kapsar. Örneğin Türkiye’de bugün bazı seviyelerde brüt okullaşma oranlarının %100’ün üzerine çıktığı oluyor. Net oranlar ise tanım gereği %100 altındadır.

    [8] Karpat, Kemal. H. 1985. Ottoman Population 1830-1914, University of Wisconsin Press. Kitabın bu konudaki kaynağı geçen yazıda konu ettiğimiz şu arşiv belgesi: “IUKTY 9075 Yevmiye Katibi Mehmet Behiç Tarafindan Tanzim Olunan Istatistik Defteri.”

    [9] TC Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, 2000. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Modernleşme Sürecinde Eğitim İstatistikleri, 2.7 ve 2.18 numaralı tablolardan yaptığım hesap. Tablolardaki verinin kaynağı: “Maarif-i Umumiye Nezaret-i Celilesi İdaresinde Bulunan Mekatib-i İptidaiye, Rüşdiye, İdadiye, Aliye ile Mekatib-i Hususiye ve Ecnebiye ve Dersaadet’te Taharri-i İcra Kılınan ve Taşrada Mevcut bulunan Kütübhanelerin İstatistiki (1894-1895) [1310-1311] Sene-i Dersiye-i Maliyesine Mahsusdur (Dersaadet: Matbaa-i Osmaniye)’den derlenmiştir.”

    [10] Charles Hecquard La Turquie sous Abdul-Hamid II, Bruxelles, s. 283. Aktaran Kodaman, Bayram. 1991. Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, sf. 79.

    [11] Kodaman, sf. 89-90. Kaynak alınan belge: “1328 Devlet salnâmesi, s. 336-398.”

    [12] Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Modernleşme Sürecinde Eğitim İstatistikleri, Tablo 5.12.

    [13] Kuşci, Ahmet. 2021. Türk Eğitim Tarihi (1923-1950). İksad. Tablo 3.

    [14] Basihos, Seda. 2018. Ottoman Population within the current Borders of Turkey: A new construction. https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3250348.

    [15] Wilson, Howard ve Başgöz, İlhan. 1968. Türkiye Cumhuriyetinde Milli Eğitim ve Atatürk. Dost Yayınları. Sf. 160.

    Tarih
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikYayımla ya da Yok Ol: Sosyal Bilimlerin Anlam Krizi
    Sonraki İçerik Ömer Taşpınar: Demokrat mavi dalga 2026 yılında Temsilciler Meclisinde çoğunluğun değişmesine neden olacak gibi görünüyor

    Diğer İçerikler

    daktilo2

    Ömer Taşpınar: Demokrat mavi dalga 2026 yılında Temsilciler Meclisinde çoğunluğun değişmesine neden olacak gibi görünüyor

    9 Kasım 2025 Gökhan Korkmaz
    daktilo2

    Yayımla ya da Yok Ol: Sosyal Bilimlerin Anlam Krizi

    9 Kasım 2025 Umut Dağıstan
    daktilo2

    Modernleşmenin Parçalı Doğası: “Kadından Kentler”de Kadın, Kent ve Bireyselleşme

    9 Kasım 2025 Öznur Akcalı Yılmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Tony Blair: From the Iraq War to the Gaza Plan -The Evolution of a Politician into a Global Network of Power, Money, and Influence

    7 Kasım 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Dünya Gündemi: Zohran Mamdani ve Demokratlar Kazandı, Trump ve Cumhuriyetçiler Kaybetti, ABD Halkından Müesses Nizama Mesaj

    5 Kasım 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Televizyon Haberciliğinin Geleceği: Ekonomik Daralma, Etik Erozyon ve Yeni İş Modelleri

    4 Kasım 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    ABD Gündemi: Trump’ın Pasifik Turu, Venezuela Gerilimi, Gazze’de Ateşkes Bitti, Yerel Seçimlere 3 Kala

    3 Kasım 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Kasım 2025
    • Ekim 2025
    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}