Moldova’dan bir ritüel, ağacı bahara cesaretlendiren kadınlar. Kışın soğuğunda yaprakları dökülmüş bir ağaç etrafında rengarenk kıyafetleri ile el ele tutuşarak dönen kadınlar. Sadece doğanın döngüsünü değil, umudu ayakta tutan bir direncin de temsilcisi. Birlikte hareket etmenin dönüştürücü gücünün temsilcisi.
Şimdi buradan benzer bir dönüşümden geçen Almanya’ya gidelim. Herkes aşırı sağın yükselişini konuşurken biz kadın seçmenin gösterdiği tutuma bakalım. Almanya’da Die Linke’den Fransa’daki yeni sol hareketlere kadar kadınlar, sertleşen politik atmosfere karşı bir denge unsuru oluşturuyor. Moldova’nın baharı çağıran kadınları gibi, siyasette de toplumsal adalet ve eşitliği savunan kadınlar, aşırı sağın sert rüzgarına karşı yeni bir ritim oluşturuyor. İsmini, umudun ritmi koyalım.
Almanya seçimlerinde cinsiyete dayalı oy verme eğilimleri belirgin farklılıklar ortaya koyuyor: Erkek seçmenler daha çok muhafazakâr ve sağ eğilimli partilere yönelirken, kadın seçmenler merkez sol ve sol partilere eğilim gösteriyor. Hristiyan Demokrat Birlik/Hristiyan Sosyal Birlik (CDU/CSU) erkek seçmenlerin yaklaşık %30’unu kazanırken, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) %23 civarında destek alıyor. Kadın seçmenlerde ise tablo farklı. Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve AfD, kadın seçmenlerden yaklaşık %17’şer oy alırken, Yeşiller %14, sol parti Die Linke ise %10 alıyor.
Die Linke örneği üzerinden kadın seçmenin neden daha çok sol partilere yöneldiğini açıkça görebiliyoruz. Özellikle genç kadınlar arasında Die Linke’nin yükselişi dikkat çekici. 18-24 yaş arası kadın seçmenlerin %25’i Die Linke’yi tercih etmiş durumda. Parti, kampanyası boyunca kadın seçmeni doğrudan hedefleyerek onların en temel ihtiyaçlarına hitap etti. Ekonomik eşitsizlik, sosyal adalet ve özellikle uygun fiyatlı konut politikaları, kadın seçmenler için belirleyici oldu. Daha detaylı bakacak olursak Die Linke, cinsiyetler arası ücret farklarının ortadan kaldırılması ve kadının iş gücüne katılımını teşvik için özel sektörde ek bir eşitlik yasasının çıkarılmasını, bunun da ötesinde kadınlara yönelik özel teşvik programlarının tasarlanmasını teklif etti. Tam gün çocuk bakım desteklerinin genişletilmesini de istedi. Ev içi şiddet ve kadın hakları konusunda ise, kürtajın tamamen yasallaşması için Ceza Kanunu’nda değişiklik talep etti.
Öte taraftan AfD’nin kadın seçmende düşük oy almasının sebepleri de kadın seçmen davranışını anlamamızda önemli birer gösterge. AfD’nin çocuk bakım hizmetlerine dair sınırlı destek politikaları, özellikle çalışan kadınları dezavantajlı bir duruma düşürüyor. Sığınma politikalarını tamamen durdurma istekleri, mülteci kadınlarla empati kuran kadın seçmenin tepkisini çekti. Kadın mültecilerin karşılaştığı kadın ticareti, zorla evlilik ve cinsel şiddet gibi sorunların parti tarafından görmezden gelinmesi, kadın seçmen tarafından duyarsızlık olarak değerlendirildi. Bunların yanında, genel olarak Bundestag’daki (Alman Federal Meclisi) kadın temsil oranının düşmesi ve yeni seçim yasasının liste koltuklarını azaltarak kadın adayların yalnızca seçmen olarak değil, karar alıcı noktalarda yer almasını da zorlaştırması, kadınlar için daha gidilecek yol olduğunu gösteriyor.
Die Linke’nin başarılı olduğu bir diğer alan ise siyasette kadın temsiliyeti. Sosyal medyanın gücünden yararlanan genç temsilcilerden Heidi Reichinnek, TikTok ve Instagram gibi platformları etkin kullanarak özellikle genç kadın seçmenlere ulaştı. Reichinnek’in Bundestag’daki konuşması, CDU ve AfD arasındaki işbirliğini sert bir dille eleştirerek 30 milyondan fazla izlenme aldı ve partinin görünürlüğünü önemli ölçüde artırdı. Özellikle Tiktok içerikleri samimi ve mecranın dinamiklerine son derece uygun. Eğlenceli editler, mecranın trend video ve kurgu akımını yakalama, duygu durumunu tam olarak aktarma, gençlerin ve kadınların temel sorunlarına eğilme gibi unsunlar iyi bir şekilde gözetilmiş. Kendisi hakkında yapılan diğer videolar da viral etkisi yaratan bir dijital kimliğinin olduğunu gösteriyor. En temelde ise kadın seçmen, iddialı, net ve doğrudan çözümler bekliyor. Ayrıca, seçimde bir grup kadın seçmenin çevre ve iklim değişikliği konularına duyarlı davrandığını da görüyoruz.
Siyasette yeni bir dengeden bahsediyoruz. CDU lideri Friedrich Merz’in göç ve AfD ile işbirliği konusundaki tartışmalı tutumunun, kadın seçmenleri kendisinden uzaklaştırarak Die Linke gibi partilere yönelttiğini görüyoruz. Sonuç olarak, Almanya’daki kadın seçmenler umut dolu bir ritim oluşturuyor: Sosyal adaleti, kadın haklarını, ekonomik reformları ve aşırı sağın karşısında durmayı savunan bir ritim. Bu ritim, yalnızca Almanya’da değil, tüm Avrupa’da siyasetin yönünü belirleyen önemli bir unsur olmaya devam edecek.
Türkiye’de de benzer bir dinamik göz ardı edilmemeli. Bunun ilk emarelerini 2020’lerin ortalarında kadın seçmenin AKP’den kopmaya başlaması ile görmüştük. Bu kopuşun temel motivasyonu artan ekonomik zorluklardı. Marketler, semt pazarları eli yakarken hemen hemen tüm kadınlar önce yoksullukta eşitlendiler. Yoksulluğu en yakıcı hali ile hisseden kadınlar ile Ak Parti arasındaki mesafe giderek artmaya başladı. Bu kopuş, yerel seçimlerde sola kayan ya da tepki olarak sandığa gitmeyen kadın seçmenin direnciyle kendini gösterdi.
2019-2024 arasında CHP’li belediyelerin, kadınları ve çocukları merkeze alan politikaları ise Ak Parti’den kopan kadınları CHP’ye yakınlaştırmaya başladı. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin devreye aldığı Yuvamız İstanbul Projesi ile anneler çocuklarını makul ücretlerle kreşe gönderme imkanı buldu. Pek çok anne İBB kreşleri sayesinde bakım yükünü hafifletme ve istihdama katılma fırsatı buldu.
Kadınlara yönelik cesaret veren istihdam politikaları ile İETT tarihinin ilk kadın şoförleri, metroları kullanan kadın vatmanlar , İstanbul tarihinin ilk kadın Genel Sekreter Yardımcılarının atanması genç kadınlar için ilham kaynağı oldu.
2019 öncesinde evin erkeğine verilen sosyal yardımlar, 2019-2024 döneminde kadınlar adına verilmeye başlandı. İstanbul tarihinde belki de ilk defa sosyal yardımlardan faydalanan erkeklerden çok kadınlar olduğunu gördük.
Anne Kart uygulaması ile ücretsiz ulaşım hakkı kazanan kadınların kent içi hareketliliği arttı. Pek çok kadın yol parası olmadığı için işe başlayamaz, hastaneye gidemezken anne kart kadınların kent içinde ücretsiz yolculuk yapmasına vesile oldu. Bu iyi örneklerin hepsi kadınları CHP politikalarına yaklaştırırken, ekonomik zorlukların yanı sıra liyakatsiz atamalar, işsizlik, yargıdaki aşınmalar, şiddet vakalarındaki artış ise kadınları Ak Parti’den uzaklaştırdı.
Nitekim kadınların siyasal eğilimindeki değişikliği 2024 Yerel Seçimleri ile daha net görebildik. Seçimin ardından Reform Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre 2023 Cumhurbaşkanlığı 2. Tur Seçimi’nde Erdoğan’a oy verip de 2024 Yerel Seçimleri’nde AK Parti veya MHP adaylarına oy vermeyen Cumhur İttifakı seçmenlerini bir grup olarak kabul ettiğimizde, kadınların siyasal tercihlerinin erkeklerden farklı olduğu gözlemlendi. Bu grupta yer alan kadınlarda 2024 Yerel Seçimleri’nde CHP’yi tercih edenlerin oranı %33.7’ye ulaşırken bu oran erkeklerde %26.7’de kaldı.
Ak Parti’den kopan erkeklerin %24.4’ü Yeniden Refah Partisine meyil ederken, kadınlarda ise bu oran %14.8 olarak ölçüldü. Ak Parti’den kopan erkekler için ideolojik bariyeri yıkmak, kadınlara göre daha zor oldu ama kadınlar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de umut dolu bir ritim yakaladı.
Yerel seçimlerden iki gün sonra Bulgaristan’da, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen kadın siyasetçilerle bir programdaydık. Türkiye’nin dışarıdan nasıl göründüğünü dinleme şansım oldu. Kadın siyasetçi arkadaşlarımız çok heyecanlıydı ve bu başarının nasıl geldiğine dair sorular soruyorlardı. Hatta çoğu, gelişmeleri yakından takip ediyordu. Onların gözünde sadece kadın seçmeni destekleyen bir parti değil, kadını siyasete kazandıran bir lider de vardı: Ekrem İmamoğlu. Kadın ilçe belediye başkanları ile İmamoğlu’nun fotoğraflarını gösterdiler. Türkiye’nin bir ilindeki kadın ilçe belediye başkanlarının isimlerini bildiklerini duymak inanılmazdı. Üstelik, diğer illerdeki kadın belediye başkanlarının hikâyelerini de merak ediyorlardı.
Buradan sadece Avrupa seçimlerindeki kadın seçmenin dengeleyici ve dirençli ritmini değil, dünyanın birçok yerindeki kadın seçmenin umut veren duruşunu örnek almamız gerektiğini düşünüyorum. Değişimin anahtarı kadınlarda. Hep beraber ağacı bahara cesaretlendirelim…