Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (17-23 Aralık 2024)
2024 yılında küresel siyaset hem birçok ülkede yapılan seçimler hem de Ukrayna ve Orta Doğu’da süren savaşlar nedeniyle oldukça çalkantılı günlere sahne oldu.
Bu yazıda 2024’ün başından bu yana küresel siyaseti etkileyen önemli olayları özetleyerek bir yıl sonu değerlendirmesi yapacağım.
7 Ekim Hamas Saldırısından Bu Yana Orta Doğu’da Neler Yaşandı?
2024 Ocak ayında, Hamas’ın İsrail’e saldırması ve İsrail’in bunun üzerine Gazze’ye operasyonlara başlamasının üzerinden 2.5 aydan fazla zaman geçmişti.
Hamas’ın dehşet verici saldırısının ardından kendini savunma hakkı çerçevesinde ahlaki bir pozisyona sahip olan ve bu bağlamda küresel aktörler tarafından da destek gören İsrail, 2024 başında artık bu haklılığını yitirmiş, orantısız bir güç kullanımı ile Gazze’de sivillere yönelik bir katliama giriştiği için eleştirilmeye başlanmıştı.
Sonrasında ise İsrail’in saldırıları daha da arttı. Gazze’de hayatını kaybedenlerin sayısı 45 bini aştı. Uluslararası ceza mahkemesinde Güney Afrika’nın başvurusuyla açılan soykırım davasında Netanyahu’ya tutuklama kararı çıktı. ABD başta olmak üzere dünyada İsrail karşıtı eylemler arttı.
Ancak tüm bunları umursamayan Netanyahu hükümeti Gazze’yi yerle bir etmeyi sürdürdü. Ayrıca Lübnan’ın güneyinden Hizbullah’ın kendisine saldırması nedeniyle Lübnan’a girdi. Hizbullah’a çağrı cihazları ve telsizler üzerinden istihbarat yöntemleri ile gerçekleştirilen saldırılar düzenledi. Günün sonunda Hamas ve Hizbullah’ın belini kırdı. Suriye’de ise İran destekli güçleri ve liderlerini vurmayı sürdürerek İran’ın etkisini azalttı.
İsrail, uluslararası hukuku çiğnedi; ateşkes ve barış çabalarına kulaklarını tıkadı; güç kullanımı ile her şeyi yapabileceğini gösterdi. Ancak tüm bunlar, İsrail’in ciddi şekilde itibar kaybına uğramasına neden oldu. Bu itibar kaybından Netanyahu hükümetinin en büyük destekçisi ABD de payına düşeni aldı.
Artık İsrail’i savunanlar, Holocaust’un acıları üzerinden kendi kaderlerini tayin ve yaşam haklarını savunmakta zorlanacaklar. Zira Yahudi entelektüeller başta olmak üzere tüm dünyadan birçok aydın, İsrail’in Gazze’de yaptıklarını soykırım olarak niteleyerek Netanyahu’yu kınadı.
Netanyahu, her ne kadar zafer sarhoşluğu içerisinde olsa da, savaşın tozu dumanı arasında görülmeyen bazı gerçekler zaman içerisinde görülecek ve Netanyahu hükümetinin Gazze’de işlediği insanlık suçları, gelecekte İsrail’in önüne sık sık çıkarılacaktır.
Öte yandan, İran’ın Orta Doğu’da vekil güçleri ile sahada varlığını koruduğu ve gücünü gösterdiği sistem de İsrail’in Hamas saldırısından sonra bir yılı aşkın süredir yaptığı operasyonlarla oldukça büyük yaralar aldı. Sene sonunda Suriye’de yaşananlar ise İran’ın bölgedeki gücünü, tekrar inşa edilemeyecek şekilde kırmış oldu.
İki Büyük Savaşın Devamı Olarak Suriye’de Yaşananlar
2024 yılı küresel gündeminin ana başlıkları olan Orta Doğu’da ve Ukrayna’da süren savaşlar, senenin sonunda sonuçlarını Suriye sahasında gösterdi. Rusya’nın Ukrayna’da sıkışması ve 2015 yılında Suriye’ye gönderdiği birliklerini sahadan son yıllarda yavaş yavaş çekmiş olması; Esad rejiminin en büyük destekçilerinden olan Hizbullah güçlerinin İsrail ile savaşları nedeniyle Suriye’den çekilmesi; içeride ekonomik buhran ile uğraşan İran’ın İsrail ile mücadelesinde ciddi şekilde güç kaybetmesi ve içten içe çürümüş, dış desteğinden de yoksun kalmış Esat rejiminin direnecek gücünün kalmaması; 63 yıllık Baas rejiminin ve Esad diktatörlüğünün yıkılmasına neden oldu.
Sonuçta Rusya ve İran prestij kaybına uğradı ve Orta Doğu’da, Suriye’deki iç savaşla birlikte daha da artan aktif rollerinden, en azından şimdilik, vazgeçmek durumunda kaldılar. Türkiye, yıllardır yatırım yaptığı Suriye muhalefetinin zaferiyle bölgenin yeni yıldızı olarak yükseldi. İsrail, Golan Tepeleri’ndeki işgalini Heron Dağı’na kadar uzatıp Esad rejiminden kalan cephane, askeri araç ve tesisleri büyük oranda yok etti ve kendini daha güvende hissedeceği oldu bitti bir statüko yarattı. ABD’nin ise henüz ne yaptığı ve ne istediği belli değil. Zira tüm dünya 20 Ocak’ta Trump’ın görevi devralmasını bekliyor ve Trump ne yapacağını ne kadar biliyor ondan da kimse emin olamıyor.
Seçimler Yılı Olarak 2024
2024’te sonraki yılların kaderini belirleyecek birçok seçim dünyanın çok farklı bölgelerinde yapıldı. Genel olarak bu seçimlerde şiddet görülmedi ve demokratik bir hava hakimdi. Birçok yerde iktidar değişti. Birçok başka yerde ise koalisyon ve istikrarsızlık süreçlerine girildi. 2024’te yapılan başlıca seçimler şöyle:
Güney Afrika: Afrika Ulusal Kongresi (ANC), apartheid sonrası ilk kez çoğunluğunu kaybetti ve koalisyon hükümeti kuruldu.
Hindistan: Dünya tarihinin en büyük seçimlerinden biri düzenlendi; 1 milyondan fazla sandıkta milyonlarca seçmen oy kullandı. Popülist ve Hindu milliyetçisi Başbakan Narendra Modi, azalan çoğunluğuna rağmen üçüncü dönemini kazandı.
Güney Kore: Muhalefet parlamentoda kontrolü ele geçirdi ve Başkan Yoon Suk Yeol’un politikalarını zorladı. Bu durum Güney Kore’de ilginç bir darbe girişiminin yaşanmasına da neden oldu. Neyse ki iktidar ve muhalefet vekilleri meclisin gücüne dayanarak devlet başkanı Yeol’un darbe girişimini püskürttü ve Yeol’u azletti.
Birleşik Krallık: Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi, 14 yıl aradan sonra hükümete geri dönerek Muhafazakar Parti karşısında ezici bir zafer kazandı. 14 yıllık iktidarında birçok defa başbakan değiştiren Muhafazakar Parti’nin istikrarsızlık dönemi sona erdi.
Fransa: Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un oy oranını ikiye katlayarak siyasi manzarada önemli bir değişime işaret etti. 2. turda ise Ulusal Birlik Partisi karşısında bazı seçim bölgelerinde ortak seçime giden solcular ve Macron’nun partisi, Ulusal Birliği ikinciliğe itti. Birinci olan solcu cephe ise çoğunluk sağlayamadı. Fransa’da istikrarsızlık dönemi başladı.
Almanya: Almanya için Alternatif (AfD) partisi, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez bölgesel bir zafer kazandı (Thüringen) ve tüm Avrupa’da milliyetçi eğilimlerin yükselişini bir kez daha ortaya koydu. Trafik ışığı koalisyonu sene sonuna doğru çöktü. Almanya Şubat 2025’te tekrar seçime gidecek.
Avusturya: Nazi SS subayı tarafından kurulan Özgürlük Partisi, şimdiye kadarki en güçlü sonucunu elde ederek Avrupa siyasetinde aşırı sağın yükseldiğinin başka bir göstergesi oldu.
Amerika Birleşik Devletleri: Donald Trump, 1892’de Grover Cleveland’dan bu yana ikinci kez ardışık olmayan bir dönem için seçilen ilk başkan oldu. ABD’de MAGA hareketi ezici zaferiyle küreselleşmenin yıllara sari olumsuz sonuçlarının seçmende karşılık bulduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Meksika: Claudia Sheinbaum, ülkenin ilk kadın cumhurbaşkanı olarak seçilerek tarihi bir dönüm noktasına imza attı. Sheinbaum, yerine geldiği Obrador’dan daha demokrat olarak biliniyor. Ancak Obrador’dan ne kadar bağımsız davranabileceği bir soru işareti.
2024: Küresel Siyasette Değişim, Belirsizlik ve İstikrarsızlık
Rusya’nın Ukrayna’yı işgale girişmesi ve Netanyahu hükümetinin Gazze’de insan haklarını rafa kaldıran katliamı, uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukukun temel ilkelerinin altını oyan iki büyük savaş olarak halen sürüyor.
Gazze’de bir ateşkese yaklaşılmış gibi görünüyor. Ukrayna savaşı ise Trump’ın koltuğa oturmasını ve vadettiği gibi barışı sağlamasını bekliyor.
Orta Doğu’da ise tablo tamamen değişti. İran ve Rusya sahadan çekilmiş gibi görünüyor. Ancak yeni düzenin nasıl şekilleneceği ise çok büyük bir soru işareti olarak küresel ve bölgesel güçlerin önünde duruyor. Suriye merkezli gelişmelerin 2025 yılında da çok konuşulacağını tahmin etmek zor değil.
ABD-Çin mücadelesi 2024’te ticaret savaşlarıyla devam etti. Özellikle çip üretimi konusunda ABD, Çin’i engellemeye çalışıyor. Çin ise nadir mineraller üzerindeki hakimiyeti ile ABD’yi sıkıştırmaya çalışıyor. Trump’ın gelişiyle ABD-Çin mücadelesinin sertleşeceğini görmemiz oldukça mümkün.
Avrupa çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Pandemi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası artan enerji fiyatları ve yükselen enflasyon, göç konusuyla da bir araya gelince, aşırı sağın belirgin şekilde yükselmesine sebep oldu. AB’nin iki büyük gücü Almanya ve Fransa, ekonomik sorunların gölgesinde siyasi bir istikrarsızlık döneminden geçiyor.
Elbette 2024’ün tüm gelişmelerini bir yazıda değerlendirmek mümkün değil. Yazıyı burada bitirmeden önce endişe ve temennilerimi de paylaşayım.
Endişem şu ki Rusya ve İsrail’in saldırganlığı, küresel siyasetin (en azından belli oranda) belirleyicisi olan uluslararası hukuku çok yıprattı. Uluslararası ilişkilerin temeli olan egemen ülkelerin birbirlerinin sınırlarına koşulsuz saygı duyması ilkesi yara aldı. Bu gidiş iyi bir gidiş değil. Revizyonizm tüm dünyayı bir ateş çemberine çevirebilir. Bu nedenle, romantik olmak ve realizmin gösterdiği gerçekleri görememek ile suçlanmak pahasına, uluslararası hukuk prensiplerinin yeniden güçleneceği bir döneme girmeyi diliyorum.
Diğer bir temennim, Filistin ve Ukrayna’da ateşkes ile başlayıp kalıcı bir barışa gidecek çözümlerin geliştirilebilmesidir. Bu durum küresel siyaseti bir süreliğine rahatlatacaktır. Suriye’de ise, her ne kadar iktidarı eline alan HTŞ’nin geçmişi beni fazlasıyla korkutsa da, güvenliğin sağlandığı, yeni bir anayasanın yapıldığı, azınlıkların haklarını güvence altına alan bir yönetimin inşa edilebilmesini umuyorum. Aksi durumda, Suriye’de girilecek yeni bir çatışma döneminin yalnızca Orta Doğu için değil tüm dünya için ciddi sonuçları olabilir.