Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Gülen’in Ölümü Sonrası Yapılanmayı Neler Bekliyor? | Salim Çevik: Baskıcı ortam sona ererse diasporadaki faaliyetlerin çoğu için de motivasyon ortadan kalkar
    Röportajlar

    Gülen’in Ölümü Sonrası Yapılanmayı Neler Bekliyor? | Salim Çevik: Baskıcı ortam sona ererse diasporadaki faaliyetlerin çoğu için de motivasyon ortadan kalkar

    Gökhan Korkmaz22 Aralık 20245 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Fethullah Gülen’in 20 Ekim 2024 tarihinde ölümünün ardından, Fethullahçı yapılanmanın geleceği konusunda tekrar tartışmalar yaşandı. Bilindiği gibi bu yapı; 15 Temmuz 2016’da bir darbe girişiminde bulunmuş, bu girişim başarısızlıkla sonuçlanınca çok sayıda mensubunun tutuklanması, elindeki servete el konulması ve bazı mensuplarının da yurt dışına çıkması ile beraber çok ciddi bir hezimet yaşamıştı. 

    Devlet aygıtını bütünüyle ele geçirmeye çalışan ve uluslararası alanda da faaliyetler yürüten bu yapı, günümüzde Türkiye’de terör örgütü kapsamında sınıflandırılıp “FETÖ” olarak tanımlanıyor.

    Alman Bilim ve Politika Vakfı’ndan (SWP) Siyaset Bilimci Dr. Salim Çevik ile Fethullah Gülen’in ölümünden sonra yapılanmanın geleceğini nelerin beklediğini konuştuk.

    Öncelikle Fethullahçılar’ın geçmişte Türkiye’nin bürokratik yapısına yerleşme stratejisini nasıl yorumluyorsunuz? Bu strateji Türkiye’nin dini-politik yapısı üzerinde nasıl bir iz bıraktı?

    Bu strateji Gülen hareketine özgü bir şey değil. Türkiye’deki hemen her dini grubun siyasetle ilişkisinin merkezinde bürokraside kadrolaşmak var. Bu stratejinin olumsuz yanları da çok açık. Her şeyden önce, zayıf olan meritokrasiyi ve adalet duygusunu daha da zayıflatması en büyük sorun olarak sayılabilir. Ayrıca bürokrasideki kadrolaşma arttıkça bu durum dini grupları güç ile imtihana sokuyor ve net cevabını bilmenin mümkün olmadığı bir samimiyet sorunu ortaya çıkarıyor.

    Olumsuz yanları çok bariz olan bu stratejinin Cumhuriyet tarihinde önemli bir pozitif işlevi de var. Türkiye’de devlet korkulan bir şey ve bu korkuyla başa çıkmanın en etkili yolu da devletin içinde var olmak. Bu yönden bakınca, dini gruplar ile devlet arasında sert bir kavganın yaşanmamasının temel sebeplerinden birisi de dini grupların devlet içerisinde rahat faaliyet gösterebilmeleri; bu konuda sıklıkla sağ iktidarlardan himaye hatta destek görmeleri.

    Devlet ve siyaset ile girilen bu tarz bir patronaj ilişkisinin dini grupların radikalliğini ve devrimci potansiyelini törpülediğini, onları muhafazakarlaştırdığını ve sisteme entegre ettiğini de söyleyebiliriz. Bunun iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi olduğu biraz da kişilerin dünya görüşüne göre değişebilir elbette.

    Fethullahçılar’ın daha önceki yıllarda Türk askeri ve polis teşkilatlarında güçlü bir varlık göstermesi, laiklik ve din arasındaki gerilimi nasıl etkiledi?

    İlk sorunun devamı niteliğinde, burada da esasen din ve laiklik gerilimi belirleyici unsur. Fethullahçılar’ın asker ve polisteki yapılanmasının ise bunun sonucu olduğunu söylemek gerekir. Ancak diyalektik bir şekilde bu sonuç da, ülkedeki laiklik tartışmaları üzerinde bir etkiye yol açtı.

    Fethullahçı yapılanma, 15 Temmuz sonrasında tasfiye edildi. Bu durum ile birlikte Türkiye’de yerleşik bulunan ordunun laiklik ilkesinin koruyucusu ve teminatı olduğu ön kabulü yıkıldı. Bunun da uzun vadede ülkenin demokratik geleceği açısından kötü bir şey olduğu kanaatinde değilim. Artık ülkede laiklik korunacaksa bunu halk koruyacak.

    Fethullahçılar, AK Parti  ile olan ittifakını kaybettikten sonra önemli bir güç kaybı yaşadı. Gülen’in ölümünün ardından Fethullahçılar’ın etkinliğini sürdürme kapasitesini nasıl görüyorsunuz?

    Gülen ölmeden önce hareket Türkiye içerisinde bütün etkisini yitirmişti zaten. Bu etkinin toparlanabilmesi mümkün değil. Diasporada ise bir süre daha küçük ama aktif ve belli derecede etkili bir grup olarak faaliyetine devam edebilir. Ama Türkiye, asgari de olsa belli bir demokrasi ve hukuk standardına ulaşır ve Türkiye içeresindeki baskıcı ortam sona ererse diasporadaki faaliyetlerin çoğu için de motivasyon ortadan kalkar.

    Fethullah Gülen’in yaşamı ve öğretilerinin Türkiye’nin mevcut siyasi yapısındaki rolü nedir? Gülen’in ölümünden sonra bu öğretilerin toplum üzerindeki etkisi ne kadar sürecek?

    Gülen’in çok orijinal ve özel bir öğretisi olduğu kanaatinde değilim. Öğretilerin çoğu, Türkiye’deki ana akım dini öğretilerin biraz modernizm cilası sürülmüş şekli. Ortalama bir cemaatçi de milliyetçi, muhafazakar ve devletçi yönleriyle Türkiye’deki ortalama dindarlığın temsilcisiydi.

    Cemaatçiler sürekli kendilerinin ne kadar farklı ve üstün olduğunu anlatma derdindeler, AKP’liler de sürekli Fethullahçı yapılanmanın ne kadar din dışı bir yapılanma olduğunu anlatarak AKP-Cemaat kavgasına dini meşruiyet devşirmeye çalışıyorlar. Açıkçası her iki tarafın bu konuda söylemlerinin ciddiye alınabilir bir yanı yok.

    Pek çok kelli felli akademisyenin bu basit propaganda savaşında trollük yaptığını görmek çok üzücü. Kafasını kuma gömmüş herkes birbirini kandırıyor. Dediğim gibi cemaat, öğretileri ve pratikleri itibariyle Türkiye’de dindarlığın az buçuk bir ortalamasını temsil eder. Zaten başka türlü olsa bu kadar kolay toplumsallaşamazdı.

    Bugün bu ortalama dindarlığın bir kriz içinde olduğunu söyleniyor. Bu ne kadar derin bir krizdir, bilmiyorum açıkçası. AKP-Cemaat kavgası bu krizin derinleşmesinde muhakkak rol oynamıştır, ama bu kavga olmasaydı da bu krize girilirdi diye düşünüyorum. Yine de burası epey spekülatif bir alan, net bir bilgim yok.

    PKK lideri Abdullah Öcalan’a umut hakkının tartışıldığı bir dönem yaşanıyor. Gülen’in ölümünden sonra Fethullahçılar ile AK Parti’nin ilişkilerinde bir normalleşme ya da gerilim söz konusu olabilir mi?

    Kolay kolay bir normalleşme olacağını sanmıyorum. Dayak yiyen taraf cemaatçiler olduğu için onlar AKP’ye gerçekten ve samimi şekilde öfke duyuyor, hatta nefret ediyorlardır. Ama tersi pek doğru değil.

    AKP içerisindeki cemaate yönelik öfke de çok yapay ve plastik bir öfke. Bunu herhangi bir AKP’li ile bu konuda konuşurken hemen anlıyorsunuz. Sürekli ne kadar öfkeli olduğunu gösterme telaşındalar ve  sloganvari cümleler kuruyorlar. Konuşma sırasında zoraki öfkeyi görmemek mümkün değil. Zaten kavga biteli sekiz yıl olmuş, AKP net şekilde kazanmış, cemaatin hem kurumsal hem de sosyal anlamda kökü kazınmış. Yani aslında ortada gerginlik sebebi olacak bir  şey de kalmamış ama AKP’nin söyleminde hiçbir yumuşama yok. O yüzden plastik bir öfke var diyorum.

    FETÖ meselesi iktidar için çok kullanışlı bir aparat. Herkes farkında aslında; iktidar kimi isterse FETÖ’cülükle suçlayabilir, ama bu suçlamanın bir işe yaraması için de mevcut gerilimin devam ettirilmesi gerekiyor. Cemaat yönetimi de mevcut gerginlikten çok rahatsız değil muhtemelen. Bu sayede kendi saflarını sıklaştırıyorlar.

    Bu oyunu muhalefetin bozması gerekiyor. Ama Kılıçdaroğlu-Özel çizgisi bütün siyasetlerinin merkezine “aman Erdoğan bana hain demesin, bana terörist demesin” kaygısını koydukları için bu taktikle başa çıkabilmeleri mümkün değil. İmamoğlu ve Yavaş, Özel-Kılıçdaroğlu ikilisi gibi sürekli alttan almıyorlar ama onların da mevcut korku ikliminden rahatsız olduklarını sanmıyorum. Muhtemelen iktidara gelirlerse yirmi yıllık AKP kadrolaşmasını tasfiye etmekte aynı sopayı kullanmanın hesabını yapıyorlardır.

    L2 Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikTeknoloji Gündemi: Broligarklar, Yapay Zekâ ve Savunma Sanayi İşbirliği
    Sonraki İçerik Sağduyu Buluşmaları I: Merkez Sağ | Moderatörün Notları

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Batık Maliyet mi, Gemileri Yakmak mı? İktidarın İzlediği Yolun Mantığı

    22 Mayıs 2025 Alper Yağcı
    Yazılar

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Deniz Gün Eraslan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Batık Maliyet mi, Gemileri Yakmak mı? İktidarın İzlediği Yolun Mantığı

    22 Mayıs 2025 Yazılar Alper Yağcı

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Yazılar Deniz Gün Eraslan

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Yazılar Erdal Kesin

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}