Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, 15-16 Eylül tarihlerinde Rusya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bedir Abdulati, iki günlük ziyareti esnasında Rusya Sanayi ve Ticaret Bakanı Anton Alihanov ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile ikili görüşmelerde bulundu.
Moskova yönetiminin süregiden Ukrayna Krizi nedeniyle çeşitli uluslararası yaptırımlara muhatap olduğu bir süreçte gerçekleşen bu ziyaret, resmi söylemde stratejik ortaklık olarak nitelenen iki ülke arasındaki münasebetlerin, Mısır açısından bir “vazgeçilmez ortaklık” haline evrildiğini gösteren önemli bir gelişme. Orta Doğu jeopolitiği açısından kayda değer neticeleri olabilecek bu gelişmenin gerisinde ise çeşitli etkenler bulunuyor.
Her şeyden önce Abdulfettah el-Sisi idaresindeki Kahire yönetimi, Mısır dış politikasında çok taraflı stratejik işbirliklerini önceleyen bir denge siyaseti takip ediyor. Küresel güç dağılımının çok kutuplu bir düzene evrilmekte olduğu görüşünü temel alan bu siyasetin son dönemde çokça tartışılan bir örneği, Mısır’ın BRICS’e üyeliği oldu. Ağustos 2023 tarihinde üyeliğe davet edilen Mısır, 1 Ocak 2024 tarihi ile hükümetlerarası bir teşkilat olarak görünürlüğünü giderek artıran BRICS’e tam üye olmuş durumda. Mısır ile birlikte, İran, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Etiyopya’nın da aynı tarihte örgüte tam üye olduğunu hatırlatalım.
Bu denge siyasetinin iki ülke arasındaki ilişkilere yansıması, el-Sisi’nin 2018 yılındaki Rusya ziyareti esnasında imzalanan ve 2021 yılında yürürlüğe giren Kapsamlı Ortaklık ve Stratejik İşbirliği Anlaşması ile resmi bir çerçeveye oturmuş bulunuyor. Kahire yönetimi zaviyesinden bakıldığında, Mısır’ın başlıca dış politika gündemini oluşturan konularda Rusya’nın etkinliği ve etkisi, bu ülke ile münasebetlerini olumlu ve istikrarlı bir mecrada sürdürmesini gerekli kılıyor. Dışişleri Bakanı Abdulati’nin meslektaşı Sergey Lavrov ile görüşmesinde öne çıkan konular, bu hassasiyetin bir göstergesi.
Yapılan resmi açıklamaya göre iki ülkenin dışişleri bakanları, Mısır dış politikası için çok daha mühim bir yer işgal eden Filistin, Libya ve Suriye’deki gelişmeleri müzakere ettiler. Ortak basın toplantısında ise Mısır Dışişleri Bakanı, bu konulara ek olarak, Sudan, Somali, Etiyopya ile Kızıldeniz’deki gelişmelere de dikkat çekti. Mısır’ın tüm bu alanlardaki dış politika çıkarları, Rusya ile yakın bir ilişkiyi ve mümkünse işbirliğini elzem kılmış görünüyor.
El-Sisi idaresinin ikili ilişkilere bu yaklaşımı, Moskova yönetiminde müspet bir karşılık bulmuş durumda. 31 Mart 2023 tarihinde ilan edilen Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti’nde, Moskova yönetimi, “İslam Dünyası’nda” arasındaki münasebetlere özel önem atfettiği beş ülke belirlemişti ve bu ülkeler arasında Mısır da bulunuyor. Ortak basın toplantısında Sergey Lavrov’un Ukrayna Krizi esnasında Mısır’ın “dengeli ve yapıcı tutumu” için müteşekkir olduklarını ifade etmesini de burada kaydedelim.
Bu stratejik sebeplere ek olarak Mısır’ın savunma sanayi ihtiyaçları, Rusya ile ilişkilerinin vazgeçilmez bir ortaklığa evrilmesinde oldukça etkili. Mısır, savunma sanayi işbirliklerini ve bu minvalde askeri tedarik kaynaklarını çeşitlendirme yaklaşımı doğrultusunda Rusya ile de yakın ilişkiler tesis etme gayretinde. Bu gayretin bir neticesi olarak, Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün verilerine göre 2000-2021 yılları arasında bu ülkeden beş milyar dolar civarında savunma sanayi ürünleri ithalatı gerçekleştirmiş bulunuyor. 2018-2022 yılları arasında Mısır, Rusya’dan en fazla savunma sanayi ürünü ithal eden üçüncü ülke oldu. Bu durum, Hindistan ve Çin Halk Cumhuriyeti ile birlikte Mısır’ı Rusya’nın başlıca savunma sanayi ortakları arasına dahil ediyor.
Rusya’dan tedarik edilen silah sistemleri arasında, S-300 hava savunma sistemleri de dahil olmak üzere, çeşitli karadan havaya ve havadan havaya füze sistemleri ile iki farklı türde taarruz helikopterleri mevcut. Bu sistemlere ilaveten Mısır silahlı kuvvetleri, 2015 yılında imzalanan bir anlaşma temelinde 50 adet MiG-29 muharip uçağı da Rusya’dan tedarik ederek 2020 yılı itibarıyla hizmete koymuş durumda. Benzer şekilde, Kahire yönetimi 24 adet Su-35 muharip uçak tedariki için 2018 yılında da Rusya ile bir anlaşma imzalamıştı. Ancak bu anlaşma, ABD’nin yaptırım tehditleri sonucunda bugüne dek tahakkuk etmiş değil.
Mısır’ın Rusya’dan ithal ettiği silah sistemlerine bakıldığında, kahir ekseriyetinin hava kuvvetlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğu görülüyor. Bu durum, Mısır savunma sanayi planlamasında, özellikle hava savunma ve silah mühimmat sistemlerinde, ABD’ye mutlak bağımlılıktan çok taraflı işbirliklerine geçme isteğinin bir emaresi olarak görülebilir. Bu çok taraflı savunma sanayi işbirliklerinde ise, başlıca alternatif tedarik kaynağını Rusya teşkil ediyor.
Ekonomik parametreler, Mısır ile Rusya arasındaki önemli ortaklığın üçüncü sütununu oluşturuyor. Kronik bütçe açığı, Mısır Lirası’ndaki muazzam değer kaybı, yüksek enflasyon gibi çok sayıda iktisadi sorun ile karşı karşıya bulunan el-Sisi idaresi, siyasi meşruiyeti noktasında da oldukça mühim olan ekonomik kalkınma hedefini dış politika öncelikleri arasında değerlendiriyor. Bu genel yaklaşımın elbette Rusya ile ilişkilere de yansımaları bulunuyor.
Rusya ile ikili ticari münasebetlerin hızlı ve istikrarlı bir biçimde gelişmesi, Mısır yönetiminin amaçları arasında en ön sıralarda yer alıyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2023 yılında 5 milyar dolar seviyesini aşmış durumda. Ne var ki iki ülke arasındaki ticarette Mısır aleyhine çok büyük bir dengesizlik mevcut. Bu dengesizliğin bir nebze giderilmesi, Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati’nin Moskova ziyaretinde vurguladığı konulardan birisi oldu. Yine de Mısır, Rusya’nın Afrika kıtasındaki en büyük ticaret ortağı. Rusya’nın kıta ülkeleri ile yaptığı ticarette, yüzde 16’lık oranla Mısır birinci sırada geliyor.
Mısır’ın Rusya’ya ihracatında en büyük kalemleri, başta meyve ve sebze olmak üzere tarım ürünleri teşkil ediyor. Rusya, Mısır’ın en büyük dördüncü ithalat ortağı. Mısır’ın Rusya’dan ithalatında ise başlıca kalemi tahıl ürünleri oluşturuyor. Mısır’ın bu ülkeden yaptığı ithalatta başta buğday olmak üzere tahıl ürünleri yüzde 37’lik bir orana sahip ve bu durum, Mısır’ın Rusya ile ilişkileri üzerinde azımsanmayacak derecede müessir.
110 milyona yaklaşan nüfusuyla Mısır, Orta Doğu’nun en kalabalık ülkesi ve ülkede kişi başı günlük ortalama ekmek tüketimi, dünya ortalamasının iki katı. Bu durum, nihayetinde, Mısır’ı dünyada en fazla buğday ithal eden iki ülkeden birisi haline getirmiş durumda. 2022 yılında, Mısır’ın buğday ithalatında Rusya’nın payı yüzde 57 oldu. Rusya ve Ukrayna’nın toplam payı ise yüzde 86. Dolayısıyla, Rusya ve Ukrayna menşeli gıda ürünlerinin tedariğinde, daha önce olduğu üzere, yaşanabilecek kesintiler Mısır’da halihazırda yüksek seyreden gıda enflasyonunu tırmandırma potansiyeline sahip. Askeri bir darbe ile iktidara gelmiş el-Sisi yönetiminin toplumsal meşruiyeti açısından, başta ekmek olmak üzere gıda fiyatlarını düşük tutmak oldukça hassas bir konu. Bu nedenle, Rusya ile yakın bir ticari işbirliğinin sürekli korunması gerekiyor.
Diğer yandan, iki ülke arasındaki yatırım ilişkileri, ticari ilişkilerin oldukça gerisinde seyrediyor. 2023 yılında Mısır’daki Rus doğrudan yatırımı yalnızca 122 milyon dolar oldu. Bununla birlikte, iki ülke arasında uygulamaya konan nükleer işbirliği anlaşması ile yatırım işbirliği büyük ivme kazanmış bulunuyor. 2017 yılında Moskova’da imzalanan anlaşma doğrultusunda, Rusya nükleer enerji kurumu Rosatom tarafından Akdeniz kıyısındaki el-Dabea kentinde Mısır’ın ilk nükleer enerji santrali inşa ediliyor. Maliyetinin yüzde 85’lik kısmı, Rusya’nın Mısır’a temin edeceği 22 yıl vadeli 25 milyar dolarlık kredi ile karşılanacak proje, operasyonel hale geldiğinde, Mısır’ın giderek artan enerji ihtiyacının karşılanmasında merkezi bir konumda olacak.
Rusya ile yakın işbirliği, Mısır için vazgeçilmez bir ortaklığa evrilmiş durumda. Bu dönüşümün arkasında bir kısım stratejik, askeri ve ekonomik etkenler söz konusu. Mısır dış politikasında müşahede edilen bu dönüşüm, Rusya’nın Orta Doğu ve Afrika’daki son dönemde artan nüfuzuna da işaret ediyor. Hem Mısır’ın bölge politikalarını hem de Rusya ile ilişkilerini incelerken iki ülke arasındaki münasebetlerin bir vazgeçilmez ortaklığa evrildiği gerçeğini göz önünde bulundurmakta yarar var.