[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (10-16 Ekim 2023)
Hamas’ın 7 Ekim’de yaptığı saldırının üzerinden on gün geçti. Hamas’ın İsrail topraklarına girerek karadan ve roketlerle havadan yaptığı saldırının hemen ardından, İsrail ordusu alarm durumuna geçmiş ve Gazze’nin kuzeyini bombalamaya başlamıştı. İsrail ordusunun operasyonlara başlamasının ardından geçen on günde yaşanan önemli gelişmelere kısaca bir göz atalım.
Gazze’de Yaşanan İnsani Kriz
İsrail’in Gazze’nin kuzeyinin boşaltılması yönündeki çağrısından sonra 1.1. milyon Filistinlinin yaşadığı kuzeyden güneye doğru göç akını başladı. 600 bin kişinin güneye hareket etmeye başladığı ancak bazı Gazzelilerin evlerini terk etmeyi reddettiği de bölgeden gelen haberler arasında. Gazze gibi dar bir alanda böylesine büyük bir nüfus hareketliliğinin korkunç bir insani krize dönüşmesi kaçınılmazdı. İsrail’in elektrik, akaryakıt ve su tedarikini kesmesi ise Gazze’deki durumu daha da ağırlaştırıyor.
Havadan bombalanmaya başlayan Gazze’de sivil ölümleri de artıyor. On günde 1700’ün üzerinde İsraillinin yanı sıra son rakamlara göre 2700’ün üzerinde Filistinli de yaşamını yitirdi. Gazze’nin kuzeyinden güneye yönelen Filistinliler, Mısır yönetiminin Refah kapısını açmaması nedeniyle dar bir alana sıkışmaya devam ediyor. Mısır, Hamas ile arasının kötü olması, güvenlik endişesi ve büyük bir göç hareketinden korkması gibi sebeplerle uluslararası güvenceler ve yardım almadan Refah kapısını açmak istemiyor. Refah sınır kapısı, Gazze’den çıkış için İsrail’in kontrolünde olmayan tek sınır bölgesi olması nedeniyle Gazzelilerin tahliyesi için hayati önemde.
Öte yandan İsrail, Gazze’nin yalnızca kuzeyini değil güneyini de havadan vuruyor. Son olarak dün sabah saatlerinde Refah Kapısı’na yakın bir bölgeyi vuran İsrail uçakları, Filistin otoritelerine göre 71 Filistinlinin ölümüne neden oldu. Refah Kapısı’ndan geçerek Mısır’a gitmek isteyen Filistinliler sınırda korku içinde bekliyorlar.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İsrail’in 7 Ekim’den beri Gazze’deki sağlık hizmetlerine yönelik 41 teyit edilmiş saldırıda bulunduğunu bildirdi. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, Gazze’ye artık yardım ulaştıramadıklarını, BM’ye bağlı okullara ve tesislere sığınan insanların sayısının yardım kapasitelerini aştığını, bölgede yakın zamanda gıda ve ilacın da tükeneceğini belirterek “Gazze boğuluyor ve dünya insanlığını kaybetmiş gibi görünüyor.” açıklamasında bulundu.
Son olarak Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yardımların ulaştırılabilmesi için görüşmeler yapmak üzere Kahire’ye gidiyor. Griffiths, BM’nin İsrail ve Gazze’deki otoriteler ile de diyalog halinde olduklarını belirtti. Şayet uluslararası toplum Gazze’deki insani duruma yönelik tedbir almaz ve insani yardımların bölgeye sağlıklı bir şekilde ulaştırılması için bir yol bulunamazsa Gazze’de yaşanan insani krizin boyutlarının her geçen gün daha da artması bekleniyor.
Uluslararası Toplumda Diplomasi ve Sağduyu Hâkim Olmaya Başladı
İsrail’in ilk planda Hamas saldırılarına verdiği aşırı tepkilerden sonra uluslararası toplumdan daha sağduyulu açıklamalar da gelmeye başladı. Birleşmiş Milletler, İsrail’in Gazze’yi tam bir abluka altında tutması; su, elektrik ve akaryakıt gibi hayati ihtiyaçların tedarikini engellemesi; sivil ölümlerine yeterince önlem almaması ve bölgeye insani yardımın ulaştırılmasına engel olması konularında uyarılarda bulunuyor ve İsrail’in bu eylemlerinin uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırılık teşkil ettiğini vurguluyor.
AB Dışişleri Bakanları geçtiğimiz hafta İsrail-Filistin gündemiyle acil bir toplantı gerçekleştirdi. Avrupa Birliği Dış Politika Şefi Josep Borrell yaptığı açıklamada, İsrail hükümetinin, Filistinli militan grup Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısına karşılık olarak Gazze’ye tam abluka uygulamasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtti. Borrell ayrıca AB Dışişleri Bakanlarının “ezici çoğunluğunun” Batı Şeria’yı yöneten Filistin Yönetimi’ne yardım ödemelerinin devam etmesini desteklediğini söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçtiğimiz hafta mekik diplomasi izleyerek önce İsrail’i ardından Ürdün, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ı ziyaret etmişti. Blinken, Orta Doğu turunu uzatarak yeniden İsrail’i ziyaret etti.
İlk ziyaretinde kendi Yahudi kimliğini vurgulayarak “Bugün sadece ABD Dışişleri Bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak da buradayım.” açıklamasında bulunmuş ve bu açıklaması Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da tepkiyle karşılanmıştı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Salman ülkesini ziyaret eden Blinken’ı uzun süre beklettikten sonra onunla görüştü. Yapılan açıklamada ise Blinken görüşmenin olumlu geçtiğini söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı Blinken’ın Orta Doğu ziyaretinin amacını, Hamas’ın saldırılarını durdurması, tüm rehinelerin serbest bırakılmasının sağlanması, çatışmanın yayılmasının engellenmesi ve sivillerin korunması olarak açıkladı. Blinken’ın tekrar İsrail ziyareti etmesinin amacının ise Arap ülkelerinden aldığı mesajları Netanyahu hükümetine iletmek ve sorunun çözümü için ABD’nin diplomasi girişimini sürdürmek olduğu anlaşılıyor.
Öte yandan, ABD Başkanı Biden da CBS kanalında katıldığı bir programda İsrail’in Gazze’yi işgal etmesinin büyük bir hata olduğunu vurgulayarak “Bana göre Gazze’de olanlar aşırılıkçı Hamas’la ilgili. Tüm Filistin halkını temsil etmiyor. İsrail’in Gazze’yi işgal etmesi hata olur. Ama girip Hizbullah ve Hamas gibi aşırılıkçıları yok etmesi gerekiyor.” açıklamasında bulundu.
Biden’dan bu uyarının gelmesi, İsrail’in Gazze operasyonunun uzun vadeli bir işgale ABD’nin karşı çıktığını gösteriyor. Nitekim son dönemde başta Suudi Arabistan olmak üzere Arap ülkeleri ile ilişkilerini geliştiren ABD’nin, İsrail-Hamas çatışması nedeniyle bu ilişkilerin bozulmasını istemediğini de tahmin edebiliriz. ABD’nin en önemli önceliği ise bölgedeki çatışmanın İran ve İran’a bağlı güçlerin de dahil olacağı daha geniş bir çatışmayı engellemek.
Nitekim Biden, aralarında Filistin lideri Mahmud Abbas’ın da bulunduğu yetkililerle görüşmek üzere Ürdün’e gitmeden önce yarın İsrail’i de ziyaret edeceğini duyurdu. Biden’ın İsrailli yetkililerle sivil kayıpların en aza indirilerek nasıl bir operasyon yapılacağı konusunu konuşacağı bekleniyor. Bu ziyaret çatışmanın daha da artmaması ve insani krizin çözülebilmesi için oldukça önemli. Biden’ın ziyareti sonrası yapılacak açıklamaları ve yaşanacak gelişmeleri haftaya değerlendireceğim.
Rusya, Çin ve İran’ın Pozisyonu
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin; Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Suriye Lideri Beşşar Esed ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdi ve İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili durumu görüştü. Rusya Dışişleri Bakanlığı, görüşülen liderlerle çatışmaların genişlememesi, sivil kayıpların önlenmesi ve Gazze’ye insani yardımın ulaştırılması için ateşkes ilan edilmesi hususlarında fikir birliğinde olunduğunu duyurdu.
Diğer bir önemli güç Çin de Rusya gibi İsrail’in eylemlerinin uluslararası hukuk sınırlarını aştığını düşünüyor. Çin’in resmi haber ajansı Xinhua’nın bildirdiğine göre Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistanlı mevkidaşı ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek sivillere yönelik eylemleri kınadı ve taraflara acilen müzakere masasına oturma çağrısında bulundu. Wang Yi ayrıca, “İsrail’in eylemlerinin meşru müdafaanın ötesine geçtiğini” ifade etti ve İsrail’i, uluslararası toplumdan ve Birleşmiş Milletlerden gelen “Gazzelilere yönelik toplu cezalandırmaya son verilmesi” uyarılarını ciddiye almaya davet etti.
İran’dan da İsrail-Hamas çatışmasına dair çok dikkat çekici bir açıklama geldi. İsrail’in saldırılarına devam etmesi halinde “geniş kapsamlı sonuçlar”ın ortaya çıkacağını ifade eden İran, son olarak “önleyici eylemler”e başvurabilecekleri uyarısını yaptı. Bu uyarı akıllara, Hizbullah’ın savaşa katılabileceği ihtimalini getiriyor. Zira, İsrail’in Lübnan ile olan kuzey sınırında da tansiyon yükseliyor.
7 Ekim’den bu yana İsrail’in kuzey sınırında Hizbullah yönetiminde bulunan Güney Lübnan’dan İsrail topraklarına birçok saldırı gerçekleştirilmiş İsrail de bu saldırılara karşılık vermişti. Son olarak 2 gün önce Lübnan’dan İsrail’e atılan bir tanksavar füzesi nedeniyle İsrailli bir sivil hayatını kaybetti. İsrail’in Gazze’ye karadan operasyon yapması, İran destekli Hizbullah güçlerini de “önleyici eylemler” kapsamında İsrail ile bir savaşın içine çekebilir gibi gözüküyor. Bu durum ise ABD başta olmak üzere birçok uluslararası aktörü çok korkutuyor.
Sonuç olarak, Gazze’de yaşanan insanlık krizi her geçen dakika daha da büyüyor. Daha sağduyulu açıklamalar ve çok yönlü diplomasi devreye girmiş olsa da şu ana kadar Gazze’ye yardımların ulaştırılabilmesi için bir çözüm yolu bulunabilmiş değil. İsrail ordusu Gazze’nin kuzeyine kara operasyonu düzenleyerek Hamas güçlerini yok etmek için sıkı bir hazırlık içinde. Hamas’ın da bu saldırıya yönelik hazırlık içinde olduğunu tahmin edebiliriz.
Hamas’ın silahlı kanadı El Kassam Tugayları Gazze’de 250 civarında rehine tutulduğunu ve yabancı vatandaşlığı olanların, şartlar elverdiğinde, serbest bırakabileceklerini açıkladı. Bir rehinenin görüntülerini de yayınlayan Hamas, bu video ile kamuoyuna elindeki rehineleri de hatırlatmış oldu. İsrail ordusunun kara operasyonu ile Gazze’ye girmesi, siviller ve rehineler için de büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle herkes, endişeli gözlerle İsrail’in kara operasyonunu bekliyor.