[voiserPlayer]
3 Kasım 2002 seçimlerinde mevcut parlamentoda bulunan, yeni kurulmuş Adalet ve Kalkınma Partisi hariç tüm siyasi partiler %10 barajının altında kalarak siyasetten tasfiye oldular. Zamanının Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi hükümetinin resmi rakamlara göre 18.373 kişinin ölümüyle sonuçlanan ve Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesini vuran 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi karşısında müdahalede yetersiz kalması da bu büyük tasfiyenin 2001 ekonomik krizi ile birlikte en başta gelen sebepleri arasında sayıldı.
Devletin gücünün yetersiz kaldığı ve sivil inisiyatiflerin gerek arama kurtarma gerekse de yardım aşamalarında en görünür şekliyle öne çıktığı 17 Ağustos ile birlikte toplumun devlete ve hükümete bakışı kökünden sarsıldı.[1] Deprem sonrasında felaket bölgesine erişemeyen ve arama-kurtarma faaliyetlerinde eksik kalan devletin yarattığı hayal kırıklığı, tüm felaketzedelerin dillerinde sesli bir şekilde ve yüksek sesle ifade edildi. 17 Ağustos depremi ve beklenen Marmara depremi uzun süre kamuoyunun ana gündemi oldu. Depreme ve deprem sonrasında arama-kurtarma sürecine hazırlık, kamu kurumlarının ve Sivil Toplum Örgütlerinin odaklandığı ana konu oldu.
17 Ağustos Depremi sonrasında gelen uluslararası yardımlar da tartışma yarattı. Dönemin Sağlık Bakanı MHP’li Osman Durmuş’un kimi yardımları şüphe duyarak reddetmesi eleştirildi. Yunanistan’dan ve İsrail’den gelen yardımlar bu ülkelere karşı toplumdaki bakışı olumlu yönde geliştirdi. Yunanistan ile Türkiye arasında aynı fay hatlarını paylaşan iki komşu ülkede depremlerin toplumları kıtalar gibi yakınlaştırdığı ifade edildi. Büyük bir felaketin mağduru olarak Türkiye tüm dünyadan sempati topladı.
AB sürecinin bu sempatiden olumlu etkilendiği ifade edilirken, ABD Başkanı Bill Clinton’ın depremzedelere ziyareti ikonik karelerle tarihe geçti. Depremde yaşanan deneyimler hem medya yoluyla hem de organik yollardan tüm toplumda yayıldı ve yankı buldu. Depremzede ya da depremzede yakını olsun olmasın herkesin kendi 17 Ağustos ve deprem anlatısı ve hikayesi felaketin sonrasındaki süreçte inşa edildi.
Gezi Olayları’yla başlayan süreçte adım adım otoriterleşen, iktidara geldiği 2002 yılından bu yana da medyadaki hâkimiyetini arttıran Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti, her türlü vesayet tartışmalarını aştığı gibi özerk olması beklenen kurumları da tahakkümü altına aldı. Bu tahakküm sürecinin bir parçası olarak inşa edilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi de 20 sene boyunca gelişen bu süreci daha da ağırlaştırdı.
Bu süreçte, bir yandan parti ile ülkeyi eşdeğer gören bir söylem kuvvetlenirken, “bizler ve onlar” ayrılığının yeniden inşa edilip siyasallaştırıldığı bir popülist yapı da AKP’nin müttefiki MHP ile birlikte kuruldu. Beyaz Türkler-Hakiki Türkler ayrımı üzerinden kurulan makbul vatandaşlık illiyeti “Eski Türkiye ve Yeni Türkiye” üzerinden derinleştirildi. AKP öncesinin aciz devletine karşıt olarak Erdoğan’ın kadiri mutlak, güçlü, dünya devi Türkiye’si fikri yerleştirildi.
Depremler başta olmak üzere doğan afetler askeri mücadeleler dışında bu “Güçlü Türkiye” imgesinin sınanacağı sahalar olacaklardı. Nitekim, zamanın içişleri bakanı Süleyman Soylu 5,9 büyüklüğündeki Düzce depreminin ardından “Biz, güçlü bir devlete mensubuz.” ifadesini kullanmıştı.[2] Hükümete en yakın gazete olarak gösterilebilecek Sabah Gazetesi ise depremi “Artık eski Türkiye yok” manşetiyle karşılayıp; “Yeni Türkiye gücünü önceki gün meydana gelen depremde de gösterdi. Devlet, 2 saat 47 dakikada kente ulaştı. 1999 Gölcük depreminde ise deprem bölgelerine tam üç gün sonra ulaşılabilmişti.” ifadelerini kullanarak iki farklı Türkiye ve iki farklı dönem kurgusunu işlemişti.
Sabah gazetesinin haberi okunduğunda amacın mevcut durumu anlatmaktan ziyade geçmiş ile bir karşılaştırma yapıp günümüz Erdoğan dönemini yüceltmek olduğu şu ifadelerde de görülecektir: “20 bine yakın vatandaşımızın hayatını kaybettiği 1999 Gölcük depreminde ise dönemin Başbakanı Bülent Ecevit saatler sonra bilgilendirilmişti. Devlet saat 10.00 civarında bölgeyle iletişim kurabildi. Oysa deprem sabaha karşı 03.01’de meydana gelmişti. Gerekçe olarak da ‘uyandırmaya kıyamamaları’ gösterilmişti. Depremin yıkıcı etki gösterdiği Yalova, Sakarya ve İzmit’in ilçelerine devlet üçüncü günden sonra ulaşabilmişti.”[3]
Kahramanmaraş Depremleri
Sabaha karşı 04.17 ve öğlen 13.24’te meydana gelen 7.8 ve 7.5 büyüklüklerindeki 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin ardından arama-kurtarma, iletişim, yardımların erişimi ve enkaz kaldırma aşamalarında ciddi sorunlar yaşandı. Adalet ve Kalkınma Partisinin 20 senedir sürekli bypass ettiği bürokrasinin yeterli hızda reaksiyon veremediği görüldü. Depreme verilen sivil reaksiyona paralel hareket etmediği görülen kamu kurumları, doğal olarak 1999’da olduğu gibi eleştirilerin hedefi oldu.
Türkiye’de 50 binin üzerinde resmi kayıp ve 300 binin üzerinde hasarlı ya da yıkık bina ile resmi olarak 104 milyar dolar seviyesinde maddi zarar bırakmış depremin ciddi siyasi sonuçlar doğurması da bekleniyordu. Deprem bölgesinde sayılamayacak kadar eksik, sorun ve skandalın yaşandığı bir süreç ve ölüm sayılarını kıyasladığımızda 17 Ağustos’un neredeyse 3 katı vahamette bir felaketin siyasi sonuçları da beklendi.[4]
Hükümetin aldığı ve alamadığı kararlar geniş kitlelerce eleştirildi. Borsa İstanbul’un depremin ardından açık tutulmasından, depremin ardından depremzedelerin bile iletişim için kullandıkları Twitter’a erişim engeli getirilmesine; Siyaset Bilimci Özgün Emre Koç gibi depremin ardından hükümeti eleştiren kişilerin daha arama-kurtarma faaliyeti tam olarak başlamamışken gözaltına alınmasından, ordunun depreme müdahalesinin yetersiz ve geç kalmasına; deprem sonrasında kapanan yollardan, Kızılay’ın çadır satmasına uzanan onlarca skandal ve başarısızlık yaşandı.[5][6][7][8][9][10][11]
Bütün bunların ardından da hükümetin depremden dolayı ciddi oy kaybetmesi beklendi. Hatta eski meclis başkanı, Adalet ve Kalkınma Partili Bülent Arınç seçimlerin ertelenmesini önerdi.[12] Seçimlerin sonuçlarından emin olan muhalefet bu öneriye sertçe karşı çıkarken Arınç’ın önerisinin ne MHP ne de AKP’den destek görmemiş olması dikkatlerden kaçtı. Ertelemenin tersine, seçimler Haziran sonundan 14 Mayıs’a depreme rağmen alındı.
Bugünden seçim sonuçlarına bakıldığında, Erdoğan’ın zaferinin ardından Bahçeli’nin 17 Ağustos depreminin tecrübesiyle hareket ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Erdoğan hükümeti fiilen felaketlerin ardından yaşanan duygusal döngüyü takip etti.[13] Depremin ardından geçen ilk bir ayda sırasıyla, felaketle yaşanan şok, ardından girilen arama kurtarma faaliyetleri etrafında oluşan kahramanlık dönemi ve sonrasındaki yardımlara odaklanılan iyimser balayı dönemlerinin ardından ilginç bir şekilde tam da modelde görüldüğü gibi tam bir ay sonra ülkenin gündemi, depremden siyasete ve muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı tercihine kaydı.
Öncesinde de muhalefet ve muhalefet kamuoyu, tek taraflı ve AKP’yi AKP’lilerden, Erdoğan’ı seçmenlerinden ayıracak söylemler yerine, toptancı söylemler kullanarak iktidarın ekmeğine yağ sürdü. Muhalif mecraların dindar STK’lara açılması gerekirken AKP tabanının sivil olarak felaket bölgesinde yaptığı yardımlar görmezden gelindi. Böylelikle, Erdoğan’ın ikili millet söylemine fiilen destek verilmiş ve deprem felaketinde yaşanan Erdoğan başarısızlığının sağladığı meşruiyet çarçur edilmiş oldu. Depremin ardından 17 Ağustos sonrasında olduğu gibi doğrudan hükümete yönelik olması beklenen tepkiler “yağmacılara” ve “sığınmacılara” yöneltildi.
Erdoğan ve AKP çevreleri de söylemlerine dikkat ettiler. Depremin dini yorumları, yani bu felaketin insanların günahlarının neticesi olduğu fikri, 6 Şubat depremi sonrasında çok fazla tekrar edilmedi. Bu söylemin altının çizilmesinin yaratacağı tepkinin öngörülüp böyle söylemlerin medya tarafından büyütülmesinin önüne geçildiği görülüyor.
17 Ağustos sonrasının aksine depreme dair komploların Erdoğan’a yakın medyada bekleneceği kadar köpürtülmediği de hadisenin ciddiyetinin Erdoğan taraftarı medyaca anlaşıldığını gösteriyor. Buna karşın, depremin boyutunun altının özellikle çizildiğini, depremden etkilenen bölgenin büyüklüğünün öne çıkarıldığını ve bu büyük felaketle de ancak Erdoğan’ın başa çıkabileceği gibi bir algının oturtulmaya çalışıldığını söylemek doğru olacaktır.
Depremin ardından geçen beş aylık sürece bakıldığında Erdoğan hükümeti, seçimlerden zaferle çıkmasının yanında 6 Şubat depreminin 17 Ağustos gibi hikayeleşmesinin de önüne geçmiş bulunuyor. Muhalif seküler kesimin bölge ile ilişkisi, âdeta depremin ardından felaket bir sınav veren servis sağlayıcı şirketler gibi kısıtlı kalmış durumda. Erdoğan hükümeti, depremzedeler ve yakınları haricindeki kitlede 6 Şubat’a dair oluşacak imgeyi kontrol ettiği gibi bireylerin yaşadıkları felaketleri yorumlaması sürecini de yoğun olarak etkilemeyi başardı.
[1] İHA’nın Arşivinden 17 Ağustos 1999 Depremi
[2] https://www.yenisafak.com/gundem/bakan-soylu-deprem-bolgesindeki-incelemeleri-sonrasi-konustu-milletimizden-hicbir-seyi-eksik-birakmayiz-3891697
[3] https://www.sabah.com.tr/gundem/2022/11/25/artik-eski-turkiye-yok
[4] https://www.sivilsayfalar.org/tag/deprem
[5] https://new.daktilo1984.com/bultenler/deprem-sonrasinda-borsada-neler-yasandi/
[6] https://www.birgun.net/haber/siyaset-bilimci-ozgun-emre-koc-deprem-elestirileri-gerekcesiyle-gozaltina-alindi-420566
[7] https://www.sozcu.com.tr/2023/teknoloji/twitter-ve-tiktoka-erisim-engellendi-7584907/
[8] https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/depremler-sonrasinda-olusan-koordinasyon-eksikligini-uzmanlar-degerlendirdi-tsk-sahaya-gec-suruldu-2049412
[9] https://www.indyturk.com/node/611546/hulusi-akardan-asker-depreme-m%C3%BCdahalede-ge%C3%A7-kald%C4%B1-ele%C5%9Ftirilerine-yan%C4%B1t
[10] https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yasam/deprem-nedeniyle-kapanan-yollar-6-subat-2023-deprem-sonrasi-hangi-yollar-kapali-kahramanmaras-gaziantep-adana-kapali-yollarin-listesi-ve-turkiye-kgm-haritasi-947184
[11] https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/cumhuriyet-kizilayin-yeni-skandalini-acikliyor-cadirlar-suriyeye-gitmis-2055622?utm_medium=Slider%20Haber&utm_source=Cumhuriyet%20Anasayfa&utm_campaign=Slider%20Haber
[12] https://tr.euronews.com/2023/02/13/eski-tbmm-baskani-arinc-secim-ertelensin-diyerek-3-secenek-sundu
[13] https://houseofdeputies.org/2020/03/30/the-phases-of-disaster-reflections-from-president-jennings/