Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Emile Zola’nın Filizlenmiş Umudu: Germinal
    Yazılar

    Emile Zola’nın Filizlenmiş Umudu: Germinal

    Özgün Burak Kaymakçı9 Temmuz 20239 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

        “Yoksulluk, devrimin ve suçun anasıdır.”
    Aristoteles

    Emile Zola’nın Germinal[1]romanı edebiyatın toplumsal değişime yol veren dönüştürücü gücünün bir yansıması olarak karşımıza çıkar. Toplumsal bir eleştiriye denk gelen bu yenilikçi roman, bir taraftan geleneksel yazım biçiminden keskin bir ayrışmaya karşılık gelirken diğer taraftan işçi sınıfının karşılaştığı acımasız gerçekliğin en çarpıcı tasvirlerinden birini oluşturur.

    Germinal, Sanayi Devrimi’nin yarattığı baskıcı koşullar ve sömürünün sıra dışı bir kesitini sunarken bu temaları ele alan geniş bir yazım geleneğinin de parçası konumundadır. Bir ilk olmaktan daha ziyade zor aşılır bir zirve niteliği taşıyan Germinal’in geleneğe eşsiz katkısı, yükselişte olan toplumsal-tarihsel gerilimi en gerçekçi biçimde resmetmesidir.

    Charles Dickens, Elizabeth Gaskell, Upton Sinclair, Victor Hugo gibi yazarlar sanayileşmenin insani maliyetine ışık tutup toplumsal tartışmaların başlatılmasında önemli bir rol oynarken, yine onlar gibi istisnai bir yazar olan Zola, titiz olgusal gözlemleri ve gerçekçi üslubu ile alt-sınıfın çilekeş yaşamını ortaya koymaktadır. Bu edebi başarı, Fransız maden işçilerinin imkânsızlıklarına dikkatleri çekerek sosyal reformlar konusunda tarihi bir farkındalık yaratma işlevi görür. Böylece “Germinal” edebiyatın dönüştürücü gücünün bir kanıtı olarak kayda geçerken toplumsal adaletsizlikleri ortaya çıkarır, ezilenlere karşı duygudaşlık uyandırır, zorluklara karşı dayanma ilhamı verir, sosyal bilinci uyandırır, reformları harekete geçirir, edebiyatın daha hakkaniyetli bir toplum için çalışma konusundaki sorumluluğuna beden giydirir.

    Germinal’in dönüştürücü gücü, bu köklü eşitsizlikleri düzeltmeyi amaçlayan reformlar için gerekli olan çağrıyı harekete geçirdiğinden, salt farkındalığın ötesine uzanmakta, daha eşitlikçi bir toplum inşa etmek için aktif olarak çalışma sorumluluğunu örneklendirmektedir. Bu temelde Germinal ve bireysel ahlak arasındaki ilişki fazlasıyla önemlidir. Zira roman önemli etik soruları gündeme getirirken toplumsal eşitsizlik ve adaletsizlikleri düzeltmeye yönelik ahlaki sorumluluklarımızı fazlasıyla hatırlatır.

    Eser, maden işçilerinin maruz kaldığı acımasız sömürünün dramatik sonuçlarını en gerçekçi biçimde resmederken, okuyucuları ahlaki sorumluluklar üzerine bireysel olarak düşünmeye sevk eder. Romanda dramatik yaşam koşullarının incelikli tasviri, iktisadi ilişkilerin dönüştürülemez doğasına fatura edilen adaletsizliklere dikkat çekerken okuyucuyu toplumsal ilişkilerin sınıfsal temelini sorgulamaya iter. Kapitalist sistemin keskin bir eleştirisi böylece ortaya çıkar. Kârı insan onurundan üstün tutan sistemlerin doğasında var olan ahlaki değerlere ilişkin etik soruları da gündeme taşır. Böylece, gelişen bir duygudaşlık içinde, ezilen sınıflarla dayanışma duygusu da teşvik görür.

    Roman, yoksulluk ve eşitsizliğin yıkıcı sonuçlarını en gerçekçi biçimde gözler önüne sererken, okuyucuyu zorunlu bir ahlaki ikileme sevk eder. Asgari bir vicdanın; harap gecekondu mahalleleri, tükenmiş bedenler ve ölümcül kömür galerilerinin bitevi tasvirleri ardınca hâlihazırdaki bozuk güç ilişkilerine gösterilen toplumsal kayıtsızlığı sorgulamaması düşünülemez. Fakat ilginç biçimde Zola, işçi sınıfının karşı karşıya kaldığı zorlu koşulları ve sömürüyü olduğu gibi tasvir etmesine rağmen devrimi açıkça zorunlu bir politik yol, toplumsal bir çözüm olarak öne çıkarmaz. Böylece okuyucuya alan bırakarak toplumsal değişimin karmaşıklığı ile ilgilenilmesine imkân tanır.

    Özetle Zola, eleştirel düşünceyi teşvik ederken, sloganist bir pragmatizme de tenezzül etmemiş olur. Bu tavır kamuoyunu farklı çözümler üzerine düşünmeye bir davettir. Zola, eleştirel politik duruşu ile kestirme çözüm önerileri arasına mesafe koyarken, sosyalist temalar arasında geziniyor olmasına rağmen daha geniş bir toplumsal meseleler yelpazesini keşfetme yeteneğinden geri durmaz. Böylece de belirli bir siyasi çözüm önermemiş, belirli bir ideolojiyi desteklememiş olmasına rağmen yaşadığı çağın dinamiklerine kayıtsız kalmaz.

    Zola’nın gerçekçi hedefi işçi sınıfının kıyıcı sefaleti hakkında bir farkındalık geliştirerek reform tartışmalarını canlandırmaktır. Yaşadığı yüzyıl, gerçek reformun ancak kapitalizmin tamamen yıkılarak sınıfsız bir toplumun gerçekleştirilmesiyle sağlanabileceğine inanan devrimci değişimi aktif olarak teşvik etmeye ve örgütlemeye odaklanan yaklaşımlara gebe olmasına rağmen Zola, daha ziyade mevcut sistem içinde kalan kısmi bir eleştiri, analiz ve reforma inanmıştır. Bu temelde, mevcut sosyal ve iktisadi yapıların kademeli değişiminin koşulların iyileştirilmesine ve sosyal adalete yol açabileceğine dair bir inanç olan sosyal reformizm ile ilkesel olarak uyumludur. Zola’nın yaklaşımı materyalist ve realist ilkelerden beslenen daha geniş bir sosyal reform ve adalet hareketinin bir parçası olarak görülebilir. Devrimci coşku ve sosyalist ideolojinin yükselişte olduğu bir dönemde yaşamış olsa da Zola, mevcut toplumsal çerçeve içinde değişimi savunmaya odaklanır. Böylece Zola’nın duruşu, daha adil bir toplum yaratmak isteyen sosyal reformistler için bir toplanma çığlığı haline gelir.

    Böylesi bir çığlığa karşılık gelecek biçimde 1885 yılında yayımlanan eser, Kuzey Fransa’nın maden bölgesinde aşırı yoksulluk, ağır çalışma koşulları ve toplumsal adaletsizlikle mücadele eden madencilerin hayatlarını anlatır. Romanın kahramanı Étienne Lantier maden kasabası Montsou’ya iş aramaya gelen genç bir emekçidir. Makine şefi olarak görev yaptığı önceki vazifesi işten çıkarılmasıyla sonuçlanmıştır. Maheu adındaki maden işçisi aracılığı ile kendine madenlerde bir iş bulur.

    Romanın öne çıkan isimlerinden biri olan Maheu yedi çocuk babası bir maden işçisidir. Maheu, romanda sömürücü koşullar altında uzun saatler boyunca düşük ücretlerle çalışan, tehlikeli işlere katlanan madencileri temsil ederken işçi sınıfının karşılaştığı zorlukları sembolize eder. Çocuklarının iyiliğinden başka bir derdi olmayan eşi Maheude’in günü, henüz çalışacak yaşta olmayan üç küçük çocuğuna ve kömür galerilerine inen ailenin diğer fertlerine hizmet ile geçmektedir. Sekiz yaşında madenlere girip ilerleyen yaşına rağmen hala çalışmak durumunda bırakılan, alevler içinde yanmak, toprak altında kalmak, suda boğulmak kaydıyla çeşitli ölüm tehlikeleri geçirmesine rağmen hala hayata tutunan, talihine istinaden ‘bonnemort’(iyi ölüm) lakabı takılan Maheu’nun dokuzcanlı babası da yine onlarla beraber yaşamaktadır.

    Yerin 554 metre altında ekmeğinin peşinde koşan bu madenci ailenin en büyük kızı Catherine de yine madenlerde çalışmaktadır. Yetersiz beslenmeden doğan sıskalığından ötürü henüz kadınsı hatlara kavuşamamış, işçi tulumuyla dolaşan yüzü kömür karasına bulanmış bu 15 yaşındaki kızı, Étienne’in önceleri bir oğlan çocuğu sanması da boşuna değildir. İşletmenin sürekli artan üretim hedefi ardınca hızla atılan payandaların sıkça çökmesi, ekstra maliyetlerin ücret kesintileri olarak işçilere yansıtılmasını doğurmakta, bu da madenci ailelerin borçlanmadan geçinmelerini -hatta hayata tutunmalarını- imkânsız hale getirmektedir.

    Adaletsizliğe dayanamayan Étienne, Enternasyonal’in de yardımıyla bir fon oluşturulmasına ve greve gidilmesine ön ayak olur. Montsou’da başlayan grev diğer kömür madenlerine sıçrarken olayların çığırından çıkması işten bile değildir. Étienne işçilerin lideri konumunda geçer. Sokak olaylarına dönüşen greve müdahale eden kolluk güçleriyle doğan çatışmada Maheu ölür. İflasın eşiğine gelen şirketin ve açlıktan kırılan grev karşıtı işçilerin baskısıyla madenlere geri dönülür. Ancak eski bir anarşist olan Rus Souvarine’in sabotajıyla galerilerde yaşanan büyük çöküş ardınca Étienne ve Catherine toprağın yüzlerce metre altında mahsur kalır.

    Anarşizmin radikal söylemi içindeki yıkım felsefesini temsil eden Souvarine, Germinal’deki politik dinamiklerin keşfine derinlik katar. Souvarine’in işçi sınıfına fayda yerine zarar getiren eylemleri açık bir çelişkiyi ortaya çıkarır. Bu çelişki, devrimci ideoloji ve eylemlerin karmaşıklığı ile potansiyel tuzaklarını vurgular. Yıkıcı dürtüler sergileyen, eylemlerinin geniş kapsamlı sonuçlarını hesaba katmayan, dayanışma birliğini gerileten söz konusu ideolojik aşırılığın, Zola’nın ihtiyatlı tutumuna meşruiyet kazandırdığı ortadadır. Romanın ilerleyen safhalarında çoktan sevgili oluvermiş olan bu ikilinin sabote edilmiş galeriler arasında can havliyle koştururken karşılaştıkları karakter, genç kızın eski sevgilisi, bir zorbadan ötesi olmayan Chaval’dır. Mutlak ölümün yaklaşan nefesini ensesinde hissettikçe şiddet yanlısı kıskanç karakteri su yüzüne çıkan Chaval için, yerin yüzlerce metre altında Etienne ile karşı karşıya gelmek bir hesaplaşma fırsatıdır. Erkekliğin toksik ifadesini Catherine üzerinde egemenlik kurma ve kontrol arzusuyla ortaya koyan Chaval, onu kendi malı gibi görür. Zaten yönetici sınıfa itaat ederek, egemen sınıfın çıkarlarınca hizalanan Chaval’ın kişisel geçmişi, basmakalıp muhafazakârlığı ile de uyum içindedir. Étienne ile Chaval üzerinden beliren bu karşıtlık, işçi sınıfı içindeki farklı dinamik ve eğilimlerin altını çizer. Chaval cehaletle süslenmiş, zorbalıkla tesis edilmiş olan şahsi çıkarın ve dayanışma eksikliğinin beden bulmuş halidir. Dolayısıyla toplumsal çalkantılar ve hak mücadeleleri esnasında işçi sınıfı içinde beliren ayrışmanın da dışa vurumudur.

    Güçlü bir idealizm duygusu ve sosyal adalet ülküsüyle hareket eden, entelektüel bir meraka ve keskin bir gözlem gücüne sahip olan Étienne’in zorluklar karşısında pes etmeyen kararlı mizacı hapsoldukları galerilerden çıkış yolunu kapamış olan Chaval’i alt etmekten geri kalmaz. Göçük altında bir yandan birbiri ardınca su basmakta olan galerilerden kaçmaya çalışırken aynı anda Chaval’in saldırganlığına karşılık vermeye çalışması manidardır. Nihayetinde Chaval, yumruk yumruğa süregiden kavga ardınca Étienne’in elinde can verir. Bu sınıf içi mücadele ardınca çevresel şartlarla savaşmak durumunda olan iki sevgili, yeryüzüne -yani ışığa doğru- kazarken, kurtarma ekipleri de onların sesine, yani yaşam istencine doğru ilerlemektedir. Geciken yardım gelebildiğinde ikiliden hayatta kalabilmiş olan, umudun, direncin ve mücadelenin sembolü Étienne’dir.

    Korkunç çalışma koşulları içinde acımasız bir sömürüye muhatap olup türlü çelişki ve ayrışmaların sürtüşmeleri içinde kendini bulan ve kollarında sevgilisinin son nefesini verişine şahit olan Étienne, emeğin mücadelesine kendini adamaktan geri durmaz. Paris’e gidip Enternasyonel’de çalışma kararı alır ve yolda Maheuda ile karşılaşır. Bu fedakâr kadın, ölen kocası ve göçükte yitirdiği evlatları gibi madene inmek durumunda kalan bir annedir. Germinal’de sembolik olarak sanayi devrimi sırasında işçi sınıfı kadınlarının direnci, kararlılığı ve direnişine karşılık gelen Maheuda, güçlü karakteri ile zorlu koşullar altında onurlu bir yaşam için mücadele eden kadın işçileri temsil eder. Maheuda çocuklarını gayretle koruyan sadık bir anne, mücadeleci ruhu asla bırakmayan azim dolu bir kadın olarak tüm ailevi kayıplarına rağmen hala umut doludur. Étienne bu umutla yola çıkarken “bulutsuz gökyüzünde gururla parlayan nisan güneşi doğurmaya hazırlanan toprağı ısıtmakta, toprak ananın besleyici sinesinden yaşam fışkırmakta, tomurcuklar patlayarak yeşil yapraklara dönüşmekte, tarlalar boy veren otlarla ürpermektedir. Her yanda tohumlar şişerken yukarı doğru uzanmakta, sıcağa ve ışığa ulaşma ihtiyacıyla toprağı çatlatmaktadır. Taşan özsular fısıltılar çıkararak akmakta, çatlayan tohumlardan öpücük sesleri yayılmaktadır. Arkadaşlarının kazma sesleri sanki yüzeye iyice yaklaşmışlar gibi giderek daha da belirginleşirken, bu taptaze sabah vaktinde, güneşin yakıcı ışıkları altında, toprak işte bu uğultuya gebedir. İnsanlar bitmektedir topraktan; karıkların arasında ağır ağır filizlenen, gelecek yüzyılın hasadı için boy atan ve yakında toprağı çatlatacak olan, intikamcı, kapkara bir ordu yetişmektedir.”

    Bu umutla yoğrulmuş kurgusal bir karakter olarak Étienne’in; Zola’nın toplumda görmeyi arzu ettiği reform talebi, sömürüye karşı mücadele ve kolektif eylemin değişim yaratma potansiyeli gibi belirli idealleri somutlaştırdığı görülür. Zola, toplumsal olaylara gösterdiği duyarlılık ve işçi sınıfına yönelik kaygılarıyla tanınmışken, Étienne toplumsal değişimin ve işçi haklarının savunucusu olarak madencilerin çektiği acılara gösterdiği duygudaşlık ve adalet arzusu ile yazarın aktivizm bilincinin Germinal’deki izdüşümü gibidir. Ayrıca Étienne, eser boyunca ruhsal gerilim ve ayrışmalarla mücadele eder. Nitekim, şaşırtıcı olmayacak biçimde yazarın hayatı da buhran ve kişisel çatışmalara sahne olur. Bu temelde, Germinal’in yazım sürecinin Zola’nın kişisel yaşamındaki “adalet” temasıyla ilişkisini incelemek, bir anlamda yaratım sürecinin kişisel katarsise dönüşümü üzerine düşünmektir. Bilincin dışına itilmiş zorlu duyguların farkında olmaksızın başka bir kanal aracılığı ile boşaltılmasını ifade eden katarsis, Zola için bu eserde sadece kişisel değil toplumsal bir sönümlemeye karşılık gelir. Yalnızca bireysel katarsise odaklanmak yerine, kolektif katarsis kavramı öne çıkarıldığında toplumsal bilince sahip eserlerin marjinal gruplara ses vererek okuyucular için kolektif bir katartik deneyime karşılık geldiği de görülür. Bu yolla yaşanan ortak duygusal boşalma, kolektif bir duygudaşlık, onaylanma ve dayanışma hissini teşvik ederek toplumsal kimlikleri güçlendirmiş olur.

    Diğer taraftan Germinal gibi edebi eserlerin kolektif etkisi ve dönüştürücü potansiyelleri hakkında daha derin bir kavrayışa ancak sosyal psikolojik perspektifler göz önüne alınarak varılabilir. Zira, bu çok boyutlu analizin; edebiyat, sosyal psikoloji ve daha geniş toplumsal bağlamlar arasındaki ilişkilere ışık tutarak yeni anlam katmanları ortaya çıkarması beklenir.


    [1]Latincede tomurcuk, filiz anlamına gelen kelimeden türeyen “Germinal”, tarihsel olarak işçi sınıfının mücadelesinde birçok anlamda umut olmuştur.

    Fotoğraf: Bence Balla-Schottner

    Edebiyat Kitap Kitap Yorum R2 Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikÖlümle Biten Eser: Aziz Nesinin Anıları
    Sonraki İçerik Şimdi Ne Olacak?

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Türkiye’de Liberalizmin Tarihi | Konuk: Doğan Gürpınar | Yerden Yüksek S2B03

    22 Haziran 2025 Bahadır Çelebi ve Doğan Gürpınar
    Röportajlar

    Sivil Toplum ve Dijitalleşme | Itır Akdoğan: Dijitalleşme her zaman çoğulculuk ya da kapsayıcılık gibi hedeflere hizmet etmiyor olabilir

    22 Haziran 2025 Ersin Kopuz
    Yazılar

    Haklı Savaş ve Simülasyon

    20 Haziran 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Sivil Toplum ve Dijitalleşme | Itır Akdoğan: Dijitalleşme her zaman çoğulculuk ya da kapsayıcılık gibi hedeflere hizmet etmiyor olabilir

    22 Haziran 2025 Röportajlar Ersin Kopuz

    Haklı Savaş ve Simülasyon

    20 Haziran 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Türk’ün İmgelemindeki “Midnight in Paris”

    18 Haziran 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    Kurt Lewin Liderlik Deneyleri: Bir Demokrasi Nasıl Yönetilir?

    18 Haziran 2025 Yazılar Furkan Musa Doğan

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}