Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Siyaset Oyunu ve İnsan Politikası
    Yazılar

    Siyaset Oyunu ve İnsan Politikası

    Aydan Gülerce25 Ocak 20237 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Dün tüm Türkiye, unutmadığı ve unutmayacağı Uğur Mumcu’yu andı. Onunla birlikte eski ve şimdiki “karanlık günleri” ve artık simgelerinden olduğundan diğer “faili meçhulleri” de bir kez daha saygı ve kaygı ile hatırladı. Elbette Uğur Mumcu bu toplum için salt değerli bir araştırmacı gazeteci olmanın da çok ötesindeydi. Ruhu şad olsun.

    Bu yazımda ise bu topraklarda ne yazık ki Mumcu kadar tanınmamış, fakat başka kulvarlarda çok değerli ve iz bırakmış bir dostu anayım. Zira bugün de Boğaziçi Üniversitesi’nden kurumdaşım ve kafadaşım Murat Sertel’in vefat yıldönümü. Onun da ruhu şad olsun, öğrencileri ve meslektaşlarıyla yaşatılsın.

    Ülkenin başta iktisadî çıkmazlarının ve sürprizlere gebe “seçim sonrasını bekleyen enkazlarının” konuşulduğu son günlerde, aklıma sıkça gelip duruyordu zaten. Üstelik Mumcu’nun meşhur “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” sözü bağlamında. Hele Altılı Masa’dan “Oyun Kuramı” laflarını ve “kazan-kazan” açıklamalarını hemen her duyduğumda… Zira, Sertel de özellikle iktisadî tasarım, “Sosyal Seçme Kuramı” ve “Oyun Kuramı” konularındaki önemli katkılarıyla bilinirdi.

    İttifaklar İçi ve Arası Kuralsız ve İstikrarsız Ayak Oyunları

    Bugün Türkiye’nin son yıllarda çok yönlü bir yönetsel yetersizlik ile hızla kötüye gittiği konusunda yurt içinde ve dışında hemfikir olmayan yok.

    Onun yerine geçmeye talip olduğunu yüksek sesle söyleyen muhalefet ittifaklarından da hala daha iyi bir alternatif sunulacağına dair halka aktarılan ikna edici ve güven verici herhangi bir sinyal yok.

    En başta toplumdaki derin “yarılmanın” ve “yabancılaşmanın” aşılması için muhalefete bel bağlamış insanların akıllarını çok yordular. Yaşam güvencesi, huzur ve özgürlük arzulayan bu insanlara, kendi aralarında veya memlekete aşk olmasa da, aşı ve barışı nasıl sağlayacaklarının teminatını bir türlü veremediler.

    Zaten “şu aday mı, bu aday mı” diye her hafta başı “Pazar günü” için sormuş sığ kamuoyu yoklamaları ve “bulgularının” medyada dakika başı tartışmaları ile halkın  kafasını şişirdiler.  

    Muhalefet ittifakındakiler sık sık bir yandan Oyun Kuramı’nın klişesi gibi “kazan-kazan” siyaseti izliyoruz dediler. Fakat diğer yandan parti liderleri ve muhtelif temsilcileri çeşitli beyanları ile sürekli muğlak, karışık ve çelişkili mesajlarla kafaları çok karıştırdılar.

    Dahası, en temel ilkeleri ihlal edip, futbol zihniyeti, metaforları ve ayak oyunları ile popülist siyaset ve muhafazakar alışkanlıklarını bırakamadılar. Uzatmaları oynayarak ulusal zararı çoğalttılar, halkı bıktırdılar ve kendi kendilerini gereksiz yere yıprattılar.

    Zaten en büyük hatayı her kafadan çıkan sesleri aynı “muhalefete muhalefet” çuvalına doldurmakla yaptılar. Belli ki kendi liyakat/sadakat ölçütlerine uyanlara, medyatik yırtıklardan fırlamalara ve kendi popülist kafalarına yatanlara veya dillerine aşina gelenlere baktılar. Kısacası yapıcı eleştirileri ayıklayarak değerlendirmesini ve geri-beslenmesini bilemediler.

    Gündemleri hep kalabalık. Yarın Altılı Masa’nın 11. toplantısı var. 30 Ocak’ta açıklanacak başlıklar hem kabarık ve sürpriz beklentili, hem de yeterince belli. Fakat hala vakit var. Şimdi tüm liderlerden sayısız tekil örneği hatırlatmak anlamsız ve gereksiz.

    Yine de salt birkaç belirgin örnekle bile biraz içgörü ve 1 gr. siyasî muhakeme ummak yersiz kaçmayabilir. Zira, bir kuramcı-uygulamacı bilim-düşünce insanı veya akademisyen-pratisyen için hiç bir zaman geç değildir. Bir uçtaki İYİP ipinden başlayıp, baştan sona doğru biraz çek (ip çekiştirmey)elim:

    Öncelikle, “dereyi görmeden paçaların sıvanması”. Örneğin, Akşener’in sürecin en başından “olmayan Başbakanlık makamına talip” olması ile (kendi CB adaylığı kısmı önemsiz!) zihinlerin doğrudan seçim sonrasına kilitlemesi. Seçimi kazanmanın ve demokrasiye geçişin önkoşulu HDP ile uzlaşmak iken, onunla ilgili kırmızı çizgilerini koruması. Bir yılın sonundaki son Diyarbakır gezisinde bile sanki uzlaşmacı veya yumuşatılmış gibi ve özetle, “Cumhuriyet’i Türk-Kürt-Zaza birlikte kurduk, HDP ile masaya oturmayız, ama masadaşımız oturabilir, biz onun seçmeninin, yani sizin oyunuza talibiz, bu ablanızı seçin gereğinin icabına sonra bakayım, vs” hamasî beyanları.

    Keza zırva anketler paylaşıldıkça İmamoğlu ve Mansur’u “olası” ve Kılıçdaroğlu’nun ise “kazanamayacak” CB adayları olarak işaret edişleri gibi açık söylem veya imalı çıkışları. En son olarak da Anayasa maddesi düzenlemesi ve Erdoğan’ın 3. Kez adaylığı gibi konularda pragmatik rasyonaliteli ve “koz vermemek için” kabul ısrarı, vb. Kısacası ülkedeki kronik ve özcü milliyetçi muhafazakar damarı besleyen cesur ve mert çıkışları.

    Tüm bu kolaycı, az ideolojili çok pragmatik, her halükarda pragmatist araçsalcı ve kazanma motivasyonu yüksek ve iddialı çıkışları ile kendisi daha az yıpranmış ve “yeni” partisinin yıldızını parlatmış olabilir.

    Fakat aynı zamanda da varlığı ve kazanması kesinlikle CHP ve Kılıçdaroğlu’na (elbette “vefa” edebiyatından söz etmiyorum bununla!), Millet İttifakı’nın kazanması da Emek ve Demokrasi İttifakı’na, Türkiye’de muhalefet ve biçimsel/temsili demokrasi temsili de Cumhur İttifakı oyuncularına simbiyotik bağımlı hale getirilmişken, elbette hepsinin yığınla “eski ve yeni” kendi katkıları bütün ittifakların birlikte ve tüm Türkiye’nin kazanmasını baltalıyor.

    Örneğin, Kılıçdaroğlu da hem toplumda muhalefet olarak yıllardır özdeşleştirilmiş “eski CHP” ye duyulan kronikleşmiş husumeti, hem de tüm ittifaklara farklı farklı açılardan verilen “yetersiz bakiye” tepkisel öfkelerini, hepsinin ortak ve kilit ismi olarak bir “paratoner”i kendi üstüne çekerek bu örüntüye yardımcı oluyor.

    Muhtelif partilerden ak saçlı, eski ve akil siyasetçiler Kılıçdaroğlu’nun TV programı sırasında hedef gösterilmesini hukuka ve adalete vurulan yeterince büyük bir darbe veya demokrasiye tehdit olduğunu görememiş olabilirler. Muhalefet ve iktidarca “büyük lokma” olarak belirlenen ve tescillenen İmamaoğlu’na destek için Saraçhane’deki “Haysiyet Duvarı”nı imzalıyorlar.  

    O sırada, haysiyetli, vicdanlı ve “çetin ceviz” Kılıçdaroğlu da Meclis kürsüsünde otokrasiye baş eğmeyeceğini, gerekirse “hak, hukuk, adalet” yolunda ölmeyi yeğleyeceğini söyleyip vasiyetini açıklıyor.

    Demirtaş da parmaklıklar arkasında iktidara, “maşacı pazarlık teklifleri karşılığında” baş eğmektense özgürlük ve demokratik hak idealleri uğruna ölebileceğini duyuruyor.

    Heyecanlı, dürüst ve genç siyasetçi Baş ise 3. İttifakın mitinginde ilkeleri doğrultusunda sahneye çıkmadığını duyuruyor. Sosyal medyadaki takipçileri onun Ankara’da “tek başına” veya “başı bozuk” kahve içerkenki bir fotoğrafı dolaştırıyorlar.

    İmamoğlu CHP rozetiyle Anadolu turnesine çıkıyor. Nihayet dün Yavaş da net bir biçimde CB adayının Kılıçdaroğlu olduğunu duyuruyor.

    Sonuç olarak, hepsi de “ölümüne inatçı” ve kararlı. Farklı biçim ve sebeplerle de olsa birer “günah keçisi” gibi mimlenip yalnızlaştırılıyorlar. Yani tıpkı dillerinden düşürmedikleri Erdoğan gibi. Bu toplumda Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırma siyaset oyununun onsuz oynanamayacağı gibi.

    Oysa bunlara hiç gerek yoktu. Aç bilaç ve umutsuz düşmüş, fiziksel-iktisadî-sosyal-psikolojik varoluş ve davranım alanı iyice düşmüş halka, sürekli iktidarı kamusal alanda şikayet edip, “algınızı yönetiyor” demekten öte bir şeyler sunabilmeli(ydi)ler.

    Böylece kendileri de toplumun, muhalefeti bilinçli veya bilinç-dışı nasıl algıladığını bu şekilde, yani bilinçli veya bilinç-dışı söylem ve imgelemleriyle bu şekilde yönetmeyebilirler(di).

    Ülkenin tüm kurumlardaki otoriter, yasakçı ve istismarcı yönetimlerden ötürü zaten yılgın ve bezmiş halkın değişim arzusunu da köreltmeyebilirler(di).

    Hortumlanmış ülke hazinesi veya kendi kesesinin hortumlanması yetmezmiş gibi, yapıcı yaşam enerjisinin son kırıntılarını da kendileri emmeyebilirler(di).

    Demokratik Toplum Tasarımı ve İnsan Politikası

    Kısacası iktidara demokrasi getirmek için talip olan muhalefet siyasetçileri ne “siyaset oyununu”, ne Oyun Kuramı’nı filan doğru kavramış gibiler, ne de onun ittifaklar içi veya arası siyaset ilişkilerini!

    Böylece her türlü retorik eğretilemeleri ve kurnaz veya onurlu siyasî taktikleri derhal iktidara da kazandırmıyor; “kaybet-kaybet”e tahvil ediliveriyor.

    Dolayısıyla, gündelik siyasette tüm duyduklarım ve gözlemlediklerim de maalesef bana Türkiye’yi yakın ve orta vadeli gelecekte bekleyen “kara günleri” işaret ediyor.

    Ülkenin bugünkü hali hakkında eminim Sertel’in de söyleyecek çok şeyi olurdu. Fakat sanırım şu diyeceklerime de hiç itirazı olmazdı.

    Zira, 2003’te yitirmeden önceki son karşılaşmamızda, “davranışsal ekonomi gibi yeni yetme türevlerin yetersiziği veya yanlışlığı” vb. üzerine de konuşmuştuk. O bağlamda da o dönem Yüksek Lisans öğrencilerine verdiğim “Grup Dinamikleri ve Psikolojik Danışmanlık” dersini nasıl işlediğimi, özgül (ve ironik!) olarak 6 oyunculu gruplar için oyun kuramsal tasarladığım özgün bir “işbirliği-rekabet” egzersizini…

    Bunun yazının sonuna doğru birden aklıma gelmesi ve eklemem sebepsiz değil. Zaten başlığa da koymuş olduğum gibi, özellikle şu beş hususu daha ve çok kısaca vurgulamak gereksinimini duyuyorum çünkü:

    • Öncelikle unutmamak gerekir ki, bütüncül veya makro toplumsal konulardaki tüm tasarımlarda elbette türlü matematik veya başka modellemeler kullanılır.
    • İster toplum ve idarî bilimlerde kullanılanlar, isterse sokaktaki insanın sağduyusal model ve metaforları olsun, hepsi birer simülasyondur.
    • “Kağıt üzerindeki” bu temsillerde makro-mezo-mikro bağlantıları farklı bireysel-kurumsal özneler veya oyuncular için çözülebilmiş olmalı.
    • Az veya çok boyutlu, statik veya dinamik, düz veya katmerli tasarımlar mükemmel dahi olsalar pratikte işlemeyebilir. Hatta amaçlanandan farklı işlevler görüp, farklı sonuçlara götürebilirler.
    • Çünkü tüm olası gözle görülebilir ve bilinebilir “faktörler” ne kadar titizlikle dikkate alınıp, hesaba katılacak olursa olsun, son zamanlarda çeşitli ve en çok da iş çevrelerinde telaffuz edildiği gibi, “insan” ne bir “faktör”dür ne de “odak” olabilir! Ne siyasetçinin, ne seçmenin “insan” olduğunu yazmaya bilmem ayrıca gerek var mıydı?

    O halde, bu yazıyı şahsen daha önceden de dokuz alt başlıkta en ince ayrıntılarına kadar planlandığı duyurulmuş olan demokrasi paketinden, “insan politikası” açısından ne çıkacağını sabırla beklediğimi belirterek bitireyim. Gerekirse bu konuya daha sonra devam ederim.

    Belli ki, bir aksilik ve erteleme olmazsa haftaya kamuyla paylaşılacak olan hükümet programı pek çok açıdan tüm yorumcuları uyaracak. Toplumun dikkatini çekecek ve çalıştıracak. Umalım ki layıkî ile tartışılır ve hayata geçirilir.

    Günün sonunda “kazanmak” istemeyen kimse yok bu ülkede ve de dünyada!

    R2 Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikMasada Kim Kaldı? | Masa #22
    Sonraki İçerik Aydınlanma’da Liberalizm ve Devlet

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Salih Yasun
    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Deniz Nas

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}