[voiserPlayer]
Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping, Kral Selman bin Abdülaziz’in davetlisi olarak, 7 Aralık 2022 tarihinde Suudi Arabistan’a üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Xi Jinping, 2016 yılında da Suudi Arabistan’ı ziyaret etmiş, bu ziyareti Kral Selman bin Abdülaziz’in Mart 2017 tarihindeki mukabil ziyareti takip etmişti. Veliaht Prens Muhammet bin Selman da Şubat 2019’da Pekin’e bir ziyarette bulunmuştu. Xi Jinping’in son ziyareti, iki ülke arasındaki karşılıklı üst düzey ziyaretler silsilesinin son halkasını teşkil etti. Çin Devlet Başkanı, Riyad’da Suudi-Çin zirvesine ek olarak, Çin-Körfez İş Birliği Konseyi (KİK) ile Çin-Arap Devletleri zirvelerine de iştirak etti. Ziyaretin iki ülke arasındaki münasebetlerde yeni bir döneme işaret ettiği söylenebilir.
Xi Jinping’in ziyareti, yoğun bir gündemi haiz olarak oldukça kapsamlı bir diplomatik hareketliliğe sahne oldu. Ziyaret boyunca, iki ülke arasında muhtelif alanlarda 46 farklı anlaşma imzalandı. İki ülke liderleri, her iki yılda bir ortak toplantılar çerçevesinde bir araya gelmeyi de taahhüt ettiler. Ziyaretin ikinci gününde iki ülke liderlerinin riyasetinde Suudi-Çin Zirvesi tertip edildi. Zirve sonrası açıklanan ortak bildiride, iki ülke arasında “kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması” imzalandığı uluslararası kamuoyu ile paylaşıldı. Ortak bildiri, öncelikli olarak iki ülke arasındaki ekonomik, ticari ve yatırım iş birliklerinin her alanda geliştirilmesine yönelik müşterek niyet ve iradeyi vurguladı. Bu iş birliği alanlarının en önde geleni olarak da, hiç kuşkusuz, enerji sektörüne işaret edildi.
Daha önceki karşılıklı ziyaretlerde ön plana çıkarılmayan savunma ve güvenlik alanlarındaki iş birliği, ortak bildiride değinilen diğer önemli konular olarak göze çarpmakta. Bildiriye göre taraflar, “savunma alanlarındaki iş birliği ve eşgüdümü geliştirmeye yönelik kararlılıklarını teyit” ettiler. Ortak bildiri, terörizm ve aşırılık ile mücadeleye de ayrıca temas etti. Son olarak iki ülke, birbirlerinin “merkezi menfaatlerini” desteklemeye devam edeceklerini, birbirlerinin egemenlik ve toprak bütünlüklerini destekleyeceklerini ve “devletlerin iç işlerine karışmama ilkesini müdafaa etmeye yönelik ortak çabalar sarf edeceklerini” de bildiri aracılığı ile ilan etmiş oldular.
Ziyaretin son günü ise taraflar arasındaki ilişkilerin tarihinde bir ilk olarak Çin-Arap Devletleri Zirvesi tertip edildi. Zirveye Mısır ve Tunus devlet başkanları, Ürdün ve Bahreyn kralları gibi çok sayıda bölge devletinden en üst düzeyde katılımlar gerçekleşti. Zirvede yaptığı konuşmada Xi Jinping, Çin ile Arap devletleri arasında kazan-kazan anlayışına dayalı bir iş birliğinin teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı. Çin Devlet Başkanı konuşmasında ayrıca Filistin’e münhasır bir yer de ayırdı.
Suudi Arabistan yönetimi, bu ziyaretin de işaret ettiği üzere, Çin ile ilişkilerini çeşitlendirme, tahkim etme ve mümkün olan en ileri düzeye taşıma arzusunda. Ekonomik çerçevede 2021 yılında 41 milyar $’a ulaşan ikili ticaret hacmi ile Çin, Riyad’ın en büyük ticari ortağı olmuş durumda. Suudi Arabistan’ın ithalat pazarları arasında açık ara birinci sırada yer alan Çin, Suudi Arabistan’ın ihracatında ise Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) sonra ikinci sırada geliyor. İkili ticaretin ana kalemini ise petrol ihracatı teşkil ediyor. Suudi Arabistan’ın petrol ihracatında, yine Çin birinci sırada yer alıyor. Enerji sektöründeki bu karşılıklı bağımlılık sebebiyle, iki ülke liderleri, bu alandaki iş birliğini ortak bildiride “önemli bir stratejik ortaklık” şeklinde nitelendirdi.
Suudi Arabistan açısından ülkedeki Çin kaynaklı kamu ve özel sektör yatırımlarının artırılması ve çeşitlendirilmesi kayda değer bir öneme sahip. Özellikle, 2016 yılında ilan edilen ve kapsamlı bir ulusal ekonomik ve sosyal kalkınma stratejisi olan Vizyon 2030 çerçevesinde, ülke ekonomisinin doğal kaynaklara daha az bağımlı olması hedefleniyor. Bu sektörel çeşitlendirme hedefi doğrultusunda, Çin yatırım sermayesinin ülkeye çekilmesi, Suudi yönetimi için bir stratejik hedef durumunda. Suudi Arabistan’da 2020 yılında bir yatırım bakanlığı (وزارة الاستثمار) tesis edildiğini de burada hatırlatalım.
Jeopolitik çerçevede ise bizatihi bir küresel aktör haline gelen Çin Halk Cumhuriyeti ile yakın ilişkiler geliştirmek, Suudi yönetimi için dış politika öncelikleri arasında yer alıyor. Suudi Arabistan’ı ilgilendiren bölgesel ve küresel konularda Çin’in desteğini ve onayını almak, ülkenin dış politika hedefleri noktasında önem arz ediyor ve bu minvalde Suudi yönetimi dikkat çekici bir aşama da kaydetmiş görünüyor. Örneğin, Çin yönetimi ziyaret esnasında, Suudi Arabistan’ın İran ile arasındaki bölgesel rekabet ve mücadelesinde tarafsızlık tavrını Riyad lehine tashih etmiş bir söylem benimsedi. İlan edilen ortak bildiride Çin tarafı, “sivilleri, sivil tesisleri, arazileri ve Suudi menfaatlerine yönelik tüm saldırıları reddettiğini” beyan etti. İran’ın faaliyetlerine yönelik bu zımni reddiyeye ek olarak iki ülke yönetimleri, İran’ı nükleer silahlanma rejimini sürdürmeye de davet ettiler.
Dolaylı olarak ise Suudi idaresi, Çin ile geliştirilen ilişkileri halihazırda enerji politikaları, insan hakları ve güvenlik stratejileri gibi konularda ihtilaflar yaşadığı ABD’ye bir alternatif ve bir denge olarak değerlendiriyor. Suudi Arabistan’ın dış politikasında yalnız, dostsuz ve seçeneksiz olmadığı mesajı, bu ziyaret vasıtası ile ABD tarafına ve elbette uluslararası kamuoyuna iletilmiş bulunuyor.
Çin yönetimi için de ikili ilişkilerin çok boyutlu bir perspektifte çeşitlendirilmesi, tahkim edilmesi ve mümkün olan en ileri düzeye taşınması, Xi Jinping’in ziyareti ile ifadesini bulan bir diplomatik hedefe işaret ediyor. Ekonomik çerçevede, Suudi Arabistan’a yapılan ihracat 2018 yılındaki daralmanın akabinde çok hızlı bir artış göstermiş durumda. Orta Doğu pazarında, BAE’den sonra Çin’in en fazla ihracat gerçekleştirdiği ikinci ülke Suudi Arabistan. Bununla birlikte Suudi Arabistan, Orta Doğu’da Çin’in en fazla ithalat gerçekleştirdiği ülke konumunda ve bu ithalatta petrol, ana kalemi oluşturuyor.
Çin yönetimi, ülkenin ekonomik kalkınmasının aksamadan sürdürülebilmesi adına Suudi Arabistan ile arasındaki enerji ilişkilerine büyük önem atfediyor. Suudi Arabistan’ın küresel petrol pazarındaki nüfuzu, enerji güvenliği çerçevesinde Çin’in diplomatik perspektifini tayin eden önemli bir parametre. Bu nedenle, ortak bildiride Çin yönetimi, “dünya petrol piyasalarındaki denge ve istikrarın bir destekçisi olarak Krallık’ın (Suudi Arabistan’ın) rolünü memnuniyetle karşılamakta” olduğunu beyan etti. Ticari münasebetlere ek olarak da kayda değer bir yatırım sermayesini tasarrufunda bulunduran Suudi Arabistan ile geliştirilecek yakın iş birliklerinin, Covid-19 salgını sonrası toparlanma sürecindeki Çin ekonomisi için olumlu bir ekonomik değer yaratması ümit ediliyor.
Jeopolitik çerçevede ise Çin yönetimi, Suudi Arabistan ile ilişkilerini üç farklı katmanda değerlendiriyor. İlk olarak, bölgesel ve küresel diplomasideki yükselen etkinliği ve artan nüfuzu ile Suudi Arabistan, bizatihi yakın diplomatik iş birlikleri kurulması gereken önemli bir jeopolitik aktör olarak değerlendiriliyor. Başta Körfez bölgesi olmak üzere çok çeşitli bölgelerde ve çok farklı konularda Riyad yönetiminin aktif bir diplomatik profil sergilemesi, birçok devlet gibi Çin’i de bu ülke ile münasebetlerini yeniden gözden geçirmeye ve geliştirmeye teşvik ediyor.
İkinci olarak Çin, Arap dünyası ile daha kapsamlı ve daha kurumsal ilişkiler tesis etme çabasında ve bu çabalarında Suudi Arabistan’ın mevcut ve muhtemel rolünü ve katkısını önemsiyor. Ziyaret esnasında taraflar arasındaki ilişkilerde bir milat olarak ilk Çin-Arap Devletleri Zirvesi’nin Suud Arabistan’ın girişimi ile bu ülkenin başkentinde tertip edilmesi, Suudi Arabistan’ın Arap dünyasındaki diplomatik ağırlığının bir göstergesi oldu. Üçüncü olarak ise Çin yönetimi için Suudi Arabistan’ın ABD ile yaşamakta olduğu ihtilaflar, bir diplomatik fırsat penceresi olarak telakki ediliyor. Suudi yönetimi ile geliştirilecek yakın ilişkiler, Pekin yönetiminin ABD’nin geleneksel müttefiklerini kendisine yakınlaştırma veya en azından ABD’den uzaklaştırma stratejisinin bir örneğini teşkil ediyor.
Xi Jinping’in Suudi Arabistan ziyareti, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin habercisi. Ziyaretin de gösterdiğini üzere Suudi Arabistan ile Çin arasındaki ilişkilerin zemini ekonomik ilişkiler tarafından inşa edilmekte. İki ülke yönetimleri, önümüzdeki dönemde bu zeminin sağlam ve sürdürülebilir olmasına bağlı olarak, bu zemin üzerinde bölgesel ve küresel jeopolitik açısından ciddi yansımaları olabilecek stratejik ilişkiler de bina etmeye eğilimli görünüyor.
Fotoğraf: Jeff Jewiss