Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Neyi Seçmek ya da Neyi Seçmemek
    Yazılar

    Neyi Seçmek ya da Neyi Seçmemek

    Onur Alp Yılmaz26 Ağustos 20224 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Türkiye’nin tüm sorunlarının sebebi, yıllardır temcit pilavı gibi önümüze konulanın aksine, modernleşme hikayesinde değil, demokrasi serüvenindedir. Neden bu ülkeye iradi kötülük yapan otoriter rejimler iş başına geldi? Sorumuz da çıkışımız da burada aslında. Örneğin klişe hikayeyi takip edecek olup bizdeki “çarpık modernleşme” yorumları merkezle çevrenin gerçek manada çatıştığı Fransız modernleşmesine uygulansa orası daha da çarpık bir modernleşme çıkar.

    Moore’un 1966’da tespit ettiği, demokrasiye ulaşmanın ön koşulunun bir burjuvazinin varlığı olduğu yargısına Atatürk ve 1913 sonrası entelijansiyanın o tarihlerde varması ve ait olmadığı-olmayacağı bir sınıfı yaratma çabası, bu insanların demokrasiye ulaşma niyetinin açık göstergesidir ayrıca.

    Elbette amaç liberal değil, solidarist demokrasiydi. Atatürk’ün hem Rousseau etkisiyle kolektif şuur yaratılmadan iradeyi teslim etmenin intihar olacağı düşüncesi hem de toplumların emperyal fantezileri kenara bırakması için görece refah sahibi olması gerektiğine dair inancından kaynaklı olarak…

    Ancak tüm bunlar olmasaydı da demokrasinin önceki nesillerden devralınmayacağı gerçeği değişmez. Her kuşak demokrasiyi yeniden keşfetmelidir. 1908-23 nesli kendi çağına göre bir demokrasi keşfetmişti. Sonraki nesiller onlardan devraldıkları demokrasiye hayıflanmak yerine onu çağa göre keşfetmeye çalışsalar memleket de demokrasimiz de bu hâle düşmezdi. Çünkü demokrasiyi nevi şahsına münhasır kılan, hiçbir zaman yeterince demokratik olmaması ve daha fazlasının arayışına izin vermesidir.

    Fakat biz, mevcudundan daha iyisini aramak yerine hep sorumluluktan kaçarak geçmişin kusurları üzerinde tepinip bugünün bütün sorunlarının açıklamasını o günlerde aradık. Yani sürekli olarak küfelik olup, paket paket sigara tüketip siroz olmamızı, kendi buyurganlığımıza değil de genetik kodlarımıza bağladık, bir örnek vermek gerekirse.

    Ülkede kutuplaşmanın tarafı olan her grup, kendisini “demokrasi distribütörü” sayarak, karşısında konumlananı doğası gereği anti-demokrat kabul ediyor. Eylemle değil, eyleyenle ilgilenen bu anlayış, demokrasiyi öz-erdeminden soyutlayıp, grup aidiyeti ve o grubun değer yargılarına indirgiyor. Dolayısıyla asgari bir nezakete ve tahammüle muhtaç olan demokrasi, demokrasi kılıfıyla kuşa çevriliyor.

    Geçtiğimiz 20 yıl tam da bunun hikayesi aslında: Öyle bir 20 yıl ki bu, kendi cephesinden yanlışa yanlış diyen hiçbir kamusal figür linçten azade kalamadı. İtirazı da geçtim, linçlemek istediklerinin şarkı sözünden nem kapıp histeri krizi geçirdiler. Psikologlarına anlatmaları gereken linç dürtülerini, “değerlerimiz” kisvesiyle bize demokrasi hikayesi diye anlattılar. Demokrasinin ihtiyaç duyduğu tahammül ve hoşgörünün zaten –sınırları asla tam açıklanmayan- “bizim medeniyetimizde” doğası gereği bulunduğu iddiasıyla hepimizi kendi sınırları içinde eylemeye zorladılar.

    Yani, hem her türlü farklılığa tahammülsüz olup hem de hoşgörü medeniyeti edebiyatı yaptılar. Kendi değer yargılarını dünyanın merkezinde konumlandırıp, her bireyin o yörünge etrafında dönmesini istemeyi “hoşgörü” diye pazarladılar.

    Dolayısıyla bu seçim, bize bu cinnet ortamını demokrasi diye pazarlayan anlayıştan kurtulma seçimi olacaktır daha ziyade. Değil Türkiye’yi demokratikleştirmek, Türkiye’nin kuşa dönmüş demokrasisinin son kalıntıları olan milletin özneleştiği tek alanı, seçim gününü bile şaibeli hâle getirerek siyaset mühendisliğiyle iradesinin sandığa yansıdığı şekilde bir temsile dönüşmemesi için çaba gösterenlerden kurtulma seçimi de olacaktır aynı zamanda.

    Demokrasiyi her zaman en iyi gördüğümüzü seçmek olarak görmemek lazım. Demokrasi, bazen de en kötünün seçilmesini engellemektir. Basit bir matematik değil, analitiktir. Dolayısıyla bu seçim, neyi seçeceğimizden çok neyi seçmeyeceğimizin seçimidir. Demokraside en olmaması gereken şeye dayanan, çoğulculuğu yutan ve bizi iki ihtimal arasına sıkıştıran bir referandumdur adeta. Dolayısıyla çoğulculuğu yutanları gönderip, bize yeniden tahammülü ve çoğulculuğu hatırlatanlara bir şans verme seçimidir.

    Sonrası? Sonrasında elbette mücadele sürecek. Temsili demokrasinin tüm dünyada kriz yaşadığı bugünlerde, aşırılıkları bertaraf etmek için yalnızca fırsat eşitliğinin değil, fırsat adaletinin de yaratıldığı bir düzeni yaratmak olmazsa olmazımız. Yani hem refahı hem de mülkiyeti tabana yaydığımız bir düzenden bahsediyorum, demokrasiyi ayakta tutabilmek adına.

    İş bununla da bitmiyor tabii… Temsili demokrasinin krizi, yalnızca altyapı dönüşümüyle değil, bunu katılımcı demokrasiyle harmanlayıp uzlaştırarak aşılabilir. Bu da hem güçlü bir yerel yönetimler hem de sivil toplum aracılığıyla karar alma süreçlerine kendi öz-katılımını sağlayarak kamusal özne hâline gelen yurttaşlarla mümkündür. Hele ki Türkiye gibi toplumsal fay hatlarının son derece derin olduğu ve kutuplaşmanın da bu yüzden had safhada seyrettiği ülkelerde siyasete girmekten imtina eden insanların özel alana hapsedilmesinin önüne geçmenin yegane yolu, bu iki alanı güçlendirerek, onları en azından kendi mikro problemleri içinde kamusal özne kılabilmektir.

    Ancak tüm bunları başarabilmenin anahtarı, neyi seçmeyeceğimizden emin olmamız ve demokrasimizi bu girdaptan çıkaracak bir karar vermemizde saklıdır.

    Fotoğraf: Element5 Digital 

    Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBen Adayım! Ben de Adayım! | Kemal Büyükyüksel | Nabız #101
    Sonraki İçerik Turkey and Japan

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Batık Maliyet mi, Gemileri Yakmak mı? İktidarın İzlediği Yolun Mantığı

    22 Mayıs 2025 Alper Yağcı
    Yazılar

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Deniz Gün Eraslan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Batık Maliyet mi, Gemileri Yakmak mı? İktidarın İzlediği Yolun Mantığı

    22 Mayıs 2025 Yazılar Alper Yağcı

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Yazılar Deniz Gün Eraslan

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Yazılar Erdal Kesin

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}