[voiserPlayer]
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Yeniden Refah Partisi (YRP) arasında seyreden Cumhur İttifakı ortaklığı görüşmeleri, AKP’li genel başkanvekillerinin YRP’ye gerçekleştirdiği ziyaretlerin ardından taraflar arasında 30 maddelik bir mutabakat metni üzerinde varılan anlaşmayla sonuçlanmıştır. Mutabakat metninin maddeleri arasında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kaldırılmasının yer alması, tartışmaları da beraberinde getirirken 6284 sayılı Kanun’un değiştirilmesi teklifi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık ve AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin tarafından eleştirilmiştir. İttifak pazarlığında çatlak yaratan bu krizin ardından YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan, seçimlerde hiçbir ittifakla işbirliği içinde olmayacaklarını açıklamış ve kendi cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan ederek imza toplama kampanyasını başlatmıştır.
Türkiye gündemi YRP’nin Cumhur İttifakı’ndan kopma sürecini konuşurken Erbakan, katıldığı canlı yayında parti tabanından özellikle gençlik teşkilatlarının Cumhur İttifakı’na dahil olmak istemediğini belirtirken konuşmasının satır aralarında AKP’ye gönderdiği mesajlarla aslında kapıları tamamen kapatmadığını da hissettirmiştir.
Aradan geçen birkaç günden sonra bir araya gelen taraflar arasında diyalog yeniden sağlanmıştır. Özellikle YRP’nin isteği ile “imzalanan” mutabakat metni kamuoyuyla paylaşılmış ve YRP’nin seçimlere kendi logo ve listesiyle gireceği, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise Erdoğan’ı destekleyeceği belirtilmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın YRP’nin genel merkez binasına gerçekleştirdiği ziyaretle birlikte taraflar arasındaki birliktelik kuvvetlenirken YRP Genel Başkanı Erbakan, “Bakanlık, Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı gibi bir talebimiz olmadı” açıklamasında bulunmuş, ancak pazarlık safhasındaki ağırlığını da korumayı başarmıştır.
AKP’nin mevcut koşullar altında iktidarını korumak adına % 1’lik bir dilime dahi ihtiyacı olduğu bilinirken birkaç gün öncesinde 20 yıllık iktidar icraatlarını defalarca eleştiren ve o eleştirilerin arkasında olduğunu belirten YRP’nin -gençlik teşkilatlarının hassasiyetlerini de göz ardı ederek- aldığı bu karar ve pozisyonundan “dönüşün” nedeni ne olabilir? Ya da Fatih Erbakan ajandasında ne taşımaktadır?
Esasında bu birkaç gün süren ani kopuş ve yeniden dönüş hikayesi, sürpriz bir hamleyi teşkil etmemektedir. YRP, “Önce Ahlak ve Maneviyat” prensibinin “her alanda” hâkim kılınmasını temel alarak Türkiye’deki siyasal İslam ideolojisinin en önemli damarını oluşturan Millî Görüş Hareketi’nin mirasçısı konumunda bir siyasi partidir. 1970’li yıllarda Necmettin Erbakan tarafından geliştirilen Millî Görüş Hareketi, 12 Eylül sonrasında Refah Partisi (RP) çatısı altında örgütlenirken askeri müdahale ile önü kesilen Sol’un sokak siyasetinin ücra köşelerinde bıraktığı boşlukları çeşitli tarikat ve cemaat nüfuzlarıyla doldurmaya yönelmiştir. 1994 yerel seçimlerinde ciddi bir başarı yakalayan RP, İslami bir retorikle sisteminin en büyük partilerinden biri haline gelirken Millî Görüş radikalizmini sisteme entegre etmeye çalışmıştır. Anadolu’daki çeşitli cemaat ve tarikatların desteğini sağlayan RP, kentlileşen yeni seçmen tabanı ile merkez sermayesine paralel olarak gelişen çevre sermayesiyle de işbirliği yaparak İslami unsurları muhafazakâr bir siyasi çerçevede birleştirmeye çalışmıştır.
28 Şubat sonrasında zayıflayan Millî Görüş Hareketi, “yenilikçi” ve “gelenekçi” çatışması sonrasında “gömlek değiştirenlerin” gerisinde kalarak, her ne kadar Saadet Partisi çatısı altında devam etmeye çalışsa da, yirmi yıllık bir derin uykuya dalmıştır. Millî Görüş Hareketi’ne yeni bir ivme sağlamaya çalışan Fatih Erbakan, YRP’yi kurmadan evvel Erbakan Vakfı bünyesinde yaptığı bir tanıtım sunumunda kendisini, “Erdoğan’dan sonra Türkiye’yi yönetecek isim” olarak yansıtan bir stratejiyi paylaşarak Erdoğan sonrası yeni dönemde Millî Görüş Hareketi destekli siyasal İslam, milliyetçi mukaddesatçı kesim ve Erdoğan sonrası büyük bir boşlukla karşı karşıya kalacak olan merkez Sağ’ın tüm tabanını konsolide edebilecek olan bir lider olmaya hazırlandığını işaret etmiştir. Dolayısıyla YRP’nin kısa bir ayrılıktan sonra Cumhur İttifakı’na geri dönüşü esasında bu temele dayanmaktadır. Zira Erbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son seçimi olması kuvvetle muhtemel olan 2023 seçimlerinde, “Erdoğan’a kaybettiren olma” sıfatına bürünmekten kaçarak “Erdoğan sonrası dönemde” konsolide edilmesi planlanan seçmen tabanını kaybetmek istememiştir.
Esasında kendisine ait gördüğü “tabanı” geri alarak Post-Erdoğan döneminde sağ cenahın merkez siyasetindeki en büyük partisi olmayı hedefleyen YRP, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kaldırılmasına dair başlayan tartışmaların devamını getirecek; kadınların toplum arasında pasifize edildiği, LGBT+ bireylerinin yok sayıldığı, şeriat tandanslı dini bir devlet düzeni inşasını tahayyül etmektedir. Keza YRP İstanbul Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Sadık Tunç’un, halifeliğin kaldırılmasının 97. yılında sosyal medyada yaptığı paylaşımda “hilafet ve şeriat düzeni geri gelecek” ifadesini kullanması, durumu özetler niteliktedir. Dolayısıyla YRP, ajandasındaki devlet tahayyülünü inşa edebilmek için Post-Erdoğan döneminin en güçlü iktidar adayı olarak hazırlanmaktadır.
İç politikada keskin bir tarafı seçerken dış politikasında da belirgin bir Batı, İsrail ve ABD karşıtlığı sergileyerek SSCB’nin dağılmasından sonra komünizm tehlikesini birinci tehlike olmaktan çıkaran NATO’nun yeni süreçte bir takım terörist grupları bahane ederek Müslüman ülkeleri hedef seçtiğini belirten YRP, mevcut bahaneler ile Müslüman ülkelerin hedef seçilmesini doğru bulmadığını ifade ederek NATO’nun bu yanlışında ısrar etmesi durumunda YRP iktidarında Türkiye’nin NATO’dan ayrılabileceğini ileri sürmüştür. Dış politikada Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın fikir babası olduğu D-8 teşkilatının canlandırılacağını belirten YRP, teşkilatın kuruluş amaçlarına uygun bir şekilde çalışması ve asıl hedeflerine bir an evvel ulaşması için gereken her çabanın gösterileceğini taahhüt etmiştir.
Sonuç olarak Millî Görüş Hareketini, yine Erbakan ismi altında Post-Erdoğan döneminin yeni iktidarı yapmaya hazırlanan YRP, ilk olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek başına aday olarak kendi tabanında bir heyecan yaratırken sonrasında da “gelecek seçmen kitlesi” olarak gördüğü Cumhur İttifakı bloğunu küstürmeden iki tabanı, istikbalinde kurguladığı iktidar oyu potasında garantilemeyi amaçlamıştır.
YRP, iddialı bir siyasi parti olarak devam edebilir mi, bunu elbette zaman gösterecektir. Ancak aşikar olan şudur ki Post-Erdoğan dönemi Türkiye’si yeni süreçleri de beraberinde getirirken “eskileri” de hatırlatacaktır.