Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Orta Doğu’da Sınırlar Yapay mı?
    Yazılar

    Orta Doğu’da Sınırlar Yapay mı?

    Ömer Faruk Topal20 Ocak 20204 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Daha önce yazdığım bir yazıda Orta Doğu’da DAİŞ benzeri radikal örgütlerin sürekli taban bulmasının en önemli nedenlerinden birinin, bölgedeki ulus kimliklerinin zayıf olması olduğunu iddia etmiştim. Ulus kimliklerini zayıflatan faktörler arasında da transnasyonel hareketleri, lider kültlerini ve devlet aygıtının yetersiz olmasını zikretmiştim. Bu listeye eklenmesi gereken önemli bir faktör daha var: Mitler.

    Orta Doğu’da ulus kimliklerini istikrarsızlaştıran ve bunların radikalleşmesi için ortam hazırlayan mitlerin başında Orta Doğu’da sınırların yapay olduğu fikri geliyor. Elbette Orta Doğu’dakiler de dahil olmak üzere bütün sınırlar bir ölçüye kadar yapaydır. Ancak burada asıl mesele Orta Doğu’daki sorunları mevcut sınırlara bağlayan ve bu sorunların giderilmesi için sınırların ortadan kalkması gerektiğini, yani “doğal” sınırlara dönülmesi gerektiğini savunan görüşlerdir.

    Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Orta Doğu’da sınırların yapay olduğu fikri, bizzat bu bölgede yaşayan insanlar tarafından değil, manda yönetimleri tarafından ortaya atılmış ve yayılmıştır. Manda yönetimleri Orta Doğu’daki varlıklarını meşrulaştırmak için bu ülkelerin kendilerini yönetmeye henüz hazır olmadığını, kendilerini yönetecekleri medeniyet seviyesine ulaşacakları ana kadar İngiltere ve Fransa yönetiminde kalmaları gerektiğini savunuyordu. İşte bu ülkelerin kendilerini yönetecekleri seviyede olmadığını ispatlamak için kullandıkları söylemlerden biri sınırların yapay olduğu ve Batılı devletlerin desteği olmadan bu ülkelerin ayakta kalamayacağıydı.[1] Bu fikir ironik bir şekilde pan-Arapçılar ve İslamcılar gibi Batı karşıtı gruplar tarafından benimsendi.

    Orta Doğu’da sınırlar Sykes-Picot ile belirlenmemiştir. Sykes-Picot düzeni Orta Doğu’yu İngiltere ve Fransa arasında nüfuz bölgelerine bölmüştü, ancak bu plan hiçbir zaman uygulanamadı. Günümüzdeki sınırların çok azı Sykes-Picot ile örtüşmektedir. Sara Pursley’in ayrıntılı bir şekilde anlattığı gibi Orta Doğu’da sınırlar büyük oranda Osmanlı vilayetlerinin idari sınırları baz alınarak veya ikili anlaşmalarla çizilmiştir. Her ne kadar İngiltere bu süreçte önemli bir rol oynasa da yerel güçlerin etkisi sanıldığından fazladır.[2] Üstelik Orta Doğu’da sınırların yapay olduğunu iddia edenler aslında bölgenin uzun geçmişini ve Osmanlı döneminde geçirdiği değişimleri görmezden geliyor ve bu coğrafyada yaşayan insanların iradelerini hiçe sayıyor.

    Fransa, Lübnan’ı bir anda Suriye’yi bölerek meydana getirmedi; Cebel-i Lübnan mutasarrıflığı zaten 1861’de kurulmuştu. İngiltere, Irak’ın denize açılmasını engellemek için Kuveyt’i kurmadı; Kuveyt emirleri zaten 150 yıllık başarılı bir denge siyaseti izleyerek, küresel güçleri, tüccarları, bedevileri ustaca idare ederek bağımsızlıklarını korumuşlardı. Bağdat demiryoluna en fazla karşı çıkanların başında Kuveyt emirlerinin olması, bu nedenle bir tesadüf değildir. Bağdat’a gelen demiryolunun önce Basra’ya, oradan da Körfez’in Arap Yarımadası’ndaki en iyi limanı olan Kuveyt’e geleceğini öngören bu kişiler, bunun Osmanlı’nın Kuveyt’i doğrudan hakimiyeti altına alması demek olduğunu biliyordu. Yani Kuveyt, İngilizlerin değil, Kuveyt emirlerinin ve tüccarlarının stratejik tercihleriyle bağımsız oldu. Her ne kadar Abdülkerim Kasım’dan Saddam Hüseyin’e Irak liderleri Kuveyt’in tarihsel olarak Basra’nın parçası olduğunu iddia etseler de bu iddia stratejik sebeplerle Kuveyt’e ihtiyaç duyan Iraklı liderlerin, bu iddialarına tarihsel dayanak bulma çabasından başka bir şey değildi.

    Irak’ın 2003’te işgalinden sonra yapay sınırlar miti daha sık gündeme gelmeye başladı. Irak’ta çatışmaların bir türlü durmaması üzerine Irak’ın bölünmesine dair pek çok senaryo ortaya çıktı.  Bu dönemde pek çok “yeni Orta Doğu” haritaları çizildi. Bu haritalarda Irak’ın güneyinde bir Şii İslam Devleti kurulması öngörülürdü. Bugün yaşananlar bu fikrin ne kadar saçma olduğunu gösteriyor. Iraklı Şiiler bırakın İslam Devleti kurmayı, böyle bir devlette yaşamak istemediklerinden bir başka Şii devlet olan İran’ın desteklediği milislerle çatışıyorlar.

    Orta Doğu’daki sınırları yeniden çizen haritalar bölge dinamiklerden bihaber bir grubun etno-sekteryan fantezilerinden başka bir şey değildir.

    Irak’ın tarihi kargaşalarla geçti. Devrimler, darbeler, suikastlar, iç savaşlar, işgaller gördü. Irak’ın siyasi tarihi o kadar çetrefilliydi ki eceliyle ölen ilk Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani oldu. Bütün bunlar olurken değişmeyen tek şey sınırlardı.

    Bu sınırların kim tarafından nasıl çizildiğinin bu aşamada bir önemi yok. Eğer bunca badireden sonra değişmeden kalan tek şey sınırlarsa, o zaman Irak’ın sınırları “yapay” değildir. Şiiler ve Sünniler asırlarca bir arada yaşadı. Osmanlı döneminde Bağdat vilayetindeki Şii sayısı Basra’dakinden fazlaydı. 1920 İsyanı’nda Şiiler ve Sünniler birlikte bağımsızlık mücadelesi verdi. Asıl yapay olan Şiilerin ve Sünnilerin aynı devlette yaşaması değil, bunların sınırların yapay olduğu iddiasıyla ayrılmaya çalışılmasıdır.

    Irak Anayasası’nın 119. maddesi bütün vilayetlere referanduma gidip kendilerini aynı Kürdistan Bölgesel Yönetimi gibi otonom bir yapıya kavuşturma hakkı veriyor. Yani Şiilerin ve Sünnilerin çoğunlukta olduğu vilayetler aralarında birleşip otonom bölgeler kurabilirdi. Ancak Iraklılar böyle bir şey istemediler. Yani bırakın Sünni ve Şii devletler kurmayı, anayasal haklarını bile kullanmadılar. Çünkü birilerinin sandığının aksine Irak yapay sınırlardan oluşan bir ülke, Iraklılar da zorla bu sınırların içine hapsedilmiş insanlar değildi.

    Orta Doğu’da sınırlar yapay değildir. Tam tersine Orta Doğu’nun en istikrarlı kurumu sınırlardır. Son 100 yılda bu bölge büyük krizler yaşadı. Savaşlar, darbeler, devrimler, iç savaşlar gördü. Liderler devrildi, rejimler yıkıldı. Bütün bunlar olurken değişmeyen tek şey sınırlardı. Yemen, Suriye, Irak gibi devlet aygıtının tamamen çöktüğü yerlerde bile sınırlar değişmeden kaldı. Bu sebeple bizi hiçbir yere ulaştırmayacak, enerjimizi boşa harcamamıza sebep olacak bu tartışmayı bir kenara bırakıp asıl sorunlarımıza yönelmemiz gerekiyor.

    Fotoğraf: Markus Spiske


    [1] Aslı Bali, “Skkes-Picot and ‘Artificial States,’” AJIL Unbound 110 (2016): 117.

    [2] Sara Pursley, ‘Lines Drawn on an Empty Map’: Iraq’s Borders and the Legend of the Artificial State, https://www.jadaliyya.com/Details/32153

    Siyaset Tarih
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerik3. Hafta Özeti (13-19 Ocak 2020)
    Sonraki İçerik Ali T. Akarca: Pastanın Küçülmesi Ekonomik Popülizme Zemin Hazırlıyor

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}