Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Napolyon (2023)
    Yazılar

    Napolyon (2023)

    İlhan Archy1 Aralık 20236 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Napolyon filmine geçmeden önce sinema seyircileri için 2024 yılına dair bir iyi haber vereyim. Senarist ve oyuncuların grevi, projelerdeki karmaşa vb. sebepler yüzünden Marvels fiyaskosu sonrası gösterime girebilecekmiş gibi görünen tek bir Deadpool 3 ve Madame Web var. DC tarafında da sadece Joker: Folie à Deux bekleniyor. 10 yıldır bu kadar çizgi roman uyarlaması işgali altında olmayan bir sinema vizyon takvimi olmamıştır herhalde. İyisi ile kötüsü ile sinemaya yazabiliriz yani gelecek yılı.

    Onun haricinde 2023’e sinema açısından görece iyi bir yıldı dememiz mümkün. Tom Cruise’un aksiyon bombası Mission: Impossible Dead Reckoning Part One dahi kötü bir vizyon tarihi tercihi yüzünden Barbie ve Oppenheimer tarafından pembe toza çevrildi. Ki o hâli bile 566 milyon dolar gişe yaptı. 290 milyon dolarlık bütçesine kıyasla tatmin edici olmasa da Flash ve Blue Beetle gibi 2023’ün en büyük batıklarından birisi olarak saymak haksızlık olur. Biz pandemi dönemini dahi yaşamış sinema seyircileriyiz, böyle görece bir bolluk varken şikayet etmek bize yakışmaz.

    Tabii tüm bunlar olurken sessiz sedasız şekilde yaklaşan iki filmi yan gözle kesip duruyorduk. Birisi Martin Scorsese üstadın Apple sponsorluğunda çektiği 200 milyon dolar bütçeli Killers of the Flower Moon idi. Beklentileri geçerek 100 milyon dolar üzeri gişe yapsa da bu dokunaklı eser henüz kendi kendisini amorti etmekten uzak gibi görünüyor. Her ne kadar Apple bunu sadece kendi streaming platformunda yayınlasa da bu kadar dahi gişe gelirinden mahrum olması, gelecekteki projeler için bir emsal olacaktır.

    Ridley Scott’ın Napoleon filmi de senenin bir diğer Apple destekli büyük bütçeli filmiydi ve görünen o ki o da, yapım bütçesini gişeden çıkartmak konusunda aynı duruma düşecek. Sinema hakkında dahi amatörden hallice olduğum için bunun ileride Apple’ın streaming platformuna üye kazandırma konusunda nasıl bir itici gücü olur kestiremiyorum şu an. Ama bu sonsuza dek sürdürülebilir değil gibi görünüyor. Netflix de bir ara izlemeye ucundan dahi değmeyecek filmler için 100 milyonlarca dolar harcıyordu (bu saydığım 2 film gayet seyir zevki yüksek filmler o ayrı, ama finansal açıdan başarısızlar). O işin de sonu pek mutluya çıkmamıştı.

    Neyse, Napoleon filmine dönersek bir süredir, en azından ben, heyecanla yolunu gözlüyordum; yalan olmasın. Ridley Scott ile bir süre devam eden nefret-sevgi ilişkim, sonunda Last Duel ile kırılmıştı. Ama sonra House of Gucci ile yine yerini kafa karışıklığına bırakmıştı. Üstad iyi yönetmen, ona itiraz etmiyorum kesinlikle. Ama bazen bir standart tutturmakta zorlanıyor. Kariyerinde Alien, Black Hawk Down, Kingdom of Heaven ve The Martian olan birisi nasıl aynı anda Prometheus, Robin Hood ve Exodus: Gods and Kings gibi felaketlerin de mimarı olabiliyor? İnanın akıl sır erdirmek kolay değil. Ben özellikle Alien serisinin tekrar sinemalarımıza dönme şeklinden fena halde rahatsız olduğum için uzunca bir süre ona kan davalım gibi davrandım, ama kendisine küs kalmak kolay bir iş değil.

    2023 yılı bitmeye yakın, Napoleon gösterim tarihi yaklaştıkça, Ridley üstadın çenesi düşmeye başladı. Daha film çıkmadan Fransızları ve tarihçileri kendisine düşman etmeyi başarmıştı bile. Ben kendisinin zehir zemberek açıklamalarına alışkınım. Ama keşke 2 saat 40 dakikalık bir filmi vizyona sokmadan önce bu kadar çok cephede savaş başlatmasaydı. “Napoleon’un hayatından bu kadar mı etkilendi acaba filmi çekerken?” diye düşünüyor insan ister istemez.

    Girişi yine fazla uzattım farkındayım, o yüzden hızlıca filme geçiyorum. Ridley Scott tarihi (veya mitolojik) figürleri beyaz perdeye taşımayı seviyor. Ama önceki filmlerinden alışkın olduğumuz üzere bunları filme alırken ne kadar isabetli bir portre ortaya koyuyor kısmı hep tartışmalıydı. Zaten kalabalık bir girizgâh yaptığım için kendisinin filmografisine dalmayacağım, ama bu durum çoğu filmi için geçerli diyebilirim. Napoleon filmi de kendi içinde tutarlı ve etkileyici bir film olsa bile dönemi, baş karakteri ve etrafında yaşanan olayları anlatmakta ne kadar başarılı diye sorarsanız, o kısım çok parlak değil diyebilirim.

    Öncelikle film sanat tasarımı açısından harika. Dekorlar, olayların geçtiği yerler filan gayet güzel tasarlanmış. Ama neden Last Duel filmindeki gibi sürekli yağmurluymuş hissi veren bir görüntü filtresi kullanılmış anlayamadım. Hava açıkken de, karlıyken de, iç mekanlardayken de hep sağanak yağmur yağacakmış gibi hissettim. Filmin çoğu savaş alanlarında geçseydi aslında buna itirazım olmazdı. Ama bu görsel filtre aynı zamanda eserin ruhunu da yer yer ele geçirmiş gibi geldi.

    Filmin anlatımı keyifli diyebiliriz. Ortalama üstü bir senaryo ve yönetmenin bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan bir eser, kimi yerlerde kafa karışıklıklarına sebep olabilir. Mesela, sinemadan çıktıktan sonra üzerine tekrar tekrar düşündükçe Napolyon’un hayatı sanki savaşlar arasına serpiştirilmiş ufak piyesler gibi hissettiriyor. Bunu çok olumsuz bir manada söylemiyorum. Ama büyük Fransız generalin hayatının 28 yıllık bir dönemini 2 saat 40 dakikada ne kadar tutarlı bir şekilde yansıtabilirdi ki? Nitekim yansıtmış diyemeyiz, ama ortada kendi içinde tutarlı sayılabilecek bir iş var denebilir. Dekorlar ve savaş alanları ne kadar tutarlı ve isabetli bilmemin imkânı yok. Ama benim nazarımda ikna edici diyebilirim.

    Film, süresi boyunca beni asla sıkmadı. Napolyon’un savaş alanlarında ve özel hayatında yaşanan şeylerin bir araya getirilme şekli, her ne kadar çok ustaca olmasa da, sürükleyici ve eğlendiriciydi benim açımdan. Filme dair çok fazla olumlu şey söyleyebilirim. Ama ona karşılık olarak olumsuz olarak sıralayabileceğim şeylerin çoğunu, filmin anlatmayı hedeflediği uzun zaman aralığı ile ilişkilendirebilirim. Mesela:

    1. Joaquin Phoenix ruhen sorunlu tiplemelere hayat vermek konusunda çok başarılı bir oyuncu. Bu rolleri o kadar uzun süredir başarılı bir şekilde icra ediyor ki artık kendisini mutlu, hayatla barışık bir karakter canlandırırken düşünemiyorum bile. Ama, 28 yıllık Napoleon’u oynarken her karede aynı gibiydi. Makyaj veya CGI ile gençleştirme çok göremedim veya vardıysa da dikkatimi çekmedi.
    2. Yine 28 yıl dezavantajı: Özellikle savaşlar konusunu düşününce bu olaylar hep sanki birbirinin peşi sıra, aynı veya yakın yerlerde olmuş gibi hissettiriyor. Olayların akışında veya gerçekleşmesinde bir dönüm noktası varmış gibi gelmiyor. Sanki hep aynı ekipmanlar, aynı figüranlar varmış hissiyatından kurtulamadım bir türlü.
    3. Bu süre zarfında (harika oyunculuklarla bezenmiş olsa dahi) Napoleon’un askeri kariyerine kıyasla daha özenle işlenmiş olan Josephine ile olan hikayesi bence filmin dengesini biraz bozmuş. Şahsi düşüncem, 2.5 saatlik süre bu iki yan hikayeyi bile bu kadar geniş ölçekte işlemek konusunda yetersiz olurdu. Yani burada sanatsal tercihlerden ziyade planlama, filmin genel tonunu ve kalitesini etkilemiş. Çok harika bir film olabilecekken iyi bir film olmakla yetinmiş gibi görünüyor Napoleon.

    Güzel dekorları, etkileyici oyunculukları ve tarihin en çok merak edilen figürlerinden birisi söz konusu. Bunu, yetenekli bir yönetmenin ellerine daha farklı bir şekilde teslim etmek lazımdı bence. Yukarıda saydığım olumsuz noktalar yine de kafanızı karıştırmasın. Tüm handikaplarına rağmen güzel bir seyirlik eser var elimizde. Sonuçta belgesel arıyor olsaydık National Geography TV açardık. Biz drama için, oyunculuk için, anlatım için sinemalardayız ve Ridley Scott, Napolyon ile bize bunları verebiliyor.

    Kültür Sanat L1 Sinema
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikDerin Bir Sessizlik: Türkiye’deki Genç İntiharları
    Sonraki İçerik Kendini Yiyen Canavar “Korku” | SenSensizsin #02

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz
    Yazılar

    Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu Başbakan Formülüne Dönüş mü?

    2 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}