Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kalabalıklaşarak İlerleme, Azalarak Tükenme
    Yazılar

    Kalabalıklaşarak İlerleme, Azalarak Tükenme

    Burak Durgut14 Şubat 20205 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Ortaokulun son döneminde liselere giriş sınavına hazırlanırken ders çalışmaktan artık çok sıkılıyordum. Babam sağ olsun, sıkıldığımı her gördüğünde, geleceğime yatırım yaptığımı anlatmaya çalışırdı. 13-14 yaşında birisine 30-40 yıl sonrasına yatırım yapması gerektiğini anlatmaya çalışmak zor olsa da ısrarla anlatıyordu. Aynı zorlukları lisenin son yıllarında üniversite sınavına çalışırken de yaşıyordum. Birkaç yıl önce liseye geçince gerisinin kolay olacağını söyleyen babam şimdi de üniversiteye geçince her şeyin kolay olacağını söylüyordu. Babam, lisans eğitimim sürerken çalışma hayatına başlayınca her şeyin kolay olacağını söylediğinde bu işte bir bit yeniği olduğunu fark etmiştim. Hayatı ilk gençlik dönemime göre daha iyi anlamaya başlayabildiğimi düşündüğüm son yıllarda fark ediyorum ki, hiçbir zaman hayatın bir yerden sonrası kolay olmayacak. Babam ben henüz hayatın hiçbir zaman kolay olmayacağını anlayacak olgunlukta olmadığım için, beni gerçeklerle yüzleştirmeye çalışmaktansa kısa yolu, yani “kandırmayı” seçmiş haklı olarak. Hayatın hiçbir zaman kolay olmayacağını, kimse için de kolay olmadığını söyleseydi, nasıl bir cinnetle yüzleşmek zorunda kalırdım, kim bilir.

    Bu durumu düşündüğümde aklıma hep Ayn Rand geliyor. Romanlarındaki karakterlerde, yazdığı her makalenin temelinde kahramanımsı bireyler olan Ayn Rand… Karakterleri zorlukları aşmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymaz, kendi yeteneklerine, kendi bildiklerine, kendi inandıklarına tutunurlar ve en nihayetinde her türlü zorluğun altından kalkar, emellerine ulaşırlar. Ayn Rand’ın iştahla ve ustalıkla anlattığı bu karakterleri gerçek hayatta hiç göremedim ben. Gerçek hayatta insanlar eksikleriyle var olmaya çalışarak, hayatın karşılarına çıkardığı türlü türlü sürprizler karşısında yıkılmamak için anlık olarak pozisyon almaya çalışarak, bazen hayatlarında sabit olan tek bir şey olmadan düşe kalka ilerlemeye çalışarak yaşıyorlar. Gerçek hayatta kişisel gelişimcilerin hep söylediği “kendi kahramanınız olun” cinsinden sözlere ve kahramanlara pek yer yok. Peki, yalnızca inandıklarına, bildiklerine, isteklerine tutunarak hayatı ittiremeyenler… Yani kahraman olmayanlar hayatta nasıl ilerliyorlar?

    Benim görebildiğim kadarıyla kalabalıklaşarak ilerleyebiliyorlar. Hayat insanı kalabalıklaşmaya doğru sessiz sessiz itiyor. İnsan kendini hayatın bazı yerlerinde tek başına hissedebilir -ki bu da ağır bir histir- fakat gerçekten tek başına olmak ufak bir delilik haline dönüşebilecek kadar kuvvetli bir hâldir. Gerçekten arayacak kimsenin olmadığı, gerçekten sevildiğini hissetmediğin, gerçekten varlığına şahitlik edecek birinin olmadığı yerde; kapağı nereye atarsan at gerisi hiç de kolay olmayan hayatı sürdürmek, aşırı zorlaşacaktır. Çünkü her ne kadar olmak istesek de kabul edelim ki, çoğumuz kahraman değiliz. Dünyaya gelirken, gelmek isteyip istemediği ile ilgili fikri sorulmayan varlıklar olarak, yaşamak zorunda kaldığımız hayat karşısında ne yapacağını bilmeyen, sürekli bir akıntı içinde çırpınırken, bulabildiğimiz rastgele bir dala tutunmaya çalışan varlıklarız. Ebeveynlerimizi, akrabalarımızı ve hatta birçoğumuz arkadaşlarımızı, eşimizi ve işimizi bile seçemiyoruz. Böyle bir maceranın içinde yapılacak en mantıklı şey, bir kabilenin parçası olmak ve en azından tehlikelere açık hâlimizi biraz azaltmak oluyor. Fakat bireyden büyük bir birimin parçası olmak hiç de maliyetsiz olmuyor.

    Kişilerin bir arada yaşamalarının birey için en büyük maliyeti bazı kuralları takip etmek zorunda olmasıdır. Yani güvende olmak için özgürlükten bir nebze de olsa vazgeçmek zorunda kalınır. Ülkemizde hep romantize edilerek konuşulsa da sevgililik ya da evlilik ilişkisi de aynı al verin bir uzantısıdır. Aşk, sevgi, tutku elbette önemlidir ve iki insanı birbirine bağlama gücü vardır. Fakat, iki insanın arasındaki ilişkinin uzun süreler akabilmesi için en temelde, hayata karşı birlikte durabilme gücünü sağlayacak, hayatın belirsizliği karşısında bir sabitlik verecek güvene ihtiyaç vardır.

    Peki, bu şartlar altında insan Ayn Rand romanlarındaki kahramanlar kadar net ve keskin bir şekilde kafasının dikine gitme şansına haiz midir? Aslında haizdir ama Polat Alemdar’ın “sonunu düşünen kahraman olamaz” vecizesini göz önünde bulunduracak olursak, kim yaptığı işin sonunu düşünmeyen biriyle arkadaş ya da sevgili olmak ister ki? Harcadığı paranın sonunu düşünmeyen, söylediği sözün sonunu düşünmeyen, eşine dostuna takındığı tavrın sonunu düşünmeyen biri kahraman olsa ne yazar olmasa ne yazar… Bu durumda, hayatın acımasızlığı karşısında biraz daha sabit, biraz daha kuvvetli olma ihtiyacı duyan biz ölümlüler için bir kahramanla beraber olmak ya da kahraman olmak lüksünden vazgeçmek oldukça makul bir tutum olacaktır. Çok ağır bir paradoks ama özgürce, kafamıza göre yaşayabilmek için sınırsız özgürlükten vazgeçmek zorunda kaldığımız gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekmektedir.

    Bu durumda insan, hayat karşısında tek başına güçlü olduğu durumdan daha güçlü olmak için, bir sabitlik bularak belirsizliği bir nebze de olsa azaltmak için, birlikte olduğu insanla ilgili olabildiğince az bilinmez olmasını isteyecektir. Bu, ilişki içinde iki özelliğin var olmasını zorunlu kılmaktadır: Dürüstlük ve müzakere. “Sen de ilişkilerden değil sanki siyasetten bahsediyorsun” diyebilirsiniz. Haklısınız. Çünkü bir yerde bir kişiden fazla insan varsa orada siyaset vardır. Siyaseti kötü yapan, siyaset yapan tarafların birbirlerine güvenmiyor olmaları ve bu güvensizlik hâlinin bir rekabet yaratmasıdır. Güvenin olduğu yerde ise dürüstçe müzakere etme, dürüstçe müzakere edilebildiği için de karşılıklı güven üretme imkânı artacaktır. Artık ilişkiyi belirleyen şey siyasetin emrettiği rekabet ve ikilik değil, güvenin ve sabitliğin getirdiği normlar olur. Enteresandır, siyasi süreçleri bir norm ile taçlandırmanın yolu da müzakereden geçer ki, bunun da gerek şartı ifade hürriyetidir. Tıpkı bir ilişkiyi yaşanabilir ve uzun erimli yapan da ilişki bağlamındaki ifade hürriyeti yani dürüst müzakere olduğu gibi… Bu süreç sonunda ilişki bitebilir veya ilişki bir değer yaratarak bazı normlar ortaya koyup onların himayesine girebilir. En korkunç senaryo ise ilişkinin devam etmesi fakat arka planda siyasi gerilimin gölgesinin sürekli olarak yükselmesidir. En başta söylediğim kalabalıklaşarak ilerlemenin yerini böyle bir senaryoda maalesef ki azalarak tükenmenin alması muhtemeldir.

    Fotoğraf: Mpumelelo Macu

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikRekabetçi Otoriterliğin Feminist Yorumu
    Sonraki İçerik Seviştiğime Değil, Güldüğüme Üzül: Orta Sınıf Kentli Erkeğin Meşruluk Arayışı

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}