Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Jeopolitik Krizler Döneminde Türkiye’nin AB’ye Yaklaşımı: Çıkar Temelli Bir İttifak mı?
    Yazılar

    Jeopolitik Krizler Döneminde Türkiye’nin AB’ye Yaklaşımı: Çıkar Temelli Bir İttifak mı?

    Deniz Gün Eraslan28 Nisan 20256 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Giriş

    Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında uzun yıllardır devam eden ilişkiler zaman zaman derinleşse de çoğunlukla krizlere, stratejik gerilimlere ve karşılıklı güvensizliklere sahne olmuştur. Türkiye’nin AB’ye üyelik başvurusu 1959 yılına, tam üyelik adaylığının tanınması ise 1999 Helsinki Zirvesi’ne uzanır.

    2005 yılında başlayan tam üyelik müzakereleri, aradan geçen yirmi yıla rağmen hâlâ tamamlanamamıştır ve bugün itibariyle büyük oranda askıya alınmış durumdadır. Demokrasi, insan hakları, yargı bağımsızlığı gibi normatif meselelerde yaşanan uyumsuzluklar ve siyasi irade eksikliği, ilişkilerin ilerleyememesinin temel nedenlerindendir.

    Bununla birlikte 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa’nın güvenlik haritasını alt üst etmiş, AB’yi enerji, gıda ve savunma gibi alanlarda ciddi kararlar almaya zorlamıştır. Bu kriz ortamında Türkiye’nin yeniden AB nezdinde önemli bir aktör olarak öne çıkmaya başladığı görülmektedir. Hem NATO içerisindeki pozisyonu hem de Karadeniz bölgesindeki diplomatik faaliyetleriyle Türkiye, Batı için vazgeçilmez bir aktör olarak yeniden tanımlanmaktadır. Bu durum, Türkiye ile AB arasında yıllardır durağanlaşmış olan ilişkilerin yeniden gündeme gelmesini sağlamıştır.

    Peki bu yeni dönem, ilişkilerde yapısal bir dönüşümün habercisi mi, yoksa yalnızca stratejik zorunlulukların dayattığı geçici bir yakınlaşma mı? Bu yazıda, Türkiye-AB ilişkilerinin son dönemdeki yönelimlerini jeopolitik krizler bağlamında inceleyerek bu ilişkinin geleceğine dair ipuçlarını analiz edeceğim. Aynı zamanda bu yakınlaşmanın yalnızca karşılıklı çıkarların ürünü mü yoksa kalıcı bir ortaklığa dönüşme potansiyeli taşıyan bir süreç mi olduğunu da sorgulayacağım.

    Güncel Yakınlaşmaların Arka Planı

    Türkiye ile AB arasındaki diplomatik ilişkilerde son dönemde gözlemlenen canlanma, temelde bölgesel ve küresel krizlerin etkisiyle şekillenmiştir. Bu krizlerin başında şüphesiz ki Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgali gelmektedir. Bu savaş, sadece Doğu Avrupa’daki dengeleri değiştirmemiş, aynı zamanda Avrupa’nın enerji güvenliği, savunma stratejileri ve dış politikasını da köklü şekilde etkilemiştir. Türkiye bu süreçte, bir NATO üyesi olarak Ukrayna’ya destek verirken, aynı zamanda Rusya ile iletişimini sürdürebilen nadir ülkelerden biri olmuştur. Karadeniz Tahıl Koridoru gibi girişimlerde oynadığı arabuluculuk rolü, Türkiye’yi AB nezdinde yeniden değerli kılmıştır.

    Tahıl koridoru sadece Türkiye’nin diplomatik kapasitesini göstermekle kalmamış, aynı zamanda küresel gıda arz güvenliğini doğrudan etkileyen bir meseleye çözüm sunmuştur. AB, Türkiye’nin bu arabuluculuğunu memnuniyetle karşılamış, Ankara’nın kriz dönemlerinde oynayabileceği dengeleyici rolü yeniden takdir etmiştir. Bu gelişme, Türkiye’nin bölgesel krizlerde sadece müdahil bir aktör değil, aynı zamanda çözüm üretme kapasitesine sahip yapıcı bir ortak olarak algılanmasını sağlamıştır.

    Buna paralel olarak İsveç’in NATO üyeliği süreci, Türkiye’nin Batı ile yürüttüğü çok boyutlu diplomasinin bir diğer örneğini sunmuştur. Türkiye, bu süreçte yalnızca güvenlik talepleriyle değil, aynı zamanda AB ile ekonomik ve siyasi düzeyde ilerleme sağlayabilecek beklentileriyle de öne çıkmıştır. Ankara, bu süreçte vize serbestisi, gümrük birliği güncellemesi ve çeşitli mali desteklerin yeniden gündeme gelmesini istemiştir. Bu, Türkiye’nin dış politikada daha stratejik, çok yönlü ve pazarlık temelli bir yaklaşımı benimsediğini ortaya koymuştur.

    Enerji meselesi ise ilişkilerde yeniden belirleyici bir faktör haline gelmiştir. Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmaya çalışan AB, Güney Gaz Koridoru ve TANAP gibi projeler üzerinden Türkiye’nin stratejik transit ülke pozisyonuna yeniden yatırım yapmaktadır. Türkiye’nin Azerbaycan, Orta Asya ve Orta Doğu ülkeleriyle kurduğu enerji bağlantıları, Brüksel için enerji güvenliğinde vazgeçilmez seçenekler arasında yer almaktadır. Böylece Türkiye, enerji politikası üzerinden sadece teknik değil, aynı zamanda stratejik bir ortak haline gelmiştir.

    Bunlara ek olarak, 2016 Göç Mutabakatı ile şekillenen göç yönetimi iş birliği hâlâ geçerliliğini korumakta, hatta daha da önem kazanmaktadır. Türkiye, Avrupa’nın mülteci baskısını azaltmakta kilit bir rol oynarken, bu iş birliği sayesinde hem mali yardım almakta hem de AB ile diplomatik bağlarını canlı tutmaktadır. Ancak bu alan da, kriz temelli ve karşılıklı fayda hesaplarına dayandığı için kalıcı bir uyumdan çok geçici bir çıkar birliğine işaret etmektedir.

    Çıkar Temelli Yaklaşımın Sınırları

    Her ne kadar Türkiye ile AB arasındaki son yakınlaşma bazı alanlarda anlamlı iş birliklerini beraberinde getirmiş olsa da, bu gelişmelerin ilişkilerde yapısal bir dönüşüm yaratmadığını söylemek mümkündür. Gelişen diyalog, daha çok “çıkar temelli karşılıklı bağımlılık” kuramıyla açıklanabilir. Bu kuram, devletlerin dış ilişkilerinde ortak menfaatler temelinde iş birliği geliştirebileceğini savunur. Ancak bu iş birliklerinin kalıcı hâle gelmesi için normatif ve kurumsal uyumun da gerekliliğini vurgular. Türkiye ile AB ilişkileri, bu teorinin ilk yarısını karşılasa da ikinci kısmında oldukça eksiktir.

    AB’nin Türkiye’ye yönelik eleştirilerinin temelinde demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi konular yer almaktadır. Türkiye’de özellikle son on yılda bu alanlarda yaşanan gerilemeler, Brüksel’in Ankara’ya karşı güven eksikliği yaşamasına neden olmuştur. Avrupa Komisyonu’nun yıllık İlerleme Raporları’nda, yargı bağımsızlığının zayıflaması, medyanın baskı altına alınması ve sivil toplumun daralan alanı sıkça vurgulanmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin AB üyeliği perspektifini neredeyse sembolik hâle getirmiştir.

    Öte yandan Türkiye tarafında da AB’ye yönelik güven ciddi şekilde sarsılmıştır. Kıbrıs’ın 2004 yılında çözüm süreci tamamlanmadan tam üyelik alması, Türkiye’nin AB sürecine olan inancını zedeleyen en kritik kırılma noktalarından biri olmuştur. Sonraki yıllarda yaşanan Doğu Akdeniz gerilimleri, Türkiye-Yunanistan krizleri ve AB’nin bu konulardaki pozisyonu, Ankara’da AB’nin tarafsız değil, Yunanistan ve GKRY ekseninde hareket ettiği algısını güçlendirmiştir. Bu da hem kamuoyunda hem de siyasi elitler düzeyinde “AB’nin güvenilmezliği” fikrini pekiştirmiştir.

    Türkiye’nin dış politikadaki yönelimi de ilişkilerdeki sınırlılığı besleyen bir başka faktördür. 2000’li yılların başında AB üyeliği ekseninde şekillenen dış politika vizyonu, 2010’lu yıllarla birlikte daha çok “çok yönlü ve stratejik özerklik” temelinde biçimlenmiştir. Türkiye artık yalnızca Batı’ya odaklı bir dış politika değil; Orta Doğu, Orta Asya, Afrika ve hatta Latin Amerika ile de çok taraflı iş birlikleri yürüten küresel bir aktör olmayı hedeflemektedir. Bu çeşitlenme, AB ile olan ilişkilerin birincil öncelik olmaktan çıkmasına neden olmuştur.

    Tüm bu gelişmeler, Türkiye-AB ilişkilerinin stratejik bazı başlıklarda işlevsel olarak devam edebileceğini, ancak kalıcı, karşılıklı güvene dayalı ve değer temelli bir ortaklığa dönüşmesinin hâlâ oldukça uzak olduğunu göstermektedir. İki tarafın da ilişkileri faydacı bir düzlemde sürdürmeye devam etmesi, olası bir ortaklık vizyonunun önünde büyük bir engel olarak durmaktadır.

    Sonuç

    Türkiye ile Avrupa Birliği arasında son dönemde yaşanan ilişkisel canlanma, yüzeyde anlamlı bir yakınlaşmayı işaret etse de, bu gelişmenin ardında büyük ölçüde stratejik zorunluluklar ve geçici çıkarlar yer almaktadır. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla ortaya çıkan yeni jeopolitik denge, enerji ve gıda güvenliği krizleri ve artan göç baskısı, AB’yi daha pragmatik ilişki biçimlerine yöneltmiştir. Türkiye ise bu konularda oynadığı kilit rol sayesinde yeniden ön plana çıkmış, AB tarafından “işlevsel ortak” olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.

    Ancak bu yakınlaşmanın kalıcı bir stratejik ortaklığa dönüşebilmesi için yalnızca çıkar temelli başlıkların ötesine geçilmesi gerekmektedir. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi normatif ilkelerde yaşanan derin ayrılıklar, karşılıklı güvensizlikler ve siyasi irade eksikliği, bu dönüşümün önündeki en büyük engeller olarak öne çıkmaktadır.

    Yine de bu kriz dönemi aynı zamanda bir fırsat penceresi de sunmaktadır. Türkiye ve AB, mevcut jeopolitik zorunlulukları, yeni ve daha sürdürülebilir bir ortaklık modelinin inşası için bir dayanak olarak kullanabilir. Bu süreç, hem Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde yeni bir sayfa açması hem de AB’nin Türkiye’ye yönelik stratejik vizyonunu güncellemesiyle mümkün olabilir. Aksi takdirde, ilişkiler yalnızca acil krizleri yönetmeye yarayan, ancak uzun vadeli bir ortaklık üretmeyen kırılgan bir yapı içinde kalmaya devam edecektir.

    Dünya R1
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikTrump’ın Gümrük Vergileri Amerika’nın Çöküşünün Habercisi mi? | Çerçeve S3 #71
    Sonraki İçerik Trump’ın Hayal Dünyasında Ukrayna Savaşı: 100 Gün, 0 Barış

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Deniz Gün Eraslan
    Videolar

    Küreselde ve Yerelde Kadınlar, Romanya-Polonya Seçimleri ve Trump’ın Ortadoğu Gezisi |2’li Görüş #41

    20 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi ve Melis Konakçı
    Yazılar

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Erdal Kesin

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Yazılar Deniz Gün Eraslan

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Yazılar Erdal Kesin

    Fesih Kararı ve Türkiye’de Siyasetin Yönü | Burak Bilgehan Özpek Fesih Kararını Değerlendirdi

    19 Mayıs 2025 Röportajlar Daktilo1984

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}