[voiserPlayer]
ABD merkezli Freedom House’un her yıl düzenli olarak yayımladığı İnternette Özgürlükler Raporu’na göre dünya çapında 20 ülkede internette özgürlük alanında bir iyileşme gözlenirken Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 29 ülkede ise gerileme tespit edildi. Türkiye açısından dört yıldır devam eden kesintisiz gerileme ayrıca, ülkenin internet özgürlükleri alanında şimdiye kadarki en kötü yılı deneyimlediğini de gösterdi. Son on yıllık dönemdeki en sert düşüş yaşayan ülkelere bakıldığında, Türkiye 15 puanlık düşüşle, 30 puan düşen Myanmar ve 19 puan düşen Rusya’nın hemen ardından Venezuela ve Uganda ile birlikte yer alıyor.
2009 yılından bu yana yayımlanan ve dünya çapındaki internet kullanıcılarının yüzde 88’ini barındıran 70 ülkede internet özgürlükleri ve dijital haklar alanını yakından takip eden Freedom House’un “Freedom on the Net” (İnternet Özgürlükleri) raporu, bu yıl “Yapay Zekanın Baskıcı Gücü” alt başlığıyla yayımlandı.
Raporun verilerine göre 13 yıldır aralıksız bir biçimde küresel anlamda yaşanan internette haklar ve özgürlükler alanındaki gerileme, bu yıl da benzer şekilde devam etti ve her ne kadar 20 ülkede internet özgürlükleri alanında bir ilerleme görülmüşse de 29 ülkede yaşanan gerileme, küresel ölçeğin olumsuz ilerleyişini önleyemedi. Türkiye ise 2016 yılından bu yana “özgür olmayan ülkeler” kategorisinden hiç bir zaman çıkamamış olmakla birlikte, şu anda bulunduğu konuma kadar da hiç gerilememişti.
1 Haziran 2022 ile 31 Mayıs 2023 aralığını kapsayan raporda öne çıkan gelişmelere baktığımızda, yapay zeka teknolojisinin hızlı bir biçimde yaygın kullanıma girmesi ve bunun da iktidarlar açısından kitle gözetim ve sansür uygulamalarında kullanılması akabinde yanlış bilgi yayan kişilerin propaganda amacıyla yine yapay zeka uygulamalarına yönelerek işitsel ve görsel malzemeler aracılığıyla toplumlar üzerinde etki ettiğini görmek mümkün.
Türkiye’de İnternet Özgürlükleri
Özgür olmayan ülkeler arasında yer alan Türkiye’de, geçtiğimiz yıl internet özgürlükleri açısından fazlasıyla yıkıcı bir yıl oldu. Yılın öne çıkan gelişmelerine bakıldığında, Ekim 2022’de TBMM’de kabul edilen Dezenformasyon Yasası, Kasım 2022’de İstanbul’da gerçekleşen patlamanın ardından dijital mecralardaki kısıtlamalar, Şubat 2023’te gerçekleşen yıkıcı depremlerin altyapı ve iletişim alanına etkileri ile iktidar eliyle gerçekleştirilen sosyal medya kısıtlamaları ve Mayıs 2023 seçimlerine giden süreçte artan baskı ve sansür uygulamalarının yıla damga vurduğunu söylemek mümkün. Türkiye bu yıl Freedom on the Net raporunda önceki yıla göre toplamda iki puan geriledi.
Yüksek Enflasyonun İnternet Özgürlüklerine Olumsuz Etkisi
Özgürlüklerden faydalanabilmek için bu özgürlükleri ekonomik olarak karşılayabilecek bir ortamda yaşıyor olmak da gerekiyor. Ortalama alım gücünün faydalanılabilecek özgürlükleri karşılayamadığı bir ortamda, bir özgürlüğün toplum tarafından sahip çıkılmasını beklemek hayalcilik olur. 2023 İnternet Özgürlükleri Raporu’nun genel incelemesine göre Erişim kategorisinde yaşanan gerilemenin nedenlerinden bir tanesi, Türkiye’de görülen aşırı yüksek enflasyon ve internet sağlayıcıların fiyat politikalarının, toplumun genelinin alım gücüne oranla yüksek kalmasıdır.
Her ne kadar toplam abone sayılarında bir artış görülüyor olsa da artıştaki yavaşlama ve kullanıcılar arasında gitgide daha da az kapsamlı veri paketlerinin kullanılması, internet özgürlükleri açısından bir sorun teşkil ediyor. Telekom sektöründeki kontrollü ve tekele yakın yapı ise bu fiyatlandırma politikalarında bir iyileşmeyi müjdelemiyor. İnternet erişim ücretleri kıyaslamasına göre Türkiye, Avrupa’da alım gücüne kıyasla en pahalı interneti kullanarak son sırada yer alıyor. Türkiye’nin bu kategoride dünyadaki yeri ise 43. sırada. Ülkedeki ekonomik koşulların iyileşmediği ve yurttaşların alım gücünün artamadığı bir durumda, her ne kadar altyapı yatırımları yapılıyor olsa da, bu kategoride iyileşme beklemek fazlasıyla hayalci olur.
Erişim Engelleme ve Dezenformasyon
Doğru ve güvenilir bilginin açık bir biçimde yetkililer tarafından paylaşılmadığı her ortamda bu tür kısıtlamalar, kriz anlarını felaket boyutuna çıkarma imkânını barındırır. Raporda Türkiye açısından gerilemenin görüldüğü bir diğer erişim kategorisi başlığı ise raporlama dönemi süresince iktidarın sosyal medyaya erişimi iki defa kısıtlamış olması. Bu kısıtlamalardan ilki, Kasım 2022’de İstanbul’da gerçekleşen ölümcül patlamanın ardından yaşanmış, bilgi kirliliğini önleme gayreti olduğu iddia edilen kısıtlama, patlama ile ilgili toplumda dezenformasyonun yayılmasında daha büyük bir etki göstermişti.
Bir diğer kısıtlama da Şubat 2023’te Türkiye’nin 11 ilini etkileyen yıkıcı depremlerin ardından arama ve kurtarma faaliyetlerinde büyük öneme sahip olan Twitter’a erişimin en kritik saatler süresince engellenmesi ve bu sayede enkaz altındaki depremzedelere ulaşmaya çalışan arama ve kurtarma ekiplerine bilgi akışının kısıtlanması oldu. Bu kısıtlamanın, internet özgürlükleri açısından olduğundan çok daha fazla yurttaşların yaşam hakkı üzerinde etki etmiş olması ve aradan geçen aylar boyunca halen bu kısıtlamaya dair bir gerekçe sunulmamış olması ise kahredicidir.
Dezenformasyon ile ilgili olarak ayrıca seçim sürecinde yaşanan büyük içerik manipülasyonu, muhalefet adayına yönelik olarak sahte bir videonun dolaşıma sokularak iktidar tarafından “ama montaj ama şu ama bu” denilerek videonun sahte olduğunun kabul edilmesi, bu görüntülerin seçime bir gün kalana kadar engellenmeden yayılmaya devam etmesi ve eleştirel içeriklerin sosyal medya mecralarından hükümet talebi üzerine kaldırılması da seçim sürecini etkileyecek şekilde gerçekleştirilen internet özgürlükleri ihlalleri olarak kayda geçti.
Dijital Alanın Darlığı
Geleneksel medya mecralarının iktidarın neredeyse tam kontrolü altında olmasının bir yansıması olarak bağımsız ve alternatif yayıncılar, yoğunlukla dijital alanı tercih ediyor. Buna, özellikle de haberciler, sivil toplum kuruluşları, toplumsal girişimler, azınlık grupları gibi toplumun geneline kıyasla risk altında sayılabilecek gruplar da dahil. Ele geçirilen dijital hesaplar ve lisans iptallerine dayalı kapatma kararları başta olmak üzere özellikle de LGBTI+ düşmanlığına dayalı düzenlemeleri önceleyen baskıcı uygulamalar, risk altındaki grupları internet ortamında da huzursuz bir ortama maruz bırakırken “Güvenli İnternet Paketi” uygulamalarıyla da bu yayıncılara adı konmamış bir sansür uygulanıyor.
Anonim Haberleşmenin Önündeki Engeller
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin temel haklardan biri olarak saydığı “hususiyet” (privacy) hakkı kapsamında değerlendirilen anonimlik, demokratik süreçlerin işleyişinde, yayıncılıkta, siyasi örgütlenmelerde, inanç hürriyetinden istifade etmede ya da herhangi bir şekilde kişilerin düşünce ve görüşlerini paylaşırken devlet ya da başka zümrelerin hedefi haline gelmesinin önüne geçmek adına özgürce kendini ifade edebilmesinin önünü açar.
İnternet Özgürlükleri Raporu da hususi iletişim ve anonimlik hakkını değerlendirdiği C4 kısmına 4 puan değeri verir. Bu kısımda Türkiye önceki yıllarda 2 puan alırken bu yıl Elektronik Haberleşme Kanunu’nda yapılan değişikliklerin yürürlüğe girmesiyle uçtan uca şifreleme (E2E) kullanan haberleşme uygulamaları (OTT) kullanıcılara eskiden olduğu gibi nispeten güvenli iletişim sağlayamayabileceğinden bir puan daha kaybetti.
Aynı kısımda, anonimlik hakkının suçlulaştırılması şeklinde Dezenformasyon Yasası’nın 29. maddesine referans veriliyor. Bu maddeye göre toplumda endişe, korku veya panik yaratma amacıyla, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kişilere yönelik getirilen üç yıl hapis cezasının, failin anonim bir şekilde veya örgütlü halde bu eylemi gerçekleştirmesi neticesinde yarı oranında artırılacağı belirtiliyor.
“İyileşmenin” Görüldüğü Alan
Rapor kapsamında değerlendirilen kategorilerin ve kısımların birçoğunda Türkiye, olabileceği en dip noktaya yakın bir konumda bulunuyor. Kullanıcıların temel hak ve hürriyetlerine yönelik ihlallerin ele alındığı C kategorisinde C3 kısmı, kullanıcıların internet ortamındaki faaliyetleri nedeniyle uluslararası sözleşmelerle korunan haklarının ihlal edilmesine odaklanıyor.
Bu kısımda Türkiye, önceki yıla göre bir iyileşme sergileyerek 0’dan 1 puana yükseldi. Bunun gerekçesi ise raporlama sürecinde hiçbir kullanıcının internetteki paylaşımları nedeniyle hakkında kesinleşmiş hapis cezası verilmemiş olması. Her ne kadar önceki yıla göre bir iyileşme görülmüş olsa da bu kısımda alınabilecek toplam 6 puandan yalnızca 1 puan alınıyor olması Türkiye’de internet kullanıcılarının haklarının içinde bulunduğu korkunç durumu da gözler önüne seriyor.
Raporda Öne Çıkan Diğer Gelişmeler
Kategorilerin izlemenin yapıldığı diğer ülkelerle olan kıyaslaması ve Türkiye’nin son yıllardaki gidişatına göre belirlenen gerileme eğiliminin yanı sıra, raporda değerlendirilen birkaç unsur daha oldukça dikkat çekici.
Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin ardından usulüne uygun yerleştirilmemiş olan mobil bağlantı vericilerinin binalarla birlikte enkaz altında kalması, iletişim ağının bölgesel olarak çökmesi, mobil hizmet sağlayıcıların acil durum sunucularını etkin hâle getirme girişimlerinin yetkililer tarafından durdurulması bunlardan en çarpıcı olanları.
Bir başka gelişme ise ilk aşamada yasadışı kitle gözetimin ifşası, BTK’nın Türkiye’de bulunan tüm internet kullanıcılarına dair anonimleştirilmemiş ham verileri internet hizmet sağlayıcılardan edinmesi, ardından da bu kitle gözetimin Dezenformasyon Yasası’nın bir parçası olarak yasal düzleme çekilmesi oldu. Her ne kadar gündemde hak ettiği yeri edinememiş olsa da kitle gözetim ve fişlemenin sakıncalarını önceki on yıllarda yurttaşlar çok acı bir şekilde tecrübe etmişti.
Yapılabilecekler
Dijital alanın hak temelli ve kullanıcı odaklı bir düzenleme ile değil de devletin güvenlik politikalarını önceleyen kısıtlayıcı bir bakış açısıyla ele alınması, internet ortamını Türkiye’de günden güne daha da baskılanmış bir hâle çeviriyor. İnternet Özgürlükleri Raporu sıralamasının en dibinde yer alan Çin ve İran gibi ülkelere her yıl biraz daha yaklaşan Türkiye’de, Mayıs ayında gerçekleştirilen seçimler sürecinde partilerin dijital haklar ve hürriyetlere değinmemesi, bilişim teknolojileri ve telekom alanında çalışan uzman ve kıdemli kişilerin ülkeden göç ediyor olması ve bir kişi haricinde bu alana dair uzmanlaşan kişilerin partiler tarafından aday gösterilmemiş olması geleceğe dair çok umutlu bir tablo çizmiyor. Bununla beraber, toplumda değişime dair talep ve bu yönde hareket eden girişimler, bir nebze olsun rahatlatıcı olabilir.
Hâlihazırda bulunan yasalar yürürlükte kalacaklar. Fakat bu noktada yapılması gereken değişim umudunu canlı tutabilecek kişiler ve kuruluşların çok paydaşlılık ilkesini de göz önünde bulundurarak öncelikle dijital haklar ve hürriyetler konusunu gündemde tutması, bu konuda farkındalık yaratabilecek faaliyetlerde bulunması ve bir vizyon belirleyerek önümüzdeki yıllarda Freedom House sıralamalarında da Türkiye’nin “Özgür Ülkeler” arasında yer almasını sağlayabilecek nitelikli bir yol haritası çıkarmasıdır.
Bu yıl küresel raporda da belirtilen birkaç öneri, Türkiye için de pusula görevi görebilecek niteliktedir. İfade hürriyetinin -yalnızca internette değil, her ortamda- yüceltilmesi ve güvence altına alınması, bilgiye ve habere erişimin önündeki engellerin kaldırılması, medya özgürlüğünün tüm kesimler için temel bir hedef haline getirilmesi, kişilerin verilerinin hususiyetinin korunması, kitle gözetimin ve fişlemenin sona erdirilmesi, siyasi odakların ve devletin yurttaşlar üzerinde baskıcı gözetimine karşı konulması, özgür ve açık internetin korunması, atılacak adımların en başında geliyor.
Önceki yıllarda TBMM çatısı altında sansür ve gözetime yer açan yasama süreçlerinde ne teklifi getiren iktidar temsilcileri ne de onlara karşı çıkan muhalefet vekilleri, konuya dair nitelikli söylemler geliştirmiş ve tartışmalara dahil olmuşlardı. Yeni mecliste belki en azından dijital haklar ve hürriyetler alanında daha farklı tartışmaların yaşandığı dönemler görmek mümkün olur ümidiyle yine yukarıdaki önerileri sıralamak istedim.
Bu yıl yayımlanan küresel rapora ve Türkiye kısmına ulaşmak için, okurlar ekteki linki kullanabilirler: https://freedomhouse.org/report/freedom-net/2023/repressive-power-artificial-intelligence