2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde alınan karar ile 2 milyon kişi emekli edildi.
Bunların önemli kısmı 50 yaşın altında olan kişilerdi. Erken emekli olanların yaş ortalaması 48,1 oldu.
Seçimleri kazanmak için yapılan bu popülist hamle ile Türkiye’nin sosyal güvenlik dengesi tamamen bozuldu. Şimdi de adına kademeli emeklilik denilen ve EYT’den faydalananlara ek olarak yeni insanları erken emekli etmeye yönelik başka bir girişim var. Türkiye, rasyonel ve geleceğe yürüyen bir ekonomiye sahip olacaksa bu tür popülist hamlelere karşı çıkmalı.
Bir EYT Hikayesi
Demirel hükümetinin çıkardığı yasa, Türkiye’nin bütçesinde büyük bir delik açmıştı. Buna göre kadınların 38 ve erkeklerin 43 yaşında emekli olmasının önü açılmıştı. 1999 seçimlerinde iktidara gelen DSP-MHP-ANAP hükümeti IMF ile yeni bir ekonomik program uygulamaya başlamıştı. İktidar 17 Ağustos depreminin getirdiği şoku da fırsat bilip erken emekliliği kaldırarak yeniden yaş sınırı getirdi. Buna göre kadınlar 58 erkekler ise 60 yaşında emekli olabilecekti.
Sonrasında 2001 krizi ve yeni IMF programının yeni bir siyasi iktidar (AKP) korumasında hayata geçirilmesi ile Türkiye 2000’li yıllarda, büyüme, istihdam ve daha da önemlisi yaygın refah ile tanıştı. Türkiye 2000’li yıllarda nitelikli şekilde büyüdü, orta sınıfların refahı ve tüketimi arttı.
Ancak 2010’lu yıllarda erken emekli olmak isteyenler yavaş yavaş örgütlenmeye başladılar. Artık sosyal güvenlik ile ilgili ne konu varsa bu konuda kurulmuş EYT dernekleri gündemi esir almaya başladı.
Türkiye, genç nüfusuna dayalı demografik fırsat penceresini konuşmak yerine EYT konuşmaya başladı. 45 yaşında insanlar emekli olamadıkları için devleti suçlamaya ve erken yaşta emekliliğin hakları olduğunu iddia etmeye başladılar. Aslında AKP hükümeti uzun süredir popülist pek çok siyasi hamleye kapı açsa da EYT gibi yıkıcı etkileri açık olan bir şeye yanaşmadı… Ta ki 2023 yılına kadar.
İktidarı kaybetmekten korkan Erdoğan hükümeti, Türkiye’nin sonraki on yıllarını etkileyecek o kararı aldı ve 2 milyon kişiyi erken emekli yaptı. Bütçe üzerindeki yük, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e göre milli gelirin %2’si kadar oldu. Erdoğan seçimi kazandı ama Türkiye ekonomisini enkaza çıkararak bunu başardı.
Sonrasında uygulanan ekonomi programı pek çok musluğun kapatılmasını gerektiriyordu. Emekli maaşları da bundan nasibini aldı. Almak zorunda kalındı, çünkü bütçeye inanılmaz bir yük getiriyordu. Sonuçta emekli maaşları enflasyon altında ezildi ve bunun siyasi bedeli, belediye seçimlerinin kaybedilmesi olarak ödendi. EYT, emekli olanların çok düşük emekli maaşına mahkum olduğu bir sosyal güvenlik sistemine yol açtı.
Kademeli Emeklilik?
EYT, son olarak 8 Eylül 1999’da işe girenleri kapsıyordu ve sonradan işe girenler bunun dışındaydı. Yani 8 Eylül’de işe giren bir erkek 43 yaşında emekli olabilirken 9 Eylül’de işe giren ise 60 yaşında emekli olacak. Dolayısıyla bunun düzeltilmesini isteyen ve kademeli emeklilik sistemini savunanlar şimdi aynı EYT gibi örgütlenerek hükümet üzerinde baskı kurmaya çalışıyor.
Tabi ki bu işten çıkarı olanlar da var ve dernekleşiyorlar. Kendilerine “sosyal güvenlik uzmanı” diyen bazı kişiler televizyonlarda bunun propagandasını yapıyor. Hedefleri, 2028 seçimleri öncesinde aynı EYT’de yaptıkları gibi Türkiye’nin geleceğini yakmak adına kendi programlarını hayata geçirmek.
Türkiye’nin Geleceği ve EYT
Türkiye hiçbir zaman kaynakları geniş bir ülke olmadı. Ama çoğu zaman kaynaklarını yanlış ve verimsiz yerlere harcadı. Zaten gelişmekte olan ülkelerin genel kaderi de çoğunlukla rasyonel ekonomik hamleler yerine siyasi ve popülist hamlelere mahkum kalması ve bu çemberi kıramamasından geçiyor.
Türkiye gibi krizler içinde boğuşup yaklaşık 10 yıldır yerinde sayan ve hatta geri giden bir ülkenin 43 yaşındaki insanları emekli yapması zaten rasyonalite ile açıklanamaz. Fakat bir fark var. EYT kararı geçmişteki popülist hamlelerden çok daha yıkıcı etkileri olan bir hamle.
EYT’nin bütçe üzerindeki yükü önümüzdeki on yıllar boyunca devam edecek. Emekli maaşları hiçbir zaman yüksek olamayacak. Bir kötü haber daha var: demografi. Türkiye yaşlanan bir ülke. Doğurganlık hızı müthiş düşüş yaşayan Türkiye’de aktüeryal denge her geçen gün bozuluyor. EYT ve olursa kademeli emeklilik bu bozulmayı çöküşe sürükledi.
Dolayısıyla bu noktada “verilen hak geri alınmaz” gibi kavramlar geri plana düşüyor. Yönetilemez olan şeylerin hak olarak ele alınması, devlet yönetimlerinin kaldıramayacağı bir şey. Türkiye, bütçesi yönetilemeyen veya emeklilerine bakamayan bir ülke olma yolunda ilerliyor. Yani EYT bir hukuki hak olmanın dışında Türkiye bütçesi için “Force Majeure” bir etki taşıyor. Eğer devlet bölünürse ya da yıkılırsa EYT’li olmanın anlamı kalmayacak.
Bu karar yüzünden genç insanlar hem çok geç emekli olacaklar hem de alacakları maaş geçinmelerine yetmeyecek. Türkiye’nin gençleri bunu görüyor ve karamsarlıkları artıyor.
Bu konuda çözüm belli: EYT’yi ne kadar geriletilebiliyorsak o kadar geriletmek. Örneğin çözüm, yaş sınırını geri getirmek ya da kademeli maaş sağlamak olabilir. Yani 60 yaşından önce emekli olanlara düşük bir maaş, normal emeklilere de normal maaş verilebilir.
Aksi takdirde Türkiye Cumhuriyeti bütçesi 21. yüzyılın sonunu göremeyebilir.