Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Eleştirinin Krizi- II
    Yazılar

    Eleştirinin Krizi- II

    Anıl Kaan Uçar22 Ocak 20244 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    İlk yazımda çizdiğim çerçeve eleştirel teori geleneğinin anlaşılması açısından önemliydi. Yazının son kısmında entelektüellerin ne derece entelektüel olduğu ve entelektüel uğraşın ne kadar sahici olduğuna dair birkaç soru sormuştum. Bu yazıyı bu sorulara vereceğim yanıtlar üzerinden ilerletmek niyetindeyim.

    Trajediye Dayanan Demagoji

    Entelektüel alan; kamplaşmış ve bu kampların değerleriyle konuşan kişiler ile karnından konuşanlar arasında sıkışmış durumda. Bir de unvanlarıyla entelektüel görünen ancak aslında “yarı cahil” olan bir güruh ile karşı karşıyayız. Bunlar en muteber olanlar! Her gün her konuda fikir beyan etmekten çekinmeyen demagoglar…

    Bu durum, entelektüel alanın sıkışmışlığını göstermekle birlikte eleştirinin demagojiye dönüşmesine de neden oluyor. Kim daha fazla trajedi yaratarak konuşur ve ajitasyon etkisini üst seviyelere çıkarırsa o, “etkili ve bilge” kişi olarak makbul kabul ediliyor. Sesini yükseltmek, duygu sömürüsü yapmak, toplum sevgisini vurgulamak ve belirli bir kitlenin hoşuna giden hararetli açıklamalarda bulunmak, etkili konuşmanın ve bilgili olmanın bir göstergesi haline gelmiş durumda.

    İlk yazıda değindiğim Hegel’in “tez + antitez = sentez” formülü, kamusal alandan dışlandığı gibi entelektüel dünyada da yok sayılıyor; hatta belki de bilinmiyor. Öyleyse bu durumda, entelektüel bir camiadan bahsetmek de mümkün değil.

    Eleştirinin yapılmadığı, eleştirel yaklaşımın önemsenmediği, eleştirel yaklaşımın kurucusu olan düşünürlerin bilinmediği bir ortamda hangi eleştiriden, hangi entelektüelden ve hangi kamusal müzakereden bahsedilebilir? Ortada düpedüz seviyesiz bir laf yetiştirmeye dayalı ağız dalaşı var.

    Bilinç ve İdrak Yoksulluğu

    Ayrıca toplumsalın durumu da eleştiriden ziyade kanılarla hareket etmeye daha meyilli. Soru sormak ve araştırmak toplum nezdinde hevesle takip edilen pratikler değil. Düşünmek, inanmaktan sonra geliyor. Kitle toplumu diyebileceğimiz bu yapının temsilcileri akıl yürütme faaliyetini bilmiyor ve önemsemiyor. Kitle toplumundaki herhangi bir birey için kendi değerlerine yakın birinin herhangi bir düşünceye dayanmayan ve rastgele söylenmiş birkaç cümlesine inanmak anında gerçekleşen bir edim.

    Ayrıca bu kişi, ortada dolaşan fikirlerin üzerine düşünmekten uzak olduğu gibi söylenenler üzerine düşünüp antitez sunanlara da sağır. Bu durum, daha çok bilinç yoksulluğundan kaynaklanıyor. Ortada düşünme pratiğine yönelik bir farkındalık ve bu farkındalık etrafında hareket eden bir bilinç yok.

    Bilinç yoksulluğu en nihayetinde bir idrak yoksulluğuna neden oluyor. Bireyin inancını pekiştirmeyen, inancına denk düşmeyen, hoşuna gitmeyen ve rahatsızlık veren her söylem, idrak edilemediği gibi salt tepkiyle boğuluyor. Üstelik bu idrak edememe durumu, işin sonunda bilgiye uzak, bilgiye önem vermeyen hatta bilginin ilerlemeci ve gelişmeci niteliğini de umursamayan, bilinçsizce davranan, “canım böyle istiyor” düsturuyla hareket eden bir yoksun olma durumuna yol açıyor.

    Bu durum salgın bir hastalık gibi tüm topluma sirayet ederken az da olsa bilgiyle uğraşan, düşünen ve üreten insanların da entelektüel uğraşlardan vazgeçmesine ya da kamusal alandan geri çekilmesine neden olabiliyor. Bu da kamusal alanda giderek aynı tip insanların öne çıkmasına neden oluyor.

    Entelektüel Pratiğin Eriyişi

    Kitle toplumuna dair Le Bon ve Ortega önemli görüşler beyan eden düşünürlerdir. Onlara göre kitle toplumu içindeki birey, hisleri ile hareket eder. Fevri, asabi, hatta saldırgandır. Kendilerine benzemeyeni, ayrı hareket edeni hoş karşılamazlar. Sürü psikolojisi temel motivasyonlarıdır. Dolayısıyla kitle toplumu, farklı söylemler bir kenara, düşünme pratiğinin kendisinden çok hoşlanmayan, kurulu düzenin içinde mutlu, hisleriyle hareket eden ve ergin olma durumuna sıkışıp kalmış bir toplumdur.

    Böyle bir toplumsal atmosferde gerçek bir entelektüelin kendini ifade etmesinin bir karşılığı yok. Bu yalnızca yankıya yol açıyor. Entelektüel diye adlandırılanlar da ideolojik mıntıkaların içerisinden bir şeyler söylüyor. Hemen hemen herkesin saygı duyduğu birçok isim; olayları, politik gelişmeleri ve hatta fraksiyonları kendini ait hissettiği ideolojik çerçeveden eleştiriyor.

    Oysa eleştiri, eleştirenin kendini yerle yeksan edip yeniden bir bakış inşa etmesi ile mümkün olabilir. Kişilerin ideolojik çerçeveleri olabilir, ancak toplumsal meseleler söz konusu olduğunda bunun dışına çıkmak ve bilgiyi, yani hakikati, dikkate alma becerisini göstermek entelektüelin ve eleştirinin en güçlü noktasını oluşturacaktır.

    Burada entelektüele lazım olan şey özgüvendir. Öncelikle kendi bilgi birikiminin verdiği bir özgüven, sonrasında ise nötr bakış atabilmenin verdiği özgüven. İlaveten Kant’ın da “Sapere Aude”diyerek kamçıladığı cüret etmek, yani aklını kullanmaya cesaret göstermek de entelektüelin olmazsa olmaz özelliklerdendir. Hazır olan fikirler kümesini benimsemek, hoşa giden şeyler söyleyip köşeye çekilmek gibi davranışlar, ne eleştirel geleneğe ne de entelektüel davranışa denk düşer. Sürekli arayan, fikirler üzerine fikir geliştiren, fikir sunmaktan korkmayan ve en nihai noktada her ideolojiyi eleştirme gücüne haiz bir duruş gerekmektedir.

    Bu mümkün müdür? Sanmıyorum. Yunan mitolojisindeki Sisifos olmanın bir hükmü var mıdır? Olmalıdır, ama nasıl? Bence, belirli semtlerde kahve yudumlayarak ahkâm kesmek ve topluma dokunmayan tartışmalar yapmak son bulmalı. Temas etmek ve karışmak gerekiyor. Belki de konuşmanızın duyulmadığı ya da sadece sizi size benzeyenlerin anladığı mahallenizden çıkmanın vakti gelmiştir.

    Felsefe R2 Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikAKP’nin Belediye Başkan Adayları | Çerçeve S3 #26
    Sonraki İçerik Kaybettirecek Aday, Kazandıracak Seçim | Çavuşesku’nun Termometresi #188

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Bültenler

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}