Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Drive My Car (2021)
    Yazılar

    Drive My Car (2021)

    İlhan Archy14 Şubat 20226 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Bu herhalde kendi bloğuma ve sonrasında Daktilo1984’e yazmaya başladığımdan beri en heyecanla yazdığım film yazılarından birisi olacak diye tahmin ediyorum. En baştan diyeceğimi de diyeyim hatta. Film harika. Sonra satır aralarına yine övgülerimi doldururum ama şu an dahi yazının geri kalanı beni nereye götürür bilemiyorum.

    Bir kere önce kendime dair ufak bir bilgi vereyim. Annem sınıf öğretmeniydi. İlk birkaç yıl onun sınıfında öğrenim gördükten sonra başka okula geçmiştim. O gittiğim okulun yanında bir İl Halk Kütüphanesi vardı. Neredeyse her 2-3 günde bir oradan bir adet kitap alır okur ve yenisini alırdım. Motivasyonum neydi pek hatırlamıyorum ama annemin gurur duyduğunu ve komşulara beni överken söylediği sözleri duyduğumda çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. O yıllarda bunun hayatımın ileriki yıllarında nadiren karşılaşacağım bir doğa olayı olduğunu bilmiyordum elbette.

    Detaylarını ve isimlerini tam hatırlamamakla birlikte ağırlıklı olarak korku/gerilim (Stephen King, Dean R. Koontz, Agatha Christie ve Arthur Conan Doyle), bilim kurgu (çoğunlukla Asimov) ve klasik eserleri sıklıkla okuduğumu anımsar gibiyim. Ama bu kitaplar arasında özellikle Rus edebiyatı ürünü kitapları okurken zorlandığım da sıklıkla oluyordu. Bir türlü kitapları ve anlatılanları sevemiyordum. Bunun üzerinden yıllar geçti ama hâlâ aynı durumdayım. Bir de o yıllarda okula gelen tiyatro oyunlarına ve şehirde düzenli oynanan oyunlara başta annem eşliğinde sonra ise arkadaşlarımla birlikte giderdim. Ama sürekli sıkılıyordum. En baştan savma sinema filmini bile sonuna dek gözümü kırpmadan izleyebilirken (tabi yıllar ve yüzlerce filmden sonra bu da biraz değişime uğradı, eskisi kadar dikkatimi koruyamıyorum kötü filmlere karşı) tiyatro oyunlarında daha ilk perdeden kaçmak istiyordum.

    Bu anlamsız hatıraları anlatmamın elbette bir sebebi var. Hakkında yazdığım bu film o kadar etkileyici ve güzel ki bana neredeyse tekrar Rus edebiyatını sevdirecek, tiyatro salonlarına götürecek denli tesir etti. Sakın yanlış anlaşılmasın elit zevklerin sahibi bir aristokrat değilim yıllardır barışamadığım şeyler var ve bu konuda o eserlerin pek suçu yok. Yani Dostoyevski, Tolstoy kitaplarını veya Brecht oyunlarını sevmememin o eserlerin niteliği ile ilgisi minimal. It is not them it is me yani bir nevi. Tabi ki salondan çıkarken henüz taze olan bu hislerin devamı gelmeyecek onu da biliyorum fakat yine de önemsiyorum.

    Filmlerin asıl anlatmak istedikleri ve bizim anladıklarımız üzerine onlarca yıllık bir tartışmanın alevine benzin dökmek niyetim değil ama bende çok fazla hissi çalıştırdı bu film. Kayıplar üzerine düşündürdü misal. Bir insan ne zaman tam olarak hayatımızdan çıkar? Aynı ülkede doğmuş olmayı geçin, hepimiz aynı dili konuşabiliyor muyuz, bu soruyu sordurdu bana. Gençliğin dilini konuşan, sessizliğin dilini konuşan, kırgınlığın, umutsuzluğun, boşvermişliğin dilini konuşan… Lisanlarını görmezden gelin. İletişimde aslında o kadar çok şeyi kaçırıyoruz ki. Sevgi ve nefreti ve hangisinin ne zaman bittiğini ve diğerinin başladığı noktayı bilemiyoruz. Bunları anlattığını hissettim. Ortak bir geçmişi bir şekilde paylaştığınız insanlarla ne kadar farklı anlıyor olabileceğimizi gösterdi. Ve daha irili ufaklı çok fazla duygular gizli filmde. Ne hissedeceğiniz tamamen size kalmış.

    92/100 tüm duygulardan bir demet

    Yönetmen: Sözde Japon sinemasını sevdiğini iddia eden ben, bu yönetmenin daha önce herhangi bir işini izlemediğim için kendimi sorguluyorum. Ama inanın ki bu biraz da tembellikle ilgili. Aslında daha çok araştırmacı ve daha az seçici olmam lazım ama bunları yakında değiştirmek üzere bir kenara not alıyorum. Ryûsuke Hamaguchi inanılmaz bir eser ortaya çıkarmış. Tipik Japon sineması eseri gibi olmasa da (sıklıkla batılı tarzda kareler göze çarpıyor) film elbette milli anlatım dilinin çoğu unsurunu özümsemiş. Kısa bir öyküden 3 saatlik bir film çıkartmak ve seyirciyi hiç sıkmadan bir duygudan diğerine atmak ve bunu neredeyse sıfır hatayla kotarmak tarifi güç bir başarı.

    Senaryo: Filmin 3 saatlik süresi kesinlikle gözünüzü korkutmasın. Finale 10 dakika kala biraz aksıyor gibi görünüyor ama anlatım dili o kadar estetik ve hikayeler birbiri ile o kadar uyumlu ki hiç şikayetçi olamadım. Bir de Rus edebiyatı ve tiyatro sanatına uzaklığımı tekrar hatırlatmak isterim. Bu handikaplarına rağmen izlerken dünyada ilgimi vermek istediğim yegane yer bu filmdi. Büyük plot twistler barındırmadan karakter odaklı, sabit nabızda seyreden bir film. Bir de ilk defa hissediyorum bunu ama bir kitap gibi diyaloglar. Yani bir film izliyor olmaktan ziyade uzun ve hiç bitmesini istemeyeceğim bir roman okur gibiydim. Hayatımda gördüğüm en kitap film diyebilirim. Her diyalogsuz sahnenin arkasında bile kafamda çeşitli edebi tarifler, betimlemeler, iç ses metinleri canlanıyordu. Filmin görsel dili ile o kadar uyumlu bir senaryo var ki birbirlerini tamamlamakla kalmıyorlar, üstüne de ekliyorlar aynı zamanda.

    Oyuncular: Tüm oyuncular sahneler arası geçişlerde harika iş çıkarmışlar. Öyle çok sivrilmelerini gerektirecek sahneler yok ama olduğunda kesinlikle ortalığı darmaduman etmeden inmiyorlar sahneden. Hepsine sanki farklı hisler atanmış gibi ama tam emin olamıyorum. Bu yüzden bir daha izlemek zorunda hissediyorum çünkü içimden bir ses konuya ve harika çekimlere odaklanmaktan oyunculukları tam takdir edemedim gibi geliyor. Ama özellikle şoför rolündeki hanım ve Koreli kadın oyuncu beni benden aldı. Çok özel sahneleri vardı bu ikisinin. Sahneleri sözlüklere bedel performanslarla dolu diye özetleyebilirim filmi.

    Sinematografi/Diğer: Bu sene görsel açıdan iyi filmler vardı aslında. Ama herhalde Drive My Car geçilmesi güç bir çıta koyuyor rakiplerine karşı. Güzel, sade ve ustalıkla çekilmiş her sahne içime işledi diyebilirim. Belki ben abartıyorum ama sanki her basamağın, sigara dumanının, rüzgarda esen pardösünün, arabanın sun roof’unun kendi replikleri var. Bu kadar iyi çekimlere başka bir izahat bulamıyorum çünkü. Daha filmin başlarında “bu araba sahneleri biraz gereksiz uzun mu acaba ya?” diye merak ederken film ilerledikçe aslında hepsini ayrı bir düzleme, duyguya yolculuk gibi değerlendirmeye başladım. Sanki yönetmen her yolculukta bizlerle beraber bir şeyleri arar gibiydi. Umarım bulabilmiştir, benim kendi adıma aradığım (veya bulduğum) şeylere dair zayıf tahminlerim var sadece.

    Kurgu: Artık klasik 1.5 saatlik film süresi hiçbir yönetmeni kesmiyor anladığım. Çok iştahlılar. Çok fazla şeyi anlatmak istiyorlar. Önemli kısmı da çöp gibi film yapıyor. Seyirciyi yoran en basitinden ne anlatmak istediği bile kesin olmayan bu filmlerden tonla var piyasada. Ama çekilen sahnelerin bir araya getirilmesi o kadar ustaca yapılmış ki, ben kendi adıma konuşayım, sıkılmanın kıyısına bile uğramadım. Bir sahne ve repliği kaçırırım diye gözlerimi hiç perdeden ayırmadım bile. Bir tek finalde daha farklı tercihler yapılabilirmiş dedim ama asla şikayetim yoktur.

    Son Söz: Çok az sayıda salonda, sınırlı matinede gösterime giren bu film belki de bu sene izleyebileceğimiz en iyi iş olabilir. Program değiştirmeye, gerekirse masanızda bekleyen işleri ertelemeye hatta şehirler arası yolculuğa bile değer. Eğer sinemaya değer veriyorsanız, blockbuster harici filmlere de merakınız varsa bunu bu güzel filmi ait olduğu yerde izleyerek gösterebilirsiniz diye düşünüyorum.

    Kültür Sanat
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerik13 Şubat Buluşması | Çavuşesku’nun Termometresi #96
    Sonraki İçerik Ukrayna Rusya Özel Yayını | İpek Maya Saygın & Cem Özen

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}