Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Çuval
    Yazılar

    Çuval

    Nazlı Sıla Durmuş8 Eylül 20254 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Yine bilgisayar başında gündemi takip ederken arka planda bir şarkı çalınıyor kulağıma:

    “Sahte, sahte, her şey sahte
    Kalp yenik
    Akıl kanmıyor
    Sözler sahte…”

    Yüzümde tatlı bir tebessümle klavyeyi bırakıp dinliyorum şarkıyı.

    Sevgili Yalın’ın 2004 yılında çıkardığı albümün en sevdiğim şarkısıydı “Sahte.”

    Aradan geçen yirmi bir yılda şarkının manası da benim için değişti tabii ki…

    Ama sözlerinin yansıttığı gerçekliği günümüzde iliklerimize kadar hissediyoruz.

    Duyguların sahteliğinden, metaların sahteliğine doğru evrilen çağımızda nelerle karşılaşıyoruz bir bilseniz?

    Sahte zeytinyağından tutun da, sahte peynir, sahte kıyma, sahte içki, sahte bal üretebiliyoruz mesela.

    Sahte parfüm, sahte şampuan, sahte makyaj malzemesi derken kozmetik sektöründe de durum gıda sektöründen farklı değil.

    Hazır giyim, takı, çanta, aksesuar derken liste uzayıp gidiyor.

    Marka ve ürün sahteciliği adeta uzmanlık alanımız oldu.

    OECD ve Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi’nin (EUIPO) yayımladığı “Sahte Ürün Ticaretinin Küresel Haritası 2025” raporu yayınlandı.

    Raporda Türkiye sahte ürün ticaretinde Çin’den sonra ikinci sırada yer alıyor.

    OECD’nin 2018 raporunda Türkiye sahte ürün ticaretinde %4’lük bir rakama sahipken 2021 yılında bu rakam %12’ye yükselmiş.

    Son yayınlanan rapora göre ise Avrupa Birliği’ne giren sahte ürünlerin %22’si Türkiye’den geliyor.

    Yani sahtecilik büyüdükçe büyümüş…

    Sahte olan her şeyi ihraç etmiyoruz tabii ki de.

    Mesela son skandalımız sahte e-imzalarla türetilen sahte diplomalar, sahte sertifikalar, sahte ehliyetler…

    Emeğin sömürüldüğü bir sistemde “parayı basarak” kariyer ve iş sahibi olan yüzlerce insan olduğunu gördük.

    En acısı da bu belgeleri edinen kişiler hâlâ aramızda.

    Belki muayene olduğumuz doktor, gittiğimiz güzellik uzmanı, bindiğimiz taksinin şoförü…

    Bunlar elbette zamanla tespit edilecektir ancak bu zaman zarfında kimlere ne şekilde zarar verdikleri, bu zararın nasıl telafi edilebileceği gibi konular hâlâ muallakta.

    Bunca sahteliğin içinde elbette ülkenin bir de gerçekleri var.

    Adli makamlar sahtecilik operasyonunu inceleyedursun, gelin biz sizinle ülkenin gerçeklerini konuşalım.

    Mesela ülkenin en temel gerçeği, hepimizin bir şekilde hissettiği ekonomik kriz.

    TÜİK’in açıkladığı -ki bana göre bu rakamlar da gerçeği yansıtmadığı için sahte- enflasyon rakamlarına bakalım.

    TÜİK verilerine göre Temmuz ayı enflasyon rakamı %33.52.

    ENAG verilerine baktığımızda ise bu oran % 65.15.

    Temmuz rakamlarıyla kira artış oranı da %41.13 olarak belirlendi.

    Asgari ücretlinin %30, emekli ve memurun %15 zam aldığı bir ortamda, %41 kira artış oranı nasıl karşılanabilecek?

    İşte size sorgulanması gereken bir Türkiye gerçeği!

    Gelelim başka bir ülke gerçeğine…

    2008 yılında 68 olan kadın cinayetlerinin sayısı, bu yılın ilk yarısında neredeyse 300’e yaklaştı.

    2024 yılında tam 451 kadın tanıdığı ya da tanımadığı erkekler tarafından katledildi.

    Rakam her yıl artarak gidiyor ve kanunlarımızın uygulanabilirlik kısmında hep bir şeyler eksik kalıyor.

    O eksik kaldıkça bizler eksiliyoruz hayattan…

    Çocuklar annelerinden, aileler evlatlarından eksik kalıyor.

    2021 yılında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ve caydırıcı cezaların olmayışı erkek elini güçlendirmiş ve onları daha da cesaretlendirmiştir.

    “Aile Yılı” ilan edilen 2025 yılının ilk yarısında 300’e yakın kadın katlediliyorsa, hükümetin şapkasını önüne koyup düşünmesi elzemdir.

    Bu da başka bir Türkiye gerçeğiydi…

    2010 KPSS sorularının çalınmasıyla başlayan “şaibeli sınav” furyası bu yıl da devam etti.

    ÖSYM ve MEB tarafından yıllar içerisinde düzenlenen birçok sınavla ilgili şaibe iddiası ortaya atıldı.

    Bazılarında sınavlar iptal edildi, bazılarında ise sadece yöneticiler görevden alındı.

    Sapla saman birbirine karıştı, çalışanın hakkı, çalışmayanın sahtekârlığıyla buhar olup uçtu gitti…

    Kısacası sınav işinde çok başarılı olamadığımız da bir Türkiye gerçeği…

    Sizleri gerçeklerle buluşturmaya devam ediyorum.

    “Adalet mülkün temelidir” cümlesini tüm mahkeme salonlarına yazıp bu ilkeyle yönetilmesini beklediğimiz adalet mekanizması ne yazık ki düzgün işlememektedir.

    Seçilmiş belediye başkanları, toplumda tanınmış isimler haklarında herhangi bir iddianame düzenlenmediği halde cezaevlerinde tutuklu bulunuyorlar.

    Ölüm riski taşıyan hastalıkları doktor raporuyla ispatlanmış kişilerin, tüm itirazlara ve ses yükseltmelere rağmen tutukluluklarına devam kararı verilirken terör örgütü üyeliği gibi ağır bir suçtan cezası kesinleşmiş birçok hükümlünün çeşitli mazeretlerle salıverildiğini görüyoruz.

    Size anlatacağım daha birçok “Türkiye Gerçeği” var ama bunları anlatmaya sayfalar yetmez.

    Ülke gerçeklerini yaşayan halkın başına sürekli bunların gelmesinin tek sebebi ise “unutmak.”

    Biz çabuk unutan bir milletiz.

    Bir skandal bitmeden diğerine doğru son sürat koşuyoruz.

    Koşarken de ardımızda bıraktığımız olaylarla başımıza gelenleri unutuyoruz.

    Olayların etkisi geçince hiç yaşanmamış gibi oluyor.

    Tıpkı eskilerin dediği gibi: “Geçince olmamışa dönersin.”

    Bununla ilgili çok güzel bir anekdot aktarmak istiyorum size:

    Köylünün biri elinde ağzı bağlı bir çuvalla seyahat ediyormuş.
    Yolculuk sırasında iki-üç dakikada bir çuvalı sallıyormuş.
    Karşısında oturan adamın bu durum dikkatini çekmiş ve sormuş:
    – Hayırdır hemşerim, çuvalda ne var?
    – İki tane fare var.
    – Ne yapacaksın onları?
    – Bir dostuma lazımmış ona götürüyorum.
    – Peki, niye ikide bir çuvalı sallıyorsun, bırak olduğu yerde dursun.
    Köylü adama bakarak:
    -Gardaşım, eğer ben onları rahat bırakırsam düşünürler, bu çuvaldan çıkmanın yollarını arar, çuvalı kemirir dışarı çıkarlar. Çuvalı salladıkça panikleyip koşuşturuyorlar. Bir müddet sonra sakinleşince köşelerine çekilip tekrar düşünmeye başlıyorlar. İşte o zaman benim tekrar çuvalı sallayıp bunları bir daha panikletip oyalamam gerekiyor.

    Fareler çuvaldan çıkabildiler mi, yoksa yol boyu sallanıp durdular mı bilmem.

    Ama bizim çuvalın içinde neler olduğunu kurcalamayı bırakıp çuvalı kimin, neden salladığını sorgulamaya başlamamızın zamanı gelmedi mi?

    Fotoğraf: Sadiq Ahmad

    M Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikErsin Kalaycıoğlu: Neo-patrimonyal sultanizm hesap sorulamazlığı kurumsallaştırarak demokratik yapıyı çökertiyor

    Diğer İçerikler

    daktilo2

    Ersin Kalaycıoğlu: Neo-patrimonyal sultanizm hesap sorulamazlığı kurumsallaştırarak demokratik yapıyı çökertiyor

    7 Eylül 2025 Gökhan Korkmaz
    daktilo2

    “Geçen Yaz” Tarihe Geçecek Bir Film Olmanın Kıyısından Nasıl Döndü?

    7 Eylül 2025 Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Mutlak Butlana Doğru

    5 Eylül 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Çuval

    8 Eylül 2025 Yazılar Nazlı Sıla Durmuş

    Mutlak Butlana Doğru

    5 Eylül 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Tehran’s Last Line in Baghdad: The PMF, U.S. Pressure, and the Race to Shape Iraq’s Future

    4 Eylül 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    İsrail-İran Çatışması: İsrail’in Kazanımları

    3 Eylül 2025 Yazılar Burak Can Çelik

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}