Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Atatürkçülük ve Kürtçülük
    Yazılar

    Atatürkçülük ve Kürtçülük

    Armağan Öztürk25 Temmuz 20256 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    II. Çözüm Süreci devlet elitleri arasında bir pazarlık süreci olarak başladı. Amaç içerde başkanlık sisteminin bir dönem daha Erdoğan liderliğinde devam etmesi, dışarı da ise Ortadoğu’daki yeni jeopolitik şekillenme karşısında Türkiye’nin güvenlik risklerini en aza indiren yeni bir paradigma ortaya konmasıydı.

    Ancak zamanla, biraz da gecikmeli bir şekilde, devletten topluma yönelik bir mühendislik projesi olmaktan çıktı yeni çözüm süreci tartışmaları. Tartışma iki hatta kendini yeniden üretiyor: Pek çok liberal ve cumhuriyetçi aydın barış-demokrasi ilişkisini hararetli bir şekilde yeniden ele almakta. Özellikle ana muhalefet çevrelerine yakın aydınlara göre rejim barış talebini araçsallaştırıyor.

    Türkiye’de genel bir demokrasi sorunu var. Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu hapiste mesela. İktidar, devlet aygıtını temel hak ve özgürlükler ile adil yarışma koşullarına müdahale edecek şekilde kullanıyor. Dolayısıyla ikinci çözüm sürecinden barış çıksa dahi demokrasiyle sonuçlanmayacak bir siyasal dönüşümle karşı karşıyayız.

    Kürt hareketi bilerek veya istemeyerek Erdoğan’ın güç kazanmasına yardımcı olmakta. Liberal aydınlar, pek çok demokrat çevre ve Kürt hareketine göreyse terörün ortadan kalkması ve Kürt sorununun ucu açık bir demokrasi tahayyülü içinde olsa da çözüme doğru evrimi otoriterlik tartışmasını önemli ölçüde yapı bozuma uğratacak. Çünkü otoriterlik sadece Erdoğan’la, Cumhur İttifakıyla veya AKP Yeni Türkiye’siyle ilgili bir mesele değil.

    Ulus devletin kuruluş biçimi, laiklik ve milliyetçikle ilgili bazı angajmanlar Türkiye’deki demokrasi eksikliğinin asıl nedeni. Rejim baştan yanlış kurulduğu için her kimlik talebi bölücülük olarak görülüyor. Güvenlik her zaman özgürlükten daha değerli. Beka kaygısı siyasetin merkezinde. Türkiye demokratları rahat ve ön yargısız bir şekilde düşünemedi hiçbir zaman. Devletteki kaygı ve korku onları da etkiledi. Ülkenin tüm kurumları bu kurucu korkunun eseri. Hepimiz hastayız. Bu tartışma hattı bizi ikinci meseleye, yani Atatürkçülükle Kürt hareketi arasındaki kadim tartışmaya götürüyor.

    Bu ikinci hat son günlerde başta Medyascope olmak üzere bazı liberal düşünce platformlarında yazı, görüş ve değerlendirmelerle yeniden tartışılmakta. Bu bağlamda Mehmet Tatlı’nın 13 Temmuz 2025 tarihli  “Kürt sorununda Atatürkçü Entelektüelizmin İflası ve Kürt’ün Hafızasını Kürt’e Karşı Silahlaştırmak” yazısı Kürt demokratlarının Atatürkçülüğe bakışını rafine bir şekilde özetliyor.

    Tatlı’ya göre Türkiye’nin entelektüel tarihi Kürt meselesinde söylenmeyen şeylerin tarihi. Akademi, Kürt’ün varlığını kabul etmekte güçlük çekiyor. Bu sonuçta Atatürkçü aydınların ciddi bir payı var. Ayrıca Atatürkçü düşünce herkesin Türk ve birbirine eşit olduğu savını savunmaya devam ediyor. Oysa bu gerçeklerle bağdaşmamakta. Kürt sorunun varlığı zaten ülkedeki yurttaşlık ilişkilerine dair resmi tezin olgularla çeliştiğinin bir göstergesi. Dünya değişse de Atatürkçüler değişmiyor. Entelektüel bir dogmatizmle eski ezberleri tekrarlamaya devam ediyorlar. Kürt sorununun çözümünün Türkiye’yi böleceği iddiası ve DEM’in Cumhur İttifakına katıldığı ve seçimlerde Erdoğan’ı destekleyeceği kara propagandası Atatürkçü siyasetçi ve aydınların meseleyi anlamlandırmada kullandığı başlıca çıkarımlar. Tatlı’ya ve pek çok Kürt demokratına göre bu yorumlar çözüme katkı sunmuyor.   

    Bu noktada parantezi kapatıp ikinci çözüm sürecinin önümüze koyduğu gündemi de yok saymadan Atatürkçülükle Kürtçülük arasındaki ilişkiyi soğukkanlı bir şekilde değerlendirelim. Öncelikle Atatürkçülükle Kürt siyasal hareketini tam olarak uzlaştırmak imkansız. Çünkü bu iki akım iki farklı milliyetçilik tipine karşılık geliyor. Atatürkçü çizgi yurttaş milliyetçiliği, Kürt siyasal hareketiyse etnik milliyetçiliği yeniden üreten siyasal akımlar. Ancak iki çizgi arasında makul bir uzlaşma hem demokratik cumhuriyetinin niteliğinin derinleşmesi hem de ulus devletin restorasyonu açısından elzem.

    Atatürkçüler her türlü kimlik talebinin bölücülük ve gericilik anlamına gelmediğini kabul etmeli, başka düşünce sistemleriyle ötekileştirmeye girmeden eşit koşullarda diyaloga girmeli. Bu konuda bir eksiklik olduğu, milliyetçi cumhuriyetçi bakışının çoğulculuğu yeterince güçlü bir şekilde içselleştiremediği açık. Ancak Kürt hareketi de kimlik taleplerine dayalı siyaset biçiminin demokratik ulus devlet için yeterince anlamlı sonuçlar doğurmadığı fark etmeli.

    Kimlik, yurttaşlığın eksiklerini tamamladığı ölçüde değerli. Kimlik ve tanınmayı dar bir sosyolojik çerçevede yorumladığınızda çok kültürlü, her bir topluluğun birbirinden uzaklaştığı, yalıtılmış komünlere dayalı bir millet sistemine doğru yol alıyoruz. Bu aralar Türk kamuoyunca yoğun bir şekilde tartışılan Lübnan örneği bu işin en uç biçimi. Sonuç olarak insanlar arasındaki farklılığı yadsıyan katı bir benzerlik yorumu da (dogmatik Atatürkçülük), bizi bir arada tutan, benzerlikleri ve ortak iyiyi yok sayan kimlikçi düşünce de (Kürtçülük) sorunlu. Makul, dengeli, modern ve sürdürülebilir olan ulus devlet ve yurttaşlık; elde ettiğimiz kazanımları yok saymadan onu yeni hak talepleriyle toplumsallaştırmaktan geçiyor.

    Bu arada Atatürkçüleri değişime davet eden Kürt demokratlarının benzer bir talebi başta kendi çizgileri olmak üzere tüm siyasi akımlardan beklemesi yerinde olur. Çoğu liberal ve Kürt aydınının Kürt siyasal hareketini değerlendirirken ön plana çıkarmadığı bazı gerçekler var. Mesela Kürt hareketi de en az Atatürkçüler kadar milliyetçi. Kürt demokratları Kürt hareketinin itici gücünün ve (veya) asıl enerji kaynağının milliyetçilik olduğunu kabul etmeye yanaşmıyorlar. Öcalan’ın örgütüne giydirdiği sayısız elbiseye rağmen karşımızdaki yapı etnik milliyetçiliğin bir formu.

    Bir diğer mesele şiddet ve bölünme korkusu. Beka kaygısı ve bölünme korkusunun bazı tarihsel ve sosyolojik dayanakları var. Osmanlı’nın parçalanma biçimi, PKK’nın terörle hayata geçirmeye çalıştığı ulusal kurtuluş stratejisi ile son çeyrek asırda Suriye ve Irak’ta yaşananlar; Türk milliyetçilerinin Kürt siyasal hareketi güven duymasını haklı bir şekilde engellemekte. Ayrıca terör ve şiddet dalgasının Türk demokrasinin standartlarını bir hayli aşağı çektiği de ortada.

    Yasa dışı Kürt hareketinin yarattığı şiddet, yurttaş milliyetçiliğinin demokratikleşmesini engelledi. Askerlerin şehit edildiği, sivillerin katledildiği bir ortamda hak mücadelelerine sempatiyle bakmak, güvenliği bir kenara bırakıp özgürlüğü ön plana çıkarmak imkansız. Kürt siyasal hareketi ve PKK şiddetine karşı çıkmayan, hatta onu öven Kürt aydınları bu yöntemin Türk demokrasini bir şiddet sarmalına sürüklediğini güçlü bir şekilde dile getirmedi hiçbir zaman. “Türkiye’de demokrasi yok, bu sonuçtan Atatürkçülük sorumlu” argümanı ciddi bir kolaycılık bu nedenle.

    Ayrıca yeni çözüm sürecinin Post-Kemalizm öncesi düşünce koşullarını yeniden canlandırdığını söylemek lazım. Eskiden bu ülkenin İslamcı, muhafazakar, liberal, sosyalist ve Kürt aydınları cumhuriyetin demokratikleşmemesinden resmi ideolojiyi sorumlu tutar, başımıza gelen her kötülüğü Atatürkçülükle ilişkilendirirdi. Resmi ideoloji, askeri ve bürokratik vesayet, jakoben laiklik ve ırkçı milliyetçilik üzerine sayısız eleştiri dinledik anti-Kemalist kesimden. Ancak AKP’nin yaptığı pasif devrimin beklenen sonucu vermemesi ve Atatürkçü ideolojinin devletteki ağırlığının azalmasına rağmen ülkedeki kronik demokrasi eksikliği sorununun devam etmesi, Anti-Kemalizm’i tarihsel bir mahcubiyet içine soktu.

    Bugünlerde ise durum yine tersine dönüyor. Kürt muhalifler yine her şeyin sorumlusu, bir tür ilk ve ebedi günah olarak göstermeye başladı Atatürkçülüğü. Bunu yaparlarken de kendi sorumluluklarını, İslamcılar, muhafazakarlar ve liberaller başta olmak üzere sayısız akımın demokrasiyi aşağı çeken negatif gündemlerini karşılaştırmalı bir şekilde ele almıyorlar. Atatürkçülüğe yine haksızlık yapılmakta. Oysa bizim günah keçilerine değil, eşitler arasında sürdürülebilir bir diyalog ortamına ihtiyacımız var.

    Son söz ise güncel siyasetle ilgili. Şüphesiz ki anti-Tayyipçilik patolojik bir şey. Muhalefetin Erdoğan’ı iktidardan düşürmek dışında hiçbir şeyle ilgilenmemesi de onu yüzeysel bir gündeme mahkum ediyor. Ancak yine de ikinci çözüm süreciyle Erdoğan’ın başkanlık hesabı arasında bağlantı var. DEM Cumhur İttifakına katıldı demek için çok erken, ama Kürt hareketinin muhalefet cephesinden çıktığı ve iktidar bloğuna yaklaştığını görmemek için ise kör olmak gerek.  

    M Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikRTÜK Matruşkası 3: Kontrol Merkezine Dönüşüm

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    RTÜK Matruşkası 3: Kontrol Merkezine Dönüşüm

    24 Temmuz 2025 Özgür Özdemir
    Videolar

    CHP Masaya Oturacak mı? | Çavuşesku’nun Termometresi #263

    24 Temmuz 2025 Ekin Keleş, Burak Bilgehan Özpek, Enes Özkan ve İlkan Dalkuç
    Podcast

    Türkiye’de ve Dünyada İfade Özgürlüğünü Kimler Destekliyor? – II | Çerçeve S3 #75

    24 Temmuz 2025 İlkan Dalkuç

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Atatürkçülük ve Kürtçülük

    25 Temmuz 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    RTÜK Matruşkası 3: Kontrol Merkezine Dönüşüm

    24 Temmuz 2025 Yazılar Özgür Özdemir

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’de Katliamlarını Sürdürürken Halk Açlıkla Boğuşuyor

    22 Temmuz 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Kitap Yorum | Deliliğin Değişen Yüzü: Don Kişot’un Algılanma Hikayesi

    21 Temmuz 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}