[voiserPlayer]
İçimden geçeni düzgün bir şekilde yazmak için özen göstermem gerekiyor bu diziyle ilgili. Netflix kaç yıldır piyasada olmasına rağmen hâlâ düzgün içerik üretmekte zorlanırken anlatım şekli ve iddiasıyla diğer yapımların arasından sıyrılan bir yapım After Life. Özellikle bu kadar ilgi çekmişken ve signature Netflix yapımları ile pek alakası yokken ve ilginç görece eğlenceli bir ilk sezon varken sonrasında ne ters gitmiş olabilir?
Açık konuşalım ters giden şeyin ta kendisi Ricky Gervais. İlk sezonda yaşadığı ağır kaybı atlatmaya çalışırken etrafını kendisine yabancılaştıran ve acı çeken birisinin hayatındaki detaylara tanık olmuştuk. Yan karakterler her ne kadar absürt olsa da komedi yönü en az draması kadar iddialı olan bir yapım için pek göze batmıyordu. 4 ay öncesinde yayınlanan The Kominsky Method kadar iyi olmasa dahi biraz gelişirse gelecek vaat ediyordu. En azından ilk izlediğimde fikrim buydu.
Ama The Kominsky Method 2. sezonunda yeni zirvelere çıkmışken Ricky Gervais’in (ki kendisi senarist, yönetmen ve başrol) egosu ve inadı yüzünden muhtemelen yerinde saymıştı. İlk sezondan neredeyse farklı hiçbir yanı yoktu. Karakterlere derinlik kazandırmak ve yeni yollar çizmek yerine onları toplu bir şekilde punchline olarak kullanma ısrarı ve anlatının merkezindeki Tony’nin ıstırabına ahlaki ve mantıklı mazeretler bulma çabası çok yorucuydu.
Tony acı içindeydi ve etrafındaki beceriksiz ve cahillere katlanmaya mecbur değildi. Tony sevgili eşini kaybetmişken diğer tüm yan hikayeler alakasız veya başrolün motivasyonlarını pekiştiren nitelikteydi. Peki 2. sezonda bu yerinde saymanın hiç mi katlanılır yanı yoktu? Elbette bazı duygusal anlar ve komik espriler vardı. Ancak çok sevgili ve her şeye muktedir Ricky Gervais bunu daha ne kadar sürdürebilirdi?
Anlaşılan o ki son sezonun 4 bölümünde de stabil şekilde önceki bölümlerde ne yapıldıysa aynen devam etmiş, kalan 2 bölümde ise hızlıca her şeyi paketleyip final yapılmıştı. Dizinin kaderinde de bu varmış, başa gelen çekilir. Bu kadar sayıp döktüğüme bakmayın sakın. Meraklısı için taze yanları var elbette ama bunlar günahlarını gizlemeye yetiyor mu emin değilim.
İlk 12 bölümde ne izlediysek son sezonun 4 bölümünde onun ortalamasını izlemek sonra alelacele bir elveda ile uğurlanmak pek tatmin etmiyor diyebilirim. Stand up gösterilerinin ve Twitter performansının pek hayranı olmadığım Ricky Gervais ilk sezonun üzerine bir şeyler eklemekten kaçındıkça hüsran büyüyor. 3. sezonun hatırına ilk iki sezonu tekrar izlemeye üşendim ama her bölümde yatakta eski eşiyle olan anılarına dair video kayıtlarının olduğu bir sahne olduğuna neredeyse emin gibiyim.
Son sezon aslında Mr. Ricky biraz feyk atıyor. 2. bölümde değişim sinyali verir gibi olup finale kadar hiçbir şeye dokunmuyor. Bu satırları yazan bir izleyici olarak bundan daha fazlasını hak ettiğimizi düşünürken sadece tek bir kişi ve onun iğnelemeleri, nefreti ve özlemi aklımda kalmış bir şekilde dizi finalinden bildiriyorum.
Tony hep depresifti. Her olayda sağduyulu olmasa bile en mantıklı olan oydu. Çünkü tüm karakterler ve olaylar eninde sonunda onu temize çekmek için sıraya giriyordu. Etrafındaki insanlar onun hayatına girmekte ısrar ettikleri için başlarına geleni sonuna dek hak ediyorlardı. Yan karakterler şımarıktı, cahildi, anlayışsızdı bir noktadan sonra olanları kabul etmekten başka çareniz kalmıyordu.
Neyse özetlemem gerekirse ilk 2 sezonu severek izleyenler için aynı doğrultuda ilerleyen çok fazla sürprizlere yer açmayan diğer Netflix yapımlarına kıyasla eğlenceli ve samimi sayılabilecek bir yapım var, onlar zaten bu yazı çıkıncaya dek 3. sezonu çoktan izlemiştir. Ama eğer karakter gelişimi ve ilgi çekici bir atmosferde kaliteli bir komedi arıyorsanız The Kominsky Method, eğer henüz izlemediyseniz, tarafınızdan keşfedilmeyi bekliyor.