[voiserPlayer]
Bu Ülkede Kimin Yaşam Tarzına Müdahale Edildi Ki(!)
30 Ağustos günü bir haber sitesinde gündeme gelen alkol yasağı iddiası sosyal medyada hızla yayıldı. Buna göre İstanbul Valiliği yayınladığı bir genelge ile açık alanlarda, yani aslında mekân ve evler dışında, içki içilmesini yasaklamıştı.
Sosyal medya durur mu, hemen derin tartışmalar başladı. Özellikle de “Ben de içiyorum ama bakın Amsterdam’da da yasak, Avrupa’da onlarca ülke gezdim kimse sokakta bira içmez” şeklinde beyanları ile ortalığı daha da alevlendiren bir kitle de hemen tepkilerin odağı oldu. Peki, neydi bu yasak ve valiliğin uzun saatler sessiz kalıp iki ayrı açıklama yayınlamasına sebep olan genelge?
Öncelikle, Türkiye’de sokakta içki içilmesine ilişkin bir yasak varmış gibi ve bunu hatırlatıyorlarmış gibi bir metin yayınlandı. Fakat, Türk hukukunda böyle bir kural yok. Yani satışına ilişkin ruhsat, saat, yaş sınırlamaları her ülke gibi var. Ancak hafta sonu tartışmalara neden olan konu, biranızı alıp parkta içerseniz ceza kesileceğini iddia eden bir genelgeydi.
Peki, kanunlar seviyesinde böyle bir yasak var mı? Cevap basit, hayır yok. Buna ek olarak, valilik böyle bir yasak getirebilir mi? Herhangi bir idarenin bir yasağı getirebilmesi ya da yasak olan bir şeye izin verebilmesi için bu konuda yetkisi olması gerekir. Valiliğin kesinlikle böyle bir yasak getirme yetkisi yok. Yani böyle bir yasak getirmeleri halinde bu yasak sebebiyle herhangi bir vatandaşa idari işlem uygulanır, yani basitçe ceza kesilirse, bu ceza kanuna dayanmadığı için iptal edilir.
Hangi örneği hatırlamamız gerekir burada? Tabii ki Kovid cezaları! Bunların kanunsuz olduğunu o dönem pek çok hukukçu defalarca dile getirdi ve dikkate alınmadılar. Oysa bir pandemi kanunu ile bu yasaklar pek tabii yapılabilirdi. Ama talimatlar, genelgeler gibi hukuksuz yöntemler ile ilerlendi. Bu cezaların hukuksuz olduğu da zaten Anayasa Mahkemesi tarafından tescil edildi ve cezalar iptal edildi.
Yayınladıkları metinde geçen ibareye bakalım, “Alkol satışı ve tüketilmesinin; ruhsatı bulunan işletmeler dışında yapılmaması. (Park, piknik ve mesire alanları, sahil bandı, plaj vb. alanlarda).” Bu metni okuduğumuzda gerçekten de alkol tüketimi parkta, bahçede yapılamaz gibi anlaşılıyor. Oysa valiliğin iddia ettiği gibi böyle bir kanuni düzenleme yok. Satışa ilişkin düzenleme var. Bu sebeple de yazılan metin aslında mevcut bir kanuni düzenlemenin açıklanması mahiyetinde değil.
Diğer bir atıf ise kabahatler kanununa yönelikti. Kabahatler kanununda da iddia edildiği gibi açık alanda içki içmek ile ilgili bir yasak olmadığını baştan söyleyelim. Yalnızca ve yalnızca “sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunulması” üzerine bir düzenleme var. Bu düzenlemeye göre sarhoş olduğu için çevredekilere zarar verirse kişiye para cezası kesilebilir ve ayılana kadar da gözetim altında tutulabilir. Fakat bu yalnızca içki içtiği için verilebilecek bir ceza değil.
Bütün bu gerekçeleri dikkate aldığımız zaman ise metinde yazan park, bahçe, sahil vb. alanlarda içki içilmesine ilişkin herhangi bir engel yoktur. Sarhoş olmak da sübjektif olduğu için ancak sarhoşluğa dayalı rahatsızlık verilmesi halinde kanundan kaynaklanan bir idari yaptırım söz konusu olur. Bu düzenlemenin de geniş düşünülmesi ve yaptırımlarda keyfilik riski var mı derseniz, bence var. Ancak bu konu tabii ki ayrı bir tartışmanın konusu. Valiliğin açıklamasında yer alan düzenleme zaten mevcut değil. Mevcut olmayan bir düzenlemeyi sanki olan bir şeyi açıklıyormuş gibi yazmak ne etiktir ne de hukuki.
Sonrasında sosyal medyada yaşanan infial ile “kendi halinde içene ceza yok” gibi açıklamalar yapıldı. Yani aslında yanlış hukuki bilgiler ile bir nabız yoklaması yapıldı diye düşünmek yanlış olmaz.
Bu arada “seküler” ve “liberal” profillerden de hemen, “tabii canım bakın dünyanın her yerinde böyle yasaklar var” çıkışları gecikmedi. Birincisi, dünyanın her yerinde benzer düzenlemeler olsa dahi bizim hukukumuzdaki yasaklamalar ve kısıtlamalar ancak bizim anayasamıza uygun olarak yapılabilir. Anayasamıza göre böyle bir yasağı valiliğin çıkarması mümkün değil. Kovid tedbirlerinin kanuni düzeyde olmasının gerektiği gibi.
Ülkemizdeki alkol fiyatları ve ekonomik durum göz önüne alındığında alkolün sudan ucuz olduğu ülkelerdeki düzenlemelerle bizdeki durumu kıyaslamak da en basit tabirle kötü niyetli bir yaklaşım. Avrupa’da İtalya, Almanya gibi pek çok ülkede sokakta, kanal yanında oturup gayet de içki içebilirsiniz. Çevreye rahatsızlık vermek ise bambaşka bir boyut. Çevreyi rahatsız ediyorsanız alkollü olup olmamanızın bir önemi yok, zaten rahatsızlık boyutuna göre hukuki tedbirler alınması da mümkün.
Yine bu liberal olan hesapların en büyük iddialarından biri de “Türkiye medeni değil, benim mahallemdeki parkta içiyorlar, gece sokağa çıkamıyoruz, her yer Moda sahil değil” oldu. Bu hesaplara sorulması gereken bir soru daha var: Böyle bir yasak getirilebilseydi, Moda sahilde mi denetim yapılırdı yoksa Esenyurt’ta mı? Bu sorunun cevabı sanırım ortalama üstü iq’su olan ve ülkemizde yeterince süre yaşamış herkes için net.
O nedenle, başka kisveler ve bahaneler altında yapılmaya çalışılan yasaklara karşı durmak zorundayız. Bunun içki içip içmemekle alakası da yok. Yarın bambaşka bir özgürlüğünüz için bu yapıldığında, o zaman ne yapacaksınız? Kurallar, tam olarak bu durumun engellenmesi için var. Devletin sonsuz güç ile vatandaşı ezmesini engellemek için…
Fotoğraf: rashid khreiss