Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Cumhuriyet’in Edebiyatı
      • Varsayılan Ekonomi
      • Yakın Tarih
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • D84 INTELLIGENCE
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    • Project Syndıcate
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Erkan Saka ve Emre Kızılkaya ile Söyleşi: Türkiye’deki iletişim fakülteleri ve gazetecilik okulları küresel dünyadaki dönüşüme hazır mı?
    daktilo2 Röportajlar

    Erkan Saka ve Emre Kızılkaya ile Söyleşi: Türkiye’deki iletişim fakülteleri ve gazetecilik okulları küresel dünyadaki dönüşüme hazır mı?

    Gökhan Korkmaz7 Aralık 20257 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erkan Saka ve bu yıl Harvard Kennedy School bünyesindeki Carr-Ryan İnsan Hakları Merkezi’nde, teknolojinin Türkiye ve Macaristan’da gazeteciliğe etkisi konulu bir araştırması yayımlanan medya araştırmacısı ve eğitmen Emre Kızılkaya ile Türkiye’de ve dünyada iletişim fakültelerinin durumu ve medya endüstrisinin, gazetecilik okullarının geleceği hakkında konuştuk. Prof. Dr. Erkan Saka ve medya araştırmacısı ve eğitmen Emre Kızılkaya’nın Daktilo2’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

    Türkiye’de yaşayan bir birey şu anda bir İletişim Fakültesi’ne adım attığında, hangi zaman diliminde eğitim alıyor? 1990’lardaki özel yayıncılığın ve pop kültürünün geniş halk kitlelerini etkisine aldığı, yeni tüketim kültürünün inşa edildiği medya dünyasında mı, yeni teknolojilerin bütün dünyada yol açtığı bir dönüşümün yaşandığı ve sosyal medyanın ön plana çıktığı 2010’larda mı yoksa, 2025 yılında içinde bulunduğumuz ve tüm sistemi yeniden dönüştüren yapay zekâ kaynaklı distopya sürecinde mi?

    Prof. Dr. Erkan Saka: Türkiye’de çok iletişim fakültesi var, o yüzden tek bir cevap verebilmek mümkün değil. İlk iki dönemin yaşandığı kesin. Distopya sürecine girilmiş yer olduğunu sanmıyorum. Akademi o kadar da hızlı bir kurum değil, bürokratik bir yer ve karar vericiler genelde daha muhafazakar oluyorlar teknoloji kullanımında. Sistem dönüşüyor ama gözlemim yapay zekadan çok neoliberal dalganın dönüştürücülüğü bence.

    Medya araştırmacısı ve eğitmen Emre Kızılkaya: Türkiye’de bugün iletişim/gazetecilik eğitiminin, medya sektörünün en önemli sorunları arasında olduğunu düşünmüyorum. Oraya gelene kadar çok daha derin sorunlarla karşı karşıyayız. Gazetecileri hedef alan iktidar güdümlü adlî taciz (son örnekleri Fatih Altaylı ve Furkan Karabay), RTÜK ve BTK gibi düzenleyici kurumların özerkliğini tamamen yitirip haberciliğe karşı siyasî sopaya dönüştürülmesi ve büyük teknoloji şirketlerinin tekelinde iyice bozulan medya ekonomisi bunların başında geliyor.

    Global dünyada Birleşik Krallık’ta bulunan Cardiff  University School of Journalism, Media and Culture, ABD’de bulunan Berkeley Graduate School of Journalism ve Columbia University Graduate School of Journalism’e kadar iletişim okullarında eğitim programları ve ders içerikleri değişirken Türkiye’de halen aynı ders isimleri, aynı kitaplar ve akademisyenlerin power point sunumları hakimiyetini sürdürüyor. Bu durum öğrenci açısından neye mal oluyor?

    Prof. Dr. Erkan Saka: Bence böyle genelleme yapmamalıyız. İletişim fakülteleri son yıllarda büyük bir sıçrama yaşıyor. Yeterli olmayabilir bu ama yine de hiç değişim yok diyemeyiz. Fakültemizde sunduklarımız bahsettiğiniz programlardan geri kalmayabiliyor ama coğrafya kader biraz. Kaynaklar sınırlı, teknolojik inovasyon masraflı bir olay.

    Medya araştırmacısı ve eğitmen Emre Kızılkaya: Türkiye’de uluslararası standartlarda eğitim verilen iletişim fakültesi sayısının bir elin parmaklarını geçmediği ortada. Bu durum üniversiteler ve öğrenciler arasında ciddi bir eşitsizlik yaratıyor. Örneğin, taşrada bir iletişim fakültesinde eskimiş müfredat, olmayan ekipman ve niteliksiz eğitmenlerle dört yılını harcayan onca öğrenci için durum daha üzücü. Fakat morallerini bozmasınlar ve unutmasınlar ki topluma en faydalı insanlar en elverişsiz ortamlarda da yetişebiliyor. Genç, cesur, idealist gazetecilere her zamankinden çok ihtiyacımız var.

    Günümüzün dünyasında yapay zekanın hayatımıza girmesiyle birlikte  İletişim Fakülteleri’nin eğitim müfredatları değişmeye başladı. Örneğin, ABD’de bulunan Northwestern Medill School’da Knight Lab: Artificial Intelligence in Media adında bir laboratuvar var. Bu okulda  gazetecilik endüstrisinde yapay zeka kullanımı üzerine dersler veriliyor. Birleşik Krallık’ta ise Cardiff University School of Journalism, Media and Culture’de AI and Digital Media Production adlı bir yüksek lisans programı var. Burada generative AI ve dijital medya üretimi üzerine çalışılmaktadır. Türkiye’de İletişim Fakülteleri’nin eğitim programları yaşanan bu değişime hazır mı ve bu konuda hangi adımlar atılmalı?

    Prof. Dr. Erkan Saka:  Başta da söylediğim gibi o kadar çok fakülte açıldı ki ciddi bir akademisyen açığı var. Ancak kayda değer iletişim fakülteleri yenilikleri takip ediyor. Yeni teknolojilerin Türkiye’ye girişi ve kullanıma açılması çok hızlı oluyor. Kuramsal tarafta da büyüyen bir akademik sektör var, o yüzden her kategoride değişimler oluyor. Elbette yine önceki soruya verdiğim cevap üzere dijital uçurumu göz önüne almalıyız. Son kullanıcı için kolay olsa da kurumlar için altyapı yatırımı yapmak gerekiyor ve o bakımdan üniversiteler masraflı altyapı işlerine çok hazır değil.

    Medya araştırmacısı ve eğitmen Emre Kızılkaya: Derslerin, ders içeriklerinin, ders araçlarının, öğretim etkinliklerinin ve eğitmenlerin kendilerini sürekli güncellemesi, dışarıda hızla değişen hayat pratiğinden kopmaması kuşkusuz gerekli. Bu anlamda yapay zekâyla ilgili dönüşüme ABD ve Avrupa üniversitelerinin Türkiye’dekilerden daha hızlı uyum sağladığı da ortada. Fakat yapay zekâ araçlarını ve bunların medya sektöründe kullanımını öğretmenin, üniversitenin temel işlevi olmadığını da hem öğrencilerin hem eğitmenlerin unutmaması gerekir.

    Üniversiteyi meslek okulundan ayıran tarihsel özellik, öğretim ile araştırmanın birleştirildiği bir kurum olarak öncelikle sektöre işgücü hazırlamak değil, bilimsel bilgiyi, bağımsız düşünceyi ve akademik özgürlüğü geliştirmektir. Elbette bu arada öğrenci, istihdam edilebilirliğini artıracak beceriler de kazanır. Ancak üniversitenin asıl işlevi; toplumsal, teknolojik ve demokratik görevleri yerine getirecek bilgi üretimini ve eleştirel kapasiteyi desteklemektir.

    Kaldı ki araçlar ve teknikler sürekli değişir. Bu yüzden meslekî dönüşümlere ayak uydurmak için her halükârda hepimizin her zaman öğrenebilmesi gerekir. Örneğin 5-10 yıl önce kullandığımız veri gazeteciliği araçlarının birçoğu bugün yok. 5-10 yıl sonra da bugünün büyük dil modellerinde kullanılan teknikler ve araçlar muhtemelen ortadan kalkmış olacak.

    Oxford Dictionaries’ın, 2016 yılında İngilizce’de yılın kelimesi olarak post-truth’u seçtiği ve Amerikalı yazar, araştırmacı ve akademisyen Lee Mcintyre’ın 2019 yılı Nisan ayında Tellekt tarafından basılan Hakikat-Sonrası (Post-Truth) adlı kitabının ön plana çıktığı bir dünyada, akademi dünyası  “hakikat arayıcısı” rolünü nasıl yeniden tanımlamalı? İletişim Fakülteleri dezenformasyonla mücadele etmek için yeterince donanımlı bir eğitim programına sahip mi? Türkiye’de ve Dünya da örnekleri neler?

    Prof. Dr. Erkan Saka: Bence sırf iletişim fakülteleri değil tüm akademi hakikat arayışında önemli bir rol oynayabilir. Ama önce dönüşümünü tamamlaması lazım. Neoliberal etki devam ederse bu rolü oynaması imkansız. Yeni bir akademi lazım.

    Ben daha proaktif bir yerden bakıyorum. Fakülte kendisini bir şeyle mücadele etmek şeklinde kurgulamamalı. Yeni gelişmeleri hazmedip, müfredatını güncelleyip, iyi insan gücüyle eğitim vermeye devam etmeli. Bu şekilde hakikat arayışına daha çok destek olacaktır.

    Medya araştırmacısı ve eğitmen Emre Kızılkaya: 2016’da bu konuda şu yazıyı yazmıştım. 10 yıl sonra durumun pek değişmediğini görüyorum. O yazıda da belirttiğim gibi, 400 yıllık bir tecrübeden süzülmüş gazetecilik ilkeleri, gerçeği tespit edip yaymak için elimizdeki en iyi “filtre” olmayı sürdürüyor. Araçlar değişse de bu ilkeler değişmiyor. Çünkü gazetecilerin doğru, bağımsız, tarafsız, insanî ve hesap verebilir olması her zaman kamu yararına olacak.

    Yine de elbette gazetecilik eğitimi sadece teorik olamaz. Dezenformasyonla mücadele, platformların ve algoritmaların kamu yararına denetlenmesi gibi birçok pratik sürekli değişiyor. Bunlara yönelik yeni gazetecilik teknikleri, araştırma araçları ve örneğin üretsel yapay zekâ laboratuvarları ABD ve Avrupa’da birçok iletişim fakültesine çoktan eklemlendi. Ülkemiz genelinde iletişim eğitimi de bu dönüşümde geri kalmamalı.

    Size bugün “Çocuğumuz 2025’te İletişim Fakültesi’ni kazandı, yazdırayım mı?” diye sorsalar ne söylerdiniz ve hem dünyada hem de Türkiye’de medya endüstrisinin ve gazetecilik okullarının geleceği konusunda öngörüleriniz neler?

    Prof. Dr. Erkan Saka: İyi olan her şey ayakta kalır. Bu bakımdan çocuğum iyi bir iletişim fakültesine gittiği sürece sorun yok. Gazeteciliğe her zaman ihtiyaç olacak. Şu post-truth döneminde iyi medyacılığa ihtiyaç arttı. Ayrıca YZ’nın en az etkileyeceği mesleklerden biri gazetecilik olacak bence. YZ ona çok yönlü yardımcı olabilir ama insan varoldukça birinin haber yapması gerek. YZ varolan birikim üzerinden üretim yapıyor, oysa gazetecinin gündemi her zaman yeni olan.

    Medya araştırmacısı ve eğitmen Emre Kızılkaya: Çocuğumun Türkiye’de birkaç bölüm dışında iletişim fakültesine gitmesini istemezdim. Zaten buna “üniversiteyi kazanmak” da denemez, çünkü uluslararası standartların çok altında bir akademik performansla Türkiye’deki çoğu bölüme girilebiliyor. Ancak ABD veya Avrupa’da nitelikli eğitim veren bir iletişim fakültesinde burs kazanırsa ve gitmek isterse bunda bir sorun görmem. Çünkü iletişim, sosyal bilim sayılsa da aslında neredeyse bir temel bilim. Gazetecilik ilke ve yöntemleri de birçok meslek alanında işe yarar. Hangi mesleği yaparsanız yapın faydalı bilgi ve beceriler elde edinmenizi sağlayan disiplinlerarası bir araştırma alanı olarak her zaman geçer akçe kalacak.

    Dünya M Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerik5 Aralık’ın 91. Yılı: Türkiye’de Kadınların Siyasal Temsili ve Uluslararası Öğrenimler
    Sonraki İçerik Kültürel Hegemonya Kimde, Daha Doğrusu Kültürel Hegemonya Var mı?

    Diğer İçerikler

    Çeviriler daktilo2 PROJECT SYNDICATE

    Ukrayna’da Barış Neden Hâlâ Uzak Bir İhtimal

    7 Aralık 2025 Daktilo1984
    daktilo2 Yazılar

    Rejim Krizinin Ortasında Yaratılan Bir Heyûlânın Anatomisi: “Ulusalcı”yı Yeniden Düşünmek

    7 Aralık 2025 Yalçın Murgul
    Asterisk2050 daktilo2

    COP31: Sıra Türkiye’de

    7 Aralık 2025 Selim Yıldırım

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Ukrayna’da Barış Neden Hâlâ Uzak Bir İhtimal

    7 Aralık 2025 Çeviriler daktilo2 PROJECT SYNDICATE Daktilo1984

    Rejim Krizinin Ortasında Yaratılan Bir Heyûlânın Anatomisi: “Ulusalcı”yı Yeniden Düşünmek

    7 Aralık 2025 daktilo2 Yazılar Yalçın Murgul

    İslamcılığın Komplo Teorisi – II: Anti-Semitizmin Modern Öncesi Hali

    7 Aralık 2025 daktilo2 Yazılar Birol Başkan

    Kültürel Hegemonya Kimde, Daha Doğrusu Kültürel Hegemonya Var mı?

    7 Aralık 2025 daktilo2 Yazılar Alper Yağcı

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Aralık 2025
    • Kasım 2025
    • Ekim 2025
    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • PROJECT SYNDICATE
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    • Seçenekleri yönet
    • Hizmetleri yönetin
    • {vendor_count} satıcılarını yönetin
    • Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    • {title}
    • {title}
    • {title}