[voiserPlayer]
Genç ve gençlik kavramları üzerine çalışmalar son yıllarda artmakta ve bu alan sosyal bilimlerin temel meselelerinden birisi haline gelmektedir. Türkiye’de özellikle son dönemde, küresel anlamda artan kuşak çalışmalarının da etkisiyle gençlerle ilgili yayınlar yaygınlaşmaktadır. Habitat Derneği’nin Infakto RW ortaklığıyla Türkiye’de ilk defa 2017 yılında yayımlanan “Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Raporu” gençlerin tercihlerini, eğilimlerini ve beklentilerini ortaya koyma anlamında birçok veriyi kamuoyuna açıkladı ve “ev genci” kavramını literatüre kattı. Belli aralıklarla yayınlanan bu rapor; maddi durum, hane yapısı, eğitim, sağlık, ilişkiler, sivil katılım, siyasal katılım ve beklentiler, risk ve güvenlik, barınma ve çevre, medya kullanımı ve dijitalleşme temaları çerçevesinde gençlerin iyi olma halini incelemektedir.
26 Nisan 2023 tarihinde İstanbul’da Facebook İstasyon’da birçok akademisyen, STK temsilcisi, araştırmacı, siyasi parti temsilcisi ve basın mensubunun katılımıyla gerçekleşen lansman ile Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Raporu V, kamuoyuna sunuldu. Raporun yöntemi incelendiğinde Türkiye’de kentsel nüfusu temsil eden 28 ilde 18-29 yaş arasındaki 1228 gençle yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi. %49 kadın-%51 erkek dağılıma sahip olan bu çalışmadaki gençlerin %49’unun çalıştığını, %22’sinin öğrenci olduğunu, %13’ünün iş aradığını ve %16’sının ev genci olduğunu belirtmek gerek.
Peki gençlerin iyi olma hali raporundaki veriler bize neler söylüyor?
İstihdam sorunu, gençlerin yaşamdan memnuniyetini ve geleceğe dair umutlarını azaltıyor
2017’den itibaren yayınlanan rapor; pandemi, ekonomik koşulların kötüleşmesi ve küresel belirsizliklerin arttığı bir süreç içerisinde karşılaştırmalı olarak konuyu ele almamıza imkan tanıyor. Gençlerin memnuniyeti ve umutları yıllara göre incelendiğinde ciddi oranda bir azalmanın meydana geldiğini görmek mümkün. Bu oranları alt dağılımlara göre incelediğimizde iş arayanların %28’inin mutlu ve %23,4’ünün umutlu olması, Türkiye’de özellikle istihdam alanında gençlerin yaşadığı problemleri ortaya koyuyor. 2017 yılında %69,1 olan iş bulma kaygısının 2023 yılında %77,1’e yükselmesi, yine bu durumu destekler nitelikte. Ek olarak iş bulmanın önündeki engellere verilen yanıtların %38 yeterli iş olanaklarının olmaması, %29,8 ücret düşüklüğü ve %28 iş bulmayı sağlayacak tanıdıkların olmaması cevabı, istihdam sorununun ötesinde, gençler için nepotizmin yaratmış olduğu çaresizliği gözler önüne seriyor. Öte yandan, çalışanların %59,6 erkek-%37,3 kadın olması ve ev gencinin %26,6 kadın-%6 erkekten oluşması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin de somut bir örneği.
Gençlerin başka ülkede yaşama isteği artarken ve geleceğe dair umutları azalırken Türkiye’ye hissedilen duygusal bağlılığın %65,1 olması, çözüm üretme adına geç olmadığını gösteriyor
Son yıllarda “gençler” denildiğinde ilk tartışılan konularında başında, eğitim için yurt dışına gitme veya yurt dışında yaşama konusu geliyor. Ekonomik koşulların kötüleşmesi ve nepotizm, gençlerin Türkiye’de hayatlarını devam ettirme anlamında ciddi handikaplar yaratıyor. Eğitimine başka bir ülkede devam etme eğiliminde yıllara göre önemli bir değişim görülmezken başka bir ülkeye yerleşme isteğinde 2019-2023 yılları arasındaki değişim, gençlerin başka ülkede yaşama konusunda geçici değil, kalıcı eğilimlerinin olduğu anlamına gelebilir. 2020-2021 arası başka bir ülkede yaşamada meydana gelen artış, pandeminin eğitim koşullarında yarattığı olumsuz koşullar ve ekonomik koşulların kötüleşmesiyle açıklanabilir. Öte yandan yerleşmek istenilen ülkeler incelendiğinde %29,4 Almanya ve %16,1 ABD ön plana çıkarken, gençlerin eğilimlerinin demokrasinin gelişmiş ve refah standardının yüksek olduğu ülkeler olduğunu görüyoruz. Bu durum, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi, sosyal ve ekonomik türbülanstan çıkışında yönün gençler için neresi olduğuyla ilgili önemli ipuçları veriyor.
Gençler yoksullaşıyor, eğitim kötüleşiyor
Türkiye’de enflasyonun artması, yürütülen mali politikaların yaratmış olduğu döviz artışı ve alım gücünün azalması, tüm grupları etkilediği gibi gençlerin memnuniyetini ve iyi olma halini de olumsuz anlamda etkilemiş görünüyor. Gençlerin %63,8’inin açlık ve yoksulluk sınırının altında olduğu dikkat çekerken bu durum, eğitim başta olmak üzere birçok sosyal faaliyeti de sınırlandırıyor. Eğitimde dijital araçların, yaygınlaşma ve kurumsallaşma anlamında yeterli olmaması, gençler açısından birçok probleme neden oluyor. Uzaktan eğitimin verimsizliği, gençlerin sınırlı imkanları ile birleştiğinde kaçınılmaz olarak mutsuzluk meydana getiriyor. %90,9 oranında yüz yüze eğitimi faydalı bulan gençlerin eğitimden duyduğu memnuniyet, 2017 yılında %73,8 iken 2023 yılında %50,4’e gerilemiş durumda.
Ekonomik durumun kötüleşmesi, gönüllülüğü olumsuz etkiliyor
Türkiye’de sivil topluma katılımın yetersiz olmasında siyasi kültür ve aşkın devlet yaklaşımının önemli etkisi bulunmakta. Rapor, Türkiye’de sivil toplumla ilgili yeni bir gerçeği ortaya koyuyor. Gençlerin daha çok öğrenme, sosyalleşme ve deneyim kazanma alanı olarak gördüğü sivil toplum, ekonomik koşulların kötüleşmesinden olumsuz etkilenmiş görünüyor. Gençlerin gönüllülük oranının %9,1 olması, bu alandaki diğer çalışmalarla örtüşüyor. Burada çarpıcı olan gönüllülük yapmanın önündeki engeller sorusuna, %49,3 gönüllülük için param yok şeklinde cevap verilmiş olması. Gönüllülük faaliyetlerinin aynı zamanda sosyal dinamikleri etkilediğini de düşündüğümüzde gençler, kendilerini gerçekleştirecek alanlara ulaşmakta güçlük yaşıyor. Günün sonunda gençler için eğitimin verimsiz, sosyal becerileri geliştirecek alanların sınırlı ve mutluluğu sağlayacak olanaklara ulaşmanın zor olduğu bir ülke konumunda olduğumuzu görmek zor değil.
Ne sağcı, ne solcu! Ne dindar, ne değil! Milliyetçi!
14 Mayıs’ta gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri, ilk kez oy kullanılacak 4.904.672 gencin bulunduğu bir ortamda, gençlerin eğilim ve siyasi tercihlerinin ne yönde olduğu konusunda bir hayli önem arz ediyor. Rapor, birtakım çevrelerin gençlere yönelik dile getirdiği bir “ezber” olarak apolitiklik iddiasının gerçekliğinin olmadığını ortaya koyuyor ve bu tespit yapılan diğer kamuoyu araştırmalarıyla örtüşüyor. Siyasi manada eski kavramlarla gençleri tanımlamanın doğru olmadığı, değişen koşullarla kendisini yeniden şekillendiren bir gençliğin olduğunu söylemek mümkün. Verilen cevaplar incelendiğinde, gençlerin ağırlıklı olarak kendilerini sağ veya sol kavramlarıyla tanımlamadığı, din konusunun siyasi tercihte belirleyici olmadığı ve milliyetçi eğilimlerin önemli olduğu ön plana çıkıyor.
Kendinizi hangi gruba ait hissediyorsunuz sorusuna verilen cevapları siyasette “merkez” ekseninde incelediğimizde Türk, Atatürkçü ve modern kavramlarının ön plana çıktığını görüyoruz. Gençlerin apolitik olmadığı ve siyasi eğilimlerinin belli ölçüde bulunduğunu gözlemlerken siyasal katılım konusunda aynı şeyleri söylemek pek olası değil. Elbette gençlerin siyasal katılımının düşük olmasında Siyasi Partiler Kanunu ve siyasetin finansmanı meselesi yer alsa da siyasal katılımın en yüksek oranda %55,5 ile oy vermeyle sınırlı kaldığını görüyoruz.
Seçilme yaşının 18’e düşmesinin siyasi katılım anlamında ciddi bir etki yaratmadığını yapılan diğer araştırmalar da ortaya koyuyor. Daha çok sosyo-ekonomik koşullar siyasi katılımda belirleyici olsa da bu noktada gençlerin “katılımcı” olmayı tercih etmediklerini görüyoruz. Oy verme bağlamında ise en fazla önem verilen sorun arasında %95,3 ile enflasyonun gelmesi ve oy vermede belirleyici olmanın %58,6 olması, ekonominin gençler açısından öncelikli sorun olduğunu gösteriyor.
Kısaca;
– Ekonominin kötüleşmesi, gençlerin “İyi Olma Halini” olumsuz etkileyen unsurların başında geliyor.
– Ekonomik koşulların kötüleşmesi, gençlerin sivil alana ve sosyal faaliyetlere katılımını sınırlandırıyor.
– Eğitim şartları kötüleşiyor, uzaktan eğitim verimsiz şekilde geçiyor ve bu durum mutluluğu azaltıyor.
– Eğitim şartları, istihdam sorunu ve nepotizm dolayısıyla gençler, refah gücü yüksek ülkelerde yaşamak istiyor.
Türkiye’de “İyi Olma Hali Raporu V” birçok açısından karamsar bir tablo oluştursa da her şeye rağmen Türkiye’ye duyulan aidiyet gelecek açısından ümit veriyor.
Bir genç olarak gençlerin yurt dışına çıkması, dünyayı tanıması ve kendisini geliştirmesini, aynı zamanda mutlu, refah ve huzurlu bir hayatı talep ederken memleketlerine bunu getirmek için de mücadele etmesi gerektiğine, demokratik ve refah bir Türkiye’nin bu şekilde var olacağına inanıyorum.
Fotoğraf: Chang Duong