Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kürt Sorununa Ne Oldu?
    Forum

    Kürt Sorununa Ne Oldu?

    Sait Mürsel Çeşitçioğlu26 Eylül 20226 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    1992’de ilk kez Süleyman Demirel’in söylediği “Kürt realitesini tanıyoruz” cümlesinden sonra, Erdoğan’ın 2005 yılında “Kürt sorunu benim sorunum” ifadesi yeni bir başlangıçtı. Avrupa Birliği adaylık sürecinin getirdiği demokratikleşme ve sivilleşme hamleleri sonrası, hükümet değil evvela devlet Kürt sorununu çözemese bile minimize etmeye karar verdi. Terörle mücadele üzerine kariyeriyle bilinen DP Genel Başkanı Mehmet Ağar, devletin henüz yeşermemiş bu kararına talip oldu ve bir siyasi aktör olarak 2007’de şu demeci verdi: Dağda silah tutacaklarına düz ovada siyaset yapsınlar. İlerleyen yıllarda MHP’den de “Kürt kardeşlerimizin kendi dillerinde şarkı söylemesine karşı değiliz” benzeri açıklamalar duyacaktık.

    Dolayısıyla ve özetle Kürt sorunu inkar edilemez boyutuyla, bilahare “çözüm süreci” olarak adlandırılan ve devletin de bu konuda siyasi iktidara zıt bürokratik refleksler sunmayacağı biçimde bir mutabakat alanına taşındı. Çözüm süreci, kamuoyu nezdinde dört temel alanda tartışıldı:

    Birincisi
    , sosyokültürel hakların (Kürtçe serbestisi vd.) Kürtlere iadesiyle yasal güvence ya da anayasal serbesti kazanması ve buna karşılık Kürtlerin BDP/HDP kısmının “Türkiyelileşme” rotasıyla toplumsallaşarak Türk vatandaşlığının üst kimlik olarak tahkimi.

    İkincisi, büyükşehirler üzerinden yerel yönetimlerde idari özerkliğin sağlanmasının yanında Kürtlerin BDP/HDP kısmının önündeki siyasal engellerin kaldırılarak temsil imkanlarının güçlendirilmesi, buna karşılık ise siyasi özerkliğin bir ajanda olmaktan çıkması ve başkanlık sisteminin kabulüyle yürütme erkinin sayısal meşruiyetinin tahkimi niyeti.

    Üçüncüsü, PKK’nın tamamen sınır dışına çekilmesi ve buna karşılık askeri vesayetin kalıcı biçimde sınırlandırılıp, iç güvenliğe dair askeri tesis ve alanların azaltılması ve ordunun profesyonelleştirilmesiyle eşgüdümlü biçimde bu süreçle ilişkili sair hukuki konularda TBMM’nin mevzuat değişiklikleri yapması.

    Dördüncüsü, çözüm sürecindeki mevcut ve öngörülen diğer adımların neticesindeki nihai tablonun artık bir yasa veya başkanlık kararnamesiyle kayıt altına alınarak ilan edilmesi ve PKK’nın tamamen silah bırakması.

    Yukarıda kabaca izah edilen çözüm süreci, 7 Haziran 2015 seçimlerinin sonuçlarıyla siyasi iktidarın tabanındaki milliyetçi muhafazakar seçmeni MHP’ye kaptırması ve süreçten de HDP’nin sayısal avantaj sağlayarak ilk defa yüzde 13 gibi yüksek bir oy almasıyla fiilen sona erdi. 7 Haziran 2015 sonrası PKK’nın şehir merkezlerinde hendekler kazarak büyük bir silahlı isyan başlatması ve bu isyanın lojistik desteğinin HDP’li yerel yönetimlerden sağlanması da kırılma ve bitiş noktası oldu.

    Metotları itibarıyla hukuki ve siyasal denetime yeterince açık olmayan “Türkiyelilik” gibi temelsiz kavramlar üreten, temelde ise sadece “İslam kardeşliği” üzerinden toplumsal rızaya sunulan ve süreçteki siyasi aktörlerin oy desteğine bağlı kırılganlık ve bir o kadar da pragmatizm arz eden bir süreç olsa da çözüm süreci, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu alanda bugüne kadar gördüğü en kapsamlı hamle olarak tarihteki yerini aldı.

    Siyasi iktidarın özellikle bürokratik alandaki en önemli müttefiki olan Fethullahçıların bu sürece isteksizliği ve 2012 sonrası artarak devam eden muhalefetinin ve vesayet girişimlerinin tahripkarlığı yanında, siyasal bir aktör olarak HDP’nin sol-sosyalist ve Alevi kimlikleriyle öne çıkan kanadının 2013’ten itibaren eylemli bir muhalefeti biricikleştirmesi tarihsel vakalardır. Neticede ise; çözüm süreci 2009-2015 arasında denenmiş, belirli kazanımları ve yıkımları beraberinde getirmiş ancak Kürt sorununu problem haline getiren alanları dört başlıkta daraltmıştır:

    Birincisi, Kürtçe başta olmak üzere sosyokültürel hakların iadesinde ciddi mesafe alınmıştır. Yayınevlerinden, müzik yapımlarına; seçmeli derslerden, üniversitelerde lisans bölümlerine; Kürtçe devlet televizyonundan Kürtçe özel kanallara; resmi ve özel Kürtçe kurslarından piyasadaki eğitim setlerine kadar çok geniş bir yelpazede, hürriyet, çeşitlilik, süreklilik ve yaygınlık meydana gelmiştir. Kürtçe seçmeli derslerde öğretmen yetersizliği gibi arızalar devam etse de on binlerce öğrenci her yıl bu imkandan yararlanıyor. Kürtçe, kamusal hizmetlerde (yerel tabelalardan, mahkemelerde tercümanlığa kadar) daha geniş bir yelpazede yer almaya başlamışken bu durum, PKK’nın hendek terörü sonrası kesintiye uğramıştır. Ancak bu kesinti, Kürtlerin nüfus ve tarihi gerçekliğiyle bağdaşmayacağından sosyokültürel hakların iadesinin yolu açıktır ve siyasetin radarındadır.


    İkincisi; siyasi temsil, yerinden yönetim ve kaynakların dağılımı meselelerinde Kürt sorununun az veya çok genelleşmesidir. Temsil bakımından Kürt sorununu sorun arz etmekten uzaklaştıran en kritik faktör, siyasi partiler için seçim barajının düşürülmesidir. Yeni tabloda HDP’nin TBMM aritmetiğinde eskisinden çok daha güçlü olacağı ve bu yönüyle yasama üzerinde etkisinin artacağı kuşkusuzdur. Bunu değerlendirip değerlendirememek ve siyaset üretip üretememek başta HDP’nin ve diğer partilerin bileceği bir iştir. Zira artık bu başlık, Kürt sorunu içinde özelleşmekten uzaklaşıp mevcut sistemde TBMM’nin diğer erkler arası yeri ve gücüyle ilişkili olarak ele alınabilecektir.

    Öte yandan, kayyum uygulamaları, hukuki bir tedbir olmanın ötesinde, belediyenin bir organı olan belediye meclisinin de feshini doğuran ve böylece meclisin yeni başkanını seçmesine imkan vermeyen antidemokratik bir biçimde gerçekleşiyor. Uzun yıllardır yerinden yönetim imkanları bakımından geriye gidiş olduğu ve merkezi otoritenin ise güçlendirildiği görülüyor. Ancak bu durum, pek çok büyükşehir belediyesinin muhalefet partilerine geçmesi sonrası HDP’ye özgü bir durum olmayarak artık Türkiye’nin ortak sorunları içerisinde tüm ülkeyi ilgilendiren bir sorun ya da tercih biçiminde de tartışılabilir.

    Dolayısıyla, merkeziyetçiliğin Kürt sorunu içinde özelleşmiş olup olmaması esasen belediyelere kayyum uygulamasının gidişatıyla şekillenecektir. Çünkü, merkezi otoriteden illere aktarılan ekonomik kaynakların dağılımı bakımından da eski dezavantajlar çok uzun zamandır devam etmemektedir. Örneğin, Türkiye’nin en çok devlet yatırımı alan ve kaynakların aktarıldığı ilk 10 il arasında uzun yıllardır Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin istikrarlı biçimde dikkat çekmektedir. Buna karşılık hiçbir hava ve demiryolu imkanı dahi bulunmamasına rağmen milyar dolarlık ihracat rakamlarıyla öne çıkan Çorum ise merkezi idareden aynı desteği bile göremeyerek ekonomik kaynakların dağılımındaki dezavantajın, Kürt sorununa özel bir durum olmaktan çıktığını gösteriyor.

    Üçüncüsü, askeri vesayetin büyük ölçüde sona ermesi sonrası siyasi aktörlerin Kürt sorununu sükunetle konuşabileceği genişliğin artmasıdır. Her ne kadar siyasi iktidar uzun zamandır güvenlikçi politikaları sistematik biçimde siyasetinin merkezine oturtarak ifade hürriyetini daraltsa da muhalefetin ana aktörlerinin milliyetçilikle olan ilişkisinin ideolojik yoğunluğu geçmişe nazaran seyreltilmiş ve kısmen rasyonalize olmuştur. Artık Türkiye’de aşırı sağ alanı yeni ve küçük partilerin baskınlığına terk edilmiştir. Dolayısıyla, Kürt sorununa öteden beri ilgisiz kalan muhalefet partileri için konuşma alanı doğmuş ve soruna dair askeri yöntemler dışında da çözüm üretme imkanları Türkiye ölçeğinde genişlemiştir.

    Dördüncüsü ise saha üstünlüğüdür. Siha ve İha, TSK’ya ciddi bir alan üstünlüğü sağlamıştır. PKK’ya dönük Suriye’den lojistik destek sınırlanmıştır. Bu durum pek çok askeri uzmanın hakkını teslim ettiği bir gerçektir. Özellikle kamera kayıtlı biçimde yapılan bu askeri mücadele, sivil kaybını da sona erdirerek Kürt sorunu özelinde Türkiye aleyhine yurtdışındaki propagandist yayınları da büyük ölçüde bitirmiştir.

    Yukarıda izah edilenler çerçevesinde, Kürt sorununun muhteviyatındaki pek çok konunun, ülkenin sosyoekonomik koşulları ve siyasi değişimleri ölçüsünde artık özelleşmiş meseleler olmaktan çıktığı veya çıkarılabileceği de gözlemlenebilir. Kürt sorununun çözümünün aynı zamanda makro düzeyde demokrasi, ekonomi, hürriyet, kurumsallık sorunları içinde ele alınmasını dayatan yönler çoğalmıştır. Dolayısıyla, Kürt sorununun siyasi çözümünü en önemli ve en öncelikli seviyede kamuoyuna tavsiye eden değerlendirmeler, geçmiş tecrübelerden ve sorunun genelleşen yönlerinden ders çıkartmayan ham ve hırslı yaklaşımlar olarak kalabilmektedir.

    Fotoğraf: Enes Aktas

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikTürkiye Ekonomisi: ABD Faiz Arttırdı, Türkiye Faiz İndirdi
    Sonraki İçerik Muhalefet Hem Cumhurbaşkanlığını Hem Meclisi Kazanabilir mi? | Çavuşesku’nun Termometresi #126

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}