[voiserPlayer]
05 Temmuz 2023 günü Ak Parti tarafından TBMM’ye “6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” teklifi sunuldu.
Deprem dolayısıyla bütçeye gelen yükü azaltmak amacıyla TBMM’ye sunulan kanun teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. 12 Temmuz 2023 günü TBMM Genel Kurulunda görüşmelerine başlandı ve 13 Temmuz 2023 günü sabaha karşı ek Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin de aralarında bulunduğu kanun teklifinin ilk yedi maddesi TBMM’de kabul edildi. Teklife göre düzenlemenin yayımlandığı tarihte kayıt ve tescilli bulunan otomobil, otobüs, kamyon, kamyonet, uçak ve helikopterler dahil tüm taşıtlar ile 31 Aralık 2023 tarihine kadar kayıt ve tescil edilecek olan tüm taşıtlar, ek MTV kapsamında olacak. Kanun teklifi uyarınca yurttaşlar, 2023 yılı için iki kez Motorlu Taşıtlar Vergisi ödeyecek.
Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle Hazine ve Maliye Bakanlığınca Vergi Usul Kanunu kapsamında “mücbir sebep hali” ilan edilen yerlerde; deprem tarihi itibarıyla kayıt ve tescilli olan taşıtlar, deprem nedeniyle yıkılan veya ağır ya da orta hasarlı hale gelen binaların maliklerine ait taşıtlar, depremlerde ağır hasar görerek kullanılamaz duruma gelen taşıtlar ile deprem nedeniyle eşi veya birinci derece kan hısımlarından birini kaybeden mükelleflere ait taşıtlar ise ek MTV’den müstesna olacak.
AYM Önceki Dönemde Getirilen Ek MTV Vergisini İptal Etti
Ak Parti tarafından 2003 yılında da ek MTV artışı gündeme getirilmiş, kanun teklifi meclise sunulmuş ve mecliste kabul edilmiştir. Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Anayasa Mahkemesinde kanunun iptali için dava açılmıştır. İptali istenen “Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun’un 1. maddesi, Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasanın 2. ve 73. maddelerine aykırılığı sebebiyle iptal edilmiştir. İptal edilen madde metni ise şöyledir;
“Madde 1.- 18.2.1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5 ve 6 ncı maddelerinde yer alan (I), (II), (III) ve (IV) sayılı tarifelere göre vergiye tâbi olan ve bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicilde kayıtlı bulunan taşıtlar, bir defaya mahsus olmak üzere 2003 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar, ek motorlu taşıtlar vergisine tâbidir.”
Anayasa Mahkemesi’nin 2003 yılında vermiş olduğu iptal kararı[1] gerekçesinde öne çıkan önemli hususlar ise;
“Anayasa’nın 73. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.” denilmektedir. Burada verginin malî güce göre alınması ve genelliği ilkeleriyle vergilendirmede eşitlik ve adaletin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.
Ekonomi ve vergi hukuku alanında malî güce ilişkin göstergelerin gelir, sermaye ve harcamalar olduğu kabul edilmektedir. Malî güç, ödeme gücünün kaynağı, dayanağı, nedeni ve varlık koşuludur. Yasa koyucunun vergilendirmede, kişilerin sahip olduğu ekonomik değer ile malî güçlerini göz önünde bulundurması gerekir.
Vergide genellik ilkesi, herhangi bir ayırım yapılmaksızın malî gücü olan herkesin vergi yüküne katılmasını ve vergi ödemesini ifade eder. Malî güce göre vergilendirme, verginin, yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır. Bu ilke, aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olup, malî gücü fazla olanın malî gücü az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir. Vergide eşitlik ilkesi ise malî gücü aynı olanlardan aynı, farklı olanlardan ise farklı oranda vergi alınması esasına dayanır. Diğer bir anlatımla, yükümlülerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarıdır.
Hukuk devleti, tüm devlet organlarının eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, yönetilenlere güçlü, etkin ve kapsamlı biçimde hukuksal güvencenin sağlandığı, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, hukukun evrensel kurallarına saygı gösterildiği ve adaletli bir hukuk düzeninin gerçekleştirildiği devlettir. Hukuk devletinin öğeleri arasında eşitlik ilkesi de vardır.
Yasa’nın iptali istenen 1. maddesiyle 2003 yılı içinde alınan motorlu taşıtlar vergisi aynı yıl içinde aynı miktarda ek vergi adı altında ikinci kez alınmaktadır. Oysa, 197 sayılı Yasa gereğince 2003 yılı için motorlu taşıtlar vergisinin Vergi Usul Kanunu’na göre yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle zaten güncelleştirilerek alınmaktadır. Güncelleştirilen yeni miktar üzerinden 2003 yılında ikinci kez ek vergi tahakkuk ve tahsil edilmek suretiyle vergi yükü araç sahipleri aleyhine ağırlaştırılmakta, gelir ve kurumlar vergisi yükümlüleri gibi diğer vergi mükelleflerine de yansıtılmamaktadır. Bu durum, vergi yükünün dengeli, adil, ölçülü ve eşit dağılımını engelleyerek Anayasa’nın 73. maddesinde öngörülen vergilendirme ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır.
Yasa’nın genel gerekçesinde, ekonomik istikrarı sağlamak ve kamu borç stokunun azaltılmasını temin amacıyla bu düzenlemenin yapıldığı açıklanmakta ise de bunun olağanüstü koşulların zorunlu kıldığı haklı bir neden olarak kabulü mümkün görülmemiştir.” şeklinde açıklanmıştır.
Mahkeme kararından da anlaşılacağı üzere, söz konusu ek MTV vergisi “Mali güç”, “Verginin genelliği”, “Vergide eşitlik” ve “Hukuk devleti” ilkesine vurgu yapılarak, getirilen ek vergi yükünün 2003 yılında yeniden değerleme oranında artırıldığına dikkat çekilmiş; bu durumun dengeli, adil, eşit ve ölçülü vergi dağılımını engelleyerek Anayasa’nın 73. maddesinde öngörülen vergilendirme ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Vergi Kanunları Geriye Yürür mü?
Vergi kanunu ile yapılan değişikliklerde bir diğer önemli husus ise geçmişe yürümezlik ilkesidir. Devletin ve idarenin hukuka bağlılığında vergi hukuku açısından en temel şartlardan birisi olan hukuki güvenlik ilkesi; vergilendirmenin belirliliği, vergi hukukunda kıyas yasağı ve vergilendirmede geçmişe yürümezlik ilkelerini kapsar.
Geçmişe yürümezlik ilkesi, hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanmasıyla ilgili en dikkat çekici ve temel ilkelerden birisidir. Vergi hukukunda geçmişe yürümezlik ilkesi “yeni bir vergi normunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki vergiyi doğuran olaylar için hukuki sonuçlar doğurmasını yasaklayarak, bu normun ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için uygulanması gerektiğini” belirten bir hukuk ilkesidir.
Vergi yükümlülerinin, gelecek zamanlarda beklenmedik vergi yükleriyle karşılaşmamaları, vergi kanunlarının geçmişe yürütülmemesinin amacını teşkil etmektedir. Ülkemizde “gerçek geçmişe yürüme” ve “gerçek olmayan geçmişe yürüme” kavramları yaygın olarak kullanılmakta ve kabul görmektedir, Anayasa Mahkemesi’nin de vergi yasalarına ilişkin kararlarında genellikle bu ayrımı yaptığı görülmektedir. Vergilendirme dönemi henüz bitmemiş ya da tamamlanmamış ise “gerçek olmayan geçmişe yürümeden” bahsedilmekte iken vergilendirme dönemi bitmiş ya da tamamlanmış ise “gerçek geçmişe yürümeden” bahsedilmektedir. Gerçek olmayan geçmişe yürüme vergilendirme sona ermediğinden geçerli sayılmakta iken gerçek geçmişe yürüme hukuki sonuçlar doğduktan sonra vergi yükünü artırdığı için geçersiz sayılmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin de vergi yasalarına ilişkin kararlarında kamu yararı gibi bazı istisnaları olmasına rağmen, genellikle bu ayrımı yaptığı görülmektedir.[2]
Anayasa Mahkemesi’nin İptal Ettiği Hükümlerin Yasama Organı Tarafından Yeniden Yasalaştırılması
Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararların yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağladığı Anayasanın 153. maddesinin son fıkrasında açıkça düzenlenmiştir. Hukuk devleti ilkesi, her üç erkin de yetkilerini Anayasanın öngördüğü biçimde ve sınırlar içinde kullanmalarını gerektirir. Bunun kaçınılmaz sonucu da yasama organının yargı kararlarına uymasıdır .
Anayasa’nın başlangıç kısmının 3. paragrafı, “Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı’ şeklinde, 4. paragrafı ‘Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu” şeklinde, Anayasa’nın 2. maddesinin ‘Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Anayasanın bu hükümleri birlikte değerlendirildiğinde daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş hükümlerin yasama organı tarafından yeniden yasalaştırılması, Anayasanın 153. maddesinin son fıkrasına açıkça aykırılık sonucunun ortaya çıkmasına neden olur.
Teklifin Yasalaşması Halinde Ne Olacak?
Yapmış olduğumuz açıklamalar doğrultusunda, ek MTV getiren kanun teklifinin mecliste yasalaşması halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubu veya TBMM üye tam sayısının en az 1/5 tutarındaki milletvekilinin, Anayasa Mahkemesinde ilgili kanunun 1. maddesinde düzenlenen ek MTV alınması hükmünün iptali için dava açması durumunda;
Anayasa Mahkemesi’nin ilgili düzenlemeyi; getirilen ek vergi yükünün dengeli, adil, eşit ve ölçülü dağılımı engellediği, verginin 2023 yılında yeniden değerleme oranında güncellendiği, bu sebeple Anayasa’nın 73. maddesinde öngörülen vergilendirme ilkelerine aykırı olduğu, hukuki sonuçlar doğduktan sonra vergi yükünün artırıldığı ve daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş bir hükmün yasama organı tarafından yeniden yasalaştırıldığı sebebiyle iptal edeceği kanaatindeyim.
[1] Anayasa Mahkemesi’nin 2003/48 E. 2003/76 K. Sayılı kararı.
[2] AYYILDIZ, AYYILDIRIM- 2015-Siyaset ve Ekonomi Dergisi/ Vergilendirmede Geçmişe Yürümezlik İlkesinin Türk Vergi Hukukundaki Yeri