Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Cumhuriyet’in Edebiyatı
      • Varsayılan Ekonomi
      • Yakın Tarih
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • D84 INTELLIGENCE
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    • Project Syndıcate
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Üniversiteyi Kısaltmak Değil, Eğitimi Ciddiye Almak
    daktilo2

    Üniversiteyi Kısaltmak Değil, Eğitimi Ciddiye Almak

    Oğuz Ergin28 Aralık 20257 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    YÖK’ün aldığı, üniversitelerde dört yıllık lisans eğitiminin başarılı öğrenciler için üç yıla düşebileceği kararı şu soruyu gündeme getirdi: “Üniversite eğitimi üç yıla mı inmeli?”

    Kulağa pratik geliyor. Ama eğitimi kronometreyle ölçmeye başladığımız anda asıl soruyu kaçırıyoruz: Mezun olduğunda bu insan tek başına ne yapabiliyor? Ölçü bu olmalı. Eğitim süreyle değil, mezuniyet gününde ortaya çıkan yetkinlikle ölçülür.

    İlber Ortaylı’nın gençliğe dair vurgusu da bu yüzden önemli. Hayatın yönünü belirleyen taşlar çoğu zaman genç yaşlarda—özellikle 20’lerin başında—yerine oturuyor[1]. Gençliğin en verimli yıllarını “bir an önce mezun ol” takvimine kilitlemek, kaybettiğimiz şeyin bir yıl değil, bazen bir kuşak olduğunu gizliyor.

    “Daha hızlı iş hayatına atılsınlar” diye üniversite tartışılmaz

    Üniversiteyi “en kısa sürede iş piyasasına insan çıkarma” mantığıyla tartışmak meseleyi tersinden kurmaktır. Sorun süre değil; amaç, nitelik ve ölçme.

    Bir programın ilk sorusu şudur: Mezun olduğunda bu insan hangi nitelikleriyle öne çıkacak? Bu sorunun yanıtı net değilse “3 yıl mı 4 yıl mı?” tartışması içeriksiz bir takvim pazarlığına döner. Bu hız mantığını uç noktaya götürelim: En hızlı çözüm hiç üniversite okutmamaktır. Öğrenciyi doğrudan işe yönlendiririz; bitti gitti. Demek ki mesele hız değil; mezuniyet anındaki yetkinlik.

    Diploma statüye dönüştü

    Bizde üniversite, çoğu zaman “ne öğrendin?” sorusundan çok “hangi kapıdan geçtin?” sorusunun cevabı gibi çalışıyor. İş ilanının daha ilk satırında “4 yıllık diploma şartı” diye bir filtre duruyor; beceriyi görmeden kapıyı kapatıyor. Oysa saygınlık; üniversite binasına girip bir kâğıt almakla değil, toplum için anlamlı bir işi iyi yapmakla ölçülmeli.

    Çiftçilik de, tesisatçılık da, inşaat ustalığı da, berberlik de saygındır. Ülkenin birçok alanda acil ihtiyacı da zaten nitelikli meslekler.

    Bazı ülkeler “herkesi üniversiteye” koşturmuyor

    İsviçre örneği bu yüzden öğretici. Zorunlu eğitim 15 yaşında bitiyor (toplam 11 yıl; 4–15 yaş arası) [2]. Sonrasında gençlerin yaklaşık üçte ikisi, üniversiteden önce üst-ortaöğretimde mesleki eğitim yoluna giriyor; bu yol çoğu zaman iş piyasasına açılıyor ama isteyenler için yükseköğretime geçiş kapıları da var [3]. Üst-ortaöğretimde 2023/24 verilerine göre öğrencilerin %58’i mesleki eğitimde, yaklaşık %30’u genel/akademik eğitimdeydi [4].

    Almanya’da da üst-ortaöğretimde öğrencilerin yaklaşık %50’si mesleki eğitimde; bunun da yaklaşık %70’i “ikili sistem” çıraklık üzerinden ilerliyor [5].

    Türkiye’de tablo daha karışık. MEB’in 2024–2025 örgün eğitim istatistiklerine göre ortaöğretimde 1,68 milyon öğrenci mesleki ve teknik liselerde; 3,16 milyon öğrenci genel liselerde; 487 bin öğrenci imam hatip liselerinde okuyor. Mesleki-teknik yolun payı kabaca üçte bir [6].

    İstihdam tarafında da “meslek lisesi işe yaramıyor” diye kestirip atmak kolay; ama veriye bakınca tablo daha nüanslı. TÜİK’in ayrıntılı kırılımlarının en net paylaşılan örneklerinden birinde (2018), mesleki-teknik lise mezunlarının istihdam oranı %57,4 iken diğer lise mezunlarında %46,7; işgücüne katılım da sırasıyla %66,1 ve %54,2 [7]. Aynı kaynak, mezunların kendi alanlarında istihdamının çoğu alanda %10’un altında kaldığını da not ediyor [7].

    Bu tablolar şunu söylüyor: Hedef gerçekten “gençler hayata daha erken atılsın” ise yapılması gereken üniversiteyi kısaltmak değil; üniversiteye mecburiyet hissini azaltmak, nitelikli mesleki yolları güçlendirmek ve lise sonrası geçişleri düzgün tasarlamak. (Üstelik bu geçişler, arka kapı üretmeyen; ölçülebilir ve şeffaf bir çerçevede olmalı.)

    Mesleki yol “ikinci sınıf” olmayacaksa anlamlı

    Mesleki yol “başaramayanın gittiği yer” diye damgalanırsa sistem baştan bozulur. Bu algıyı kıracak olan süslü isimler değil; mezunun iş bulabilmesi, makul ücret alabilmesi ve tecrübe kazandıkça ilerleyebilmesidir.

    Bunun bir ayağı da lise türlerini netleştirmekten geçiyor. Üniversiteye hazırlayan akademik lise ile mesleğe hazırlayan meslek odaklı lise aynı hedefe hizmet etmiyor. Meslek odaklı liselerin saygınlığını yükseltmeden, üniversiteyi “statü fabrikası” olmaktan çıkaramayız.

    Bazı bölümler liseye taşınabilir

    Dürüstçe konuşalım: Bazı üniversite bölümü diye okuttuğumuz içerikler, doğru tasarlanmış bir lise programına ya da lise sonrası kısa döngülü/sertifikalı yollara taşınabilir. Böylece üniversite derinleşir; lise de mesleğe daha iyi hazırlar.

    Somut bir fikir: “Girişimcilik Liseleri”. Bu okul, “işletme okuyup diplomayla statü kazanma” fikri yerine; iş kurma/iş yönetme becerisini gerçek proje, rehberlik ve uzun dönemli staj üzerinden öğretmeyi hedefleyebilir. Mezun olabilmek için öğrencinin bir portföy hazırlaması, gerçek bir müşteri/projede çalışmış olması ve en az bir dönem (tercihen ücretli) staj yapması gerekir; bu stajda gerçek işte sorumluluk alır ve somut çıktı üretir.

    İşletme, uluslararası ilişkiler, halkla ilişkiler, lojistik, dış ticaret gibi programların önemli bir kısmı da üniversitede dört yıl “teoriye benzer pratik” diye oyalanmak yerine; lise düzeyinde güçlü bir ortak çekirdek + mezuniyet sonrası 1–2 yıllık uzmanlaşma (operasyon, satış, dış ticaret, tedarik, kurumsal iletişim vb.) şeklinde yeniden tasarlanabilir.

    Bu fikir Türkiye’de de zaman zaman gündeme geliyor [8]. Dünyada lise düzeyinde girişimcilik/iş dünyası becerilerini yarışma ve proje temelli öğreten yapılar var; örneğin DECA [9] veya Junior Achievement’in lise modülleri [10].

    Aynı mantıkla üniversiteden liseye “inecek” başka kümeler de düşünülebilir: Uygulamalı Bilişim (yazılım, siber güvenlik, veri okuryazarlığı), sağlık ve bakım hizmetleri, tarım ve gıda teknolojileri, enerji–tesisat–yapı teknolojileri, yaratıcı endüstriler (tasarım, video, animasyon).

    Ekonomik baskı gerçek, ama çözüm yanlış yerde aranıyor

    “3 yıla insin” talebinin ardında gerçek bir sıkıntı var: Aileler dört yıl boyunca barınma, harçlık ve fırsat maliyetine katlanıyor; genç de bir an önce kendi ayakları üzerinde durmak istiyor. Bu kaygıyı görmezden gelmek haksızlık olur. Ama baskıyı hafifletmenin yolu, eğitimi budamak değil; barınma, burs ve ücretli staj gibi somut mekanizmaları büyütmektir.

    Asıl mesele şu: Bugün pek çok genç, “diploma olmadan iş bulamam” korkusuyla üniversiteye giriyor—gerçekten oraya ait olup olmadığını sormadan. Asıl maliyet de burada: dört yıl değil, yanlış yolda geçen dört yıl.

    Nitelikli mesleki yollar güçlenirse, lise sonrası geçişler düzgün tasarlanırsa, üniversite “herkesin mecburen gittiği yer” olmaktan çıkar. Doğru yol doğru kişiyle eşleşince süre sorun olmuyor. O zaman üniversite, gerçekten orada olması gerekenlerin gittiği yer olur—ve o insanlar için 4 yıl (hatta 5) bir yük değil, yatırım olur.

    Peki “3 yıl mı 4 yıl mı?”

    Bu soruya kategorik cevap vermek yanlış. “Herkes 3 yılda bitirsin” demek de yanlış.

    Bazı öğrenciler bazı alanlarda önden gider; bazı programların içeriği gerçekten 4 yıla yayılacak derinlikte olmayabilir. Esneklik olabilir. Ama kritik soru değişmez: Kim için, hangi programda, hangi çıktı ile?

    Süreyi “işe çabuk girsinler” gerekçesiyle değil; olmuşluk (hazır olma, yetkinlik, olgunlaşma) hedefiyle belirlemek gerekir. Özellikle mühendislikte eğitim, sadece konuyu duymak değildir; uygulamak, yanılmak, yeniden yapmak ve olgunlaşmaktır. İnsan öğrenmesi “girdiyi ver, çıktıyı al” türü bir süreç değildir. Zaman ister.

    Bu yüzden “en hızlı mezun olma” takıntısı, öğrenciyi doğru hedefe götürmez. Hedef, mezuniyet gününde hazır olmak olmalı. Hazır oluş; kimi için 3 yılda olur, kimi için 5 yılda; kimi için de üniversite yerine farklı bir yol daha doğrudur.

    Asıl ölçü: mezunun yapabildiği iş

    Kaliteyi konuşacaksak “kâğıt üzerinde ne yazıyor?”a değil, mezuniyetten sonraki hayata bakacağız: Mezun tek başına neyi yapabiliyor; hangi beceriyi gerçekten kullanabiliyor; nerede, hangi işlerde tutunabiliyor?

    Sonra işin mutfağına bakacağız: dersin/uygulamanın niteliği, öğretim elemanı, araştırmanın uluslararası karşılığı… Çünkü burası zayıfsa, diplomayı istediğin kadar kısalt; sonuç değişmiyor.

    Özetle: “3 yıl mı 4 yıl mı?” sorusu tek başına yanlış değil; ama yanlış yerden soruluyor. Önce “Bu toplum hangi nitelikli insanlara ihtiyaç duyuyor?” diyeceğiz, sonra da “Bu nitelik nasıl kazanılır ve nasıl ölçülür?”. Süre, bu iki sorunun sonucunda kendiliğinden ortaya çıkar.

    İlber Ortaylı’nın işaret ettiği o verimli yılları takvime değil, doğru yola ve gerçek beceriye yatırmak lazım [1]. Üniversiteyi kısaltmak değil, eğitimi ciddiye almak zorundayız.

    Kaynakça

    [1] İlber Ortaylı & Yenal Bilgici, Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler (Kronik Kitap, 2019).

    [2] OECD, Education at a Glance 2024: Country Note – Switzerland (Zorunlu eğitim: 4–15 yaş, 11 yıl), erişim: 26 Aralık 2025.

    [3] OECD, Vocational education and training in Switzerland (Vocational Education and Training Systems in Nine Countries), 30 Ekim 2025.

    [4] İsviçre Federal İstatistik Ofisi (FSO), Upper secondary level (2023/24: üst-ortaöğretimde mesleki eğitim oranı ve genel eğitim oranı), erişim: 26 Aralık 2025.

    [5] Cedefop, Vocational education and training in Europe | Germany (üst-ortaöğretimde mesleki eğitim payı ve çıraklık oranı), erişim: 26 Aralık 2025.

    [6] Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), 2024-2025 Örgün Eğitim İstatistikleri Açıklandı (ortaöğretimde genel/mesleki-teknik/İHL öğrenci sayıları), 30 Eylül 2025, erişim: 26 Aralık 2025.

    [7] Millî Eğitim Bakanlığı (Mesleğim Hayatım), Meslek Liseliler Daha Kolay İş Buluyor (TÜİK verileriyle lise türlerine göre işgücüne katılım/istihdam ve alan dışı istihdam notu), 20 Mayıs 2019, erişim: 26 Aralık 2025.

    [8] Liberal Düşünce Topluluğu, Mehmet Ali İlkaya, Yeni Türkiye’nin Yeni Okulları II: Girişimcilik Lisesi, erişim: 26 Aralık 2025.

    [9] DECA Inc., High School (DECA’nın misyonu ve lise düzeyi program çerçevesi), erişim: 26 Aralık 2025.

    [10] Junior Achievement USA, JA Be Entrepreneurial (Think Like an Entrepreneur) (lise düzeyi için önerilen girişimcilik modülü), erişim: 26 Aralık 2025.


    Konuyu ele aldığım 23 Aralık 2025 tarihli “Üniversite 3 Yılda Biter mi?” yayını için: https://youtube.com/live/1H_xskbShsI

    Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikUzun İnce Bir Yoldayız… 2026’nın Gelişi Nereden Belli?
    Sonraki İçerik Türkiye’de Gündem Neden Bu Kadar Sık Futbol Üzerinden Yürüyor?

    Diğer İçerikler

    daktilo2

    Barçın Yinanç: Türkiye’nin önünde fırsat pencereleri yok değil, ama hukuk, demokrasi ve ekonomik adalet olmadan bunları değerlendirmek içi doldurulamayan bir iyimserlik

    28 Aralık 2025 Gökhan Korkmaz
    daktilo2

    Türkiye’de Gündem Neden Bu Kadar Sık Futbol Üzerinden Yürüyor?

    28 Aralık 2025 Ali Onur Özçelik
    daktilo2

    Uzun İnce Bir Yoldayız… 2026’nın Gelişi Nereden Belli?

    28 Aralık 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Tehran at the Threshold of a Final Decision: War, Succession, or Deterrence

    25 Aralık 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Dünya Gündemi: Trump’tan Grönland Adımı, ABD-Venezuela Gerilimi, Rusya’dan Ukrayna’ya Büyük Saldırı

    23 Aralık 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Babalar ve Oğullar

    22 Aralık 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    Büyük Dönüşümün Reçetesi: Liberal Milliyetçilik

    21 Aralık 2025 daktilo2 Yazılar Burak Dalgın

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Aralık 2025
    • Kasım 2025
    • Ekim 2025
    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • PROJECT SYNDICATE
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    • Seçenekleri yönet
    • Hizmetleri yönetin
    • {vendor_count} satıcılarını yönetin
    • Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    • {title}
    • {title}
    • {title}