Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Parçalanma Nerede Birikiyor? Türk Sağında Yeni Rekabet
    daktilo2

    Parçalanma Nerede Birikiyor? Türk Sağında Yeni Rekabet

    Mustafa Bölükbaşı21 Eylül 20255 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Yargıtay verilerine göre bugün Türkiye’de faal parti sayısı 180. Bu partilerin yaklaşık üçte ikisi 2017 anayasa değişikliği sonrasında kuruldu. 24 tanesi 2023 seçimlerine katıldı ve ittifak listeleri sayesinde yasama döneminde TBMM’de temsil edilen parti sayısı 15’e kadar çıktı. Bu yüzden 2023 sonrasının Türk siyaseti çoğu gözlemciye “her yerde yeni parti” görüntüsü veriyor. Ancak mesele, sayıca çoğalmaktan ziyade rekabetin hangi blokta biriktiğiyle ilgili.

    Parçalanma asimetrik ilerliyor: Sağın içinde çeşitlenme ve rekabet keskinleşirken sol oylar CHP ve DEM’de görece konsolide kalıyor. Bu tabloyu yalnızca kurumsal değişimlerle, örneğin ittifak sistemiyle açıklamak eksik kalır. Zira 2017 sonrasında kurumsal mimari, giriş eşiklerini düşürüp koordinasyon maliyetlerini azaltmış olsa da parçalanmayı kalıcı kılan asıl unsur, sağın tarihsel damarlarının yeniden siyasal örgütlenmeye dönüşmesidir. Başka bir deyişle, kurumsal mühendislik kapıyı araladı; sağ içi ideolojik yeniden diziliş o kapıyı açık tuttu ve içeride yeni odalar kurdu.

    1990’larda yüksek parçalanma ve oynaklıkla anılan sistem, 2000’lerde AKP’nin sağı tek çatı altında birleştiren hâkim parti yapısına evrildi. Bu evrede parlamentodaki parti sayısı azaldı, rekabetin ağırlığını AKP belirledi ve sağ içindeki ideolojik çatallanma büyük ölçüde maskelendi. Bu sonucun arkasında, Kirchheimer’in catch-all party mantığına uygun geniş tabanlı bir siyasallaşma; sağ kadro ve teşkilatların kooptasyonu; yerel yönetim performansı ve sosyal yardım ağlarıyla kurulan çapraz sınıf koalisyonu; muhafazakârlık, milliyetçilik ve Millî Görüş damarlarını kapsayan esnek bir söylem; %10 seçim barajının yarattığı yapısal teşvikler ve ekonomik büyüme ivmesi yer aldı. Bu bileşim, sağ seçmeni tek bir taşıyıcı altında toplayarak sistem ölçeğinde parçalanmayı uzun süre düşük tuttu ve bu dönemi Türk siyasal tarihinde istisnai kıldı.

    Kırılma, 2015’te çoğunluğun kaybı sonucu birleştiricilik kapasitesinin sarsılmasıyla başladı, 2017’de başkanlık-ittifak mimarisinin yürürlüğe girmesiyle pekişti. Teoride tüm aktörlere açık olan bu düzen, pratikte sağda çok daha güçlü bir yankı buldu çünkü bastırılmış ideolojik fay hatları su yüzüne çıktı. Üstüne ekonomik kriz, kişiselleşen yönetim ve demokratik erozyon eklenince AKP’nin sağı mıknatıs gibi tutan etkisi zayıfladı. Böylece sağ, ılımlı milliyetçilik, liberal-muhafazakârlık, Millî Görüş İslamcılığı ve göçmen karşıtı radikal sağ popülizm gibi çizgileri belirginleştiren bir rekabet düzlemine taşındı. Parti içi fraksiyonlarda emilen ya da marjinalleştirilen bu damarlar geniş sağ havzayı yeniden çok merkezli kıldı. AKP ve MHP’nin beslendiği sağ havzadan çıkan bu partiler, yalnızca elit anlaşmazlıklarının değil ideolojik fay hatlarının yeniden canlanmasının ürünü oldu.

    Veriler bu asimetrik kaymayı destekliyor. Parti sistemindeki parçalanmayı ölçen Laakso–Taagepera’nın ENP endeksi, oy oranlarına göre hesaplandığında 2015 Kasım’da yaklaşık 3’ten, 2023’te 4,5 bandına yükselirken parlamentodaki ENP göstergesi de benzer yönde artış gösterdi. Ancak bu artış siyasi yelpazenin geneline eşit dağılmadı. Sağ blok içi ENP 2015’te 1,5 civarından 2023’te 2,6’ya yaklaştı; solda ise kayda değer bir sıçrama gözlenmedi. Seçmen dalgalanmasının bileşimi de bu tabloyu tamamlıyor. 2018 ve 2023’te toplam oy hareketliliğinin önemli bir kısmı –yaklaşık dörtte üçü– bloklar içinde gerçekleşti. Yani seçmen çoğunlukla karşı bloğa geçmek yerine, kendi bloğu içinde yer değiştirdi. Bu, parçalanmanın yalnızca kurumsal koşulların sonucu olmadığını, aynı zamanda seçmen düzeyinde ideolojik taleple de beslendiğini gösteriyor. Sonuç olarak, AKP dışındaki sağ partilere yönelen oyların payı artış eğiliminde: Sağ partilerin (AKP dışı) toplam oy oranı Kasım 2015’te yaklaşık %13 iken 2018’de %23, 2023’te %27 düzeyine çıktı.

    Üç örnek üzerinden tabloyu somutlaştıralım. İYİ Parti, MHP içi itirazdan doğdu ve seküler milliyetçi/merkez sağ bir çizgide konumlanarak milliyetçi alanın tek kanallı olmadığını gösterdi. 2018 ve 2023’te yaklaşık %10 bandında seyretti ve 2019 yerel seçimlerinde büyükşehir sonuçlarını etkileyen muhalefet koordinasyonunun kurucu unsurlarından biri oldu. Yeniden Refah Partisi, Millî Görüş mirası ve ağlarını güncelleyerek İslamcı söylemi canlandırdı. 2023’te Cumhur İttifakı içinde yer alarak memnuniyetsiz seçmenin muhalefete geçişini sınırladı. 2024 yerel seçimlerinde ise ülke genelinde üçüncü parti konumuna yükseldi. Zafer Partisi ise göç, güvenlik ve anti-elitist vurgularla radikal sağ popülizmi kurumsallaştırdı. Görece yaygın ve dengeli oy coğrafyasıyla 2023 cumhurbaşkanlığı yarışında ikinci tur denkleminde belirleyici aktör oldu. Ortak sonuç açık: Parçalı sağ ekosistemi geri döndü ve bu çok merkezlilik geçici bir yeni parti modası değil, kalıcı bir ideolojik yeniden dizilişin ürünü.

    Rejim açısından denklemi zorlaştıran tam da bu kalıcılık. Rekabetçi otoriter rejimler çoğu zaman parçalanmayı “yönetilebilir çoğulluk” olarak kullanır. Siyasal alanı bütünüyle kapatmadan, kuralları manipüle ederek rekabeti kontrol altında tutar ve iktidar lehine asimetri üretir. Türkiye’de 2017 anayasa değişikliği ve ittifak sistemi de başlangıçta böyle okunabilirdi. Ancak sağ içindeki ideolojik çeşitlenme bugün otonom aktörler doğuruyor. Bu aktörler, iktidarın söylem tekeli üzerinde de baskı yaratıyor. “Milli/gayri-milli” ayrımı, milliyetçi ve İslamcı alternatifler belirginleştikçe eski işlevselliğini yitiriyor; muhalefetin tamamını aynı torbaya atmanın siyasal maliyeti artıyor.

    Bu söylemsel aşınma, iktidarın kurumsal taktik arayışlarını da şekillendiriyor. Bu bağlamda AKP, geçmişte Süleyman Soylu, Tuğrul Türkeş gibi isimleri ya da Numan Kurtulmuş üzerinden HAS Parti teşkilatlarını kendi bünyesine kattığı gibi, 2023 sonrasında da Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Yeniden Refah Partisi’nden transferlerle bu partileri zayıflatmayı hedefledi. CHP’ye yönelik yargı baskısının aksine, sağ partiler için (Zafer Partisi dışında) şimdilik öne çıkan çizgi kooptasyon yoluyla içerme, fakat bu yaklaşımın sınırları belirsiz. Üstelik bu yöntem sağdaki parçalanmaya kısa vadeli bir çözüm gibi görünse de yapısal farklılaşmayı ortadan kaldırmıyor, yalnızca meclis aritmetiği ve yerel idare ağları üzerinden geçici üstünlük sağlıyor.

    Şimdilik kısa vadede test sahası CHP gibi görünüyor. Parti içi süreçlere ilişkin yargı hamleleri, belediyelere yönelik idarî işlemler ve parti bürokratlarına dönük yaptırımlar, ana muhalefetin koordinasyon kapasitesini sınırlamayı hedefliyor. Bu tercih, sağ içi parçalanmayı doğrudan bastırmaktan çok, ana muhalefeti zayıflatıp 50+1’i sağ içi pazarlıklarla tamamlama stratejisine dayanıyor.

    Sonuç itibarıyla, 2018 sonrasının ana olgusu genel bir parçalanma değil, iktidarın tarihsel bloğu olan sağ siyaset içinde derinleşen çok merkezliliktir. Başkanlık sistemi ve seçim öncesi ittifaklar merkezileşmeyi hedeflese de pratikte sağ içi çoğulluğu kalıcılaştıran bir teşvik yapısı kurdu. Bu yeni denge, iktidarın hangi yolu seçeceği sorusunu sürekli gündemde tutuyor.

    Rekabeti kabullenip normalleştirmek meşruiyet alanını genişletir ama otoriter mühendislik kapasitesinin sınırlarıyla çelişir, alanı daraltarak yönetmek ise kısa vadede kontrol sağlasa da meşruiyet maliyetlerini ve koalisyon kırılganlığını büyütür. Türkiye’nin siyasal geleceği yalnızca sandık matematiğinde değil, kurumsal serbestlik-kısıtlama dengesi ve iktidarın “çoğulluğu yönetme” kapasitesinin sınırlarında saklıdır.

    Fotoğraf: Massimo Virgilio

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikRonaldinho veya Gizemsiz Devlet Teorisine Göre Erken Seçim Ne Zaman Olur?

    Diğer İçerikler

    daktilo2

    Ronaldinho veya Gizemsiz Devlet Teorisine Göre Erken Seçim Ne Zaman Olur?

    21 Eylül 2025 Alper Yağcı
    Yazılar

    Vakıf Üniversitelerine Kayyım Atanması: İstanbul Bilgi Üniversitesi Kararı ve Hukuki Çerçeve

    19 Eylül 2025 Bekir Biçkin
    D84 INTELLIGENCE

    “Foreign Agent” Draft Bill in Turkey

    19 Eylül 2025 Gürkan Özturan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Vakıf Üniversitelerine Kayyım Atanması: İstanbul Bilgi Üniversitesi Kararı ve Hukuki Çerçeve

    19 Eylül 2025 Yazılar Bekir Biçkin

    “Foreign Agent” Draft Bill in Turkey

    19 Eylül 2025 D84 INTELLIGENCE Gürkan Özturan

    Türkiye’deki “Yabancı Etki Ajanı” Yasa Tasarısı

    18 Eylül 2025 D84 INTELLIGENCE Gürkan Özturan

    İrrasyonel Tercihler ve Sararan Yüzler: Sarı Sendikaların Piyasa Ekonomisine Etkileri

    17 Eylül 2025 Yazılar Oytun Meçik

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}