Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Her Erkek Bir Cuma Gecesi Işıkları Kapatıp Dayısıyla Birlikte Ajan Filmi İzlemiştir
    daktilo2

    Her Erkek Bir Cuma Gecesi Işıkları Kapatıp Dayısıyla Birlikte Ajan Filmi İzlemiştir

    Burak Bilgehan Özpek21 Eylül 20254 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Türkiye’de dayılar, batmalarıyla ve kendilerine kıyamayan kız kardeşlerine gelip ağlamalarıyla bilinir. Batan dayı denildiği zaman birçoğumuzu yakalayan bir kavramdan bahsediyoruz aslında. Bu durum bize özgü müdür bilmiyorum. Boomer kuşağı, yani benim kuşağımın ebeveynleri, çok kardeşli evlerde büyüdüler. Hem erkek hem de kız kardeşleri olabildi. Bürokratik ve ticari sisteme entegre olmak bu kuşak için oldukça kolaydı ve bir şekilde refahlarını arttırabildiler.

    Bu ailelerin büyük çocukları, ülkenin yokluk zamanlarına tanıklık ettikleri için aşırı tutumlu bir davranış biçimi geliştirdi ve sürekli olarak tasarruflara yöneldi. Kooperatiflere girdi, yastık altında altın biriktirdi ve tüketim disiplininden hiç taviz vermedi. Ailenin küçük çocukları ise ağabey ve ablalarının yavaş yavaş hayata atılmasıyla birlikte hem daha müreffeh yaşama imkanı buldu, hem de 1980 sonrasına denk gelen gençliklerinde daha fazla tüketim kültürüne maruz kaldılar. Hayata atılma vakti gelince de bütçelerini bir türlü dengeye oturtamadılar ve batan dayı kavramı bu şekilde ortaya çıktı. Pek veriye dayanmasa da, kendi kişisel gözlemlerimle, batan dayıları bu şekilde açıklayabileceğimi düşünüyorum.

    Ama muhtemelen yanlış düşünüyorum, çünkü çocuk yaştaki yeğenlerin uzaktan izlediği aylak ve uçarı dayı figürü hayatımıza yeni girmedi. Bedii Faik, Yalancı isimli romanını 1954 yılında yazdı ve bu romandan esinlenen iki film çekildi. 1977 tarihli Sevgili Dayım filmi, Tarık Akan ile Hale Soygazi’nin oynadığı, Perran Kutman’ın büyük renk kattığı son derece eğlenceli bir hikayedir. Tarik Akan, hiçbir işte dikiş tutturamayan ama ailenin yaşça ileri kadınlarının şefkati sayesinde varlıklı ve sinirli enişteye karşı sürekli korunan çapkın bir delikanlı rolündedir. Etrafındakilerin hayatı yaşarken takındığı ciddiyeti bir türlü anlamlandıramaz ve anarşist bir tutum ile içine girdiği sistemleri mutlaka bozmaya çalışır.

    1993 yılında ise Osman Sınav, dayı rolünü Mehmet Aslantuğ’un oynadığı ve Bedii Faik’in romanıyla aynı adı taşıyan Yalancı  filmini çekti. Dayı daha derinlikli bir karaktere sahipti ve yanlış hatırlamıyorsam film cumhuriyetin ilk yıllarının İzmir’inde geçiyordu, o dönemin ruhuna dair daha çok sahneye yer veriyordu.

    Dayı üzerinden kurgulanan sistem eleştirisinin bize özgü olmadığını da Fransız yönetmen Jacques Tati’nin 1958 yılında yönettiği Mon Oncle filminde gördüm. İlginç şekilde, aylak dayının başarılı eniştenin himayesinde iş bulması ve aslında yeğeni ile kurduğu yakınlığın onu ablasının ve eniştesinin modernist, baskıcı ve sistemli aile hayatından kurtaran, nefes aldıran bir ilişki olması bizdeki dayı karakterine çok benziyordu. Batan, batıran, elinden iş gelmeyen ve fakat buna rağmen kimsenin kıyamadığı, hep koruyup kolladığı dayı fenomeninin evrenselliği üzerine düşündürdü bu film beni.

    Ne var ki, edebiyatçıların ve sinemacıların çizdiği bu anarşist dayı tiplemesi bütün dayıları açıklamıyor. Hatta bu batan dayı karakteri o kadar ilgi çekiyor ve o kadar aşina ki, bize diğer dayı tiplerini unutturuyor. Mesela, herkesin mutlaka Hollywood sinemasının önemli aksiyon filmlerini televizyonda tesadüfen rastlayıp birlikte izlediği bir dayısı olduğunu düşünüyorum. Elbette ki karasal yayın şebekelerinin tek seçeneğimiz olduğu zamanlarda oluyordu bu. Yani kanallar arası geziyor, eğer şanslıysak gece 10 civarı başlayan kaliteli bir aksiyon filmine rastlayabiliyorduk. Bu tip filmler özellikle genç erkekler için önemlidir çünkü içinde komploculuk, alfalık, gizemli diyaloglar, kovalamaca sahneleri ve patlayıcı düzenekler bulundurur. Yani, oğlan çocuklarının neredeyse sevdiği her şey…

    Geçtiğimiz günlerde Robert Redford’un ölüm haberi üzerine, Spy Game filmini hatırladım tabii ki hemen. Bu filme kardeşimle rastlamıştık. Bir şekilde dayım da bizdeydi ve odaya girdiğinde hemen oturmuş, “Bu adamın filmleri çok kalite” gibi sıfat desek sıfat olmayan, yüklem desek yüklem olmayan, isim desek isim olmayan bir kelime ile cümleyi bitirmişti. Sinema da izlemiş filmi, çok karmaşık bulmuş ama sonu çok şaşırtıcı bitiyormuş. Bilenler bilir, ışıkların kapatıldığı ve sadece televizyon ışığıyla odanın aydınlandığı Cuma geceleri vardır. Dışarıdan bakıldığında bu televizyon ışığı ile aydınlatılan evlerin perdelerinin arasında çok hoş bir ışık sızar. İnsan merak eder, bu evde bir sıcaklık olduğunu düşünür. Biz de, dayım gelir gelmez, hemen ışıkları kapatmış tamamen filmin içinde kaybolmak için elimizden geleni yapmıştık.

    Böyle dayılar da var evet. Ne zaman bir aksiyon filmi başlasa, ne zaman kanlı bir mafya hesaplaşması olsa orada biterler. Bu tip dayılarla dram filmi izlememişsinizdir. Mesela İhtiras Rüzgarları, Aşkın 500 günü, Notting Hill gibi filmler bu dayılarla izlenmez. Daha pahalı, bombaların patladığı, tırların devrildiği, ikon olmuş aktörlerin oynadığı filmlerin dayılarıdır onlar. İsimlerini bilmedikleri, bildiklerini de doğru telafuz edemedikleri aktörlerin diğer filmlerinden bahsederler, şaşırırsınız. Film izlerken yaptıkları yorumlarla filmi adeta üç boyutlu bir sinema kıvamında izletirler yeğenlerine.

    Redford’un ölümü bana önce batmayan, çıkmayan ve hayatımın bazı anlarında beliren dayımı hatırlattı ve özellikle aksiyon filmlerini onunla birlikteyken çok keyif alarak izlediğimi fark ettim. Yönetmenin bir şey anlatmak isterken Tarkovsky’e gönderme yaptığı sembollerle dolu filmler yerine, bir şeyi doğrudan anlatan yönetmenlerin çektiği ve geçtiğimiz yüzyılın erkeklerinin kendilerine yakın hissettiği jönlerin oynadığı, bu dünyanın her türlü puştluğuna karşı doğru dürüst insanların, sert erkeklerin mücadele edip galip geldiği, göreceliliği reddeden, yönetmenin iç çelişkilerini anlatmak için telaş ve bunalım içinde izleyiciyi darlamadığı filmlerdi bunlar. Robert Redford ve onun kuşağıyla birlikte yitip giden dayı modeli buydu işte. Onlar gitti, hepsi gitti ama sıkça batan, eğlenceli dayılar hâlâ ayakta.

    Sinema Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBeklenen Alevi Açılımının İdeolojik ve Yapısal Sınırları
    Sonraki İçerik Nuri Bilge Ceylan Bize Karşı Çıkmanın ve Sıkılmanın Ne Denli İnsanca Olduğunu Hatırlatıyor

    Diğer İçerikler

    daktilo2

    Ronaldinho veya Gizemsiz Devlet Teorisine Göre Erken Seçim Ne Zaman Olur?

    21 Eylül 2025 Alper Yağcı
    daktilo2

    Ümmetsel Diyalog

    21 Eylül 2025 Birol Başkan
    daktilo2

    Nuri Bilge Ceylan Bize Karşı Çıkmanın ve Sıkılmanın Ne Denli İnsanca Olduğunu Hatırlatıyor

    21 Eylül 2025 Selim Yıldırım

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Vakıf Üniversitelerine Kayyım Atanması: İstanbul Bilgi Üniversitesi Kararı ve Hukuki Çerçeve

    19 Eylül 2025 Yazılar Bekir Biçkin

    “Foreign Agent” Draft Bill in Turkey

    19 Eylül 2025 D84 INTELLIGENCE Gürkan Özturan

    Türkiye’deki “Yabancı Etki Ajanı” Yasa Tasarısı

    18 Eylül 2025 D84 INTELLIGENCE Gürkan Özturan

    İrrasyonel Tercihler ve Sararan Yüzler: Sarı Sendikaların Piyasa Ekonomisine Etkileri

    17 Eylül 2025 Yazılar Oytun Meçik

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}