Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Ahmet Sözen: Kıbrıs meselesinde resmi müzakere sürecinin başlayabilmesi için dışsal dinamiklere de ihtiyaç var
    daktilo2

    Ahmet Sözen: Kıbrıs meselesinde resmi müzakere sürecinin başlayabilmesi için dışsal dinamiklere de ihtiyaç var

    Gökhan Korkmaz26 Ekim 20258 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Daktilo2 için gerçekleştirdiğimiz bu söyleşide, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen ile KKTC seçim sonuçlarının perde arkasını ve Kıbrıs meselesini konuştuk.

    Prof. Dr. Ahmet Sözen, Kıbrıs meselesinde resmi müzakere sürecinin başlayabilmesi için dışsal dinamiklere de ihtiyaç olduğuna dikkat çekerken Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Doğu Akdeniz bölgesindeki aktörlerin Türkiye’yi, enerji konusunda yapacakları işbirliği vb. gibi konular içine dahil etmesi gerektiğini de söylüyor. Prof. Dr. Ahmet Sözen’in Daktilo2’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

    KKTC’de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile diyalog süreci ve Yunanistan-Türkiye ilişkilerinin geleceği bakımından kritik önemde görülen yarışı ana muhalefetteki CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman farkla kazandı. Erhürman’ın seçim zaferi, Ersin Tatar’ın iki devletli çözüm politikasının reddi olarak mı yorumlanmalı, yoksa iç sorunların bir yansıması mı?

    Bu kadar siyah beyaz değil. Yani ne tam birisi ne de diğeri. İkisinin karışımı diyelim. Bunu bir referanduma dönüştürecekseniz bir tarafta var olan durumun devamını, yani statükonun devam etmesini isteyen ve Ersin Tatar’ın iki devletli çözümünü savunanlar var. Diğer tarafta ise Türkiye ile daha yoğun bir diyalog içinde istişare ederek ama ilişkileri böyle ana-yavru değil, daha bir, iki kardeş ülke, iki egemen ülke şekline sokmak isteyen, diyaloğa açık ve müzakereye açık Erhürman’ın temsil ettiği değişimi savunanlar var.

    Bu arada siz statükonun devamı dediğiniz zaman bunun içine kötü yönetişim, yozlaşma ve yolsuzluk vb. gibi bir dolu bugünkü hükümetin performanslarıyla da ilgili konuları ve de Türkiye hükümetinin Kıbrıs’ın içişlerine karışma ve bütün müdahalelerini de katabilirsiniz. Bizde (Kuzey Kıbrıs’ta) biliyorsunuz parlamenter sistem var. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar bugünkü iktidarda büyük koalisyon ortağı olan Ulusal Birlik Partisindan gelen birisi. O yüzden hükümetin yaptığı işlerin bir kısmı da Cumhurbaşkanına fatura edilmiş olabilir. Ayrıca bugünkü seçimi kaybeden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın performansı da göz dolduran bir performans olmadı son beş yılda.

    Daha geniş anlamıyla ülkenin yönetiminin ve Türkiye hükümetlerinin Kuzey Kıbrıs’la ilişkilerinin ne şekilde olacağıyla alakalı bir seçim süreci olduğunu düşünüyorum.

    Bir röportajınız kapsamında federal bir çözümden önce hayata geçirilecek güven yaratıcı önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çekmiştiniz. Nedir bu önlemler? KKTC’nin yeni seçilen Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman bu önlemleri alabilir mi?

    Yıllardır bunu söylüyorum. Şimdi bu soruya cevap vermeden önce bunu niye yıllardır söylüyorum bunun altını doldurayım. Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm müzakereleri, müzakereci Denktaş ve müzakereci Glafkos Klerides arasında benim doğduğum yıl 1968’de başladı ve bu kadar yılda herhangi bir başarıyla sonuçlanmadı. Hep, bugüne kadar amaçlanan bütün konularıyla anlaşalım ve ertesi gün bir federal devlet kuralım. Plan bu. Kapsamlı çözüm dediğimiz, müzakerelerin planı buydu değil mi? Federasyon denen şey aslında federasyonu kuran unsurların yumuşak iş birliğine dayalı veya pürüzsüz iş birliğine dayalı bir sistem dediği, değil mi? Peki, ben diyorum ki Kıbrıs’ta en azından son altmış küsur yıldır iki toplum arasında iş birliği kültürünün ve işbirliği tecrübesinin ne olduğuna bakabildiniz mi? Yok, çok az. Peki bu iş birliği kültürü ve iş birliği tecrübesi olmadan bir federal devleti yarın kurduğunuz zaman bu federal devletin fonksiyonel bir şekilde çalışmasını nasıl garanti edeceksiniz?

    Yani bu kadar yıldır iş birliği tecrübesi çok az olan ve iş birliği kültürü de pek gelişmeyen bir yerde siz, bu iş birliği kültürünü kurmadan nasıl bir federasyon kuracaksınız? O yüzden ben yıllardır söylüyorum, federasyonu kurmadan aslında taraflar arasında bu biraz önce dediğim iş birliği kültürünü ve tecrübesini arttıracak güven yaratıcı önlemleri almanızın çok büyük bir gerekliliği vardır.

    Bunu 30-40 yıldır söylüyorum. Ta 90’ların sonlarında doktora tezimi bu konularda yaparken o zamandan, yani çeyrek yüzyıldan fazla bunu söylüyorum. Bu iş birliği konuları askeri, güvenlik, çevre, enerji ve eğitim konularında olur. Taraflar bunları yapıp görmelidirler ve halka göstermelidirler. İş birliği, Kıbrıslı Türk ve Rumların günlük hayatını pozitif yönde etkileyecek, yaşam kalitelerini arttıracak şeylerin olmasıdır. Bu güven artırıcı önlemler, Kıbrıs’ta bir çözüm bulunacaksa bu çözümün yapıştırıcısı olacaktır.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC’de seçimleri kazanan Tufan Erhürman’ı tebrik ederken MHP Genel Başkanı Bahçeli, KKTC’nin 82. vilayet olması yönünde açıklamalarda bulundu. Bu durum Ankara’nın Kıbrıs politikasının sertleşeceğinin işareti mi?

    Bahçeli bugün kimdir? Yani Türkiye’yi yöneten cumhurbaşkanı değil. Ama o Cumhur İttifakının küçük ortağı. Önemli de bir aktör ve Türk milli nizamının bir yerde sözcüsü gibidir. Yani belki onu ağzından kaçırmıştır diye düşünüyorum, ama bunun meşru bir tarafı yok, onu söyleyeyim. Hatta aslında bunun Türkiye’ye, yani Kıbrıs’ta bağımsız, egemen ayrı bir devlet var diyen Türk dış politikasına da vurulabilecek en büyük baltalamalardan bir tanesi olduğunu düşünüyorum.

    Bir taraftan siz bir ülke olarak diyeceksiniz ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bağımsız egemen bir devlettir ve onu da tek tanıyan Türkiye’dir. Diğer taraftan da ben Kıbrıs’ta insanların siyasi iradesine saygı göstermiyorum. Bunları tanımıyorum. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu denir. O yüzden tabii bunun hemen akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yayınladığı mesaj, bir yerde kendisinin buna katılmadığını gösteriyor ve Bahçeli’nin açıklamasını geçersiz hale getiriyor.

    Kıbrıs meselesi, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin önündeki en önemli engellerden biri olarak görülüyor. Peki, Tufan Erhürman’ın seçim zaferi AB’yi harekete geçirir mi, yoksa Brüksel yine seyirci mi kalır?

    Türkiye’nin üyelik sürecinin önündeki en büyük engeldir saptamasına ben yüzde yüz katılmıyorum. Doğru bir tarafı var bunun kağıt üzerinde. Türkiye’nin gümrük birliğinden dolayı limanlarını açması gerekiyor, ama Güney Kıbrıs’ı tanımadığı için bunu yapmıyor. Evet, Kıbrıs meselesi Türkiye’yle ilgili müzakerelerde bir engeldir. Ama şunu da söyleyelim. Son 10 yılda aldığı otoriterleşme virajından sonra Türkiye, üyelik için Kopenhag Kriterlerini artık yerine getirebilen bir durumda değil. O yüzden Kıbrıs meselesiyle beraber Türkiye’nin önünde bir dolu başka engeller de var. Kıbrıs, sadece yazılı bazı önemli sebeplerden bir tanesidir.

    Ama Avrupa Birliği’nin önemli aktörlerinden gelen mesajlara baktığımız zaman onlar da Kuzey Kıbrıs’taki son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra pozitif mesajlar yayımlayarak bu yeni gelişmenin önemli olduğuna, bunun doğru şekilde kullanılması gerektiğine ve Kıbrıs’ta 2017’de Crans Montana’da çöken müzakere sürecinin tekrardan başlamasını yüzde yüz desteklediklerine dair açıklamalar veriyor. Bunlar önemli.

    Brüksel dediğiniz zaman Avrupa Birliği böyle bir bütünmüş ve bir dayanışma içinde tek sesle hareket eden bir merkezmiş gibi görünüyor, ama gerçek hayatta öyle değil. Yani arazide durum öyle değil. Avrupa Birliğinin aslında bugün en büyük zaaflarından bir tanesi tek bir stratejik vizyona sahip olmaması, tek bir stratejik sesle ve tek bir ortaklaşa dayanışma içinde pozisyon alamamasıdır.

    Yani bugün bakıyorsunuz bazı ülkeler beraber hareket edebiliyor ama mesela Macaristan’a bakın çok farklı bir yerde, Slovakya’ya bakın çok farklı bir yerde. O yüzden Kıbrıs konusunda, özellikle Yunanistan’ın ve Kıbrıs tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti olarak bu birliğin içinde olması, aslında Avrupa Birliğinin tek bir pozisyon şeklinde karar alabilmesinin veya adım atabilmesinin önündeki en büyük engeli oluşturuyor.

    Son olarak yıllardır çözülemeyen bu sorunda, Kıbrıslı Türkler için hâlâ umut var mı? Tufan Erhürman’ın seçim zaferi, Birleşmiş Milletler destekli bir müzakere sürecini yeniden canlandırabilir mi?

    Canlandıracaktır ama bu hemen kısa vadede olabilecek bir şey değil. Çünkü Tufan Erhürman’ın seçilmesine yakından baktığınız zaman Erhürman seçim kampanyası sürecinde resmi müzakerelerin tekrardan başlayabilmesi için bazı ön şartları olduğunu açıkladı. Yani kendisinin bazı şartlar oluşmadan resmi müzakerelere başlamayacağını söyledi. Hatta bunları saydı. Rum tarafının şimdiki Cumhurbaşkanı hemen Crans Montana’da çöktüğü yerden müzakerelere başlamaya hazırım diyor. Tufan Erhürman da diyor ki dünya, Crans Montana’da kaldığı yerdeki dünya değil. Bölge ve Kıbrıs bundan 8 yıl önceki yerde değil. O yüzden kaldığı yerden başlamasına da karşı. Ön koşul olarak ben buradan başlamam diyor. Yıllarca sürecek müzakereler değil, müzakerelerin bir takvimi olmalı. Bunun başı var ve bir sonlanma takvimi olmalı. Ve diğer ön koşul da müzakerelere başlamadan eğer Rum tarafı tekrardan müzakereleri terk eden taraf olursa var olan statükoya dönmemek için yeni bir statüko üzerinde anlaşılmalı diyor. Bunlar Tufan Bey’in ön koşulları.

    Bir sonraki resmi müzakereler başlamadan tarafların eğer müzakereler tekrardan çökerse eski statükoya değil, başka bir yere dönecekleri konusunda anlaşmaları lazım. Yani Erhürman şunu diyor: Rum tarafı tekrar masadan ayrılırsa o tanınmış Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak devam edecek, ben de izolasyonlar altında tanınmamış KKTC’nin Cumhurbaşkanı olarak devam edeceğim, ben bunu kabul etmiyorum.

    O yüzden, bu ön koşulların kısa bir süre içerisinde Kıbrıs Rum liderliği tarafından kabul edilebileceğini düşünmediğim için, resmi müzakerelerin kısa bir sürede başlayabileceğini düşünmüyorum.

    Ne olacaktır? Tufan Bey ile Kıbrıs Rum lider Nikos Hristodulidis gayri resmi şekilde konuşmaya başlayacaklardır. Hangi güven yaratıcı önlemler konularında iş birliği yapılabilir? Kıbrıs’ta iki taraf arasında geçiş noktaları var biliyorsunuz, insanlar yaya olarak ya da arabalarla kuzeyden güneye, güneyden kuzeye geçiyor. O geçişlerin kolaylaştırılması konusunda belki adımlar atılabilir. Çünkü çok büyük kuyruklar oluyor. Ek geçiş noktaları Kıbrıs’ta inşa edilebilir. Bu konulardan başlayacaklar diye düşünüyorum.

    Kıbrıs meselesinde resmi müzakere sürecinin başlayabilmesi için dışsal dinamiklere de ihtiyaç var. Örneğin Türkiye’nin pozisyonunu biraz Kıbrıs konusunda esnetmesi lazım ve bununla beraber tabii, diğer bölgesel aktörlerin, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve mesela Doğu Akdeniz bölgesindeki aktörlerin, Türkiye’yi enerji konusunda yapacakları işbirliği vb. gibi konular içine almaları lazım. Yani daha büyük bir pazarlığın içinde bir konu artık Kıbrıs, onu anlatmaya çalışıyorum. Kıbrıs’ta anlamlı bir müzakere sürecinin olabilmesi, bölgesel ve küresel alanda bazı pazarlıkların yapılabilmesine bağlı, müzakerelerin iyi gitmesine bağlı. Kıbrıs’ta pozitif adımların atılması çok ciddi jeopolitik güç geçişleriyle de ilgili.

    Dünya Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBir İyi ve Kötü Haberimiz Var: Ekonomik Büyüme için Demokrasi İyi ama Şart Değil

    Diğer İçerikler

    daktilo2

    Bir İyi ve Kötü Haberimiz Var: Ekonomik Büyüme için Demokrasi İyi ama Şart Değil

    26 Ekim 2025 Alper Yağcı
    daktilo2

    2026 Bütçesine Bakış

    26 Ekim 2025 Burak Dalgın
    daktilo2

    KKTC Seçimlerini Anlamak: Tufan Erhürman Neden Kazandı?

    26 Ekim 2025 Sinem Arslan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Röportaj | Macaristan’da Otoriterleşme: Sivil alan giderek özerkliğini kaybediyor ve ulusal egemenlik adına eleştirel sesler susturuluyor

    24 Ekim 2025 D84 INTELLIGENCE Röportajlar Daktilo1984

    Ashkhen Kazaryan: ABD’de ifade özgürlüğü anayasal olarak güvende olsa da uygulamada artan bir baskı ile karşı karşıya

    23 Ekim 2025 D84 INTELLIGENCE Röportajlar Daktilo1984

    Richard Durana: Günümüzün popülizm siyaseti, kamuoyunun kâr amacı gütmeyen kuruluşlara karşı tavrını değiştirmeyi başardı

    22 Ekim 2025 D84 INTELLIGENCE Röportajlar Daktilo1984

    Dünya Gündemi: Zelensky’nin ABD Ziyareti, Gazze’de Bozulan Ateşkes, Japonya’da İlk Kadın Başbakan

    21 Ekim 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Ekim 2025
    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}