[voiserPlayer]
Yazının orijinaline bu linkten ulaşabilirsiniz.
Muhafazakarlık ve liberteryenizm uzun süredir simbiyotik bir kucaklaşma içinde. Liberteryen eğilimli iktisatçı Tyler Cowen tarafından yazılan yeni bir makale, bu kucaklaşmanın yakında sona ereceğini öne sürüyor.
Cowen’ın kışkırtıcı argümanı, liberteryenizmin “içinin boşaltıldığı” iddiasıdır. Cowen, buna ister “liberteryenlik” ister “klasik liberalizm” densin, hükümetin genel olarak çok az şey yapması veya hiçbir şey yapmaması gerektiğine inanan insanların modern sorunlar hakkında söyleyecek faydalı çok az şeyleri olduğunu belirtiyor. Sonuç olarak, “akıllı insanlar”, “sentetik ve eklektik görüşler” geliştiriyor ve hükümet gücüne “hayır deyin” yaklaşımını terk ediyor. Cowen bu durumun özellikle eğitimli kadınlar arasında gerçekleştiğini belirtiyor.
Bunu açık açık söylemiyor, ancak bu tür bir liberteryenlik ile ilgili temel siyasi sorun, insanların kamu kuruluşlarının kamu sorunlarını ele alması gerektiğini düşünmeleridir. Eski tarz, “büyük L” liberteryenizm, herhangi bir hükümet eyleminin doğası gereği adaletsiz olduğunu ve çözdüğünden daha fazla sorun yarattığını ileri sürerek bu görüşü reddeder. Çok az sayıda liberteryen veya klasik liberal, bu durumun ne anlam ifade ettiğini tam olarak teslim eder. Kamu politikalarına karşı tutum alırlar ve kendi tercih ettikleri çözümlerin (örneğin okul kuponları) adil olduğunu ve tercih etmedikleri çözümlerin (sübvanse edilen sağlık sigortası) ise çalışmadığını ve çalışmayacağını düşünürler. Ancak altta yatan -hükümet her zaman kötü, özel eylem her zaman iyidir- metafizik varsayımı, liberteryenlerin ve liberteryenizmden etkilenmiş insanların çoğunun düşüncesine hakimdir. Bu anlayış da insanların ele alınmasını istedikleri zorluklara en baştan makul cevaplar sunamayacakları anlamına gelir.
Cowen’ın yaklaşımı özgürlük dostudur, ancak hükümet gücünün kullanılmasının doğası gereği gayri meşru, anayasaya aykırı veya verimsiz olduğuna dair doktriner inancı terk eder. Devletin, temel hakların güvence altına alınması (çoğu büyük L liberteryeninin bile kabul ettiği bir şey) ve bir dizi yararlı hizmetin sağlanması için gerekli olduğunu kabul eden bir felsefe olan “Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi” çağrısında bulunur. Bu nedenle Cowen, Çin ile savaşacak büyük bir orduya, hükümetin halk sağlığı programlarına, hükümetin iklim değişikliğiyle mücadele eylem planına (nükleer enerjiyi sübvanse etmek dahil) ve büyük kamu altyapı programlarına taraftardır.
Ayrıntılarda onunla aynı fikirde olmasam da Cowen’ın genel yaklaşımını alkışlıyorum. Ancak hareketin yandaşları tarafından kullanılan kelime hiçbir anlamda liberteryenizm değildir. Kamu gücüne yönelik geleneksel muhafazakar yaklaşımlarla daha çok ortak noktası vardır ve esasen İngiltere Başbakanı Boris Johnson tarafından savunulan “Tek Ulus” muhafazakarlığına ve Florida Senatörü Marco Rubio tarafından geliştirilen “ortak çıkar kapitalizmine” benzer.
Bu yaklaşımlar, ekonomik liberalizmin temel içgörüsünü alır -bireyler arasındaki serbest alışveriş, demokratik özyönetim ve hukukun üstünlüğü prensipleri ahlakidir ve muazzam maddi zenginlik üretir- ve bunu bir kamu yararı duygusuyla yumuşatır. Belirli politikalar, bir ulusun sahip olduğu belirli zorluklara bağlı olarak farklılık gösterebilir. Johnson’a göre bu, Britanya’nın bunalımlı kuzeyi ile ekonomik açıdan canlı güneyi arasındaki büyük uçurumdur. Rubio’ya göre ise Çin ile küresel ticaretin ABD imalatının büyük bölümlerini oyup Başkan Trump’ın yükselişine katkıda bulunan ve gelecekteki ulusal güvenliğimizi riske atan popüler öfkeye yol açmasıdır. Zorluklar farklıdır, ancak her iki lider de demokratik hükümetlerin, bir sorunu meşru bir şekilde tanımlayabileceği öncülüyle başlar ve ardından kamu tarafından tanımlanmış belirli bir hedefi gerçekleştirmeye çalışmak için vergi, harcama ve düzenleyici politikaya başvurur.
Bu öncül, çoğu okuyucuya sağduyulu gelebilir, ancak liberteryenler ve onların Cumhuriyetçi yol arkadaşları için lanetli olmaya devam etmektedir. Bu insanlara itaat edilmesi gerektiği inancıyla çoğu Cumhuriyetçi kamu görevlisi; sağlık hizmetleri politikası, iklim değişikliği veya modern ekonominin yükseköğrenime fazla değer biçerek ortak emeği değersizleştirmesi gibi ilerici vizyonlara karşı herhangi bir önemli alternatifi dile getiremiyor. Bu durum, hükümetin bazı iyilikler yapabileceğini söylemeyi gerektirir ki Muhafazakar Parti’de bunu söylemek, adını anmaya cesaret edilemeyen aşkın itirafıdır. Rubio gibi söylemleri olanlar, herkes tarafından -ve çoğu zaman aptalca bir şekilde- “devletçi” ve hatta “faşist” olarak azarlanır.
Cowen’ın makalesi, Muhafazakar Parti’nin Overton penceresini hareket ettiren şey olabilir. Cowen kusursuz liberteryen kimlik özelliklerine sahip: Liberteryen düşüncenin kalesi olan George Mason Üniversitesi’nde ders veriyor ve liberteryen dünyanın en derin düşünürlerinden biri olarak biliniyor. O bile hükümetin sorunları çözmek için harekete geçebileceğini ve etmesi gerektiğini düşünüyorsa o zaman bu görüşün savunucuları ayağa kalkmalı ve bu çağrıya dikkat etmelidir. Bu da muhafazakar düşünceyi çok uzun süredir donduran buzları yavaş yavaş kıran Rubio gibi muhafazakarlara entelektüel saygınlık kazandırıyor.
Tatil mevsimi, Kuzey Yarımküre’de güneşin Dünya’dan en uzak ve gün ışığının kaliteli olduğu zamanı işaret eder. Cowen’ın makalesi bu nedenle uygun bir şekilde zamanlanmıştır, uzun süredir karartılmış bir harekete bir güneş ışığı getirir ve daha fazla ışığın gelme ihtimalini yükseltir. Sert çekirdek, geri kalanımızı gölgede tutmaya çalışacak, ancak onlar daha fazla muhafazakar donmuş uykularından kurtuldukça günler de uzayacak. Yaz geliyor, tam zamanı.
Fotoğraf: Kelly Sikkema