Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Dünya Ekonomisi Yeni Bir Üçlü Açmazla Karşı Karşıya
    Çeviriler

    Dünya Ekonomisi Yeni Bir Üçlü Açmazla Karşı Karşıya

    Daktilo198419 Eylül 20245 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Yazar: Dani Rodrik
    Çeviri: Mert Söyler

    Yazının orijinaline bu linkten ulaşabilirsiniz.

    İklim değişikliğiyle mücadele, gelişmiş ülkelerdeki orta sınıfı güçlendirme ve küresel yoksullukla mücadele hedeflerinin üçünü birden gerçekleştirmek imkânsız gibi gözüküyor. Mevcut politikalarla devam edersek bu hedeflerin iki tanesini seçmek, üçüncüsünden vazgeçmeyi gerektirebilir.

    2000 yılında, “dünya ekonomisinin politik üçlü açmazı” adını verdiğim teorik bir makale yazmıştım. İleri düzeyde küreselleşme, ulus devlet ve kitle siyasetinin aynı anda var olamayacağını iddia etmiştim. Toplumlar bu üç hedeften en fazla ikisini seçmek zorunda kalacaktı.

    Uzun vadede ulus devletin zayıflayacağını öne sürmüştüm, ancak bu kolay bir süreç olmayacaktı. Kısa vadede ise küreselleşmenin yarattığı yönetim ve refahın dağıtımı sorunlarını çözmek için hükümetlerin ulusal egemenliklerini yeniden güçlendirmeye çalışmaları daha olasıydı.

    Beni şaşırtan asıl şey ise bu üçlü açmazın düşündüğümden daha uzun süre etkili olmasıydı. On yıl sonrasında yayımladığım The Globalization Paradox (Küreselleşme Paradoksu) adlı kitabımda bu fikri daha da geliştirdim. Üçlü açmaz kavramı; aşırı küreselleşmeye karşı tepkileri, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasını, aşırı sağın yükselişini ve demokrasinin Avrupa’daki geleceğini anlamak için önemli bir araç haline geldi.

    İklim Değişikliği ve Kalkınma Ekseninde Yeni Üçlü Açmaz

    Son zamanlarda ise yeni bir üçlü açmaz üzerine düşünüyorum. Bu sefer sorun, iklim değişikliğiyle mücadele etmenin, gelişmiş ülkelerde orta sınıfı güçlendirmenin ve küresel yoksullukla mücadele etmenin aynı anda mümkün olamayabileceği ihtimali. Mevcut politikalarla devam edersek bu üç hedeften ikisini seçmek, üçüncüsünden vazgeçmeyi gerektirebilir.

    Savaş sonrası dönemin başlarında hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler ekonomik büyümeyi ve sosyal istikrarı öncelik haline getirmişlerdi. Gelişmiş ülkeler geniş kapsamlı refah devletleri kurarken, gelişmekte olan ülkelerin ürünlerine pazarlarını açtılar. Tabii bu açılımın sosyal ve dağılımsal etkileri yönetilebilir olduğu sürece. Sonuç olarak zengin ülkelerde kapsayıcı bir büyüme sağlanırken, doğru politikaları izleyen gelişmekte olan ülkelerde de yoksulluk önemli ölçüde azaldı.

    Bu strateji başarılı olsa da iklim değişikliği riskleri göz ardı edildi. Ama fosil yakıtlara dayalı ekonomik büyümenin sonuçlarını görmezden gelmek artık mümkün değil.

    Gelişmiş ekonomilerde savaş sonrası dönemin Keynesyen-sosyal demokrat uzlaşısı ise 2000’de ortaya attığım ilk üçlü açmazın yarattığı içsel çelişkilerle daha da sarsıldı. Bretton Woods modelinin yerini aşırı küreselleşme alınca, gelişmiş ülkelerde işgücü piyasaları büyük bir sarsıntı yaşadı, bu da orta sınıfı ve demokrasiyi zayıflattı. Bu gelişmeler, yeni stratejilerin kaçınılmaz hale gelmesine yol açtı.

    ABD’de Joe Biden yönetimi bu yeni gerçeklerle doğrudan yüzleşiyor. İklim değişikliğiyle mücadele etmek için yenilenebilir enerji ve yeşil sanayilere büyük yatırımlar yaparak önemli bir adım attılar. Aynı zamanda, işçilerin pazarlık gücünü artırarak, üretimi ülkeye geri çekerek ve Çin’den gelen ithalatın ağır darbe vurduğu bölgelere yeni iş imkânları sağlayarak orta sınıfı yeniden canlandırmayı hedefliyorlar.

    Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Arasındaki Gerilim

    İklim ve orta sınıf odaklı bu yeni yaklaşım, aslında çok daha önce atılması gereken bir adımdı. Ama ABD ve Avrupa’daki siyasetçiler bunu neoliberalizmin başarısızlıklarına bir yanıt olarak görürken, yoksul ülkeler bu politikaları kendi kalkınma umutlarına bir darbe olarak algılıyorlar. Son dönemde uygulamaya konulan sanayi politikaları ve diğer düzenlemeler, çoğu zaman ayrımcı nitelikte ve gelişmekte olan ülkelerden gelen sanayi ürünlerini engellemeyi hedefliyor.

    ABD’deki yeşil sübvansiyonlar, ithal girdiler yerine yerli ürünlerin kullanımını teşvik ediyor. Avrupa Birliği’nin karbon fiyatlandırma mekanizması ise gelişmekte olan ülkelerin “çevreye zararlı” ihracatçılarına yakında ek gümrük vergileri getirecek. Yoksul ülkelerdeki hükümetler, bu tür önlemlerin Doğu Asya’nın izlediği ihracata dayalı sanayileşme modelini taklit etme çabalarını baltalayacağını düşünüyorlar.

    İklimi ve yoksul ülkeleri merkeze alan alternatif bir politika düşünelim. Böyle bir kombinasyon, Kuzey’den Güney’e büyük miktarda finansal ve teknolojik kaynak aktarımını içerir; böylece Güney’de iklim değişikliğine uyum ve iklim değişikliğini hafifletme yatırımları için gereken kaynaklar sağlanabilir.

    Ayrıca, Kuzey’in pazarlarının yoksul Güney ülkelerinin mallarına, hizmetlerine ve işçilerine daha fazla açılması gerekir, bu da yoksul ülkelerdeki işçilerin ekonomik fırsatlarını artırır. Bu politika, ahlaki açıdan oldukça çekici; filozof John Rawls’un adalet ilkelerini küresel ölçekte uygulamanın bir yolu olabilir.

    Ancak burada da üçlü açmaz kendini gösteriyor. Bu yaklaşım, gelişmiş ekonomilerde orta sınıfı yeniden inşa etme hedefiyle çelişiyor. Üniversite ya da mesleki diploması olmayan işçiler için çok daha yoğun bir rekabet yaratır ve maaşları düşürür. Aynı zamanda, bu işçilerin eğitimine ve altyapısına yapılacak yatırımlar için ayrılabilecek finansal kaynakları da azaltır.

    Gelecek Hizmet Sektöründe mi?

    Neyse ki bu çatışmaların bazıları göründüğü kadar büyük değil. Gelişmiş ülkelerdeki ve yoksul ülkelerdeki politikacılar, gelecekteki nitelikli ve orta sınıf işlerin büyük çoğunluğunun üretim sektöründen değil, hizmet sektöründen gelmesi gerektiğini mutlaka fark etmeliler. Ekonomik büyüme ve yoksullukla mücadele, gelişmekte olan ülkelerde esas olarak hizmet sektörlerinde daha üretken işlerin yaratılmasıyla sağlanacak.

    Bakım, perakende, eğitim ve kişisel hizmetler gibi işgücünü yoğun şekilde istihdam eden sektörler genellikle uluslararası ticaretin dışında kalır. Bu nedenle bu sektörlerin teşvik edilmesi, imalat sanayilerinde olduğu gibi ticaret gerilimlerine yol açmaz. Bu da zengin ülkelerdeki orta sınıfı güçlendirme hedefi ile yoksul ülkelerin büyüme ihtiyacı arasındaki çatışmanın göründüğünden daha az ciddi olduğunu gösteriyor.

    Benzer şekilde, iklim değişikliğiyle mücadele, gelişmekte olan ülkelerden gelen ciddi işbirlikleri olmadan neredeyse imkansızdır. ABD ve Avrupa’nın emisyonları azalırken, gelişmekte olan ülkelerdeki emisyonlar hâlâ artıyor ve bu ülkelerin (Çin hariç) küresel emisyonlardaki katkısı yakında %50’yi aşacak. Dolayısıyla, zengin ülkelerin çıkarına olan şey; yoksul ülkelerin yeşil dönüşümü sadece bir maliyet unsuru olarak değil, kendi büyüme stratejilerinin bir parçası olarak görmelerini sağlamaktır.

    İklim değişikliği varoluşsal bir tehdit. Büyük ve istikrarlı bir orta sınıf, liberal demokrasilerin temelidir. Küresel yoksullukla mücadele etmek ise ahlaki bir zorunluluktur. Bu üç hedeften herhangi birinden vazgeçmek zorunda kalmak endişe verici olurdu. Fakat mevcut politika çerçevesi, üstesinden gelinmesi zor bir üçlü açmazı dayatıyor. Başarılı bir post-neoliberal geçiş için bu ikilemleri aşabilen yeni politikalar geliştirebilmemiz gerekiyor.

    Dünya Ekonomi R2 Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikDünya Gündemi: İsrail’den Hizbullah’a Benzeri Görülmemiş Saldırı
    Sonraki İçerik Kalkınma Treni Çoktan Kaçtı mı? | Çerçeve S3 #42

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}