Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (31 Mayıs-6 Haziran)
[voiserPlayer]
24 Mart 2022 tarihinde başlayan Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminde tam 104 gün geride kaldı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin son açıklamasında vurguladığı üzere Ukrayna için açmaz bir seçenek değil. Bu açıklamanın içinde gizli olan anlam ise şu an savaşın tam olarak bir açmaz içinde bulunduğu gerçeği. Açmazın düğümlendiği yer ise şu an itibarıyla Severodonetsk şehri gibi görünüyor. Zira Donbas bölgesinde Rusya’nın bütünüyle kontrol sağlayamadığı nadir yerleşim bölgelerinden biri bu şehir.
Luhansk bölgesinde bulunan ve 110 bin civarında nüfusa sahip olan bu şehir, Rus ve Ukrayna orduları arasında kesin sonuca ulaşılamayan ve kah Rusya’nın kah Ukrayna’nın ilerleme sağladığı bir savaş bölgesine dönüşmüş durumda. Rusya bu şehri de ele geçirerek Donbas’ın kontrolünü tam olarak sağlamak istiyor ki geçtiğimiz hafta bir ara şehrin yüzde 70’ini kontrol eder bir noktaya ulaşmış idi. Ancak son birkaç gündür Ukrayna ordusunun başarılı saldırıları ile Rus birlikleri kısmen geri çekilmek zorunda kaldı. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, “Severodonetsk kenti mahallerinin Ukrayna güçlerinden alındığını” açıklamıştı. Ancak Ukrayna kaynakları bu iddiaları reddediyor ve Rusların çekilmek zorunda kaldıklarını öne sürüyor. Sonuç: açmaz ya da İngilizce tabiriyle stalemate. Stalemate Türkçe sözlükte: Açmaz, yenişememe, beraberlik ve çıkmaz kelimeleri ile karşılanmış ki tüm bu kelimeler duruma dair yeterli fikri veriyor.
Gıda Arzı Güvenliği ve Tahıl Sevkiyatı: Rusya’nın Yeni Silahı
Şu ana kadar Rusya Ukrayna Savaşı ağırlıklı olarak klasik bir tankçı, topçu, piyade savaşı olarak sürdü. Yer yer ise kimi bölgelerde gerilla tarzı bir savaş halini aldı. Çünkü ne Rusya ne de Ukrayna hava sahasını yeterince kullanabiliyordu. Bu nedenle de Rusya zaman zaman uzak menzillerden füze atmak suretiyle Ukrayna’nın iç bölgelerine saldırılarda bulunuyor. Son olarak bir aydan fazla bir zamandır ilk defa dün Rusya, uzak menzilli füzeler ile Ukrayna’nın başkenti Kiev’de tren vagonlarının bulunduğu bir istasyonu 4 füze ile vurdu. Kiev’de yaşam normale dönüyordu. Putin Batılı ülkelerin uzun menzilli füzeleri Ukrayna’ya vermeyi sürdürmesi durumunda bu tip füze saldırılarına devam edecekleri tehdidinde bulundu. Ancak asıl büyük tehdit silah olarak kullanılan başka bir unsurdan geliyor: buğday.
Savaş düşük yoğunluklu bir deniz savaşı olarak Karadeniz’de de sürüyor. Karadeniz’de Rus donanması Ukrayna’nın en önemli limanları olan Odessa ve çevresindeki bölgeyi abluka altında tutuyor ve gemilere yüklü halde bekleyen 30 bin ton buğdayın Karadeniz’den çıkarak dünya pazarlarında satılmasına engel oluyor. Buğdayın yanı sıra mısır gibi başka tahıllar da Ukrayna limanlarında bekliyor. Avrupa Birliği ve ABD, Rusya’nın bu politikasını buğdayı silah olarak kullanmak ve buğdaya ihtiyacı olan Afrika toplumlarını açlığa sürüklemek olarak nitelendiriyor. Rusya ise bu konuda sessizliğini uzun bir süre koruduktan sonra pazarlık masasında bu kozunu kullanmak için diplomasi yapmaya karar verdi. Bu minvalde Rus Dış İşleri Bakanı Sergei Lavrov Türkiye’ye gelerek, Ukrayna limanlarındaki buğdayın Karadeniz’de oluşturulacak bir güvenlik koridorundan geçerek dünyaya dağıtılmasını görüşecek. Elbette karşılığında belli talepleri de olacaktır. Lavrov’un gıda krizini çözmek için ziyaret edeceği ülkenin Türkiye olması ise Rusya-Ukrayna Savaşı açısından Türkiye’nin ne kadar kilit bir ülke olduğunu bir kere daha ortaya koymuş oldu. Lavrov’un Türkiye’de yapıyor olduğu görüşmelerin detayları henüz bilinmiyor. Ancak Rusya’nın buğday krizinde baskılara daha fazla dayanamadığını da iddia etmek mümkün.
Bugüne kadar Avrupa Birliği kara ve demir yolunu kullanarak Polonya üzerinden Ukrayna tahılını pazarlara ulaştırmayı denedi. Ayrıca yine karadan Romanya limanlarına ulaştırılıp oradan piyasaya sunulması da denendi ancak bu yollar ile yüksek miktarlarda tahılın menzillere iletilmesi mümkün değil. Büyük çaplı bir sevkiyat ancak Karadeniz yoluyla mümkün ki bu da Boğazlar ve Türkiye’nin bu sorunun çözümüne dahil olmasını zorunlu kılıyor.
Yıpratma Savaşı
Rusya’nın Napolyon Savaşları, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında kazandığı deneyimin bir sonucu olarak edindiği yıpratma savaşı yeteneği, Rusya-Ukrayna krizinde de kendini gösteriyor. Zira yıpratma savaşı yalnızca savaş sahasında değil başka alanlarda başka araçların da kullanılması anlamına geliyor. Ukrayna krizinde petrol ve tahıl fiyatları üzerinde baskı oluşması ve fiyatların artması tüm dünya ekonomilerini tehlikeye atarak savaşa dahil olmayan toplumları da yüksek enflasyon yoluyla yıpratıyor. Bu noktada, Rusya’nın beklentisi “artık ne olursa olsun ama bu savaş bitsin” seslerinin ve çabalarının artması.
Zira geçen hafta bu köşede ele aldığım üzere Kissinger’ın Davos Zirvesinde yaptığı konuşma da bu tür bir çabanın ürünüydü. Benzer bir çıkış bu hafta da Fransa Lideri Emanuel Macron’dan geldi. Macron Rusya’nın daha fazla aşağılanmaması ve müzakere yoluyla bir çözüme ulaşılması gerektiğini belirtti. Uluslararası toplum halen bu tip çabalara yeteri kadar destek vermiyor çünkü Ukrayna’nın Rusya’ya toprak vermesine sıcak bakmıyor. Ancak yıpranma her geçen gün artarak devam ediyor. Günün sonunda kazanan bu olağanüstü yıpranmaya daha uzun süre dayanabilen olacak. Ancak insanlık tarihinin bize gösterdiği üzere bu tip yıpratma savaşları genelde Pirus Zaferi olarak sonuçlanır.
Halihazırda Ukrayna’nın yüzde 20’si Rus işgali altında. Batılı ülkeler daha uzun menzilli füzeler ve daha uzun giden ihalar sağlayarak Ukrayna ordusunu destekliyor. Ancak verilen silahların kullanılması kolay değil ve zaman gerektiriyor. Silahların Ukrayna ordusu tarafından alınıp, eğitimlerinin yapılıp savaş sahasında kullanılması birkaç ayı bulabiliyor. Rusya tank gücünün 3’te 1’ini kaybetmiş durumda ki dünyanın en büyük tank ülkelerinden biri. Ancak Donbas Rusya sınırında olduğundan Rus ordusunun bu bölgede yaptığı askeri operasyonları lojistik olarak desteklemesi çok daha kolay. Ukrayna’nın iç kısımlarındaki operasyonlar sırasında lojistik açıdan tam bir rezalete imza atan Rus ordusu, Donbas’ta bu tür bir sıkıntıyı çok yaşamıyor. Yeni verilen silahlar Ukrayna tarafında kullanılmaya başlamadan önce Donbas bölgesini tamamen eline geçirmeyi planlayan Putin yönetimi, sonrasında ateşkes ve barış talebinde bulunabilir. Uluslararası kamuoyunun ve Ukrayna’nın bu talebi kabul etmesi ise şu aşamada çok zor görünüyor. Açmaz sürüyor ve sürecek. Açmazı açacak olan şey ise henüz ufukta görünmüyor.