[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (9-15 Ocak 2023)
Borsada Sert Volatilite
Borsada geçen hafta boyunca gerçekleşen sert hareketler ekonomi gündemine damga vuran gelişmeler oldu. Geçen haftanın da gerisine gidersek bu sert hareketler 5 Ocak tarihinde başladı. 5 Ocak tarihinde endeks yüzde 7,37 oranında düştü. Bir gün sonrasında ise bu sefer tersi bir hareketle borsa yüzde 4,41 oranında yükseldi ve kayıpların bir kısmı geri alındı. Fakat geçen haftadan itibaren durum tekrardan terse döndü. Önce pazartesi günü yüzde 3,20’lik bir kayıp gerçekleşirken Salı günü gerçekleşen kayıp yüzde 3,54 oldu. Çarşamba günü kayıplar devam etti ve düşüş yüzde 5,19 olarak gerçekleşti. Perşembe günü ise piyasa terse döndü ve yüzde 5,11 oranında yükseldi. Son Cuma günkü yatay seyre gelene kadar üst üste altı gün, üçü yüzde 5’in üzerinde olmak üzere, yüzde 3’ün üzerinde sert hareketler görülmüş oldu. Finans piyasası uzmanlarınca bu kadar sert düşüşleri açıklayacak net bir neden gözükmüyor. Burada bazı uzmanlar seçim belirsizliğinden bahsederken bazıları da bunun bir düzeltme hareketi olduğunu düşünüyor. Burada algoritmaların devreye girmesinin ve kredili işlem yapanların sayısının son dönemlerde artmasının da hareketlerin daha sert yaşanmasına yol açtığını iddia edenler var. Şahsen ben de bu hareketi yaz aylarından yılbaşına kadar süren büyük rallinin sert bir düzeltmesi olarak görüyorum.
Borsadaki sert yükselişi bir balonun sönmesi olarak görenler de var. Özellikle finans dünyasına uzak olan iktisatçılarda görülen bu eğilim oldukça iddialı. Bir hareketin balon olduğunu anlamada bakılan göstergelerden birisi parabolik fiyat hareketleridir. Önce çok sert bir yükseliş gelir ve ardından çok sert bir düşüş. Fakat bu düşüşün Türkiye borsasındaki sert dediğimiz düşüşten çok çok daha sert bir düşüş olması gerekir. Bazı balon tanımlamalarında bu düşüşün yüzde 50’yi bulması gerekir ki borsada zirveden düşüş yüzde 19 olarak gerçekleşti ve Cuma kapanış itibariyle zirveden düşüş sadece yüzde 13,1. Dikkat edilmesi gereken nokta hisse senedi piyasasının pahalı olmasıyla balon olması arasında oldukça büyük bir fark olduğudur. Bist100 endeksini oluşturan şirketlerdeki bankaların ve ulaşım firmalarının ağırlıkları ve açıkladıkları bilançolar göz önünde bulundurulduğunda hisse senedi piyasasında genel bir balondan söz etmek mümkün değil. Sektörel anlamda bile balondan bahsetmek mümkün değil. Fakat hisse bazlı balon tartışılabilir ki bu da bugüne özgü bir durum değil. Temel anlamla uyuşmayan bu iddia, aynı zamanda enflasyonist ortamı göz ardı ederek ülke ekonomisinin kötü gidişatı üzerinden yapılan çıkarımlara dayanıyor ki genel ekonomik performans üzerinden hisse senedi piyasası tahmini yapmak yanıltıcı olabilir.
Borsadaki sert düşüşler sonrası gazeteci Barış Soydan Çarşamba akşamı attığı tweet’le Cumhurbaşkanlığının borsadaki bu düşüşten rahatsız olduğu ve ekonomi yönetimini uyardığına dair bir kulis bilgisi de paylaştı.[1] Nitekim Perşembe günü de borsa endeksi sert bir yükseliş gösterdi. Burada kulisin doğru olup olmadığı bir yana, bir süredir iktidarın tıpkı dolar/TL kurunda bir yükselişe izin vermediği gibi seçim öncesi borsada sert bir düşüşe de izin vermeyeceği konuşuluyor. Kurdaki yukarı, borsadaki aşağı yönlü hareketlerin iktidarın oy oranını düşüreceği düşüncesi burada ana etken olarak sunuluyor. Kurdaki artışlar seçmeni hem enflasyondaki artış hem de geleceğe dair ekonomik güvenin kaybolması nedeniyle negatif etkiliyor. Ayrıca Ak Partili seçmenlerin hatırı sayılabilecek bir kısmı milliyetçi reflekslerle tasarruflarını döviz yerine borsada değerlendirmekte. Borsadaki olası sert düşüşler bir kısım Ak Partili seçmen tarafından memnuniyetsizlikle karşılanacaktır.
Tüm bunlara ek olarak KKM tarafından gelen yatırımcılar borsanın zirve yaptığı noktalarda hisse senedi aldığı için onların da borsadaki sert düşüşlerde büyük kayıplara uğrayacak olması iktidarın endişelenmesini gerektirecek bir durum. Özellikle Kasım ve Aralık ayında gelen yeni hisse senedi yatırımcıları için 2023 yılı oldukça tedirgin edici şekilde başlamış durumda. Üstelik KKM tarafında çözülme hala devam etmekte. Geçen hafta açıklanan verilere göre KKM’deki bir haftalık gerileme 45 milyar TL oldu ve KKM’de tutulan miktar 1 trilyon 370 milyar TL’ye inmiş durumda. İki hafta önceki KKM miktarında gerileme ise 48 milyar TL idi. Burada çözülme devam ederken hisse senedi piyasasındaki bu oldukça sert düşüşler ve volatilite, yatırımcının bu piyasaya olan ilgisini azaltabilecektir. Bu ilginin azalması durumunda sorulması gereken soru, “para nereye gidecek?” sorusudur.
Para nereye gidecek sorusuna cevaben yapılan hamlelerden birisi hafta sonu gerçekleştirilen zorunlu karşılık düzenlemesi oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) liralaşma stratejisi kapsamında zorunlu karşılık oranlarında değişikliğe gitti. Yapılan değişiklikle 3 aydan uzun vadeli Türk lirası mevduat için zorunlu karşılık oranları yüzde sıfır olarak belirlendi. Daha öncesinde altı aya kadar vadeli olan TL mevduatlarda yüzde 6 faiz uygulanıyordu. Böylelikle bankaların maliyet artışı nedeniyle bu artışı mevduat faizlerine yansıtmaları beklenmekte. Mevduat faizlerinin artışı ise tasarruflarını düşük faiz nedeniyle mevduatta değerlendirmeyenler için bir cazibe unsuru olabilir. KKM’den çıkan paranın da gideceği adreslerden birisinin artık TL mevduat olması hedeflenmiş gözüküyor. Düzenlemenin üç aydan uzun TL mevduat için yapılması ise mevduat sürelerinin uzamasını hedeflenmiş gözüküyor.
ABD Enflasyonu Düşmeye Devam Ediyor
Dünya piyasalarının gözü geçen hafta ABD’den gelecek enflasyon verilerindeydi. Açıklanan Aralık ayı enflasyon verilerine göre ekonomistlerin beklentisi doğrultusunda geçen yılın aynı ayına göre fiyatlar yüzde 6,5 yükseldi ve 2022 yılı bu oranla kapanmış oldu. Kasım ayında yıllık enflasyon yüzde 7,1 olarak açıklanmıştı ve Aralık ayında yıllık enflasyon daha da düşmüş oldu. Bu düşüşte petrol fiyatlarının Kasım ve Aralık ayındaki düşüşü de etkili oldu. Böylelikle Haziran ayında yüzde 9,1’e kadar yükselen enflasyonda düşüş eğilimi devam etmekte.
FED’in yükselen enflasyona karşı faiz artırımına gitmesi meyvelerini birkaç aydır vermeye başlamış gözüküyor ama resmin netleşmesi için biraz daha beklemek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Tabi bu yükselen faizler ABD’de durgunluk başlayabileceği tartışmasını da beraberinde getiriyor. Örneğin JP Morgan yükselen faizlerin ürün ve emek talebinde bir yavaşlamaya neden olacağı ve dolayısıyla bir durgunluk getirebileceği görüşünde. Dünya piyasaları açısından bakıldığında ise ABD enflasyonundaki bu düşüş, faiz artırımlarının daha ılımlı olmasına neden olmakta ve böylelikle özellikle gelişmekte olan ülkelerden sermaye akışını yavaşlatmakta. Enflasyondaki bu düşüşe bu yönüyle de piyasalarca pozitif olarak bakılmakta.
[1] https://twitter.com/barissoydan/status/1613175958592278528