[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (13-19 Şubat 2024)
Putin’in 24 Şubat 2022’de Rusya’nın bir parçası olarak gördüğü Ukrayna’yı topyekûn işgale kalkışmasının üzerinden iki yıl geçti.
İki yıllık sürede ne Rusya ne de Ukrayna’nın hedeflerine ulaştığı söylenebilir. Rusya halen Ukrayna’nın yüzde 18’lik bölümünü elinde tutuyor olsa da tahminlere göre 120 binin üzerinde askerini kaybetti ve ekonomik olarak yıprandı.
Ukrayna ise 2023 yazında büyük umutlarla başladığı taarruzda beklenilen ilerlemeyi sağlayamayarak Rusya’nın sert savunma hatlarında takılıp kaldı. İki tarafın da cephede birbirini yıprattığı bir savaşa evrilen Ukrayna Savaşı, üçüncü yılına bu şekilde giriyor.
Son olarak Ukrayna’nın doğusunda Donetsk’te yer alan ve stratejik bir konuma sahip Avdiivka kasabasından Ukrayna ordusunun çekilmesi, Ukrayna’nın savaşı kaybedebileceği konusunda spekülasyonlara neden oldu.
Bu yazıda Ukrayna cephesindeki son gelişmeleri ve özellikle Münih Güvenlik Konferansı’nda Ukrayna konusunda konuşulanları ele alacağım.
Münih Güvenlik Konferansı
16-18 Şubat 2024 tarihlerinde Münih’te toplanan 60. Münih Güvenlik Konferansı, Ukrayna ve Gazze Savaşı gündemlerini ele aldı.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un ev sahipliğinde, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy gibi liderlerin yanı sıra birçok ülkeden temsilcisinin katıldığı konferansta Ukrayna Savaşı’na dair önemli mesajlar verildi.
Zelenskiy konferansta yaptığı konuşmada özellikle topçu ve uzun menzilli silah eksikliği sorunu yaşadıklarını vurguladı. Putin’in Ukrayna’nın mühimmat ve insan gücü eksikliğinden yararlanarak savaşı sürdürebildiğinin altını çizen Ukrayna lideri, Avdiivka’dan çekilmelerinin de stratejik olarak doğru bir karar olduğunu ve askerlerinin hayatlarını korumak amacıyla yapıldığını savundu.
Zelenskiy, savaşın başından bu yana yaptığı gibi, Batılı ülkelerin mühimmat yardımlarını sürdürmeleri koşuluyla Rusya’yı yenebileceklerini ifade etti. Zelenskiy’nin mesajları özellikle ABD temsilciler meclisinde engellenen 60 milyar dolarlık yardım paketi nedeniyle Biden yönetimini hedef alıyordu.
Kamala Harris ise ABD’nin Ukrayna’ya yardımları sürdürmek için elinden gelen her şeyi yapacağını ifade ederek hem Ukrayna’ya hem de ABD’nin Avrupalı müttefiklerine güvence vermeye çalıştı.
Ancak konferansta ABD’de Kasım’da yapılacak seçimlerde Trump’ın kazanması durumunda Ukrayna’ya yardımların kesileceği ve NATO içinde ABD ve Avrupa arasında bir çatlak yaşanabileceği endişeleri de dile getirildi.
Hiçbir Rus temsilcinin davet edilmediği konferansta NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ikili bir basın toplantısı düzenleyerek AB’nin Ukrayna’ya göndereceği 50 milyar euroluk paketin öneminin altını çizdiler ve ABD’nin de Ukrayna’ya yardım paketini onaylamasını beklediklerini açıkladılar.
Stoltenberg ayrıca hiçbir NATO ülkesine yönelik doğrudan tehdit bulunmadığını, İttifak’ın caydırıcılığıyla ilgili hiçbir yanlış hesaplamaya mahal verilmediğini vurguladı ve “Daha fazla kuvvetle, daha yüksek hazırlıkla ve artan savunma yatırımlarıyla tüm müttefiklerimizi korumaya hazır olmalıyız.” şeklinde konuştu.
Konferans sırasında Putin yönetimine muhalif olan ve hapiste tutulan Rus lider Aleksey Navalny’nin ölüm haberinin gelmesi nedeniyle Navalny’nin eşi Yulia Navalnaya da bir konuşma yaparak eşinin ölümü nedeniyle Putin yönetimini suçladı.
Savaşta Bundan Sonra Neler Olabilir?
Putin Ukrayna Savaşı’nı en başında bu yana Rusya’nın Ukrayna ile değil Batı dünyası ile savaşması olarak kodluyor. Ayrıca Ukrayna’da yürüttükleri askeri operasyonları ısrarla savaş olarak değil özel operasyon olarak isimlendiriyor.
Putin son dönemde Rusya’nın müzakereye açık olduğunu, ancak Batı dünyasının tabir caizse gazına gelen Ukrayna’nın buna yanaşmadığını da ifade ediyor.
Putin savaşı uzun vadeye yayıp bir yıpratma savaşı olarak yürüterek kazanacağını düşünüyor olabilir. Zira insan ve silah gücü bakımından Ukrayna’dan çok daha üstün bir orduya sahip.
Batı’dan gelen finansal ve askeri yardımlar da şu ana kadar Ukrayna’nın savaşı kazanmasına ya da en azından işgal Rusya’nın işgal ettiği bölgelerde dişe dokunur şekilde ilerlemesine yetmemiş görünüyor.
Yeni gelecek yardımlar, özellikle F-16’lar, uzun menzilli füzeler ve diğer mühimmatlar ile Ukrayna ordusu Rusya’ya var gücüyle yeniden yüklenmeyi planlıyor.
Sahada kazanılacak somut başarılar Zelenskiy hükümeti için çok önemli. Zira Zelenskiy kazanılacak başarıların Batı’dan istikrarlı şekilde gelecek yardımları garanti altına almak için elzem görüyor.
Ukrayna ordusunun cephede ilerlemesi, Ukrayna’ya yardım etmekten yorulan Batı dünyası ve moralini yüksek tutmakta zorlanan Ukrayna halkı için umut verici ve hareketlendirici bir etkide bulunabilir.
Rusya’nın modern zamanların en iyi savunma hatlarından birini 1000 kilometrelik bir cephede kurduğunu düşünürsek Ukrayna’nın işinin çok zor olduğu kesin. Muhtemelen 2024 yılında Ukrayna’nın yeniden bir taarruz girişimine şahit olacağız. Ancak bu taarruz ne kadar başarılı olabilir öngörmek çok zor.
Trump’ın seçilmesi ihtimali nedeniyle Biden yönetimi Ukrayna cephesinde ciddi bir başarı elde etmeyi arzuluyor. Biden yönetimi bu tür bir başarıyı seçim döneminde propaganda malzemesi olarak da kullanabilir.
Cephede iki gücün de ilerleyemediği bir yıpratma savaşının uzun vadede Putin’e yarayacağı kesin. O nedenle Ukrayna bahar ayları ile birlikte Rusya’nın işgal ettiği bölgelerin en azından bir kısmını geri alabilirse, ortaya çıkacak yeni koşullarda barış ihtimali daha çok konuşulmaya başlanabilir. Ancak bugünkü durumda Ukrayna’nın barış istemesi daha çok Putin için bir başarı anlamına gelecektir.