Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (28 Ocak-3 Şubat 2025)
Donald Trump, koltuğa oturmasından bu yana geçen 15 günlük sürede nasıl bir dış politika izleyeceğine dair fazlasıyla mesaj verdi. Kampanya döneminde söz verdiği birçok vaadi gerçekleştirmek için ise harekete geçti.
Trump, gümrük vergilerini bir silah olarak kullanıp -müttefikleri dahil- diğer ülkelere ABD’nin çıkarlarına uygun olduğu politikaları gerçekleştirmeleri için tehditler savuruyor.
Bu tehditler, Trump’ın sıklıkla üzerinde durduğu göçmen sorunu ve ABD’ye giren uyuşturucu maddeler ile ilişkilendiriliyor ve ABD’nin dış ticarette açık verdiği ülkelere yöneliyor. Nitekim gümrük vergisi tehdidi savurduğu Meksika, Kanada ve Çin, ABD’nin ithalatının neredeyse 3’te 1’ini oluşturan ülkeler ve ABD, ikili dış ticaretinde bu ülkelere karşı açık veriyor.
Benzer şekilde ABD, Avrupa Birliği ile ticaretinde de açık veriyor ve bu nedenle Trump Avrupa’ya da gümrük vergisi uygulayacağı tehdidini savurdu.
Bu gümrük vergisi tehditlerinin ciddi anlamda gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği ve yalnızca bir dış politika aracı olarak ABD’nin istediklerini kabul ettirme aracı olarak mı kullanılacağı tartışılıyordu.
Son günlerde yaşanan gelişmelerden gördük ki Trump gümrük vergilerini uygulamaya geçirmek üzereyken Meksika ve Kanada ile sınır güvenliği konusunda anlaşarak bu vergilerin uygulanmasını bir ay erteledi.
Meksika ve Kanada’ya yüzde 25, Çin’e ise ek yüzde 10 vergi kararlarının uygulanmaya geçeceğinin açıklanması ile altüst olan küresel piyasalar, Meksika ile anlaşılıp uygulamanın bir ay geciktirilmesi ile biraz toparlandı.
Zira piyasalar, bu gelişmeyi Trump’ın gerçekten bu vergileri uygulamayacağı, istediklerini aldığı zaman bu vergilerden vazgeçeceği şeklinde yorumladılar.
Kolombiya’nın Trump’ın gümrük vergisi uygulama tehdidi karşısında geri adım atması, Meksika’nın son anda bir diplomasi trafiği ile Meksika-ABD sınırına asker gönderip uyuşturucu ve insan kaçakçılığını önlemeye çalışacağını açıklaması ve son olarak Kanada’nın ABD’ye boğun eğmeyen bir tavırla karşı gümrük vergisi misillemesi açıklamasına rağmen yine son anda sınır güvenliği anlaşması yaparak gümrük vergisi uygulamasını bir ay ertelemesi; Trump’ın gümrük vergisi tehdidi ile sert güç kullanımı politikasının meyvelerini verdiğini gösteriyor.
Şimdi ise gözler, Çin ve ABD’nin Trump’ın açıkladığı yüzde 10 ek gümrük vergisi açıklamasının ardından bir orta noktada buluşup buluşulamayacağına çevrildi. Her ne kadar Çin misilleme yapmaya hazırlandığını açıklasa ve Dünya Ticaret Örgütü’ne ABD’yi şikayet edeceğini ilan etmiş olsa da hızlı bir diplomasi trafiği ile bu ek vergi de gündemden kalkabilir.
Çin ile de Trump bir anlaşmaya varıp gümrük vergilerini geri çekerse küresel piyasalarda oluşan kara bulutlar da bir süreliğine dağılacaktır. Zira gümrük vergileri uygulamasının yaratacağı ticaret savaşları ve ülkelerin koruma duvarlarını daha da yükseltmesi, birçok sektörde belirsizlik ve fiyat artışları ihtimalini beraberinde getiriyor.
Ancak Trump bu politikadan beklediklerini aldıkça daha fazla ülkeyi bu yöntemle istediği noktaya çekmek isteyecektir. Sıranın AB’ye geldiğini de tahmin etmek zor değil.
Avrupa’yı ilgilendiren diğer çok önemli bir mesele olan Ukrayna konusunda da Trump yeni bir açıklama yaptı. ABD’nin yeni başkanı, Ukrayna’ya yardımların sürmesi karşılığında Ukrayna’dan nadir toprak elementleri almak istediğini açıkladı.
Nitekim Trump’ın Ukrayna’da barış karşılığında neler isteyeceği de merak ediliyordu. Rusya’ya da gümrük vergisi ve yaptırım tehdidi savuran Trump’ın Rusya’dan Ukrayna’da barışı sağlaması istediği biliniyor.
Trump’ın gümrük vergisi dışında sert gücün en hiddetli yöntemi olarak Hamas’ı yerle bir edeceğini açıklamasının ardından Gazze Savaşı’nda da bir ateşkese ulaşılmıştı. Trump Gazze’de yaşayan Filistinlileri Mısır ve Ürdün başta olmak üzere etraf ülkelere göndererek Gazze’yi bir inşaat ve turizm alanına dönüştürmek gibi fantastik bir hayal kuruyor. Netanyahu bu gündemleri görüşmek için Washington’a giderken Filistinlilerin ülkelerine gelmesi hususunda Arap ülkeleri büyük tedirginlik yaşıyor.
Gazze’de planladıklarını gerçekleştirmek ve İsrail’in güvenliğini garantiye almak için, son derece özgüvenli bir şekilde iktidara gelen ve dış politika hamlelerinin başarılarını gören Trump’ın Arap ülkelerini fazlasıyla zorlayacağını da öngörmek mümkün.
Trump’ın ilk 15 gününde yaptığı konuşmalar ve attığı politika adımlarından tüm dünyadaki ABD’nin yumuşak güç politikasının yerini sert güç politikalarına bıraktığını söyleyebiliriz. Bu durum ABD’nin boşluğunu, özellikle ticari ilişkileri kullanarak nüfuzunu arttırmayı amaçlayan Çin tarafından doldurulması ihtimalini de gündeme getirecektir.
USAID adı verilen ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın Trump hükümeti ve özellikle Elon Musk’ın başında bulunduğu DOGE (Hükümet Verimliliği Ofisi) tarafından yoğun bir baskı altına alınması, harcamalarının kontrol edilmesi ve tüm dış yardımlarının durdurulması da Trump ile sembollenen sert gücün yumuşak gücün yerini aldığını gösteren diğer bir önemli gösterge.
Bu arada USAID’in Mısır ve İsrail’e yardımları kesmediğini belirtelim. Bu durum da gösteriyor ki Trump, ABD’nin para harcadığı her konuyu dış politikada bir pazarlık unsuru olarak kullanabilir. Bu durum ise 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ABD’nin tüm dünyada üstlendiği jandarmalık, uluslararası sistemin hamiliği ve insani krizlere yetişen bir kurtarıcı rollerinden uzaklaşacağı yeni bir dönemin habercisi.
Yeni dönem belirsizlik ile karakterize oluyor. Ülkeler ABD ile ilişkileri konusunda Trump’a istediklerinin bir kısmını verme hususunda hazırlıklar yapıyor. Çin ise Trump’a karşı koymazlarsa gelişen dünyanın ABD karşısında güçsüz duruma düşeceğini savunarak küresel güney ve gelişmekte olan ekonomilerin temsilciliği rolünü devam ettirmek istiyor.
O nedenle, önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, ABD-Çin ilişkilerinin seyri, Trump döneminde küresel siyasetin nasıl ilerleyeceğine dair en önemli belirleyen olacaktır. Trump’ın son açıkladığı Çin’e yüzde 10 ek gümrük vergisi ve Çin’in bunun karşılığında başta kömür ve sıvı doğal gaz olmak üzere çeşitli mallara gümrük vergisi koyması planında neler olacağını izlemek gerekecek. Zira bu gelişme, yeni Trump döneminde Çin ve ABD arasındaki ilk büyük sınav.