Kanada Seçimlerini Liberal Parti Kazandı
Kanada’da, Trump’ın Kanada’ya saldırılarının gölgesinde gidilen seçimlerden Liberal Parti’nin lideri ve Başbakan Mark Carney zaferle çıktı.
Ulusal yayın kuruluşu CBC/Radio Canada’ya göre Kanada Başbakanı Mark Carney dün gece, büyük ölçüde Başkan Trump’ın ülkeye yönelik agresif tutumuna borçlu olduğu seçim kampanyası sayesinde dikkate değer bir geri dönüş yaparak Liberal Parti için yeni bir dönem daha kazandı.
Liberal Parti’nin Avam Kamarası’nda çoğunluğu sağlayıp sağlamadığını ya da bir azınlık hükümeti kurmak zorunda kalıp kalmayacağını söylemek için henüz çok erken. Ancak şu an gelen haberlere göre Liberal Parti’nin yarışı önde bitirdiği kesin.
Birkaç ay öncesine kadar, kariyer politikacısı Pierre Poilievre tarafından yönetilen Muhafazakar Parti’nin kazanmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor, anketler Muhafazakar Parti’yi 20 puan önde gösteriyordu. Ancak Trump ve onun Kanada’ya yönelik amansız tutumu yarışı altüst etti ve Liberal Parti’nin iktidardaki dördüncü dönemini garantiledi.
Trump, Kanada mallarına gümrük vergisi koyarak ülkeyi resesyona itti ve defalarca 51. eyalet olarak Kanada’yı ilhak etmekle tehdit etti. Bu durum ise Kanada’da milliyetçiliği yükseltti ve geniş kitleleri iktidardaki partinin arkasında durmaya teşvik etti.
Bu sonuç ayrıca, Trump’ın muhafazakâr siyaset tarzının başka ülkelerdeki muhafazakârlar için, eğer Trump’a çok yakın duruyorlarsa, nasıl zehirli bir hal alabileceğinin altını çiziyor. Sandık çıkış anketleri, Kanada’nın ulusal yayıncısını tasfiye etme sözü veren ve dış yardımı keseceğini söyleyen Poilievre’nin merkezdeki seçmenleri kaybettiğini gösteriyor.
Peki, Liberal Parti’nin lideri Mark Carney kimdir? Ocak ayında Justin Trudeau’nun istifa etmesinden sonra Mart ayında başbakanlık görevini devralan Carney, 2008 küresel mali krizi sırasında Kanada Merkez Bankası ve Brexit sırasında İngiltere Merkez Bankası başkanlığı yapmış ve kendisini Trump karşıtı aday olarak tanıtan Harvard ve Oxford’ta eğitim görmüş bir ekonomist.
Carney’nin ekonomist kimliği ve seçim kampanyası sırasında Trump ile mücadele edebilecek yetkinlikte olduğuna seçmeni inandırması galibiyette önemli bir rol oynadı. Muhafazakar Parti ve adayı Pierre Poilievre ise her ne kadar Trump’a karşı çıksa da bu konumunu Carney kadar öne çıkaramadı.
Muhafazakar partilerin iktidardaki liberallerin kötü yönetimini eleştirerek iktidara gelmesi trendi Kanada örneğinde çalışmadı ve Trump etkisi kendini gösterdi. Trump’ın varlığı dünyada başka ülkelerde de seçimleri etkileme potansiyeli taşıyor.
Kanada seçimlerinde öne çıkan diğer bir olgu da seçimlerin ana konusunun ticaret savaşları ve ABD karşıtlığı olması. Bu durum; çevre, göç, yerli halkın durumu gibi Kanada siyasetinde önem arz eden diğer konuların geri planda kalmasına neden oldu. Kriz durumunda halkın güçlü bir lider ve iktidar arkasında durma eğilimi ve “dere geçilirken at değiştirilmez” düsturu Kanada seçimlerinde de kendini göstermiş gözüküyor.
Putin’den 3 Günlük Geçici Ateşkes İlanı
Trump’ın koltuğa oturmasından bu yana üç ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen Rusya-Ukrayna Savaşı’nda barış ihtimali hâlâ ufukta gözükmüyor.
Trump’ın Zelensky’e karşı sert tutumu, Rusya’ya cesaret veren açıklamaları ve Ukrayna’ya ABD yardımlarının kesilmesi ise cephede Ukrayna’nın aleyhine çalışıyor.
Putin, Trump’ın Ukrayna’da barış olması gerektiği çağrılarına rağmen saldırganlığından geri adım atmıyor. Sivillerin de ölümüne neden olan saldırılar Trump’ın da Putin’e yeni bir çağrı yapmasına neden oldu.
ABD Başkanı Trump, Rusya’nın Ukrayna’nın başkenti Kiev’e yönelik on gün önce yaptığı füze saldırısına tepki göstermek zorunda kaldı. Truth Social adlı sosyal medya platformundan açıklama yapan Trump, Kiev’e saldırıların “gereksiz ve kötü bir zamanlamayla” yapıldığını söyledi ve “Vladimir, DUR! Haftada 5000 asker ölüyor. Gelin barış anlaşmasını halledelim.” şeklinde bir açıklama yaptı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu açıklamadan da etkilenmiş olacak ki Ukrayna’daki savaşta geçici bir ateşkes ilan etti. Moskova yönetimi, ateşkesin 8 Mayıs sabahından 11 Mayıs’a kadar süreceğini ilan etti. Bu tarihler, İkinci Dünya Savaşı’nın sona erişini anma törenleriyle aynı döneme rastlıyor.
Kremlin’den yapılan açıklamada, Putin’in ateşkesi “insani gerekçelerle” ilan ettiği ve benzer bir tutumu Kiev yönetiminden de bekledikleri belirtildi. Putin yönetimi Ukrayna’yı tehdit etmekten de geri durmayarak “Ukrayna tarafının ateşkesi ihlal etmesi durumunda Rus Silahlı Kuvvetleri uygun ve etkili bir karşılık verecektir” ifadelerini kullandı.
Zelensky, Putin’in üç günlük geçici ateşkes ilanının yeni bir manipülasyon olduğunu düşünüyor ve Putin’in saldırganlığının durmayacağına inanıyor. Zelensky ayrıca, Putin’in ateşkesi 2. Dünya Savaşı’nın bitişi nedeniyle yapılacak kutlamalara denk getirmesinin, kutlamalar sırasında rahat olmak adına yapıldığını ifade etti. Zelensky’e göre müzakereler ancak uzun sürecek bir ateşkesin ilan edilmesiyle mümkün.
Rusya-Ukrayna Savaşı 4. yılda da sürerken Trump yönetimi için diplomaside bir başarısızlık hikayesi olarak gündemdeki yerini koruyor. ABD’den özellikle istihbarat desteği alamaması nedeniyle cephede zorluk yaşayan Ukrayna ordusunun kendi üretimi drone’lar ile savaşı sürdürdüğünü görüyoruz. Putin ise Trump’tan aldığı cesaretle Ukrayna içlerini balistik füzelerle vurarak halkın moral ve motivasyonunu daha da düşürme çabasında. Bu gelişmelere rağmen Rusya, her ne kadar Kursk bölgesinden Ukrayna’yı atabilmiş olsa da, cephede ilerleyemiyor. Avrupa Ukrayna’ya desteğini sürdürürken Trump yönetiminin bocalaması sürüyor. Ve maalesef tünelin ucunda ışık görünmüyor. Zaman ise Putin lehine işliyor.
Bugün Daktilo1984’te çıkan başka bir yazıda Cem Özen, Trump’ın Ukrayna politikasını analiz eden bir makale kaleme aldı. Meraklıları için o yazının linkini de buraya bırakıyorum: https://daktilo1984.com/yazilar/trumpin-hayal-dunyasinda-ukrayna-savasi-100-gun-0-baris/