Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (21-27 Mayıs 2024)
7 Ekim’de Hamas’ın roket atışları ve 250 kadar İsrailli rehineyi kaçırması ile başlayan Gazze operasyonu, geçtiğimiz 7.5 ay içinde İsrail’in hiçbir uluslararası hukuk ve insan hakları normunu dikkate almadığı soykırım seviyesinde bir katliama dönüştü.
Bu süreçte ne uluslararası toplumun baskısı, ne ikili ilişkilerde İsrail’i ikna etmeye çalışan aktörlerin çabası, ne uluslararası mahkemeler ve BM kararları, ne de tüm dünyada İsrail aleyhine gelişen protesto gösterileri Netanyahu hükümetini durduramadı.
Gazzelilerin kuzeyden güneye evlerini terk ederek göçtükleri son güvenli bölge olan Refah kenti de son haftalarda cehenneme dönmüş durumda. Ve görünen o ki Mısır sınırında yer alan bu kentte İsrail’in operasyonlarını sürdürmesi, katliamın boyutunu daha da ağırlaştıracağı gibi Mısır-İsrail ilişkilerini de gerecek.
Refah’a Saldırı
26 Mayıs Pazar günü İsrail ordusunun, Refah kentinde yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı bir kampa düzenlediği hava saldırısının ardından çıkan yangında en az 45 kişi öldü ve 200’den fazla insan yaralandı.
Saldırının gece gerçekleşmesi felaketin boyutlarını daha da arttırdı. Refah’ta yaralıların tedavi edilebileceği kadar hastane kapasitesi de yok. Kampın güvenli bölge ilan edildiği ancak buna rağmen bu saldırıya maruz kaldığı da gelen bilgiler arasında.
Refah’taki sivil kampa yapılan saldırı, Hamas’ın Pazar günü, aylar sonra ilk kez Tel Aviv yönüne doğru 8 adet roket fırlatmasının hemen ardından geldi. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Refah bölgesinden atılan roketlerin engellendiğini açıkladı. Hamas kaynakları da roket saldırısını doğruladı ve İsrail’in saldırılarına bir cevap olarak yapıldığını söyledi.
İsrail ordusu Pazartesi günü yaptığı açıklamada “Refah’ta önemli Hamas teröristlerinin faaliyet gösterdiği bir yerleşkeyi” vurduğunu ve saldırı ve ateşin ardından sivillerin zarar gördüğüne dair raporların farkında olduklarını belirtti. Netanyahu da hayatını kaybeden sivillerin olduğunu doğruladı ve olayı “trajik bir kaza” olarak nitelendirdi.
İsrail, Refah’a yapılan saldırıda iki Hamas yetkilisini öldürdüğünü açıkladı. Öldürülen Hamas üyelerinin Batı Şeria Genelkurmay Başkanı Yasin Rabia ve üst düzey Hamas üyesi Halid Nagar olduğu iddia edildi. Ancak bu yazının yazıldığı saatlerde henüz bu bilgi kesin olarak doğrulanmamıştı.
Pazar günü gerçekleşen saldırı, İsrail’in 7 Mayıs’ta Refah’a operasyon başlatmasından bu yana bu kentte düzenlediği en ölümcül saldırılardan biriydi. Bu saldırı ayrıca, BM’nin en üst mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail’e Refah’taki askeri operasyonunu “derhal durdurma” ve “Gazze’deki Filistinlilere tamamen ya da kısmen fiziksel yıkım getirebilecek” şehirdeki diğer tüm eylemleri sonlandırma kararı vermesinden birkaç gün sonra gerçekleşti.
İsrail Sağlık Bakanlığı’na göre, Hamas liderliğindeki militanların 7 Ekim’de İsrail’e saldırarak 1.200 kişiyi öldürmesi ve 250 kişiyi rehin almasının ardından İsrail’in Gazze’de başlattığı askeri operasyonun başından bu yana 36.000’den fazla kişi hayatını kaybetti.
Uluslararası Tepkiler
Gazze Savaşı’nın başlamasının ardından geçen 7.5 aylık sürede uluslararası toplum İsrail’e karşı sesini git gide daha çok yükseltmeye başladı. Ancak uyarılar, gösteriler ve İsrail aleyhine alınan kararlar da Netanyahu’nun savaş kabinesinin Filistinli katliamına devam etmesini engelleyemiyor.
Son Refah saldırısından sonra da tüm dünyadan -muhtemelen pek bir işe yaramayacak- kınamalar ve tepki mesajları geldi.BM kuruluşları, yardım grupları ve birçok hükümet, İsrail’i Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) kararına saygı göstermeye davet etti.
AB Dış Politika Şefi Josep Borrell dün X’te yayınladığı mesajda “UAD’nin bağlayıcı kararına rağmen İsrail Refah’ı vurdu ve Hamas İsrail’e roket fırlattı” ifadelerini kullandı. Pazartesi günü Gazze ve Orta Doğu’yu görüşmek üzere Arap liderlerle bir araya gelen Borrell “Şu saatlerde gördüğümüz şey İsrail’in durdurması istenen askeri harekâtı sürdürdüğüdür” dedi.
Tıbbi yardım kuruluşu Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), “hiçbir yerin güvenli olmadığını bir kez daha gösteren bu ölümcül olay karşısında dehşete düştüklerini” açıkladı. Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ise Refah saldırısına atıfta bulunarak “Gazze yeryüzünde cehennemdir” açıklamasında bulundu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron “öfkelendiğini” belirterek “derhal ateşkes” çağrısında bulundu. Halihazırda Gazze sınırında daha da yoğunlaşan bir savaştan endişe duyan Mısır, Pazartesi günü İsrail’in Refah’a yönelik saldırısını kınayarak İsrail’i UAD’nin Refah’taki “askeri operasyonları durdurma” kararını uygulamaya ve “işgalci bir güç olarak sorumluluklarını yerine getirmeye” çağırdı.
Savaşta arabuluculuk yapan Mısır, Salı günü İsrail ile Hamas arasındaki dolaylı müzakerelerin bir başka turuna daha ev sahipliği yapacak. Bir diğer önemli arabulucu olan Katar, İsrail’in saldırısının devam eden müzakereleri “engelleyebileceğini” açıkladı ve saldırıyı “uluslararası hukukun ciddi bir ihlali” olarak nitelendirdi.
ABD Başkanı Biden ise Refah saldırısı ile ilgili henüz bir açıklama yapmadı. İsrail’in Refah’a yönelik saldırısına ilişkin AA muhabirinin sorusuna yanıt veren ve adının açıklanmasını istemeyen bir Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi, “Refah’ta İsrail ordusunun dün gece onlarca masum Filistinliyi öldüren hava saldırısının ardından ortaya çıkan yıkıcı görüntüler içler acısı. […] İsrail’in sivilleri korumak için mümkün olan her önlemi alması gerektiği konusunda açık ve net olduk. Olayla ilgili ne olduğunu anlamak üzere İsrail ordusu ve diğer ortaklarla aktif şekilde görüşüyoruz.” açıklamasını yaptı.
İsrail-Mısır Gerginliği
Refah’ta İsrail ordusunun operasyonları sürerken Mısır tarafı da yaşananlardan endişe duyuyor. Mısır hükümeti Refah kapısından ülkesine gelecek büyük bir Filistinli göçünü kabul etmeyeceğini her fırsatta dile getiriyor. Mısır hükümeti ile Hamas’ın arasının çok gergin olduğu da biliniyor.
Refah’tan gelen başka bir haber ise Mısır ile İsrail’in Refah’taki operasyonlar nedeniyle karşı karşıya gelebileceğinin bir örneği oldu. Sınır bölgesinde Mısır ve İsrail askerleri arasında çıkan çatışmada Mısırlı bir asker hayatını kaybetti. Mısır ve İsrail orduları olayın nasıl gerçekleştiğini anlamaya çalışıyor. İsrail medyası tarafların birbirine karşılıklı ateş açtığını iddia ediyor, ancak olaya dair henüz başka bir ayrıntı bilinmiyor.
Mısır ve İsrail arasındaki gerginlik, İsrail ordusunun Mayıs’ın ilk haftasında Refah sınır kapısının Gazze tarafını kontrol altına almasından bu yana artmıştı. Mısır ise İsrail’in Gazze’deki askeri harekatını ve binlerce sivilin öldürülmesini kınamıştı. Refah’ta düzenlediği operasyonlara devam edeceği mesajını veren Netanyahu hükümetinin önümüzdeki dönemde Mısır ile arasının daha da açılması beklenebilir.
Değerlendirme
Netanyahu hükümeti; sivillerin hayatlarını, uluslararası hukuk kurallarını, insan haklarını ve uluslararası toplumdan gelen mesajları hiçe sayarak ve her fırsatta Hamas’ın yok edilmesi gerektiğine vurgu yaparak tüm Gazze’yi yerle bir etmek niyetini korkusuz ve umarsızca açık ediyor.
UAD’de İsrail aleyhine açılan soykırım davası ve bu dava kapsamında verilen İsrail’in operasyonları derhal durdurması ve insani yardım girişine izin vermesi kararları da Netanyahu savaş kabinesinin bir kulağından girip diğerinden çıkmış gibi görünüyor.
Dünya kamuoyu uzun süredir bir ülkenin böylesine pervasızca ve tüm dünyanın gözleri önünde katliam yaptığına şahit olmamıştı. İsrail bu tutumuyla tüm Batı dünyasının söylem gücünü azalttığı gibi ahlaki üstünlük iddialarını da çöpe atıyor. Böylelikle, mevcut uluslararası sistemin temellerine de dinamit koyuyor.
Netanyahu ve destekçilerinin Gazze’de yaptıklarının orta ve uzun vadede ne tür sonuçlar vereceği konusunda bir öngörülerinin olmadığını düşünüyorum. Gazze Savaşı, İsrail’in tüm dünyada bir nefret objesine dönüşmesine kadar Netanyahu’nun savaş kabinesi tarafından sürdürülebilir. İsrail tüm uluslararası kuruluşlardan dışlanabilir. Dahası tüm dünyada İsrail’in Gazze’de yaptıklarına bir reaksiyon olarak antisemitizm artabilir ve bu durum yeni yeni çatışmalara yol verebilir.
Kısacası Netanyahu hükümeti çok büyük bir ateş topuyla umarsızca oynamaya devam ediyor. Netanyahu’ya dur deme gücünde olan ancak bunu yapamayan ABD ise her geçen gün bir destekçiden ziyade “suça ortak” konumuna savrularak bu katliamın sorumlularından olma yolunda ilerliyor.