Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (10-17 Eylül 2024)
Bu hafta siz değerli okuyucularım için Ukrayna-Rusya Savaşı cephesindeki gelişmeleri yazacaktım. Ancak 17 Eylül 2024 Salı günü hiç alışık olmadığımız ve teknolojik gelişmelerin savaşlarda ve istihbarat operasyonlarında ne denli farklı ve tehlikeli kullanılabildiğine örnek olacak ilginç bir gelişme yaşandı.
İsrail, her ne kadar her zamanki gibi olayı üstlenmese de, baş düşmanlarından olan Lübnan Hizbullahı’na ciddi şekilde zarar veren bir saldırı düzenledi. Bu yazıda şimdiye kadar netleşen detaylara değinerek bu saldırıyı ve olası etkilerini anlatmaya çalışacağım.
Hizbullah’ın Kullandığı Çağrı Cihazları Nasıl Küçük Bombalara Dönüştü?
Lübnan’da binlerce Hizbullah üyesinin kullandığı çağrı cihazları Salı günü 15.30 sularında patlamaya başladı. Hizbullah üyeleri, rahatça takip edilmelerini engellemek için cep telefonu yerine birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayacak ve günümüz teknolojisi için oldukça ilkel görülen çağrı cihazları kullanıyordu.
Eş zamanlı olarak patlayan çağrı cihazlarının, yalnızca açık olan ve mesaj alabilenleri, tam olarak nasıl gerçekleştiği halen anlaşılamayan bir yolla uzaktan patlatıldı. Hizbullah’ın 3 binden fazla çağrı cihazını Tayvanlı Gold Apollo şirketinden edindiği gelen bilgiler arasında.
Şu ana kadar üzerinde en çok durulan ihtimal, Mossad’ın bu sevkiyattan önceden haberdar olup çağrı cihazlarının içine oldukça küçük patlayıcılar yerleştirmiş olması. Zira uzmanlar, patlama görüntülerinden yola çıkarak patlama şiddetinin bu basit teknolojik araçların pilinden kaynaklanmadığını vurguluyor.
Bu saldırı, tedarik zincirine sızarak gerçekleştirilmesi bakımından da oldukça ilginç ve ne kadar kırılgan ve tehlikeli bir zeminde yaşadığımızın da bir göstergesi. Böylesine ince elenip sık dokunmuş bir operasyonla İsrail’in, Tayvan’dan Lübnan’a ulaşmış cihazlara patlayıcı yerleştirip hepsini aynı anda patlatacak bir mekanizmayı kurabilmiş olması; geldiğimiz noktada teknolojinin nasıl manipüle edilerek konvansiyonel savaş veya istihbarat savaşlarında kullanılabildiğini ve gelecekte de ne boyutta tehlikeler üretebileceğini tüm dünyaya göstermiş oldu.
Çağrı cihazlarının eş zamanlı patlaması, bu cihazlara Hizbullah liderliğinden geliyormuş gibi görünen bir mesajla başladı. Bu durumda saldırının ne kadar sofistike ve koordineli olduğunun ve Mossad’ın teknolojiyi düşmanları aleyhine nasıl tehlikeli bir şekilde kullanabildiğinin diğer bir kanıtı.
Mossad’ın nokta atışı operasyonlarda ne kadar başarılı olduğu, özellikle de Hizbullah ve İran Devrim Muhafızları komutanlarına düzenlenen suikastlar nedeniyle iyi biliniyordu. Düşman hedefin belirlenmesi ve farklı silahlarla isabetli atışlar yapılarak öldürülmesini geçmişte birçok örnekten görmüştük.
Ancak bu denli geniş çaplı, tedarik zincirine sızmayı gerektiren ve teknolojik açıdan sofistike bir saldırıyı ilk kez gördük. 2021 yılında İsrail’in siber bir saldırıyla İran’ın bir nükleer tesisinde patlamaya neden olduğu da biliniyordu. Ancak Hizbullah’a eş zamanlı düzenlenen bu saldırı çok sayıda insanı hiç beklemediği bir yerden ve gündelik hayatın içinde yakalaması yönüyle de oldukça ilgi çekti ve tüm dünyada endişelere neden oldu.
Saldırı Hizbullah için Ne Anlama Geliyor?
Saldırıda, şu ana kadar gelen bilgilere göre aralarında bir kız çocuğunun da bulunduğu en az 11 kişi hayatını kaybetti ve 2800’den fazla kişi yaralandı. Yaralananlar arasında İran’ın Lübnan Büyükelçisi Müçteba Amani de yer alıyor.
Lübnan halkı saldırıdan sonra şok ve panik içindeydi. Gelen görüntüler hastanelerin yaralılarla dolup taştığını ve Lübnan’ın sağlık hizmetleri kapasitesinin bu kadar yaralıyı tedavi etmekte zorlandığını gösteriyor. Hizbullah da şaşkınlık ve şok içinde İsrail’den intikam alacağını açıkladı.
Bu saldırı ile Hizbullah’ın birçok üyesi yaralandı. İlerleyen günlerde ölüm sayısının arttığını duymamız da muhtemel. Saldırıdan etkilenen Hizbullah üyelerinin özellikle ellerinin kullanılamaz hale gelmesi, İsrail ile mücadele içerisinde olan bu örgüt açısından personel kaybetme anlamına da geliyor.
Tüm dünya İran’ın İsrail’e bir misilleme yapmasını ve Hizbullah’ın da bu misillemede rol almasını beklerken gerçekleşen bu saldırı ile İran ve Hizbullah’ın karizması ciddi şekilde çizilmiş oldu. İntikam yeminleri ile birlikte gelen İsrail’e saldırı düşüncesi ise Hizbullah ve İran’dan çok Netanyahu’nun işine yarayabilir.
7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırıdan bu yana Hizbullah ve İsrail arasında roket atışlarına dayanan düşük yoğunluklu savaş, İsrail’in kuzeyi ve Lübnan’ın güneyinde yaşayan sivil halkın bölgeden tahliyesine yol açmıştı.
Çağrı cihazı saldırısından sonra Hizbullah’ın elindeki imkanlarla İsrail’e daha geniş kapsamlı bir roket saldırısında bulunması ihtimali oldukça olası görünüyor. İsrail’in ise muhtemelen böyle bir karşı saldırının geleceği düşüncesiyle kendini hazırladığını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok.
Dolayısıyla bu saldırının, artan gerginlikleri daha da tırmandıracağı ve bu tırmanmayı arzular görünen Netanyahu hükümetine yeni saldırılar için zemin hazırlayacağı söylenebilir. Orta Doğu’da daha geniş çaplı bir savaşa her zamankinden daha yakınız!
Özellikle 5 Kasım’daki seçimlere kadar Biden yönetimindeki ABD’nin böyle bir savaşı hiç ama hiç istemediği de biliniyor. ABD, diplomasi yöntemiyle artan gerilimi azaltabilir mi bilinmez. Ancak Orta Doğu’da zaten kaygan olan zeminin bu saldırı ile daha da kayganlaştığı söylenebilir.
Değerlendirme
Bu saldırıdan, hem devletlerin istihbarat örgütlerinin hem de devlet altı örgütlü yapıların çıkaracağı çok ders var. Tedarik zincirlerinin güvenliğinin sağlanması yeni bir gündem olarak önlerinde duracaktır. Böylesine sofistike bir saldırıyı ancak Mossad gibi gelişmiş bir istihbarat örgütü yapabilmiş olsa da gelecekte benzer saldırıları başka istihbarat örgütleri ve devlet altı örgütlerden görmemiz de çok olası.
Bu saldırı ayrıca sivillerin ölümüne de neden olduğundan bir savaş suçu eylemi olarak değerlendiriliyor. Nitekim Lübnan hükümeti, saldırıya ilişkin bilgiler tamamlanır tamamlanmaz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) şikayette bulunmak üzere hazırlıkların başlatıldığını açıkladı.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nda sıklıkla kullanılan ve cephe dışında hem Rusya hem de Ukrayna’nın birbirlerinin iç bölgelerine de saldırılar düzenlemesini sağlayan dronelar, teknolojinin savaşların doğasını değiştirdiği tartışmalarını da beraberinde getirmişti.
Siber saldırılar ve bu saldırılara karşı alınacak önlemler de son yıllarda güvenlik çalışmaları alanında en çok referans verilen konular arasına girmişti. İsrail’in düzenlediği bu saldırı ise istihbari yöntemler ve teknoloji kullanılarak yapılabilecek saldırılar konusunda yeni bir sayfa açacağa benziyor.
İsrail bu saldırı ile hem Hizbullah’a fiziksel anlamda ciddi bir zarar vermiş hem de İran destekli tüm militan örgütlere bir mesaj yollamış oldu. Netanyahu, 5 Kasım’da yapılacak ABD seçimlerine kadar Hizbullah’ı tahrik edip İsrail’e yönelik bir saldırı düzenlemesini sağlamayı ve bu saldırıya bir savunma hakkı ve cevap olarak Hizbullah’a savaş açıp ABD’nin kendisini engellemesinin önüne geçmeyi istiyor olabilir.
Bu noktada İran ve Hizbullah’ın İsrail’e düzenlemeyi planladığı saldırısı konusunda çok daha dikkatli ve planlı hareket etmesi, Gazze Savaşı’nın büyük bir Orta Doğu savaşına dönüşmemesi açısından oldukça önemli olacaktır.