Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (4-10 Kasım 2025)
8 Aralık 2024’te Esad’ı devirerek Selefi cihatçı savaşçıları ile birlikte Şam’da iktidarı devralan Suriye’nin geçici Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, 10 Kasım Pazartesi günü Beyaz Saray’da Donald Trump ile iki saate yakın görüştü. Bu görüşme bir Suriye devlet başkanın ilk ABD ziyareti olarak kayıtlara geçti. Peki, bu ziyaret ne anlama geliyor?
ABD’nin geçmişte başına on milyon dolar ödül koyduğu ve terörist olarak nitelendirdiği Şara ile arası çok kısa sürede düzeldi. Şara, ABD’nin kendisini küresel terörizm listesinden çıkarmasından yalnızca iki gün sonra resmi bir ziyaret için ABD’ye gitmiş oldu.
Şara ve kabinesinin Suriye’de iktidarı ele almalarından sonra dış politikada kendilerinden beklenmeyecek derecede esnek ve pragmatik davranmasına şahit oluyoruz. Şara’nın bu pragmatizmi ve dünyanın önde gelen birçok lideri ile görüşmüş olması, Suriye’nin içinde bulunduğu durumu iyi okuduğunu gösteriyor. Zira Suriye’nin yeni yönetimi hem meşruiyete hem de ciddi miktarda paraya ihtiyaç duyuyor.
Trump tarafında ise Şara ile görüşüp Suriye’yi ABD’nin çıkarları ve Orta Doğu politikasıyla uyumlu hale getirmek, ABD Başkanı’nın kendisi için çizdiği iş bitirici ve barış inşa edici imajıyla uyuşuyor. Zira Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt yaptığı bir açıklamada Trump-Şara görüşmesini, Trump’ın “barış arayışında dünya çapında herkesle görüşme yönündeki diplomatik çabalarının bir parçası” olarak nitelendirmişti.
Şara, ABD’de diğer dünya liderlerine yapılan protokol ile karşılanmadı. Görüşme basına kapalı gerçekleşti ve Suriye Devlet Başkanı Beyaz Saray’a ön kapıdan giremedi. Bu durumun sebebinin, ABD medyasında yoğun bir şekilde tartışılan Şara’nın El Kaideci geçmişiyle ve ABD’nin Suriye’ye şartlarını kabul ettirmeden yeterli meşruiyeti sağlamak istememesiyle ilgili olduğunu düşünebiliriz.
Görüşme sonrası Trump, Şara’yı “güçlü bir lider” olarak nitelendirirken Şara ise, El-Kaide komutanlığının geçmişte kaldığını ve Trump ile görüşmesinde bu konunun gündeme gelmediğini belirtti. Trump, birçok lidere yaptığı gibi Şara’yı da övecek sözler buldu; Şara, geçmişe çektiği perdeye ve yeni bir başlangıç yapmaya yönelik vurgusunu ABD’de de yeniledi.
Görüşmeden çıkan somut sonuç Suriye yönetiminin en ciddi ihtiyacı olan ABD’nin yaptırım listesinden çıkmaktı. ABD Hazine Bakanlığı, Beşar Esad yönetimini mail olarak cezalandırmak amacıyla 2020 yılında Suriye’ye özel bir yasayla devreye sokulan Sezar yaptırımlarını 18 aylığına askıya aldığını açıkladı. Ancak Sezar yaptırımları kanun ile düzenlediğinden Kongre’nin de bu yaptırımların kalkmasına onay vermesi gerekiyor. Bu sayede Suriye, kalıcı olarak yaptırımlardan kurtulabilir ve dış ticarette önü açılabilir.
Elbette bunun karşılığında ABD’nin de Suriye’den beklentileri var. Son dönemde çıkan haberlere göre ABD Suriye’de yeni bir askeri üs kurmak istiyor. Ayrıca Suriye’nin IŞİD’e karşı kurulan ABD öncülüğündeki koalisyona katılmasını da istiyordu ki bu görüşmede bu mesele de ABD’nin istekleri doğrultusunda karara bağlanmış görünüyor.
Öte yandan Trump yönetiminin Şara’dan İsrail’in güvenliği meselesine dair taleplerinin olmuş olmasını da tahmin etmek güç değil. Şara, meşruiyet ve finansal kaynaklar karşılığında İsrail’in güvenliği için gerekenleri yapma ve Golan Tepeleri’ni İsrail’e resmi olarak terk etme şartlarını kabul ediyor olabilir. Bu durumda Suriye’nin ABD ve İsrail talepleri doğrultusunda davranan bir Orta Doğu ülkesine dönüşeceğini tahmin edebiliriz. Şara ise iktidarını sağlama alıp Suriye’yi inşa etme ve güçlendirme çabalarını sürdürmek için fırsat kazanmış olacaktır.
Öte yandan Şara, İsrail’in, 8 Aralık 2024’ten bu yana işgal altında tuttuğu Suriye’nin güneyinde Heron Dağı ve Golan Tepeleri çevresindeki bölgelerden geri çekilmesi gerektiğini de belirtiyor. Bir diğer mesele SDG’nin Suriye ordusuna katılması ki bu konuda da ABD, Suriye yönetimi ve SDG arasındaki müzakereler sürüyor. Daha uzun vadede ABD’nin Suriye’yi İbrahim Anlaşmaları’na dahil etmek ve Suriye’deki Rus üslerinin kapatılması gibi taleplerinin olacağını da öngörebiliriz.
Şubat ayında Türkiye’de Erdoğan ile, Mayıs ayında Suudi Arabistan’da Muhammed bin Salman ve Trump, Paris’te Macron ile, Ekim ayında Moskova’da Putin ile görüşen Şara, Eylül ayında da 58 yıl sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na seslenen ilk Suriye Devlet Başkanı olmuştu.
Şara diplomasideki bu parlak adımlarla meşruiyetini arttırıyor. Ancak içerde Aleviler, Dürziler ve Kürtlerin durumlarına dair gerginlikler de sürüyor. ABD ile yakınlaşmak ve hatta ABD Merkez Komutanlığı Komutanı Amiral Brad Cooper ve IŞİD’e karşı kurulan küresel koalisyonun komutanı Tuğgeneral Kevin Lambert ile basketbol oynamak, Şara’yı içişlerinde ne kadar rahatlatır göreceğiz. Ancak Şara’nın iktidarını sürdürmek ve Suriye’nin yeniden kalkınabilmesini sağlamak için çok fazla çaresinin olmadığını da teslim etmek gerekir.
Trump, Suriye’yi ABD’nin güdümüne alarak Orta Doğu’da İsrail’in güvenliğini sağlama almak ve bir ülkenin daha barış içerisinde yaşamasına katkıda bulunmak iddiasıyla kendi reklamını yapacaktır. Eski bir El Kaideli ile bu derece içli dışlı olmak, eski ABD yönetimlerine “sizin savaşarak yenemediğinizi ben diplomasi yoluyla hizaya getiriyorum” mesajını da vermiş oluyor.
Umarım ABD-Suriye ilişkilerinin bundan sonrası, Suriye halkının onurlu, huzurlu ve barış içinde yaşamasına ve kalkınmasına vesile olacak şekilde gelişir.

