Avrupa Gündemi Bülteni (27 Temmuz – 8 Ağustos 2024)
İngiltere’de yaşanan bıçaklı saldırıda üç çocuğun öldürülmesi nedeniyle çıkan protestolar neredeyse iki haftadır devam ediyor. Bir diğer tarafta ise Olimpiyatlar nedeniyle Fransa’da kurulamayan hükümet konusu var. Bu bültende Avrupa’nın gündemindeki bu iki konuyu değerlendireceğim.
İngiltere’de Devam Eden Protestolar
29 Temmuz tarihinde İngiltere’nin Southport kentinde yaşanan bıçaklı saldırı sonucu en büyüğü 9 yaşında olan üç küçük kız çocuğunun öldürülmesiyle birlikte İngiltere sokaklarında protestolar başladı. Fakat protestolar yalnızca failin yakalanması ve adaletin tecelli etmesi ile ilgili değildi. Zira fail zaten yakalanmıştı.
Protestoların bu kadar şiddetli ve çok olmasının asıl nedeni bıçaklı saldırının ardından paylaşılan sosyal medya gönderileriydi. Saldırganın kimliği açıklanmadığı için bazı sosyal medya hesapları olayın failinin geçtiğimiz yıl İngiltere’ye botlarla kaçak gelmiş bir Müslüman göçmen olduğunu söylemişti. Bunun üzerine galeyana gelenler kentteki camilere saldırmaya başladı.
Bu söylem irili ufaklı takipçiye sahip olan birçok sosyal medya hesabında paylaşıldı ama aslında gerçekle uzaktan yakından ilgisi yoktu. İlk olarak belirtmek gerekir ki failin isminin açıklanmamasının nedeni, kendisinin 18 yaşından küçük olmasıydı ki mahkeme failin 18 yaşına basmasına bir hafta kaldığı için ismini açıkladı, ama yaygın protestoların tek nedenin bu olmadığı açık. Çünkü fail Müslüman bir göçmen değil, Ruandalı ebeveynlere sahip ve Galler Cardiff’te doğmuş biriydi. Ancak bu haberin öğrenilmesi de protestoları durdurmaya yetmedi. Protestocular, göçmen krizine karşı tepkilerini göstermeye devam etti.
Hatta bazı sosyal medya yorumlarında insanlar, failin Cardiff’te doğmasının yeterli olmadığını, göçmen bir aileye mensup olduğunu ve bunun failin göçmen olduğu gerçeğini değiştirmediğini yazıyorlardı. Protestolardaki şiddet olayları da devam etti ve çoğu zaman polisle gelinen birebir karşılaşmalarda birçok polis memuru yaralandı ve hastanelik oldu.
İngiltere’nin çeşitli şehirlerine yayılan protestolar devam ederken belki de en büyük şiddet olaylarından bir tanesi ise Rotherham kentinde yaşandı. İltica eden mültecilerin başvuru süreçlerinin tamamlanmasını beklerken konakladıkları bir otel Rotherham’da yakılmaya çalışıldı. Protestolardaki şiddet olaylarına ise göreve yeni gelmiş Başbakan Keir Starmer’ın tepkisi sert oldu. Şiddet olaylarına katılanların büyük yaptırımlara maruz kalacağını söyledi ve bunun sonucunda protestolarla bağlantılı birçok tutuklama oldu.
Protestocuların bir diğer odak noktası da polisin müdahaleleriydi. İki aşamalı polis müdahalesi (two-tier policing) olduğunu söylüyorlardı. Bu terimi; protestocuların iddiasına göre, polisin sağ/aşırı sağ protestolara ağır bir şekilde müdahale etmesi, ama sol ideolojiye sahip protestolara müdahale etmeyip iltimas geçmesi olarak açıklayabiliriz.
Kanaat Önderlerinin Protestolara Etkisi
Bu iki aşamalı polis müdahalesi terimi o kadar çok kullanılmaya başlandı ki Elon Musk da olaya dahil olup Starmer’a iki aşamalı Keir (two-tier Keir) diye lakap taktı. Burada hazır kanaat önderleri konusuna değinmişken protestolarla çok ilgilenen bir diğer isimden de bahsedelim. Bu isim herkesin tanıdığı, alfa erkeklik konsepti ile ilgili videolar çeken Andrew Tate.
Saldırı ve protestolar ile ilgili çokça paylaşım yapan Tate, Reform UK partisinin lideri Nigel Farage tarafından suçlandı. Farage, saldırının ertesinde kendi X hesabında yayınladığı bir videoda failin, güvenlik güçleri tarafından saldırıdan önce takip listesine alındığı ile ilgili haberler okuduğunu ama bu haberlerin doğru olmadığı hakkında görüşler de gördüğünü belirtti ve protestolar ile ilgili muallak bir tutum aldı.
Yetkilileri şeffaf olmaya davet eden Farage’ın bahsettiği olay ise dezenformasyon sonucu ortaya çıkmış bir konuydu. Bunun getirisi ise Farage’a negatif oldu, çünkü insanlar ve siyasi yorumcular tarafından protestolardaki ayaklanmaları körüklemekle suçlandı. LBC’ye verdiği bir röportajda Farage kendini açıklarken “ben sadece soru sordum” diye kendini savundu, röportajın ilerleyen dakikalarında ise Southport’ta çıkan ve sonra tüm ülkeye yayılan ayaklanmaların Andrew Tate gibi kanaat önderlerinin yaydığı dezenformasyondan kaynaklandığını söyledi. Aynı röportajda Farage kendisinin aşırı sağ provokatörler ile herhangi bir bağlantısının olmadığını ve her zaman demokrasiden yana olduğunu da vurguladı.
Karşı protestolarda da şiddet sahnelerine şahit olduk. Geçtiğimiz günlerde Sky News’un yaptığı bir habere göre karşı protesto için toplanan gruplar, bir barda oturan müşteriye saldırdı ve bara da maddi zarar verdi. Haberin devamına göre ise karşı protestolar ile bağlantılı aktivistlerin yaşanan olaylardan dolayı özür dilediği ve yerel bir caminin zararlarını karşılamak istediği belirtildi.
Geçtiğimiz günlerde İngiltere’de protestolar ve karşı protestoların yanında ırkçılık karşıtı protestoların da yapıldığını gördük. İngiltere’de devam eden bu protesto ve ayaklanma silsilesi kısa süre içinde bitecek gibi gözükmüyor. Starmer hükümetinin şiddet olaylarını bastırmaya çalıştıkça protestolara sempati besleyen kesimin hükümete karşı olan nefreti daha da perçinleniyor. Starmer’ın başbakanlığının ilk krizinden geçer not alıp almadığını ise zamanla göreceğiz.
Olimpiyatların Gölgesinde Fransa Hükümeti
Herkesin takip ettiği üzere 2024 Yaz Olimpiyatları’nın ev sahipliğini bu sene Fransa yapıyor. Macron’un Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra aniden seçime gitmesi, Paris’te yapılan Olimpiyatlara özellikle bu kadar az bir zaman kalmışken oldukça yadırganmıştı.
En son bıraktığımızda Fransa’da hükümetin kurulması konusunda önemli bir adım atılmamıştı. Seçimleri önde bitiren fakat mecliste çoğunluğu sağlayamayan Yeni Halk Cephesi (NFP) bir başbakan adayı seçememişti. Halihazırda mecliste çoğunluğu elde edemeyen NFP’nin başbakan seçimini bu kadar ağırdan alması koalisyonun kırılgan bir yapısı olduğunu düşündürtmeye başlamıştı. Bu belirsizlik iki hafta öncesine kadar sürdü ama artık NFP’nin bir başbakan adayı var: Bir devlet memuru olan Lucie Castets.
Ancak Macron yeni hükümetin kurulmasında hiç de aceleci davranmıyor. NFP’nin başbakan adayı açıklandıktan sonra Macron, Olimpiyatlar bitene kadar başbakana yetki vermeyeceğini söyledi. Macron’un Olimpiyatları öne sürerek en çok oy olan koalisyonun başbakanına yetki vermemesi NFP’nin işlerini zorlaştırıyor gibi gözükse de Olimpiyatlar bittikten sonra Macron’un Castets’e yetki vermemesi gibi bir senaryonun doğması ihtimaller dahilinde gözükmüyor.