[voiserPlayer]
Avrupa Gündemi Bülteni (19 Ocak–1 Şubat 2024)
Avrupa Birliği zirvesinde liderler, 50 milyar euroluk Ukrayna yardım paketi için onay verdi. Avrupa’da çiftçi protestoları hız kesmeden devam ederken Almanya’da aşırı sağa karşı protestolar da yankı uyandırdı.
Avrupa Liderler Zirvesi
Aralık ayında gerçekleşen tarihi Avrupa Liderler Zirvesi’nde Ukrayna ve Moldova için üyelik müzakerelerinin başlatılmasına karar verilmişti, ancak kararın alınmasına giden yol hiç de kolay olmamıştı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban son ana kadar Ukrayna’nın üyelik müzakerelerine başlamasına onay vermeyeceğini belirterek AB’yi bir çıkmaza itmişti. Kararın alınması ise Orban’ın oy kullanılacağı zaman odadan çıkması ve böylelikle oy birliğine ulaşılması yoluyla çözülmüştü.
Üyelik meselesi böyle çözülürken, Ukrayna’ya sağlanacak olan 50 milyar euroluk yardım paketi ise Orban tarafından reddedilmişti. Liderler ise bir sonraki zirveye kadar uzlaşmaya varılabileceği kanaatindeydi. Nitekim öyle de oldu ve 1 Şubat’ta yapılan zirvede Ukrayna’ya yardım paketi onaylandı.
Aralık zirvesinde, Macaristan’ın yargı bağımsızlığı ilkesini ihlal etmesi sebebiyle yararlanamadığı AB uyum fonunun bir kısmının blokesi kaldırılarak Orban ikna edilmişti. Ancak AB, bu zirvede alınan kararın ardından fonun diğer kısımlarının blokesinin kaldırılmadığını vurguladı. Orban’ın AB’de yarattığı korku uzun soluklu bir macera olmadı. Önüne taş koymasından en çok korkulan iki karar, günün sonunda onaylandı ve karar alma süreci Orban’ın aslında maddi açıdan AB’ye ne kadar bağımlı olduğunu da göstermiş oldu.
Almanya’da Aşırı Sağ Tartışması Büyümeye Devam Ediyor
Bir önceki Avrupa Gündemi bülteninde Almanya’daki aşırı sağın gizli toplantısına değinmiştim. Bu gizli toplantıda AfD’den parti yetkililerinin de bulunduğu ve toplantının ana konusunun “tersine göç” olduğu ortaya çıkmıştı. Bu konsepte göre Almanya’ya ve Alman kültürüne tam anlamıyla asimile olmamış göçmenlerin de sınır dışı edileceğinin planlandığı medyaya yansımıştı.
Burada “tam asimile olmamış göçmen” denilirken hangi gruplardan veya hangi kriterlerden bahsedildiği net bir şekilde belli olmamakla beraber, gizli toplantıya Neo-Nazi kişilerin ve hareketlerin katılmasından dolayı, kastedilen şeyin ailesinde göç geçmişi olmayan Almanlardan başka herkes olduğunu varsayabiliriz.
Aşırı sağın yükselişi her Avrupa seçiminde konuştuğumuz bir konu olurken bu sefer halk bu yükselişe sessiz kalmadı. Son olaylardan sonra Almanya’da AfD’ye karşı büyük çapta protestolar gerçekleştirildi. Sayıları değişmekle beraber her protestoda ortalama 100 bin kişinin olduğu tahmin ediliyor. Köln, Münih, Bremen, Berlin ve Frankfurt gibi büyük şehirlerde sokağa dökülen halk, “Naziler gitsin” ve “AfD’yi durdurun” pankartları ile aşırı sağa tepki gösterdiler.
Gizli toplantı açığa çıkınca AfD, toplantı konularının kendi parti politikalarını yansıtmadığını söylemişti ancak verdikleri açıklamalar halkın nezdinde yeterli olmamış olacak ki, AfD’nin küçük de olsa seçim anketlerinde düşüş yaşadığı tahmin ediliyor.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz toplantıyı ilk günden beri kınamaktan çekinmemişti. Ocak ayının sonunda Federal Meclis’te yaptığı konuşmada ise “tersine göç” kavramının “Almanya’nın karanlık günlerini hatırlatan bir kavram” olduğunu söylemişti. Ancak AfD, kısmi bir düşüş yaşıyor gibi görünse de anketlerde hala en çok oy alan ikinci parti durumunda.
Halkın AfD’ye karşı sokağa dökülmesi ise başka bir tartışmayı daha su yüzüne çıkarttı. Die Heimat (Anavatan) Partisi, geçtiğimiz haftalarda Almanya Federal Anayasa Mahkemesi tarafından demokrasiye karşı olmakla yargılanıp, partilerin devletten aldığı para yardımından 6 yıl boyunca men edilmişti. Benzer bir durumun AfD’nin başına gelmesinin olasılığı, hatta anayasaya ve demokrasiye karşı olmaktan dolayı AfD’nin kapatılma ihtimali tartışılıyor. Ancak hükümet ve diğer partiler, olası bir kapatma veya devlet yardımından men edilme durumunun ters tepeceğinden ve AfD’yi daha da güçlendireceğinden korktukları için şimdilik AfD’ye karşı bu yol tercih edilmeyeceğe benziyor.
Çiftçi Protestolarının Önlenemeyen Yükselişi
Avrupa siyaseti üzerine bülten yazmak üzere çıktığım bu yolda, son haftalarda bu bülten gitgide “Avrupalı Çiftçilerin Sesi” gazetesine evrilirken, bu sayıda da hız kesmeyen Fransa’daki çiftçi protestolarından bahsetmem gerekecek. Daha önceki Avrupa Gündemi bültenlerinde de yazdığım üzere Polonya ve Almanya’da çiftçiler Aralık’tan beri grevdeydi.
Polonya’da çiftçiler ile hükümet arasında anlaşma sağlansa da Almanya’da anlaşma sağlanamamış ve protestolar sürmeye devam etmişti. Ocak ayında ise Avrupa çapındaki büyüyen çiftçi protestolarına bir yenisi eklenerek Fransa’da da protestolar başladı.
Ocak ayının ortalarında başlayan çiftçi protestolarının nedeni ise diğer ülkeler ile benzeşiyor. Enflasyon nedeniyle hükümetin çiftçilerden ürünlerinin fiyatlarını düşürmesini istemesi, Avrupa çapında uygulamaya konulan yeşil politikalar ve dizel yakıt fiyatının artması bu nedenlerin başında geliyor. Benzerlikler burada da bitmiyor. Tıpkı Almanya’da gördüğümüz gibi Fransa’da da hükümet geri adım atmış ve çiftçilere verilen dizel için teşviklerin kesilmeyeceğini söylemişti, ancak tüm bunlar protestoları bastırmak için yeterli olmadı.
Almanya’da şahit olduğumuz gibi, Fransız çiftçiler de traktörler ile yolları kapamış, traktörlerle Paris sokaklarına girmeye çalışmıştı. Fransa’da protestoların çığırından çıkmasından korkan Macron hükümeti ise ithal ürünlere karşı çiftçileri koruyacağını ve çiftçilere maddi yardımı arttıracağını açıkladı. Fransız çiftçi sendikaları da hükümetin son açıklamasından sonra bu hafta protestoları durdurma kararı aldı fakat hükümetin olası bir sözünden dönme durumunda protestoların devam edeceğini de söylediler.
Ancak çiftçi protestoları Avrupa’da bitecek gibi gözükmüyor. 1 Şubat’ta gerçekleşen Avrupa Zirvesi öncesi Avrupalı çiftçiler, Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’na yumurtalar ve taşlar fırlattı. Avrupa çapında devam eden protestoların bu denli çoğalmasının en büyük sebebi ise Haziran 2024’te gerçekleşecek olan Avrupa Parlamentosu seçimleri yaklaşırken seslerini duyurmak için politik bir fırsat yakalamış olmalarıydı.
Nitekim öyle de oldu. Çünkü Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen; Komisyon’un, çiftçilerin üzerindeki yükü azaltacak bir tasarı üzerinde çalışacağını belirtti. Aynı zamanda 1 Şubat’ta yapılan Avrupa Liderler Zirvesi’nin ardından Ursula von der Leyen, çiftçi lobileri ile buluşup çiftçilerin üzerindeki yükü hafifleteceğini söyledi.