ABD Siyaseti Bülteni (5 Mart – 5 Nisan 2024)
Amerika Birleşik Devletleri’nde 5 Kasım’da yapılacak seçimlere sadece yedi ay kaldı. Bu bültende seçimlere giderken partilerde neler olup bittiğinden, küresel gelişmelerin bu sürece etkilerinden ve ülke içerisindeki çeşitli tartışmalardan bahsedeceğiz.
Partilerin Seçim Hazırlıkları
Cumhuriyetçi Parti’nin ocak ayında başlayan ön seçim sürecinde adaylardan Vivek Ramaswamy ve Ron DeSantis’in Donald Trump lehine, Asa Hutchinson’ın ise Nikki Haley lehine çekilme kararının ardından Haley ve Trump’ın arasında sıkı bir rekabet geçtiğine tanık olduk.
Iowa ve New Hampshire eyaletlerindeki ön seçimlerde Trump’ın galibiyetine tanıklık etmemizin ardından Nikki Haley’nin bir zamanlar valilik yaptığı South Carolina eyaletinde de Trump zafer elde etti.
ABD’de “Super Tuesday” olarak bilinen ve partinin başkan adayının kim olacağının netlik kazandığı, çokça eyaletin ön seçiminin aynı anda yapıldığı bu günde (5 Mart 2024) Vermont hariç tüm eyaletlerde (Alaska, Alabama, Arkansas, California, Colorado, Massachusetts, Maine, Minnesota, North Carolina, Oklahoma, Tennesse, Texas, Utah ve Virginia) Donald Trump, Nikki Haley’ye fark attı. Bu yenilgi üzerine Haley adaylık sürecinden çekildi.
Ancak Haley çekilirken Trump’ın adaylığını onaylamadığını da açıkça belirtti. Parti içinde “Make America Great Again” olarak bilinen Trump destekçilerine muhalif bir tavır sergileyen Haley, Cumhuriyetçiler içindeki Trump yanlısı kanadın bir savrulma içinde olduğunu ve bu durumun beraberinde Kasım yenilgisini getireceğini düşünüyor.
Şubat sonunda “2024 Kasım ayında Senato Azınlık Liderliği görevinden çekileceğini” açıklayan Cumhuriyetçi Mitch McConnell, Mart ayının ilk haftasında Donald Trump’a desteğini açıkladı. McConnell yaşı hayli ileri bir siyasetçi ve görünen o ki yakında siyasi arenada aktif olmayacak. Tecrübeli bir siyasetçi olarak Trump’a olan desteği elbette bir önem arz ediyor, ancak Trump’ın karşısındaki blok da hiç hafife alınır cinsten değil.
Bizzat Trump’ın kendi başkanlığı dönemindeki yardımcısı Mike Pence 15 Mart’ta Donald Trump’ı onaylamadığını ilan etti. Bir başkan adayı için bu oldukça kötü bir gelişme olsa gerek. Neticede 4 yıl birlikte mesai harcadığın ofis arkadaşının seni onaylamaması, bir bakıma geçen 4 yılın da şaibelerle dolu olduğu olarak algılanabilir.
İkilinin arasının özellikle 6 Ocak 2021’deki Kongre baskınında sonra iyiye gitmediği bir sır değil. Mike Pence özellikle 2020 Seçimleri’nden sonra Trump’la bir dizi konuda ayrışma yaşadığını belirtti, ancak oyunu Biden’a vermeyeceğini de ifade etti.
Pence’in yanı sıra Cumhuriyetçilerin Trump’tan önceki başkan adayı (2012) Mitt Romney de Trump’ı desteklemeyeceğini ifâde eden isimlerden. Yine ondan önceki aday (2008) John McCain’in ailesinin de Trump ile arasının limoni olduğu biliniyor.
Trump, parti içinde bunca muhalif sesle karşı karşıya kalmasının yanında “seçimleri kaybetmesi halinde ülkenin kan gölüne döneceği” yönündeki açıklamasından ötürü toplumdan çok tepki gördü. Daha sonra sözlerinde kısmen geri adım atan ve bu sözcüğü sınır güvenliğini kastetmek için kullandığını ifade eden Trump, Meksika sınırından gelen göçmenlere karşı son derece sert bir dil kullanıyor. Trump’ın neredeyse bütün kampanyasını bunun üzerine inşa ettiğini söyleyebiliriz. İllegal göçmenlere karşı Cumhuriyetçi bir vali tarafından yönetilen Teksas eyaletinin bu konudaki sert tutumu ve diğer partidaş eyalet valilerinin desteği, gündemi adeta bu alana kilitliyor.
Cumhuriyetçilerdeki bu çekişmeli sürecin aksine Demokratlarda ön seçim süreci daha sakin biçimde geçiyor. Biden’ın ocak ayındaki rakiplerinden Marianne Williamson’ın Şubat ayında adaylıktan çekilmesinin ardından Super Tuesday – 5 Mart sonrası Dean Philips de Joe Biden’ı onaylayarak adaylıktan çekilme kararı aldı. Nitekim 5 Mart’taki seçimlerde Biden yarıştığı tüm eyaletlerde birinci çıktı.
Bunun yanında parti içindeki sosyalist muhalefetin önderliğini yapan Bernie Sanders da Biden’a desteğini ilan etti. Güçlü bir tabana sahip olan Bernie Sanders’ın bu desteği Biden için oldukça önemli. Zira 2016 Başkanlık Seçimleri’nde Sanders taraftarlarının Demokrat aday Hillary Clinton’ı boykot etmesi, Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın zafere gitmesindeki en büyük etkenlerden biriydi.
Biden’ın 8 yıl boyunca yardımcılığını yaptığı Barack Obama ve ondan önceki Demokrat Başkan Bill Clinton da Biden’ın kampanyasına destek veren isimlerden.
ABD’de İsrail-Gazze Gündemi
7 Ekim 2023’te Hamas tarafından terör saldırısına maruz kalan İsrail’e destek için yanında California Valisi Gavin Newsom ile ziyarete giden Başkan Joe Biden, ilerleyen aylarda İsrail’in Gazze’deki sivilleri hedef almasıyla birlikte tutumunda değişikliğe gitti.
Senato’nun Demokrat Çoğunluk Lideri Chuck Schumer, Mart ayının ortasında İsrail’e erken seçime gitme çağrısında bulundu. Başbakan Benyamin Netanyahu’nun barışın önünde engel teşkil ettiğini belirten Schumer, hükümetteki en yetkili Yahudi isimlerden birisi olarak biliniyor. Bu açıdan Schumer’in çağrısı bölgede barış adına bir katkı sağlayabilir.
Ancak Demokratların bu tutumunun yanında başta Trump olmak üzere Cumhuriyetçiler, İsrail Hükümeti’ne daha sıcak bir tavır takınıyor. Senato’nun Cumhuriyetçi Azınlık Lideri Mitch McConnell, Chuck Schumer’in çağrısını iki yüzlü bulduğunu belirtti ve Netanyahu’ya desteğini açıkladı.
Demokratların genç ve aktivist politikacısı, Temsilciler Meclisi New York Temsilcisi Alexandrio Ocasio Cortez, bu süreçte Netanyahu Hükümeti’ne karşı en sert tutuma sahip politikacılardan. 24 Mart’ta yaptığı konuşmada İsrail’i soykırım yapmakla itham eden Cortez, Washington’ın İsrail’e yaptığı silah yardımının da durdurulması gerektiğini savundu.
Yine Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Mart ayının ilk haftası yaptığı açıklamada “İsrail’in kendini savunma hakkı olduğuna” dikkat çekmiş ancak acil ateşkes çağrısında bulunmayı ihmal etmemişti.
İsrail’in savaş kabinesi üyesi Benny Gantz ile bir görüşme gerçekleştiren Harris, Gazze’ye gidecek yardımların engellenmemesi adına Gantz ile ısrarlı bir diyaloga girdiğini açıkladı. Mart ayında Gazze’ye havadan çokça insani yardım götüren ABD yardımları deniz yoluyla götürme konusunda da İsrail hükümeti ile anlaştı. Ancak ABD Hükümeti İsrail ile arasındaki gerginliğe rağmen İsrail’e F-35 transferine onay verdi.
ABD kamuoyu da bu konuda ikiye bölünmüş durumda. İsrail ve Filistin destekçilerinin yanında hükümetin politikalarını samimi bulan veya ikiyüzlü bulduğunu belirtip eleştiren çokça insan da mevcut.
2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı işgalden bu yana dış gündemi bu konu üzerine yoğunlaşan Biden Yönetimi, şu anda daha çok Gazze’ye odaklanmış vaziyette. Seçime 7 ay kalmışken partilerin bu konudaki tutumları sandıkta belirleyici bir etkiye sahip olacak gibi görünüyor.