[voiserPlayer]
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin üzerinden 3 ay geçti. Bu süreçte, sadece Rusya ve Ukrayna’da değil, dünyada da büyük değişiklikler yaşandı. Rusya daha önce hiç karşılaşmadığı boyutta yaptırımlarla baş başa kaldı, Batı dünyası hiç olmadığı kadar birleşti ve Çin belki de ilk defa Rusya’nın karşısında olmasa da yanında değil.
Avrupa Birliği’nde de (AB) anlayışlar ve politikalar değişiyor, yeni tartışmalar yapılıyor. Rusya’ya karşı tutum hiç olmadığı kadar ağırlaştı, özellikle güvenlik alanındaki politikalar farklılaşıyor ve değişim sinyalleri AB’de hiç olmadığı kadar canlı.
AB’nin 1 yıl önce başlattığı Birliğin yenilenmesiyle ilgili çalışmaları içeren rapor, 9 Mayıs Avrupa Günü’nde yapılan Gelecek Konferansı’nda tartışıldı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin “bazı” konularda oy birliği ile hareket etmesi ilkesinden vazgeçebileceğini söyledi (1). Benzer bir açıklamayı daha öncesinde İtalya Başbakanı Mario Draghi de yapmıştı (2). Emmanuel Macron kurucu antlaşmaların gerekirse değiştirilebileceğini ve AB üyesi olmayan ülkelerin de bulunacağı AB’ye paralel “Avrupa Siyasi Topluluğu” isminde bir oluşumun kurulması gerektiğini dile getirdi (3). Almanya Başbakanı Olaf Scholz da bu fikri ilginç bulduğunu söyledi (4). Tabii, birçok ülke bu fikirlere karşı çıksa (5) da değişim, AB’de hiç olmadığı kadar fazla konuşuluyor.
Geleceğin Konferansı’nın bir yıl önceden 9 Mayıs’ta yapılacağı zaten belirlenmişti yani konferans Ukrayna’nın işgalinden dolayı yapılmadı. Ancak, söylemlerde Ukrayna’nın işgali sırasında yaşananların etkili olduğunu düşünüyorum. Ben de bu vesileyle, AB’nin Ukrayna’nın işgalinden çıkarması gereken dersleri bu yazıda anlattım.
Ortak, Kararlı ve Hızlı Hareketin Önemi Anlaşılmalı
AB’nin belki de en çok eleştirildiği konu özellikle krizler karşısında ortak, kararlı ve hızlı hareket edemiyor oluşudur. AB’nin yapısı gereği kararlar uzun sürede alınıyor. Birliğin derin bürokratik yapısı da karar alımlarını yavaşlatıyor. Kararlar oy birliği ile alınıyor. Yani, kâğıt üzerinde alınacak kararı herkes onaylıyor ama gerçekte öyle olmayabiliyor.
Örneğin, mülteci krizinin ilk zamanlarında Macaristan, AB’den zıt bir tutum sergiledi. Alınan mülteci sayıları da ülkeler arasında oldukça farklılık gösteriyordu. Kırım’ın işgalinde de AB, bir bütün olarak kararlı bir şekilde hareket etmektense Birliğin önde gelen üyeleri Almanya ve Fransa daha çok bireysel girişimlerle sahnedeydi. Rusya’ya yönelik yaptırımlar gerçekleştirilmişti ama bunlar pek de etkili değildi.
Ukrayna’nın işgal edilmesinden önce de benzer bir durum söz konusuydu. Herkes, Rusya’nın sınıra asker yığmasından veya olası işgal girişimine karşıydı ama ortak bir hareket göremiyorduk. Fransa, bireysel girişimlerle işgali önlemeye çalışıyordu. Doğu Avrupa’daki ülkeler asker gönderme talebinde bulunuyor Almanya ise diyalog çağrısı yapıyordu. Yani, her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu.
Pandeminin ilk zamanlarında da tüm AB ülkeleri sınırlarını kapayıp içine çekilmişti. Tek pazar, Schengen vb. şeyler hiçbir üyenin umurunda değildi. İlk başlarda ortak hareket edilmiyordu. Hızlı karar da alınamıyordu. Bu da pandeminin Avrupa’daki etkisini artırmıştı. AB, barış zamanının bir ürünü. Yapısı da barış ortamına uygun bir şekilde tasarlandı. Bundan dolayı kararların uzun sürede alınması veya üyelerin bazı konularda ortak hareket etmemesi normal zamanda pek de bir problem oluşturmayabilir hatta kararların uzun sürede tartışılarak alınması demokrasi için iyi bir şey. Ancak, kriz dönemlerinde hızlı, kararlı ve ortak hareket önemli hale geliyor.
Şu an AB, olabildiğince ortak hareket ediyor ve daha önce hiç olmadığı kadar hızlı karar alıyor. Ortak hareket etmesi Rusya’nın oyun alanını kısıtlıyor. En basitinden hava sahaları kapatıldı ve Rus uçakları Avrupa’dan geçemiyor. Yaptırımlar da hiç olmadığı kadar ağır. Rusya neredeyse tüm dünyadan dışlandı. Ruslar, Ukrayna’dan zaferle çıksa bile uzun vadede daha zararlı çıkması muhtemel. Örneğin, Kırım işgalinden zaferle çıkan Rusya kazandıklarının yanında dikkate değer bir zarar görmemişken Ukrayna işgalindeyse durum böyle değil.
Ortak, hızlı ve kararlı hareket işgalden önce sergilenseydi ne olurdu? İşgal olur muydu? Bunu bilmek imkânsız tabii ama işgal olasılığı düşerdi. Çünkü, Rusya’yı teşvik eden unsurlardan birisi de AB’nin (ve elbette Batı’nın) parçalanmış olması ve Rusya’yı caydırıcı eylemlerde bulunmamasıydı. En yakın örnek olarak Kırım’ın işgalini düşünebiliriz. Kırım işgal edildi, bireysel girişimlerle bazı yaptırımlar yapıldı, antlaşmalar imzalandı ve hepsi bu. Rusya istediğini aldı. Üstelik AB ile olan ekonomik ilişkilerine de bazı düşüşler haricinde hiçbir şey olmamış gibi devam etti.
Hız konusuna da gelirsek şu an, bazı eksiklikler olsa da AB, savaşa hızlı tepki verdi. Yardım ve yaptırım kararları da daha önce olmadığı kadar hızlı alınıyor. Bu da Ukrayna’nın Rusya karşısındaki direnç gücünü artırıyor. Sonuç olarak AB’nin, hızlı, kararlı ve ortak hareketin önemini daha iyi anlaması ve bunun için yeni iç düzenlemeler yapması gerekiyor.
Yaptırımlar Tutarlı Olmalı
Yaptırımlar, bir ülkeyi caydırmak için en etkili silahlardan ve AB’nin de kullanmayı en çok sevdiği yöntemlerden biri. Buna rağmen AB’nin, bugüne kadar yaptırım konusunda tutarlı olmadığı görüşündeyim. Bir önceki maddede ortak, hızlı ve kararlı hareketten bahsetmiştim. Kararlı ifadesini de burada daha detaylı anlatmış olacağım.
Rusya, Kırım’ı işgal ettikten sonra AB tarafından yaptırıma maruz kaldı. Ama bu yaptırımlar caydırıcı değildi. Üstelik AB, Rusya ile diğer tüm ilişkilerini sürdürdü. Rusya, AB’nin en büyük ticaret ortaklarından biri ve enerji tedarikçisi haline geldi. Bu, “Ben sana yaptırım uyguluyorum ama biz ticaretimize bakalım” demek. Yani, Rusya’yı aslında onaylamak anlamına geliyor. Rusya, eylemlerinden dolayı yaptırım yiyor ama yaptırım yediği ülke ya da şirket bir şekilde kendisiyle ticaretini ve diğer ilişkilerini devam ettiriyor. Böyle olunca da yaptırımın bir anlamı kalmıyor.
Grafikte de görüleceği üzere Rusya’dan ithalat 2014-2016 yılları arasında Ukrayna’daki çatışmalardan ve Rusya’ya yönelik yaptırımlardan ve 2020 yılında pandemiden dolayı düşse de 2021’de yine neredeyse 2014 seviyesine geldi. İhracat ise hemen hemen aynı düzeyde seyretti. Rusya her koşulda ticaret fazlası verdi ve AB’nin en önemli ticaret ortaklarından biri olma özelliğini sürdürdü. Bir sonraki başlıkta anlatacağım enerji konusunu da hesaba kattığımızda bu şartlar altında yaptırımlar tutarlı ve caydırıcı olmuyor. Rusya yaptırım yiyor ama başka alanlarda bu yaptırımlar telafi ediliyor.
Şu an yaptırımlar daha tutarlı ilerliyor. Yine enerji alımı devam ediyor ancak Rusya çoğu oluşumdan çıkarıldı, birçok alanda ağır yaptırımlara maruz kaldı. Şu an uygulanan yaptırımlar işgali sonlandırır mı bilinmez ama bu tutarlı tutum çok daha önce sergilenseydi durumun daha farklı olacağını ve yine de yaptırımların bu şartlar altında da etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Enerjide Tek Ülkeye Bağımlı Olunmamalı
Rusya-Ukrayna Savaşı bir kez daha gösterdi ki hiçbir ülke veya oluşum tek bir ülkeye bağımlı olmamalı. Sürekli yeni yollar aramalı veya geliştirmeli. Aslında temel bir kural bu. Yumurtaları aynı sepete koymamak gerekiyor.
Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat’ta yer alan 2019 verilerine göre Avrupa Birliği, gaz ihtiyacının yüzde 40’ından ve petrol ihtiyacının yüzde 25’inden fazlasını Rusya’dan karşılıyor.
Statista’nın derlediği verilere göre ise doğal gaz ihtiyacının tamamını Rusya’dan karşılayan ülkeler bulunuyor. Almanya ve İtalya gibi Avrupa’nın daha büyük ülkeleri ise gaz ihtiyacının neredeyse yarısını Rusya’dan karşılıyor. Yani AB, Rusya’ya enerjide oldukça bağımlı.
AB, enerjide Rusya’ya bağımlı olunca da çıkmaza giriyor. Eğer Rusya’dan enerji ithalatını tümden yasaklarsa AB ülkeleri zor durumda kalacak. Yasaklamasa AB, Rusya’yı finanse etmeye devam etmiş olacak. Örneğin, AB savaşın başlamasından bu yana aylık ortalama 23 milyar doları Rusya’ya fosil yakıt almak için ödüyor. Bu tutar, geçen sene 12 milyar dolar civarındaydı (9).
Zaten AB, ithalatı yasaklamaya kalkışsa bile bu kadar bağımlılık altında birlik üyeleri arasında çatlaklar oluşuyor. Örneğin, Slovakya petrolün ambargoya tabi tutulması durumunda muafiyet istedi (10). Macaristan petrol ambargosunu onaylamayacağını açıkladı (11). Almanya, gaz ambargosuna karşı (12). İtalya ise Rusya’nın talebi doğrultusunda doğal gaz ödemelerinin rubleyle yapılabileceğini söyledi (13).
Özetle, AB’nin Rusya’dan enerji ithalatını yasaklaması ayrı yasaklamaması ayrı bir dert oluşturuyor. Bunun nedeni de AB’nin enerjide Rusya’ya bağımlı olması. AB’nin şu an olduğu gibi (14) (15) (16) (17) enerji ithal edeceği yeni yollar araması gerekiyor. Tabii bu çok daha önceden yapılmalıydı. Bu, yıllardır birike birike gelen bariz bir sorundu.
Yeşil Dönüşüm Daha Ciddi Ele Alınmalı
Yeşil dönüşüm ve enerji, AB’li yetkililerin söylemlerinde çok önemli bir yer kaplıyor. Bu konu, AB’nin oturumlarında uzun uzun tartışılıyor. AB Dönem Konseyi Başkanlığını Ocak’ta devralmış Fransa, yeşil enerji ve ekonomiyi ana gündemine taşıyor. AB’nin en üst isimleri de benzer şekilde konuyu çok önemsiyor. Ancak, konu ile ilgili somut adımlar yeterince atılamıyor ve yeşil dönüşüm genelde başka konuların arkasında kalıyor.
Bir önceki başlıkta demiştim, AB’nin enerji ithalatı için yeni yollar araması gerekiyor. Aslında, yeşil enerji ve dönüşüm ile ilgili hedefler zamanında ve daha öncesinde hayata geçirilseydi belki de şu an konuştuğumuz kadar AB’nin enerji bağımlılığını konuşmuyor olacaktık. AB, bundan sonra yeşil enerjiyi daha ciddi bir şekilde ele almalı.
Değer ve Hedeflerden Vazgeçilmemeli
AB’nin belli başlı değerleri ve hedefleri var. Birliğin değerleri arasında insan hakları, demokrasi, ifade özgürlüğü gibi kavramlar bulunurken hedefleri arasında bu değerleri yaymak gibi maddeler yer alıyor (18).
Uluslararası ilişkiler ve siyaset, bir ülkenin toptan kabul edilip veya reddedildiği bir şekilde yürümez. İki ülke bir konuda ihtilafa düşerken diğer bir konuda ortak hareket edebilir veya ekonomik ilişkilerini sürdürebilir. Bunu kabul etmekle beraber AB’nin bunun ayarını kaçırdığını düşünüyorum.
Rusya, elbette AB’nin değerlerini taşıyan bir ülke değil. Buna rağmen AB ve Rusya, ilişkilerini geliştirebilir ama bunun bir dengesi olmalı. Bir ülke veya oluşum, diğer bir ülkenin bağımlısı olmamalı ama bağımlı olunacaksa bile bu ilişki, benzer değerleri paylaşmayan taraflar arasında olunca çıkan problem çok daha büyük oluyor. Örneğin, Almanya ve Fransa’dan birinin diğerine bağımlı olmasıyla Almanya’nın Rusya’ya bağımlı olması arasında fark var. Almanya ve Fransa benzer değerleri ve amaçları paylaşan iki ülke olarak bağımlılıktan dolayı arasında büyük sorunların çıkması daha az olasıyken Rusya ile AB arasında büyük sorunların çıkması çok daha muhtemel.
Benzer durum demokratik gelişimlerini tamamlamadan AB’ye giren ülkeler ve AB-Çin ilişkilerinde de geçerli. Macaristan ve Polonya gibi demokratik gelişimini tamamlamadan AB’ye giren ülkeler AB’de sürekli problem çıkartıyor. AB-Çin arasında şu an büyük bir ihtilaf olmasa da olması durumunda AB yine zora girecek çünkü Çin, AB’nin en büyük ticaret ortaklarından. Taraflar arasında yaşanacak bir sıkıntıdan AB ekonomik olarak oldukça zararlı çıkacak.
AB ne zaman değerlerini arka plana atsa bir sorunla karşılaşıyor. Birlik normal zamanda elbette Rusya ve Çin’le veya AB’nin değerlerini paylaşmayan başka ülkelerle ilişkilerini geliştirebilir ancak bunun bir sınırı olmalı ki çıkması muhtemel sorunlarda AB enerjide olduğu gibi zayıf bir konumda kalmasın.
Ciddi Bir Güvenlik Politikası İnşa Edilmeli
AB, dediğim gibi bir nevi barış ortamının ürünü. Birliğin sistemi barış dönemlerinde çok iyi çalışıyor. İnsanların pasaportsuz bir şekilde ülkeden ülkeye dolaşması, gümrüksüz sınırlar ve ortak pazar gibi unsurlar barış döneminde oldukça işe yarayan şeyler. Zaten AB’nin kuruluşunun temelinde de II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa ülkelerinin birbirleriyle tekrardan savaşmasını engelleme fikri yatar. Böyle bir ortamda da doğal olarak ortak, ciddi ve güçlü güvenlik politikaları arka plana atılıyor.
Günümüzdeyse maalesef savaşlar hala devam ediyor. 21. yüzyılda bir Avrupa ülkesi, başka bir Avrupa ülkesini işgal edebiliyor. Bu savaş da AB’nin sınırında yaşanabiliyor. AB’nin Ukrayna’nın işgaline normalde olduğundan daha hızlı tepki verse de yavaş kaldığı alanlar olduğunu düşünüyorum. Özellikle savaş dönemlerinde bir gün bile önemli olabiliyor. Uzun bir süre silah, askeri araç ve malzeme gönderilip gönderilmeyeceği tartışıldı. Enerji ambargosu konusunda hala bir sonuca ulaşılamadı. Karar alma süreçlerindeki yavaşlık ve kapsamlı bir güvenlik politikasının var olmaması bu durumun nedenlerini oluşturuyor. Hal böyle olunca da Ukrayna bazı alanlarda yeterince hızlı desteklenmemiş oluyor.
Ukrayna işgali de gösterdi ki güvenlik politikaları hala önemini koruyor. Güvenlik politikasından kastım da sadece askeri anlamda değil aynı zamanda enerji alanında da bir güvenlik politikası geliştirilmesi yönünde çünkü AB, enerji konusunda da büyük bir zafiyet içerisinde. Bu nedenlerden dolayı AB’nin kapsamlı ve ortak bir güvenlik politikasına ihtiyacı var. AB diğer birçok konu arasında bu konuya da eğilmeli.
KAYNAKÇA:
- https://www.euronews.com/my-europe/2022/05/09/von-der-leyen-backs-ending-unanimous-voting-in-some-areas-of-eu
- https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/italya-basbakani-draghi-abnin-gelecegi-icin-pragmatik-federalizm-onerdi-1932287
- https://www.france24.com/en/europe/20220509-macron-calls-for-european-political-community-that-could-include-ukraine-uk
- https://www.euractiv.com/section/global-europe/news/scholz-and-macron-to-reignite-franco-german-engine-on-eu-integration/
- https://twitter.com/DKinEU/status/1523638011950661634?s=20&t=6p81zRJE2Ds55LdYlNQndA
- https://ec.europa.eu/eurostat/statistics-explained/index.php?title=Russia-EU_%E2%80%93_international_trade_in_goods_statistics
- https://ec.europa.eu/eurostat/cache/infographs/energy/bloc2c.html#carouselControls?lang=en
- https://www.statista.com/chart/26768/dependence-on-russian-gas-by-european-country/
- https://www.bbc.com/news/58888451
- https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/slovakya-rus-petrolune-yonelik-olasi-bir-ambargoda-muafiyet-talep-edecek-1932201
- https://twitter.com/abouthungary/status/1523603693911822338?s=20&t=6p81zRJE2Ds55LdYlNQndA
- https://www.reuters.com/world/europe/germany-moving-step-by-step-toward-russian-energy-embargo-habeck-2022-04-04/
- https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/ab-rusyadan-gaz-almanin-yollarini-ariyor-1936029
- https://www.dw.com/en/europe-looks-to-africa-to-fill-natural-gas-gap/a-61017873
- https://www.euronews.com/my-europe/2022/02/15/europe-looks-for-alternate-gas-solutions-but-could-it-be-left-in-the-cold
- https://edition.cnn.com/2022/03/24/energy/qatar-gas-europe/index.html
- https://www.france24.com/en/europe/20220325-us-strikes-liquid-gas-deal-with-eu-as-bloc-seeks-to-cut-dependency-on-russia
- https://european-union.europa.eu/principles-countries-history/principles-and-values/aims-and-values_en
Fotoğraf: ALEXANDRE LALLEMAND