[voiserPlayer]
Türkiye’de son zamanlarda iyi bir ailede yetişmiş, kolejlere gidip yurtdışında eğitim almış ve Türkiye’nin görece iyi zamanlarında yaşayıp gelecek nesillere daha iyi bir ülke yaratmak için elini taşın altına koymamış sosyal medya “aydın”larının gençliğe karşı ortak bir tepkisi var:
“Çok pasifsiniz, zamanınızı boşa harcıyorsunuz ve sorunlar için sürekli bahane buluyorsunuz, şikayet etmek yerine kendinizi geliştirin.”
Bu tür tepkiler makul gibi görünse de “insanlar iyi şeyler yapmalıdır, kötü şeyler yapmamalıdır” demek kadar sığ. Zira, mesele iyi şeylerin yapılması gerektiği değil, iyinin ne olduğu, bu iyiliğin nasıl yapılacağı ve nasıl bir yöntem izlenmesi gerektiğidir.
Ne yazık ki, gençlerin sosyal medyada, okul dersliklerinde ve kimi zaman aileleri tarafından gördükleri bu psikolojik baskı o derece dayanılmaz noktaya geldi ki, bu tür dinozorca tepkilerle dalga geçmek için gençler arasında “yazılım öğrenseydin” ve “robot yapsaydın” gibi ifadeler meme haline geldi ve sistem mağduru her genç için sıkıntının gençte değil sistemde olduğunu ifade etmek için kullanılır oldu.
Bu kendini geliştirme safsatasının ve meme haline gelmiş bu tür ifadelerin gençlik tarafından nasıl karşılandığını anlayabilmek için Reddit’te gençlerin aktif olarak bulunduğu bir yerde meme yapmaya karar verdim. Memede bir köle durumundan şikayet edercesine başını eğerken kölenin başında duran asker “robot yapsaydın” diyerek kırbaçlıyor, yandakiler ise hiçbir tepki vermeden izliyorlar. Sınava girmeden bir saat kadar önce gerginliğimi azaltması için yaptığım bu meme’in sandığımdan daha fazla beğenildiğini ve sınavım bittikten sonra baktığımda bin kadar beğeni, yirmi kadar ise yorum aldığını gördüm. Bu güldürüde elinde kırbacı tutanın, kırbacı yiyenin ve izleyenlerin kimleri temsil ettiğini anlatmama gerek olduğunu düşünmüyorum.
Her ne kadar komedi bir savunma mekanizması (coping mechanism) olarak kullanılsa da gelecek kaygısının gençleri her geçen gün bunalıma sürüklediği de bir gerçek. Artık bu tür kaygılar sadece üniversite çağına gelmiş gençlerde değil, çocuklar arasında bile konuşulur oldu. Örnek olarak, geçenlerde sosyal medyada küçük çocukların siyaset konuştuğu bir video yayılmaya başladı. Bu videoda oyun oynayıp haylazlık yapması gereken çocuklar daha şimdiden diğer ülkelerle Türkiye arasındaki maaş farkını konuşuyorlardı. Çok acı bir video olmasına ve aylarca konuşulması gerekmesine ragmen bu video ne iktidarın ne muhalefetin ne de gençlere öğüt veren aydınların umrunda oldu çünkü, yukarıda dediğim gibi pratik çözümler üretmek yerine ezberlerle konuşmak, basit tweetler atmak ve insanları isteksizlik ve tembellikle suçlamak daha kolay. Ne de olsa sorumluluğu sizin üzerinizden güzel bir şekilde uzaklaştırır.
Twitter aydınlarının bu çok bilmiş tavrı gençler tarafından dalga geçilse de artık daha ciddi tepkilerle de karşılaşıyor. Buna örnek olarak geçmişte babası milletvekilliği ve belediye başkanlığı yapmış, Anadolu’nun alt sınıfını ve bu gençlerin geçirdiği zorlukları hiçbir şekilde anlayabildiğini düşünmediğim bir şahsın tweeti, atıldığı dönemde gençlerin büyük çoğunluğuna sinir krizi geçirtti. Mevzubahis kişi gençleri ellerinde telefonla ömürlerini heba etmekle, hiçbir sivil toplum çalışmasına katılmamakla suçluyor ve bu duruma çok üzüldüğünü yazıyordu.
Bu tür insanların Türkiye’de gençlerin parasını ve zamanını neye harcaması gerektiği hakkında söz sahibi olduğunu düşünmesi yeterince üzücüyken, ömürlerini telefon başlarında heba ettiklerini iddia ettiği, resmi rakamlara göre dört kişiden birisinin işsiz olduğu gençlerin aynı zamanda iş bulsa bile OECD’ye göre diğer birçok ülkeden çok daha fazla çalıştığını bilmemesi trajikomiktir. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkeyi gelişmiş ülkelerle kıyaslamak adil olmayacaktır belki ancak bu tabloda ülkesi tarafından iş imkanı yaratılmayan, iş beğenmezlikle suçlanan ve iş bulsa bile komik ücretlerle başlayıp haftalık/yıllık olarak OECD ortalamasının üstünde çalışan gençleri eleştirmek vicdanları sızlatması gereken bir
davranıştır.
Gençlere yönelik tek eleştiri tabii ki sadece “aydın”lardan gelmemektedir. Satış fiyatının 499 dolar olduğu Playstation 5’in neden Türkiye’de bu kadar pahalı olduğu eleştirilerine “Playstation herkesin alabileceği bir şey değil” diyen siyasilerin çocuklarının, atılan sitem dolu tweetlere gelen “çocuklar gençler silah yapsın SİHA yapsın ne işleri var oyunlarla” tepkileri de; danışmanları tarafından atıldığı belli olan, gerçekte Playstation nedir fikri olmayan muhalefet vekillerininin verdiği tepkiler, gençlerden ve onların anlam dünyalarından ne kadar kopuk olduklarının en güzel göstergesidir. Sadece aydınların değil, siyasilerin de geçmiş nesillerin büyük çoğunluğunun da gençleri hiçbir şekilde anlamadıklarını, en basit bir zevk aracını bile bizlere çok gördüklerini gözler önüne sermektedir.
Siyasilere, aydınlara ve benzer düşüncede olan vatandaşlara gençler olarak hatırlatmamız gereken en büyük şeylerden birisi, Türkiye’de yaşayan gençlerin de insan gibi onurlu, kimsenin eline bakmadan yaşama hakkının olduğu; iyi bir yaşam sürmek için “üst düzey” bir insan olmanın gerekmediği bir ülke yaratmamız gerektiğidir. Gençler gelişmiş ülkelerde küçük bir çocuğun bile part-time bir işle elde edebileceği imkanların hayalini kurmaktan çekiniyorsa, tüm gününü zorunlu olarak politikaya ayırıp sinir krizleri geçiriyorsa; bunun sorumlusu sadece siyasiler değil, aynı zamanda elini taşın altına koymayan, gençlerin yanında durmaktansa kişisel gelişim palavralarıyla etliye sütlüye karışmadan makul cümleler kurduğunu düşünen ama pratikte hiçbir işe yaramayan bu sözde aydınlardır da… Bunun yanında, gençleri anlamak istemeyen, Türkiye’nin görece iyi zamanlarında yaşayıp bizlere otoriterleşen, ekonomik olarak kötüleşen bir ülke bırakan geçmiş kuşakların sorumluluklarını göz ardı etmemek gerekmektedir.
Bu ülke gençlerinin de Batılı gençler gibi hatalar yapma, tembellik yapma, gerekirse apolitik olma hakkı vardır. Gençler her iktidar değişimi olduğunda yaşam tarzının değiştirilmek isteneceğinden ve edindiği özgürlüklerin gideceğinden endişe duymak, 7/24 siyasetle uğraşmak zorunda değildir. Gençler insanca yaşam elde etmek için saçlarını dökmek, devlette torpille iş kovalamak, “yazılım” öğrenip robot yapmak zorunda olmamalıdır. Bugün alınmayan önlemler aynı bir kartopunun büyük bir çığ yaratması gibi ileride daha büyük bunalımlara ve toplumda telafisiz yaralara yol açacaktır. Dört gençten birisinin işsiz olduğu, iş bulan gençlerin ise köle gibi çalıştırıldığı ve çaresiz kaldıklarında intihar ettikleri ülkenin ilerlemesine imkan yoktur ve bu durumdan herkes sorumludur.
Fotoğraf: Papaioannou Kostas